yemek ne demek TDK sözlük anlamı ve açıklaması nedir?
yemek, -ği (I)
1. isim Yemek yeme, karın doyurma işi:
"Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni." - Necati Cumalı
2. isim Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam, ekmek:
"Yemekten sonra lokantalı vagondan birer de kahve getirttiler." - Memduh Şevket Esendal
3. isim Günün belli saatlerinde yenilen besin.
4. isim Konuklara yiyecek verilerek yapılan ağırlama:
"Pek protokolcü olduğu için yemek sessiz geçiyordu." - Falih Rıfkı Atay
yemek, -r (II)
1. -i Ağızda çiğneyerek yutmak:
"Adam o kadar çabuk yiyor ki hizmetçi ekmek yetiştiremiyor." - Burhan Felek
2. -i Aşındırmak, kemirmek, oymak, delmek:
"Neclâ onun böyle kendinden geçercesine çalıştığını gördükçe üzüntüden tırnaklarını yiyor." - Haldun Taner
3. -i Isırmak:
Sivrisinekler çocuğun kollarını yemiş.
4. -i Batmak, çizmek, kaşındırmak, dalamak.
5. -i Hoşa gitmeyen kötü bir duruma uğramak, tutulmak:
"Kendini topladı ama fena yerinden gagayı yedi sanırım..." - Memduh Şevket Esendal
6. nesnesiz Hakkı olmayan ve kendisine yasak edilmiş bulunan bir şeyi kabul etmek:
Haram yemek. Rüşvet yemek.
7. -i Harcamak, tüketmek, bitirmek:
"Mirası sen yedin, zahmeti ben çekiyorum diye latife ediyordu." - Memduh Şevket Esendal
8. -i Yasal yoldan cezalandırılmak.
9. -i Birine alacağını vermemek, ödememek:
Bu adam benim yüz bin liramı yedi.
10. -i Başkasının parasını harcamak:
Dalkavuklar çok parasını yemişler.
11. nesnesiz Harcanmak, kullanılmak, sarf edilmek:
Yapımına başlanan bu yapı günde 5 ton çimento yiyor.
12. -i, mecaz Sürekli üzmek, tedirgin etmek:
Bu dert beni yiyor.
13. -i, argo Gücünü kırmak, perişan etmek, mahvetmek.
14. -i, argo Kandırmak:
Bizi yemek, sana mı kaldı.
Kelime Kökeni
Eski Türkçe yé- fiilinden +mAk sonekiyle türetilmiştir.
Tarihte En Eski Kaynak
yémek "yenilen şey, aş" [ İrşadü'l-Mülûk ve's-Selâtîn (1387) ]