Yazıcızâde Muhammed Efendi

 

Yazıcızâde Muhammed Efendi
Yazıcızâde Muhammed Efendi Türbesi

Yazıcıoğlu Mehmed Efendi daha çok Muhammediyye adlı eseriyle tanınan Osmanlı mutasavvıf şairi.

Doğum yeri kesin olarak bilinmemekte, Âmil Çelebioğlu onun Gelibolu’ya 40 km. uzaklıktaki Kadıköyü’nde yahut Evreşe’de doğduğunu ileri sürmektedir. İlk eğitimini Şemsiyye adlı manzum eserin müellifi olan babası Yazıcı Sâlih’ten aldı, Arapça ve Farsça öğrendi. Muhammediyye’den anlaşıldığına göre Mısırlı âlim Molla Zeynüddin Arab’dan da çok faydalandı. Son hocası Haydar-ı Hafî’dir. Yine bu eserinde Arap ve Fars ülkelerini, Mâverâünnehir’i ve Anadolu’yu dolaştığını kaydeder. İlimlere ve edebiyata dair geniş bilgi sahibi olan Yazıcıoğlu’nun Arapça ve Farsça kaynaklardan yararlandığı, bu iki dile eser yazacak kadar vâkıf olduğu görülmektedir. Latîfî, “Ulûm-i zâhirede mütebahhir idi” sözüyle onun ilmî seviyesinin yüksekliğine işaret eder. Hacı Bayrâm-ı Velî, Sultan II. Murad’ı ziyaret için Edirne’ye gidip Ankara’ya dönerken Gelibolu’ya uğradığında Mehmed Efendi, Envârü’l-âşıkīn müellifi kardeşi Ahmed Bîcan’la birlikte ona intisap etmiş (Sarı Abdullah Efendi, bibl.), zamanla kendisi de tasavvuf alanında söz sahibi bir şahsiyet haline gelmiştir. Latîfî onun hakkında, “Eğerçi tarîk-i tasavvufun müntehîlerindendir, ammâ seccâde-i irşâda geçip kimseyi irşâd ettikleri ma‘lûm değildir... İlm-i bâtında ve fenn-i tasavvufta müteferrid idi” diyerek irşad makamında bulunmadığını belirtmektedir.

Dinî ilimleri tahsil edip mânevî eğitimini de tamamladıktan sonra çevresinde dinî-tasavvufî bir otorite olarak kabul edilen Yazıcıoğlu, Gelibolu Namazgâhı yakınında günümüzdeki adıyla Hamzakoyu sahillerine bakan büyük bir kayaya oyulmuş iki hücreden ibaret çilehânesinde yaşamaya başladı. Gelibolu ahalisinin kendisinden Hz. Peygamber’e dair bir eser yazmasını ısrarla istediği, Muhammediyye’deki bazı kayıtlardan eserini de burada telif ettiği anlaşılmaktadır. Hacca gittiği bilinmekteyse de tarihi belli değildir. Adını andığı yakın dostlarından biri sonraki yıllarda Fâtih’in veziri olan Mahmud Paşa’dır. Diğerleri Gelibolu’da birçok hayratı bulunan Subaşı Ahmed-i Hâs, Yıldırım Bayezid’in oğlu Şehzade Mehmed’in hocası olup şehirde bir zâviyesi, kervansarayı ve civarda hayratı bulunan, Sırr-ı Cânan müellifi Derviş Bayezid’dir. Vefatına kadar eser telif etmek, vaaz ve dersleriyle halkı ve talebeleri eğitmek gibi hizmetlerle meşgul olan Yazıcıoğlu Mehmed 855 (1451) yılında Gelibolu’da vefat etti. Âlî Mustafa Efendi, Tuhfetü’l-mücâhidîn’de vasiyetine uyularak çilehâne yanındaki mezarlığa defnedildiğini belirtmektedir. Kabri günümüzde Yazıcıoğlu Camii adını taşıyan mescidin hazîresindeki türbededir.

Eserleri

  1. Meġāribü’z-zamân li-ġurûbi’l-eşyâʾ fi’l-ʿayn ve’l-ʿıyân. Arapça olan eser, beş vakit namaza işaret etmek üzere kâinatın yaratılışına, peygamberlere, meleklere, kıyamete ve makām-ı a‘lâda Hakk’ın sözlerine dair beş bölümden meydana gelmektedir. Rivayete göre çevresindekiler Yazıcıoğlu’ndan Hz. Peygamber hakkında bir kitap yazmasını talep edince kendisinin tereddütle baktığı bu işe rüyasında Resûlullah’ı görüp onun da böyle bir eser kaleme almasını beklediğini bildirmesi üzerine yazmaya başlamıştır. Kitabın rağbet görmesi üzerine müellif, eserinin Hz. Peygamber’le ilgili bölümlerini genişletip nazma çekerek Türkçe Muhammediyye’yi ortaya koymuştur. Ayrıca kardeşi Ahmed’den (Ahmed Bîcan) Meġāribü’z-zamân’ı Türkçe’ye çevirmesini istemiş, o da bu eseri genişletip Envârü’l-âşıkīn’i hazırlamıştır. Eserin Topkapı Sarayı Müzesi (Emanet Hazinesi, nr. 1283), Nuruosmaniye (nr. 2593, 2594, 2596), Süleymaniye (Hekimoğlu, nr. 509), Beyazıt Devlet (nr. 1784), Akseki (nr. 132) ve Burdur (nr. 2063) kütüphanelerinde nüshaları mevcuttur.
  2. Kitâbü Muhammediyye fî na‘ti seyyidi’l-âlemîn habîbillâhi’l-a‘zam Ebi’l-Kāsım Muhammedini’l-Mustafâ (Muhammediyye). Müellifini üne kavuşturan eser üç ana bölümden meydana gelmektedir. Yazıcıoğlu, rüyasında yine Resûlullah’ı görüp ondan aldığını söylediği emirle 850 (1446) yılında yazmaya başladığı kitabını 853 Cemâziyelâhirinde (Ağustos 1449) Gelibolu’da tamamlamıştır. Çok sayıda yazma nüshası bulunan eserin müellif nüshası Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşiv ve Neşriyat Müdürlüğü Kütüphanesi’nde korunmaktadır (nr. 431/A). Kazan’da basılan eserin (1845) İstanbul’da rumî 1262-1326 (1846-1910) yılları arasında dokuzu resimli olmak üzere yirmi iki baskısı yapılmıştır. Eserdeki çeşitli mersiyeler arasında “Vefâtü’l-Hasan ve’l-Hüseyin” başlıklı elli dört beyitlik Kerbelâ Mersiyesi, Sünnî çevrelerdeki muharrem törenlerinde asırlarca okunmuş, mersiyenin Zâkirî Hasan Efendi tarafından nühüft makamında yapılan bestesi Türk dinî mûsikisinde çok rağbet görmüştür. Muhammediyye’nin önemli özelliklerinden biri, matbu nüshalarından bir kısmının devrin önemli hattatları tarafından yazılmış ve içinde bazı dinî resim ve çizimlere yer verilmiş olmasıdır. Muhammediyye sonraki dönemlerde şerhedilmiş ve esere nazîreler yazılmıştır. İsmâil Hakkı Bursevî’nin Ferahu’r-rûh adıyla kaleme aldığı şerhi meşhurdur. Kitabın nazîreleri arasında en önemlisi, XVI. asır mutasavvıf şairlerinden, kendisinden Yûsuf-i Bîçâre diye bahseden Ankaralı bir müellifin 913’te (1507) tamamladığı Muhammediyye adlı eseridir.
  3. el-Müntehâ ʿale’l-Fuṣûṣ. Bu küçük eser, Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin tanınmış eserinin ilk şârihi Müeyyidüddin el-Cendî tarafından yapılan şerhinin ta‘lîkātından ibarettir. Yazıcıoğlu Mehmed bu ta‘lîkātı ömrünün son yıllarında kaleme almış ve esere altmış üç beyitlik Arapça müstezad şeklinde bir Ḳaṣîde-i Rabbâniyye eklemiştir. el-Müntehâ’nın bazı nüshaları mevcuttur (TSMK, III. Ahmed, nr. 1616; Nuruosmaniye Ktp., nr. 2466; Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 175, Pertev Paşa, nr. 293, Lala İsmail, nr. 162/13). el-Müntehâ, Ahmed Bîcan tarafından genişletilerek Türkçe’ye çevrilmiş (Süleymaniye Ktp., Kılıç Ali Paşa, nr. 630) ve bu eser Fuṣûṣü’l-ḥikem’in ilk Türkçe tercümesi sayılmıştır.


Yazıcıoğlu Mehmed Efendi
Yazıcıoğlu Mehmed Efendi’nin Meġāribü’z-zamân adlı eserinin ilk iki sayfası (Nuruosmaniye Ktp., nr. 2593)

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski