diktatörlük

 

diktatörlük

Diktatörlük (Latince: dictatura), otokratik bir hükûmet biçiminde, yönetimin diktatör olan tek bir birey tarafından yönetilmesi türüdür. Genellikle üç olası anlamda kullanılır.

  1. Roma Cumhuriyeti'nde siyasi bir makam olan Roma diktatörü. Örneğin MÖ 2. yüzyılda yaşayan Romalı General Lucius Cornelius Sulla buna bir örnek olarak gösterilebilir.
  2. Hükûmet yönetimindeki tek bir kişi veya küçük bir grup tarafından denetlenebilen insanlar. Bu durum zor kullanılarak veya miras yoluyla edinilmiş olabilir. Bu tür diktatörler halklarını özgürlüğe kavuşturmaya çalışmış veya kavuşturmuş olabilir.
  3. Günümüzdeki kullanımında ise; Diktatörlük, hukuki olarak anayasalarda veya devlet içerisindeki diğer politik ya da sosyal faktörler tarafından sınırsız bir liderlik imkanları kazanan, otokraside mutlak üstünlüğü bulunan yöneticilerdir.

20. yüzyıl ve erken 21. yüzyılda aile diktatörlüğü göreceli bir şekilde kalmıştır. Bazılarına göre ise totalitarizm türündeki bir yönetim biçiminde hükûmete veya yöneticilere diktatörlük kaynağının nereden geldiği, o diktatörlüğün tanımlanmasına kaynak oluşturmaktadır.

Tüm anlamlarda diktatörler, toplumdaki insanların rızaları olmadan;

  • birden fazla yaşam tarzı ve görüşü sağlamayarak çoğunlukçu bir yapıda bulunuyor olabilir,
  • insanların hayatını her yönüyle kontrol ediyor olabilir,
  • tamamen tek bir insandan gelen güç doğrultusunda kontrast bir yönetim sağlıyor olabilir,
  • hedeflerine ulaşmak için her türlü meşru ya da gayri meşru yöntemleri kullanıyor ya da savunuyor olabilirler.

Etimoloji

Diktatör kelimesi Latincede emir veren, dikte eden anlamına gelir.

Benito Mussolini ve Adolf Hitler
Benito Mussolini (solda) ve Adolf Hitler. Hitler'in politikaları ve emirleri doğrudan ve dolaylı olarak Avrupa'da yaklaşık 50 milyon insanın ölümüyle sonuçlandı. Mussolini'nin İtalyan faşizmi ve Stalin'in Sovyet komünizmi ile birlikte "totaliter rejimler"in başlangıcını belirlediler.

Bazı diktatörlük çeşitleri

İdeolojik diktatörlük

Devlet içinde tüm yetkileri kendi elinde tutup en üst düzeyde bulunan yöneticidir. Bu kişi aynı zamanda partisininde mutlak lideri olup dışişleri bakanlığı ve orduda başkomutanlık yapabilir. Tek parti rejimi vardır. Bu tür dikatörlüklerde demokrasiden asla söz edilemez. Katı bir liderlik ilkesi vardır. Bu diktatörlük çeşidi daha çok benzer sistemler olan nazizm ve faşizmde görülmüş olup bu diktatörlük çeşidinde en çok ünlenmiş olan kişi Adolf Hitler'dir.

Tek parti diktatörlüğü

Tek parti diktatörlüğü de kişi diktatörlüğü içerisinde ele alınmaktadır. Devletin idaresinin ve her türlü yetkinin tek bir parti elinde bulunmasıdır. Tek parti rejimi vardır. Bu diktatörlük çeşidinde de demokrasiden söz edilemez. Partinin başında otoriter bir lider olabileceğinden kişi diktatörlüğüne benzeyebilir, bu konuda Sovyetler Birliği'nin Stalin dönemi örnek gösterilebilir.

Askerî diktatörlük

Devlet idaresinin orduda bulunmasıdır. Bu tür yönetimlere cunta adı verilir. Siyasi partiler bulunmaz, bulunsa bile ordu kontrolünde varlığını sürdürür. Askerî yönetimlerin başına geçmiş kişiler genellikle yönetime darbe yoluyla gelmiştir. Bu diktatörlük çeşidini uygulayan en ünlü kişilere Francisco Franco ve Muammer Kaddafi örnek verilebilir.

Müşfik diktatörlük

Yine bu tür içerisinde ele alınabilecek olan müşfik (sevecen) diktatörlük; otoriter bir liderin sadece kendi kişisel çıkarına veya nüfusun sadece küçük bir bölümünün yararına değil de toplumun bütününün faydasına bir politika izlediği hükûmet şeklidir. Müşfik ve hayırsever bir diktatör, referandumlar yoluyla bazı demokratik kararların alınmasına izin verebilir. Çoğu diktatör rejim kendini daima hayırsever olarak gösterir ve demokratik rejimleri sürekli olarak dağınık, verimsiz ve bozuk olarak gösterme eğilimi içerisindedirler. Napolyon Bonapart, Josip Broz Tito, Ho Chi Minh gibi bazı liderler müşfik diktatörler olarak vasıflandırılırlar.

Josef Stalin; Sovyetler Birliği'ni endüstriyel ve askeri bir süper güce dönüştürdü, fakat bunu gerçekleştirirken totaliter politikalar uyguladı ve milyonlarca Sovyet vatandaşı diktatörlüğü sırasında öldü. Stalin döneminde; 3 ila 20 milyon arasında insan çalışma kampları, zorunlu kolektivizasyon, kıtlık ve yargısız infazlardan dolayı ölmüştür. 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasından önce, Stalin rejimi altında öldürülen insan sayısını hesaplamaya çalışan araştırmacılar 3 ila 60 milyon arasında değişen tahminlerde bulundu. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra 799.455 (1921-1953) kişinin infazını içeren resmî kayıtlar gibi Sovyet arşivlerinden elde edilen kanıtlar da mevcuttu. Yaklaşık 1.7 milyon kişi Gulag'da, 390,000 kişi ise zorunlu göç sırasında öldü. Bu kategorilerde toplam 2.9 milyon resmî kurban var.

diktatörlük hakkında bilgi nedir TDK sözlük anlamı ne?

diktatörlük, -ğü

1. isim Diktatör olma durumu:

      "Seni diktatörlük hırsını beslemekle suçluyorum." - Necip Fazıl Kısakürek

2. isim Egemen ve mutlak siyasi bir gücün, bir veya birçok kişinin oluşturduğu bir yürütme organınca, denetimsiz olarak yürütüldüğü siyasi düzen:

      "Diktatörlükten kurtulmak isteyen her toplum dil öğrenimine ne denli önem verse yeridir." - Nermi Uygur

3. isim Bir diktatör tarafından yönetilen ülke.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski