boza

 

boza

Boza, darı irmiği, su ve şekerden üretilen bir kış içeceğidir. Bilinen en eski Türk içeceklerinden biridir. Günümüzde eski Osmanlı coğrafyası ile Orta Asya coğrafyasının bazı kısımlarında yapılır. Balkan coğrafyasından Türkiye, Kosova, Bulgaristan, Makedonya, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Karadağ, Sırbistan, Romanya gibi ülkelerde ve Asya'dan Kazakistan, Kırgızistan kesimlerinde içilen bir içecektir.

Boza, genelde kış aylarında içilir. Bozanın mevsimi 15 Eylül - 15 Mayıs arasıdır. Uygun şartlarda muhafaza edilirse bozanın içilebilecek kıvamını koruduğu süre 6 ya da 7 gündür.

{tocify} $title={İçindekiler}

Tarihi

Türkiye'de genellikle darıdan yapılan boza, başka ülkelerde yapıldığı yerin başlıca ürününe göre mısır, arpa, çavdar, yulaf, buğday, kara buğday, Arnavut darısı, gernik gibi tahılların unu, bazen de pirinç ve ekmek, nadir olarak da kenevir unu ve karamuk mayalandırılarak yapılır.

Üzerine tarçın serpilmiş boza
Üzerine tarçın serpilmiş boza.

Boza, Mısır ve Kuzey Afrika sahilleriyle Akdenizli tüccar gemiciler aracılığıyla batıya, Hazar Denizi güneyinden doğuya, Asya içlerine ve Çin'e; İran ve Afganistan’a, Kafkaslar’dan kuzeye, Volga havzasına doğru geniş bir coğrafyaya yayılır.

İbn Battuta isimli Arap gezgini, 14. yüzyıl başlarında yazdığı seyahatnamesinde Türklerin bulunduğu Deşt-i Kıpçak bölgesini anlatırken Türklerin içtiği bir şıra olan bozayı anlatmaktadır.

Bir bardak boza, Bulgaristan
Bir bardak boza, Bulgaristan

"Tattığında ekşilik hissettiğim için hemen bıraktım. Yemekten çıktığım zaman bunun ne olduğunu araştırdım, anlattılar; Duki (düğ = ince bulgur) tanelerinden yapılan bir nebizdir bu. Onlar Hanefi mezhebindendir ve nebiz onlar nezdinde helaldir. Buralılar dukiden yapılmış bu nebize buza (boza) adını veriyorlar."

Evliya Çelebi 17. yüzyıl ortalarında İstanbul'da 300'den fazla bozacı dükkânının bulunduğunu, bu dükkânlarda 1100 kadar bozacının çalıştığını aktarmıştır. Osmanlı'da fazla mayalandırılarak, içine afyon katılan bozahanelerin, 19. yüzyıla doğru ortadan kalktığı biliniyor.

Vefa Bozacısı
Vefa Bozacısı (kuruluş 1876), Türkiye'de Anayasa ile yaşıttır.

Türkiye'de boza kültürü

Boza özellikle kış aylarında içimi tercih edilen bir içecektir. Özellikle kışa denk gelen Ramazan aylarında tüketimi oldukça yüksektir.

Boza, sokakta ve dükkânlarda bozacılar tarafından satılır. Eski yıllarda akşamları yeni hazırlanmış sıcak bozalar, sokaklarda bozacılar tarafından bağırılarak da satılırdı. 2000'li yılların başından itibaren ambalaj sanayiindeki gelişme ve hızlı tüketim alışkanlıklarına paralel olarak +8 °C'de 25 gün dayanan bozalar marketlerde satışa sunulmuştur.

Yörelere Göre Çeşitleri

Velimeşe Bozası

Tarihçesinde Çorlu ilçesinin Velimeşe Beldesinde üretilen Velimeşe Bozası, Edirne-İstanbul arasında işleyen trenlerde seyyar olarak satılmaya başlamasıyla, bu tren hattını kullanan yolcuların ilgisini çekmeye başlamıştır. Velimeşe Bozasına giderek artan talep karşısında, zamanla Ergene ve Çorlu ilçelerinde yaygın üretimi başlamıştır. Velimeşe Bozası, 1960’lı yıllardan günümüze kadar alışıla gelmiş adıyla Velimeşe Bozası olarak bilinir olmuş ve belirtilen coğrafi sınır ile Velimeşe Bozası arasında ün bağı oluşmuştur. Velimeşe Bozası Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescillenmiş ve coğrafi işaret almıştır.

Boza
Bozanın besin değerleri
Enerji 1000 kJ (240 kcal)
Karbonhidrat57.5 g
Yağ0.5 g
Protein3.5 g
A vitamini6.9 μg (%1)
Tiyamin (Vit. B1)0.09 mg (%7)
Riboflavin (Vit. B2)0.05 mg (%3)
Niyasin (Vit. B3)1.16 mg (%8)
Kalsiyum29 mg (%3)
Demir1.3 mg (%10)
Fosfor97 mg (%14)
Sodyum1 mg (%0)
Çinko1 mg (%10)
Kolesterol=1 mg
Oranlar yetişkinler için alınması önerilen oranlardır.

boza kelimesi hakkında bilgi nedir TDK sözlük anlamı ve açıklaması ne?

isim

Arpa, darı, mısır, buğday vb. tahılların hamurunun ekşitilmesiyle yapılan koyuca, tatlı veya mayhoş içecek.

Kelime Kökeni

Farsça aynı anlama gelen būza veya buχsum sözcüğü ile eş kökenlidir.

Tarihte En Eski Kaynak

buχsı/buχsum "pişmiş buğdaydan yapılan bir bulamaç, darıdan yapılan ekşi içki" [ Divan-i Lugat-it Türk (1070) ]

boza [ Ebu Hayyan, Kitabü-l İdrak (1312) ]

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski