bıyık

 

bıyık

Bıyık, üst dudağın üstündeki kıl kümesi. Hayvanlarda kedi, aslan, kaplan, tavşan, fare gibi etçil ve kemirici memelilerin burun ya da üst dudak çevresindeki sert kıllar ile bazı balıkların üst ve alt çenesinden sarkan etsi uzantılara da bıyık denir, hayvanlarda genelde dokunma ve tat organıdır.

{tocify} $title={İçindekiler}

Tarihi

Erkekler, çok eskiden beri iklim koşulları, gelenek, dinsel inanış ve kişisel istek gibi etkenlere bağlı olarak sakal ve bıyık uzatmışlardır. Başlangıçta sakal ve bıyık birlikte bırakılırken, sakal olmaksızın ilk bıyığa MÖ y. 2650'de Eski Mısır kaynaklarında rastlanmıştır.

Beyoğlu'nun ünlü simalarından Pala Şair (Mustafa Yağcı)
Beyoğlu'nun ünlü simalarından Pala Şair (Mustafa Yağcı)

Tarih boyunca sakal ve bıyık uzatma sert tartışmalara neden olageldi. Tıraş olma alışkanlığı yerleştikten sonra, bırakılması toplumsal kabullere aykırı bulunan sakal ve bıyık sık sık yasa gücüyle kestirildi. Galyalıların sakal ve bıyık bırakmasını Romalılar barbarlığın bir göstergesi sayarlardı. 1447'de bir İngiliz yasası erkeklerin üst dudak kıllarını kesmelerini zorunlu kılmıştı. Ama yaklaşık 400 yıl sonra, bu kez İngiliz askerlerine bıyıklarını kesmeleri yasaklanmıştı. Fransız askerleri, Prusya muhafızları ve süvariler arasında bıyık bir gösteriş konusuydu. 1838'de ise Bavyera kralı ordusunda bıyık uzatmayı yasakladı.

Türklerde bıyık bırakmak yaygın bir alışkanlıktır. 20. yüzyıl başlarına değin Türk erkekleri bıyıklarını kesmezler, toplumsal durumlarına ve yüz biçimlerine göre bıyık bırakırlardı. Bıyık kesme adeti Türklerde I. Dünya Savaşı'ndan sonra başladı.

Sünnet olarak kabul edildiği için, Müslüman erkekler genellikle uçları dudak kenarını geçmeyecek biçimde ve üst dudağı kapatmayacak uzunlukta bıyık bırakırlardı. Bıyık insanların hayatına o kadar girmiştir ki banker bıyık ya da junior bıyık diye lakap konur.

Bıyıklarıyla ünlenmiş bir Osmanlı veziri: Bıyıklı Mehmet Paşa
Bıyıklarıyla ünlenmiş bir Osmanlı veziri: Bıyıklı Mehmet Paşa

Bıyık şekilleri

Yaygın olan bıyık biçimleri:

Kaytan bıyık: Alttan çok az kırpılan, üstten derin olarak alınan ve ağız kenarlarından aşağı doğru biraz sarkık olan, esnaf ve genç bıyığı.

Pala bıyık: Alt dudak kenarından kırpılıp, ama üstten hiç alınmayıp alabildiğine uzatılan ve iyice burularak oluşturulan biçim, yeniçeri bıyığı.

Pala bıyık
Pala bıyık

Burma bıyık: Pala bıyıktan daha ince, kendi halinde bırakılan ve parmak uçları ile burulan bıyık, genç yeniçeri bıyığı.

Pos bıyık: Kendi başına bırakılır, alttan parmak uçları ve alt dudağı örtmeyecek biçimde toplanıp burulmadan bırakılır.

Bektaşi bıyığı: Pos bıyığa benzemekle birlikte alttan toplanmayan, üst dudak üzerine dökülen, hatta ağza kadar uzatılan bıyık.

Bektaşi bıyığı
Bektaşi bıyığı

Ruscuk bıyığı: Ruscuklu Burak Efendi tarafından kullanılmaya başlanıp daha sonra yaygınlaşmıştır. Bıyıkla birlikte alt dudak altındaki tutamıda uzatmayı kapsar.

Badem bıyık: Yanları burun hizasına kadar traşlanmış, hafif gür, Charlie Chaplin bıyığı.

Katip bıyık: Üstü traşlanmış oldukça kısa, alt kısmı düzleştirilmiş, yanları dudak kenarları hizasında, karanfil bıyık.

bıyık kelimesi ne demek TDK sözlük anlamı ve açıklaması nedir?

bıyık, -ğı

1. isim Üst dudak üzerinde çıkan kıllar:

      "Bu sabah tıraş olurken bıyığını kesememişti." - Yusuf Atılgan

2. isim Balıklarda deri uzantısı.

3. isim Asma vb. bitkilerde sarılıp tutunmaya yarayan sürgün.

Zooloji Terimleri Sözlüğü - 1963

İngilizce: barbule, Fransızca: Barbillon, Almanca: Schnurrbart, Latin: barbula

(Lat. barbula = sakal): Kemikli balıkların alt-çenesinden çıkan bazı uzantılar. 2. Memeli hayvanlarda üst-dudağın üst bölgesindeki özel kıllar.

Biyoloji Terimleri Sözlüğü - 1998

Türkçe: şàrib, İngilizce: barbel, Fransızca: barbeau, Almanca: Barbe, Latin: barbellus: bıyık

1. Memelilerin üst dudağının üzerinde yer alan özel kıllar. 2. Bazı balıklarda ağız çevresinde sayılan, yerleri ve büyüklükleri türlere göre değişen, dokunmaya ve tat almaya yarayan sinir uçları taşıyan derinin dışarı doğru yaptığı uzantı.

Su Ürünleri Terimleri Sözlüğü - 2007

Latin: barbellus

Bazı balıklarda ağız çevresinde sayıları, yerleri ve büyüklükleri türlere göre değişen, dokunmaya ve tat almaya yarayan sinir uçları taşıyan derinin dışarı doğru yaptığı uzantı, barbel.

Kelime Kökeni

Eski Türkçe bıdık sözcüğünden evrilmiştir.

Tarihte En Eski Kaynak

bıdık "aynı anlamda" [ Divan-i Lugat-it Türk (1070) ]

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski