psikomotor gelişme

 

psikomotor gelişme

Psikomotor gelişme (psiko-motor gelişme), fiziksel yapıdaki değişikliklerin (büyümenin) santral sinir sisteminin gelişimiyle koşut ve uyumlu olması olgusudur. Prenatal (doğum öncesi) dönemden başlar ve yaşam boyu sürer.  Büyürken öğrenme, öğrendikçe gelişme ve geliştikçe olgunlaşma olgusudur; son aşamada olgunlaşma ve öğrenme yaşla uyumlu bir düzeye gelir.

Fiziksel gelişme biyolojik yapıyla ilgilidir; beslenme, kalıtım, iklim koşulları, annenin gebelik sorunları, endokrin sistemin durumu, fiziksel aktivite gibi koşullardan etkilenir. Motor gelişme, fiziksel ve yapısal niteliklerin beyin tarafından denetlenebilme becerisidir. Motor hareketlerin tümünde bedenin birkaç kısmı birlikte ve eşgüdüm halinde çalışmak durumundadır. Psikomotor gelişimi bilişsel gelişim, duygusal gelişim ve toplumsal gelişim tamamlar. Sağlıklı ve düzenli bir psikoseksüel gelişim, sağlıklı ve düzenli bir psikomotor gelişme ile olanaklıdır.

{tocify} $title={İçindekiler}

Yeteneklerin kazanılması

Fiziksel gelişmenin ve santral sinir sistemi (beyin ve beyincik) gelişmesinin birbirlerine uyumlu olarak gerçekleşmesi ve organizmanın isteme bağlı hareketlerini düzenli olarak süresince birtakım yetenekler edinilir. Söz konusu yetenekler dikkat, güç, tepki hızı, eşgüdüm, denge ve esneklik olarak nitelendirilmektedir:

  • Dikkat: Duyguları ve düşünceyi, bir olay ve bir nesne üzerinde yoğunlaştırmaktır; zihinsel kurgularla eş anlamlıdır. Çocuk, çoğunlukla ilk aylardan çevresini tanıma ve keşfetme duygusu içindedir. Çevresinde gördüğü, dokunduğu hissettiği her şeyi algılar. Bebek, önceleri tanıdık kişi ya da eşyayı gözü ile takip eder, sese tepki verir. Annesini tanır, dikkatle izler. Annesi yanından ayrılınca ağlar. Sonraları objeyi eli ile tutar, duyu organları ile tanır, algılar ve tanımlar. Dokuzuncu aydan itibaren ise nesneye dikkatini yoğunlaştırabilir. Hızla çevreyi keşfetme isteği dikkatini kısaltsa da bu dikkat eksikliği, farklı ilgi alanlarına yönelmesi ile toparlanacak dikkat yoğunluğunu sağlayacaktır. İki-üç yaşlarında, duran topa tekme atabilir. Dört-beş yaşlarında üç tekerlekli bisiklete binebilir, makasla kâğıt kesebilir. Dört beş yaşlarında düz çizgi üzerinde yürüyebilir, altı yaşına geldiğinde ise topa sopa ile vurabilecek ve tek ayak üzerinde on saniye durabilecek dikkat olgunluğuna erişir. Uyarılmadan çok, model almak önemlidir.
  • Güç: Bütün psikomotor davranışların öğrenilmesi bir güç (kuvvet) gerektirir. Güç, bir dirence karşı koyabilme ve onu yenebilme yetisidir. Psikomotor davranışlarda kas ve sinir sisteminin gelişmesi önemli bir yer tutar. Karşıt güce karşı koyabilmek ya da direnci yenebilmek için vücudunu etkin biçimde kullanan çocuk yürüme, koşma, sıçrama, topa vurma, fırlatma gibi hareketleri gücüyle orantılı olarak gerçekleştirir. Üç-dört yaşında bir çocuk bebek arabasını itebilir, topu atabilir, oyuncak sepetinin yerini değiştirebilir; bunları yaparken omuz ve dirsekleri kullanabilir. Dört-beş yaşlarından itibaren yüzebilir, halat çekme etkinliklerine katılabilir, kutu ve blok gibi eşyaları kaldırabilir, bunları bir yerden bir yere taşıyabilir.
  • Tepki hızı: İnsanların duyu organlarını harekete geçiren iç ve dış durum değişikliğine “uyaran”; organizmanın bu uyaranlara karşı gösterdiği davranış türüne “tepki” denir. Etki ile bu etkiye yapılan tepki arasında geçen zaman, reaksiyon zamanıdır. Reaksiyon zamanı ne kadar kısa olursa psikomotor öğrenme de o kadar hızlı olur. Psikomotor gelişmede, genel olarak, bütün vücudun tepkiye hazır olması gereklidir. Özellikle kolların, bacakların ve elin tepki gösterebilecek olgunluğa ulaşması gerekir. Tepki kökenli psikomotor davranışların, kendine özgü bir yapılış hızı vardır; geç, erken, yavaş ya da aşırı tepkiler zarar verebilir. Psikomotor öğrenmede özellikle kolların, bacakların ve parmakların gereken hızı kazanması oldukça önemlidir.
  • Eşgüdüm (koordinasyon): Eşgüdüm, belli bir amaca ulaşmak için bilinçli psikomotor hareketlerin devamlılığı, ahenkli ve uyumlu çalışmasıdır. Psikomotor öğrenmenin büyük bölümü birden fazla organın işbirliğini gerektirir. Öğrenilecek davranışları yapacak organları arasında yeterli eşgüdümü kuramayan çocuklar o davranışı öğrenemez. Bu nedenle organlar arasındaki yeterli koordinasyonun gelişimi, bedensel olgunluğa ve alıştırmalara bağlıdır. Organlar arasındaki eş güdümün artması, bedensel olgunluk arttıkça ve etkinlikle ilgili alıştırmalar çoğaldıkça sağlanacaktır. Örneğin, beş-altı yaşlarında yapılan ve basit bir etkinlik gibi gözlenen piyano, keman, bale, vb sanatsal etkinliklerde gözün, kolların, bacakların, ellerin, bileklerin, parmakların ve gövdenin eşgüdüm içerisinde çalışması organlar arasındaki uyumun arttığını gösterir.
  • Denge: Denge, bir hareketi veya pozisyonu sürdürme, durumunu devam ettirme olarak tanımlanır. Oturma ve ayakta durabilmek öncelikle öğrenilen çok önemli denge biçimleridir. Vücut bölümlerini, vücudun ağırlık merkezine göre etkili olarak kullanmayı öğrendikçe yürüme, koşma ve atlama becerilerini geliştirirler. Çocuklar iki yaşından önce denge becerisi kazanamamaktadır; üç yaş civarında tek ayağının üzerinde üç-dört saniye durabilmekte, dört yaşından sonra ise dairesel bir çizginin üzerinde yürüme becerisi kazanabilmektedir. Yıllar içinde gelişen denge becerisiyle iki tekerlekli araçları, tekerlekli pateni, optimist sınıfı küçük yelkenlileri kullanabilir, etkinliklere katılabilirler. Denge yeteneği gerektiren spor dallarını seçen çocuklarda bu yeteneğin geliştirilebilmesi için özel denge çalışmalara ağırlık verilir.
  • Esneklik: Vücudun gerektiği zaman öne, yana, geriye ve istenen yönlere eğilmesi yetisidir; omurga sisteminin ve bacakların yeterli esnekliğe sahip olması gerekir. Fizik yapısı esnek olmayan çocukların psikomotor davranışları öğrenmesi olanaksızdır. Özellikle ilk çocukluk döneminde kemikler kıkırdaksı yapıda olduklarından vücut daha da esnektir. Kemikler geliştikçe vücut esnekliği azalır. Esneklik, beş-sekiz yaşlarında sabit kalır. Özellikle on iki-on üç yaşlarında doruk noktaya ulaşır; kız çocuklar, erkek çocuklara oranla daha esnektir.

Yaşlara göre motor gelişim dönemleri

Motor sözcüğü anlam olarak “hareket” eylemini niteler. Bebek ile anne arasındaki ilk iletişim bebeğin hareket etmesidir.  Erken çocukluk döneminde gelişim hızıdır. Gözü kırpıştırmak, solumak, yutkunmak, öksürmek, vb çeşitli refleksler ömür boyu yapılan bilinç-dışı hareketlerdir.  Yürümek, koşmak, sıçramak, atlamak gibi eylemler bilinçli motor beceriler olarak tanımlanır ve psikomotor gelişimin temelini oluştururlar.  Psikomotor gelişim sürecinde duyu organları, bilinç ve kaslar birlikte çalışır. Beyin ve beyincik davranışların gereken uyum ve denge içinde gerçekleşmesini sağlar. Motor gelişimde başlıca 3 evre vardır; sporcularda bunlara dördüncüsü eklenir:

  1. Refleks Hareket Dönemi
  2. İlkel hareket Dönemi
  3. Temel Hareket Dönemi
  4. Sporla İlişkili Hareket Dönemi

1. Refleks Hareketler Dönemi (0-1 yaş): Özellikle yeni doğanların davranışları bu şekildedir. Bu hareketler daima omurilik ve aşağı beyin merkezi tarafından kontrol edilir. Bebekler bedenlerinin çeşitli bölümlerini hareket ettirmeyi sağlayan genel bir yetenekle ve refleks olarak isimlendirilen davranışsal tepkiler dizisi ile doğarlar.

2. İlkel Hareketler Dönemi (0-2 yaş): Bireyin istemli hareketlerin ilk biçimi olarak değerlendirilir. Doğumdan sonra baskın olan refleksler korteksin gelişimi ile denetlenmeye başlar. Yaşam için gerekli olan hareketlerin temelini oluştururlar: (i) denge sağlama (baş-boyun ve gövde hareketlerinin kontrolü); (ii) lokomotor davranışlar (sürünme, emekleme, yürüme); (iii) el becerileri (uzanma, bırakma, yakalama gibi manüpülatif davranışlar) başlıcalarıdır.

3. Temel Hareketler Dönemi (2-7 yaşlar): Tüm çocuklarda bulunan koşma, atlama, sıçrama, sekme, yakalama, fırlatma, topa ayakla vurma gibi temel becerilerin kazanıldığı dönemdir.

4. Spora İlişkin Hareketler Dönemi (7 yaş üzeri): Temel hareketler döneminin bir uzantısıdır. Bu dönemde hareket amaç olmak yerine çeşitli yarışma ve işbirliğine dayalı oyun, spor, dans ve rekreatif etkinliklerde bir araç olarak kullanılır. Lokomotor, manüpülatif ve dengelemeye ilişkin hareketler birleştirilerek çeşitli etkinliklerde kullanılır. Örneğin, ip atlamadaki sekme ve sıçrama hareketleri sporda üç adım atlama, yüksek atlama gibi dallarda uygulanmaktadır. Sporla ilişkili hareketler dönemindeki başarılar öncelikle tepki zamanı, hareket hızı, eşgüdüm, beden yapısı (boy, ağırlık), alışkanlıklar, psikolojik etmenler (arkadaş etkisi, duygusal yapı, hırs) gibi faktörlere bağlıdır.

Psikomotor gelişme için oyun en iyi yöntemdir
Psikomotor gelişme için oyun en iyi yöntemdir: bırakın çocukları: Oynasınlar.

Psikomotor gelişmede Robert Havighurst kriterleri

Psikomotor gelişme üzerindeki çalışmaları ile ünlenen Robert Havighurst, “öğrenmek yaşam boyu süren bir süreçtir” demiştir; Türkçesi “öğrenmenin yaşı yoktur”. Havighurst, büyüdükçe ve geliştikçe öğrenen insanoğlunun gelişim sürecini 6 evrede toplamıştır:

1. Bebeklik ve erken çocukluk evresi (0-5 yaşlar): Emeklemek ve yürümekle başlar ilk deneyimler. Katı besinleri yemeyi, konuşmayı, tuvalet gereksinimlerini karşılamayı öğrenir. Cinsiyet farklılıklarını algılayabilmeye ve sosyal iletişim kurmaya başlar. Okumayı öğrenmeye hazırdır. Psikomotor gelişmesi çok hızlıdır; yaşıtlarıyla oyun oynar, yorulmak bilmez.

2. Orta dönem çocukluk evresi (6-12 yaş): Okul dönemidir; okuma-yazma-aritmetik yetilerini geliştirir. Düşüncelerini ve öğrendiklerini belirli bir düzen içinde aktarabilir. Basit oyunlar için gereken fiziksel yetileri kazanır. Büyüyen bir organizma olarak kendisine yararlı ortamları oluşturmasını öğrenir. Yaşıtlarıyla birlikte olabilmek, sosyal ortamlarda cinsiyetine uygun davranmak ve tutumunu geliştirmek çabasını gösterir. Günlük yaşama uygun düşüncelerini geliştirir; vicdan, erdem ve değer bilme kavramlarını pekişmeye başlar. Kişisel bağımsızlığını kazanmak en önemli hedeflerindendir.

3. Puberte (ergenlik) evresi (13-18 yaş): Ergenliğe özgü görevlerin geliştirilmesi evresidir. Cinsiyet farkındalığı gelişir. Duygusal gelişme, düşünme ve üretme yetenekleri gelişme göstermelidir. Çevresiyle daha anlamlı ilişkiler kurabilmelidir.  Psikomotor ve psikoseksüel gelişimleri düzenli olan çocuklar (gençler) her iki cinsten yaşıtlarıyla yeni ilişkiler kurmayı ve geliştirmeyi kolayca başarır, sosyal rolünü başarıyla oynar. Fizik gücünü ve fiziksel yapısını etkin bir biçimde kullanmayı becerir. Ebeveynlerine ve öteki erişkinlere karşı duygusal bağımsızlığını koruyabilir. Evlilik, aile kurmak ve ekonomik kazanımlar için hazırlanma aşamasına girer. Davranışlarına yol gösterecek bir etik sistem ve dünya görüşü kazanırken sosyal sorumluluk duygusu içeren davranışları edinir.

4. Erken erişkinlik evresi (19-35 yaş): Meslek seçebilir, iş kurabilir ya da bir işte çalışabilir. Eş seçebilir, aile kurabilir, evliliği sürdürebilir, evini yönetebilir, çocuklarını büyütebilir. Cinsiyetine uygun sosyal rolünde başarılıdır. Kafa dengi sosyal gruplara katılırken toplumsal sorumlukları alabilir. Fizyolojik performansları üst düzeydedir.

5. Orta yaş evresi (36-60 yaş): Erişkinlik için gereken sosyal sorumluluklarını üslenir. Standart bir ekonomik yaşam düzeni kurmuştur, iş yaşamının tepe noktasındadır. Eşine ve evine gereken ilgiyi gösterir. Sosyal görevler ve ilişkiler oldukça yoğundur. Ergenlik evresindeki çocukların mutlu erişkinler olabilmelerine yardımcı olma çabası içindedir. Fizyolojik performansların plato yaptığı evredir; boş zamanlarını erişkinlere uygun aktivitelerle doldururken orta yaşlarda başlayan fizyolojik değişimlere uyum sağlamaya başlar. Yaşlı ebeveynlerle ilişkileri iyidir.

6. Olgunluk/İleri olgunluk evresi (60< yaş): Mesleğinin niteliğine göre üst yönetim kadrosu görevleri olabilir. Mutluluk verici bir yaşam ortamını sağlamalı ancak fiziksel gücün azalmasına ve sağlık sorunlarına, emekliliğe ve gelir azalmasına hazırlıklıdır. Ebeveynlerini ve eşini kaybedebileceğini bilir. Kendisine uygun bir yaş grubunun içindedir, sosyal ve toplumsal yükümlülüklerle karşılaştığında gereğini yapabilir. Deneyimlerini çevresine aktarma ve onları eğitme çabası içindedir.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski