Spartalı Helen Truva'ya giden bir gemiye biniyor, Pompeii'deki Trajik Şairin Evi'nden bir fresk |
Helen (Grekçe: Ἑλένη, Latin alfabesi ile: Helénē) veya Truvalı Helen, Argoslu Helen, Spartalı Helen ya da Latincede Helena; Yunan mitolojisine göre dünyanın en güzel kadınıdır. Zeus ile Leda veya Nemesis’in kızı olduğuna inanılan bu kadın; Klitemnestra, Kastor, Polluks, Philonoe, Foibe ve Timandra’nın da kardeşidir. Spartalı Menelaos ile evlenmiştir ve inanışa göre Hermione ile Nikostratus adında çocukları vardır. Troylu Paris tarafından kaçırılması, Truva Savaşı’nın en ciddi nedenidir.
Kabul edilen biyografik özellikleri; Aristofanes, Cicero, Euripides ve Homeros (hem İlyada hem de Odisseia’da) gibi klasik yazarlardan edinilmiştir. Vergilius’un Aeneis’inin ikinci kitabında hikâyesinden tekrar bahsedilir. Gençliğinde Theseus tarafından kaçırılmıştır. Helen ile evlenmek üzere rekabet eden taliplerinden Menelaos galip gelmiştir. Tüm talipleri, Tindareos Yemini adı verilen bir yemin ederek Helen'in kaçırılması durumunda galip gelen kişiye askeri anlamda yardım edecekleri sözünü vermişlerdir. Bu yemin, Truva Savaşı'nı süratlendirmiştir. Menelaos ile henüz gençken evlenmiştir ve Paris ile yola çıkışlarının bir kaçırılma ya da kaçma olduğu tartışmalıdır.
Troy'da bulunan zamanlarında Helen ile ilgili efsaneler çelişkilidir: Homeros, hem seçiminden pişmanlık duyduğunu hem de halk üzerindeki imajını sinsice düzeltmeye çalıştığını söyleyerek onu, kararsız olarak tanımlamıştır. Diğer görüşlere göre hain Helen, Baküs’e ait geleneklerle hareket etmiş ve neden olduğu kıyımlardan mutluluk duymuştur. Efsanenin bazı yorumlarında Helen, Troy'a gitmemiş ve Mısır’da savaşın bitmesini beklemiştir. Sonuç olarak Paris, savaş esnasında öldürülmüştür ve Homeros'a göre Helen, Menelaos ile tekrardan bir araya gelirken diğer versiyonlarda ise Olimpos'a yükselmiştir. Helenik Lakonya, Sparta ve Menelaos ile bir türbe paylaştığı Terapne’de Helen ile ilişkili bir tarikat ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda Attika ve Rodos’ta da ibadet edilmiştir.
Güzelliği, artistlerin onu resmetmesi üzerine ilham olmuştur ve sıklıkla ideal insan güzelliği olarak görülmüştür. Helen tasvirleri, MÖ 7. yüzyıldan itibaren görülmeye başlanmıştır. Paris tarafından kaçırılması —veya Paris ile kaçması—, klasik Yunanistan'da popüler bir motif haline gelmiştir. Bu olay, Orta Çağ'daki çizimlerde bir baştan çıkarma olarak görülse de Rönesans resimlerinde ise genellikle Paris'in “tecavüzü” olarak tasvir edilmiştir. Christopher Marlowe’un Doktor Faustus (1604) adlı trajedisinde şu cümleler sıklıkla alıntılanmıştır: “Bin gemiyi denize indiren yüz bu muydu / Ve İlyum’un çatısız kulelerini yakan?”
Etimoloji
Bilginler için Helen’in isminin etimolojisi, hala bir sorun oluşturmaktadır. 19. yüzyılda Georg Curtius, Helen (Ἑλένη) ismini “ay” (Selene: Σελήνη) ile ilişkilendirmiştir. Ancak Grekçe'nin Lakonya lehçesiyle Helen'e yapılan adamalarda isminin baş harfi, digama (büyük ihtimal “w” gibi telaffuz edilen “f” harfi) ile yazılmıştır. Bu nedenle “s” harfi ile başlayan herhangi bir etimolojik teori, yanlış kabul edilmektedir.
20. yüzyılın başlarında Émile Boisacq, “Ἑλένη” kelimesinin sıkça kullanılan ve “meşale” anlamına gelen “ἑλένη”den türetildiğini düşünmüştür. Aynı zamanda “Ἑλένη”deki “λ” harfinin “v” harfinden dönüştüğünü ve ismin etimolojisinin Venüs’ün kökü ile bağlantılı olduğu ileri sürülmüştür. Ancak Linda Lee Clader, sunulan bu teorilerin hiçbirisinin tam olarak bir şeyleri açıklığa kavuşturmadığını söylemiştir.
Daha yakın bir zamanda ise Otto Skutsch, “Helen” isminin farklı mitolojik figürlere ait iki ayrı etimolojiye sahip olduğu teorisini geliştirmiştir. Bu etimolojilerden bir tanesi *Sṷelenā’ya (Sanskrit’te “ışıldayan” anlamına gelen svaraṇā ile ilişkili) dayanırken diğeri ise Dioskori’nin kız kardeşi olup birden fazla doğal yangın olayıyla (Aziz Elmo’nun ateşi başta olmak üzere) ilişkilendirilmiş *Selenā isimli Spartalı tanrıça ya da Terapne’de Ἑλένα Δενδρῖτις ("Ağaçların Helena’sı") adıyla ibadet edilen bitki tanrıçasıdır.
Başta “Helios”un Yunanca “güneş” anlamına gelmesi ve güneş tanrısının isminin olması ile beraber birçok Hint-Avrupa dil ailesindeki “güneş” sözcüğünün “Helen” ismini çağrıştırdığı göz önünde bulundurularak bu ismin farazi Proto-Hint-Avrupa güneş tanrıçasının adından köken aldığı da düşünülmektedir. Helen'in evlilik miti bilhassa ele alınırsa bu efsanenin kutsal ikizlerle akraba olan Hint-Avrupa mitolojisindeki güneş tanrıçasının daha genişçe işlenen “evlilik draması” ile bağlantılı olabileceği görülür. Martin L. West, Helena (“gün ışığının hanımı”) isminin Proto Hint-Avrupa dilinde bir ek olan tanrının kontrol ettiği doğal elementin ifade edilmesinde kullanılan “-nā” (“hanımı”) eki ile kurulduğunu iddia etmiştir.
Jacques-Louis David - Helen ve Paris'in Aşkı (tuval üzerine yağlıboya, 1788, Louvre, Paris) |
Tarih öncesi ve mitolojik içerikler
Helen, ilk olarak Homeros’un şiirlerinde bahsedilmiştir ve sonrasında Yunan edebiyatında önemli bir figür haline gelmiştir. Bu eserler, esas Yunan mitlerinin çoğunun bahsedildiği zaman olan Kahramanlar Çağı’nda ortaya çıkmıştır. Homeros'un şiirlerinin yazıya geçirilmeden önce sözlü olarak yayıldığı göz önünde bulundurularak bazı bilginler, bu hikâyelerin aslında Miken Uygarlığı’ndan kaldığından ve Kahramanlar Çağı'nın ise o dönemin bir yansıması olduğundan şüphelenmiştir.
Şairler Lakonya’nın zengin bir krallık olduğundan bahsederken son zamanlarda Yunanistan’da yapılan arkeolojik çalışmalara göre modern Lakonya, Geç Tunç Çağı’nda sadece belirgin bir bölge idi. Arkeologlar, bugünkü Sparta'nın altına gömülü Miken sarayları bulmaya çalışmış ancak başarısız olmuşlardır. Modern keşiflere göre Avrotas Vadisi'nin güney kısmındaki Menelayon’un etrafındaki alan, Miken Lakonya'sının merkeziydi.
Aile
Helen ve Menelaos, Hermione adında bir kız çocuğuna sahiptir. Farklı kaynaklar Helen'in Aethiolas, Nikostratus, Megapentes ve Fleistenes adında bir ya da birden çok oğlu olduğunu da söyler. Ancak diğerlerine göre bu çocuklar, Menelous'un gayrimeşru çocuklarındandır.
Helen ile Paris ise Helen isimli bir kızla beraber Bunomus, Aganus ve Idayus isimli üç oğlana sahiptir. Üç oğlan, Truva Savaşı sırasındaki uyudukları odanın çatısının deprem sonucu yıkılması ile ölmüştür.
Mitoloji
Doğum
İlyada ve Odisseia da dahil olmak üzere birçok kaynağa göre Helen, Spartalı kral Tindareos’un karısı Leda ve Zeus’un kızıdır. MÖ 5. yüzyılın sonlarında yazılmış Euripides’in Helen oyunu, Helen'in doğumuna ilişkin bilgi veren en erken kaynaktır: kabul edilen babası Tindareos olsa bile aslında Zeus'un kızıydı. Bir kuğu biçiminde olmak üzere tanrıların kralı, bir kartal tarafından kovalanmış ve Leda'ya sığınmıştı. Bu kuğu, Leda'nın şevkatini kazandı ve böylece çiftleştiler. Bu olaydan sonra Leda, Helen'in içerisinden çıkacağı bir yumurta doğurdu. İlk Vatikanlı Mitograf, bu birliktelikten iki yumurta oluştuğunu öne sürmektedir: bir tanesi Kastor ve Polluks’u içermekteyken diğeri ise Helen ve Klitemnestra’yı içermekteydi. Fakat daha önceden aynı yazar; Helen, Kastor ve Polluks'un aynı yumurtadan çıktığını ifade etmişti. Fabius Planciades Fulgentius da Helen, Kastor ve Polluks'un tek bir yumurtadan geldiğini iddia etmiştir. Pseudo-Apollodoros'ta ise Leda'nın Helen'e hamile kaldığı gün hem Zeus hem de Tindareos ile ilişki yaşadığı yazılmıştır.
Diğer bir yandan da Epik Döngü’nün bir parçası olan Cypria’da Helen'in Zeus'un ve tanrıça Nemesis’in kızı olduğu yazılmıştır. Cypria'nın hangi zaman diliminde yazıldığı tam bilinmese de bu eserin MÖ 7. yüzyıla kadar uzanan bazı gelenekleri içerdiği düşünülmektedir. Bu eserde Nemesis, Zeus ile çiftleşmek istememiştir. Bu nedenle Zeus'tan kaçmaya çalışırken çeşitli hayvanlara dönüşmüş ve en sonunda bir kaz haline gelmiştir. Zeus da bir kaza dönüşmüş ve Nemesis'e tecavüz etmiştir, bu olayın ayrından da Helen'in içerisinden doğduğu yumurta ortaya çıkmıştır. Tahminen, bir şekilde bu yumurta Leda'ya gönderilmiştir. Sonrasında ortaya çıkan kaynaklara göre bu yumurta, Attika’da bir koruda bir çoban tarafından bulunup Leda'ya götürülmüştür ya da Hermes tarafından Leda'nın kucağına bırakılmıştır.
Tragiloslu Asklepiades ve Psödo-Eratosthenes de benzer bir hikâyeden bahsetmiştir ancak bu versiyonda Zeus ile Nemesis, kaz yerine kuğuya dönüşmüştür. Timothy Gantz, Zeus'un Leda'ya kuğu formunda geldiğini anlatan hikâyenin aslında Zeus ve Nemesis'in kuşlara dönüştüğü hikâyeden türediğini iddia etmiştir.
MS 2. yüzyılda Pausanias, yumurtanın kalan kabuklarının kurdeleler ile bağlandığını ve Sparta akropolisindeki tapınağın tavanında asılı olduğunu söylemiştir. Bu yumurtanın aslında Leda'nın getirdiği ünlü yumurta olduğuna inanılmıştır. Pausanias, Sparta'ya seyahat edip bu yadigarı görmek üzere Hilaeira ve Foibe'ya adanmış tapınağı ziyaret etmiştir.
Pausanias aynı zamanda Helen'in kardeşleri olan Dioskori’nin (Kastor ve Polluks) Pefnos adasında doğduğuna ilişkin bir yerel inanıştan bahsetmiştir. Şair Likofron’un Helen ile bağlantılı olarak “Pefniyalı” (Πεφναίας) sıfatını kullanması ise bu şairin, Helen'in de aynı adada doğduğuna ilişkin bir inanış hakkında bilgisi olduğuna işaret etmiştir.
Theseus tarafından gençliğinde kaçırılması
Tanrıların oğulları oldukları için ilahi eşlere sahip olmaları gerektiğini düşünen iki Atinalı Theseus ve Peirithoos, Zeus’un iki kızını kaçırmak üzerine birbirlerine yardım etmek için söz vermişlerdir. Theseus Helen'i seçerken Peirithoos ise Hades’in karısı Persefoni ile evlenmek için ant içmiştir. Theseus Helen'i kaçırdıktan sonra ya annesi Ethra’nın ya da Afidnes veya Atina’da yaşayan arkadaşı Afidnus'un yanına bırakmıştır. Sonrasında ise Theseus ile Peirithoos, Persefoni'yi kaçırmak üzere Hades'in alanı olan Ölüler Diyarı'na gitmişlerdir. Hades, rol yaparak misafirperver davranmış ve bir ziyafet hazırlamıştır ancak ikili oturduğu anda ayaklarına dolanan yılanlar tarafından tutulmuşlardır. Helen'in kaçırılması, intikam olarak Ethra'yı kaçıran ve kız kardeşini Sparta'ya geri götüren Kastor ve Polluks'un Atina'yı istila etmesine neden olmuştur. Goethe’nin Faust eserinde, yarı at Heiron’un da Dioskuri kardeşlerine Helen'i geri alma konusunda yardım ettiği belirtilmektedir.
Bu olayı konu alan eserlerin çoğunda Helen, oldukça küçük olarak tasvir edilmiştir; Midillili Hellanikus’a göre yedi yaşında iken Diodoros’a göre ise on yaşındaydı. Diğer bir yandan ise Stesikorus'a göre Theseus ve Helen'in İfigenia adında bir kızları vardı ve bu da Helen'in çocuk sahibi olabilecek yaşta olduğuna işaret etmekteydi. Çoğu kaynağa göre İfigenia, Agamemnon ile Klitemnestra’nın kızıydı ama Antoninus Liberalis ve Sisamlı Duris gibi yazarlar ise Stesikorus'un versiyonunu ele aldı.
Ovidius’un Heroides adlı eseri, Romalılar başta olmak üzere antik yazarların Helen'in gençliği hakkındaki görüşlerine ışık tutar: Klasik Sparta'da (Miken Sparta'sı değil) kızların fiziksel eğitimleri göz önünde bulundurularak palaestrada güreşen çıplak ve genç bir prenses olarak tasvir edilmiştir. Sextus Propertius, Helen'i erkek kardeşleri ile beraber silah ve avlanma alıştırmaları yapan bir kız olarak hayal etmiştir.
[…] ya da Avrotas kumlarının üzerinde Kastor ve Polluks’un —biri dövüşmede biri de atlarla en iyisi olan— arasında duran Helen: çıplak memeleriyle silahları taşıdı, derler ki, kutsal erkek kardeşleri oradayken bile hiç kızarmadı.
Talipler
Helen'in evlenme çağına gelmesi ile dünya çapında birçok kral ve prens, yanlarında lüks hediyeler getirerek ya da kendi adlarına temsilciler göndererek talip oldular. Yarışma boyunca Kastor ve Polluks, talipleri değerlendirmede önemli bir rol oynamıştır ancak son karar Tindareos'a verilmiştir. Müstakbel eşi Menelaos, yarışmaya katılmamış ve kendisini temsil etmesi üzerine kardeşi Agamemnon’u göndermiştir.
Tindareos Yemini
Talipleri rencide etmek ve münakaşaya sebep olmaktan korkan Tindareos, kızı için bir eş seçmekten veya talipleri yollamaktan ürkmüştür. Odisseus da taliplerden birisiydi ancak yarışmayı kazanma şansının çok küçük olduğuna inanması nedeniyle hediye getirmemişti. Bu sebeple, İkarius’un kızı Penelope ile evlenmesi üzerine kendisine yardım etmesi şartıyla Tindareos'a bu sorunu çözeceği hakkında söz vermiştir. Tindareos'un anlaşmayı hızla kabul etmesi üzerine Odisseus da tüm taliplerin Helen'in müstakbel kocasıyla anlaşmazlık yaşayacak tarafa karşı eşini destekleyeceği üzerine yemin etmesini önermiştir. Tüm talipler bu öneriyi kabul ettikten sonra Menelaos, Helen'in kocası olarak seçilmiştir. Tindareos, anlaşmanın önemini simgelemek üzere bir at kurban etmiştir. Helen ile Menelaos, Tindareos ile Leda'nın tahttan çekilmesini takiben Sparta'nın hükümdarları haline gelmiştir. Menelaos ve Helen, Sparta'yı en az on yıl boyunca yönetmiştir; Hermione adında bir kızları ve (bazı efsanelere göre) üç oğulları vardır: Aethiolas, Maraphius ve Pleisthenes.
Helen ile Menelaos'un evliliği, Kahramanlar Çağı'nın bitişini simgeler. Helen'in talipler listesinin sonuçlanması ile Hesiodos, Zeus'un kahramanlar başta olmak üzere insanoğlunu yok etme planı olduğunu yazar. Helen'in Paris ile kaçışı sonucu patlak veren Truva Savaşı, bu amaç uğruna vasıta olacaktır.
Paris tarafından kaçırılması ya da baştan çıkarılması
Troyalı bir prens olan Paris, sözde bir diplomatik görevli kılığında Helen'i almak üzere Sparta'ya gelmiştir. Bu yolculuktan önce Zeus, Paris'in en güzel tanrıçayı belirlemesini istemiştir: Hera, Athena ya da Afrodit. Paris'in onayını kazanmak üzere Afrodit, dünyanın en güzel kadınını vadetmiştir. Afrodit'in bu teklifinden etkilenen Paris, onu tanrıçaların en güzeli olarak seçmiş ve böylece Athena ile Hera’nın nefretini kazanmıştır.
Helen'in bazen Paris tarafından tecavüz edildiğinden (kaçırıldığından) söz edilse de Antik Yunan kaynakları sıklıkla bu konudan dolambaçlı ve çelişkili olarak bahseder. Heredot, Helen'in kaçırılmış olduğunu yazsa da Cypria, Helen'e verilen hediyelerden sonra Afrodit'in Sparta kraliçesi ile Troya prensini birleştirdiğine değinir. Sapfo, Helen'in Paris ile birlikte olmak için Menelaos ile dokuz yaşındaki kızı Hermione’yi arkada bıraktığını iddia eder:
Bazıları süvarilerin, bazıları piyadelerin bazıları da denizcilerin bu kara dünyada en güzel şey olduğunu söyler ama ben derim ki en güzel şey, sevdiğin şeydir
Herkes anlasın diye basitçe söylüyorum: güzellik konusunda tüm fanileri geçen Helen,
Sadık kocasını bıraktı, Troya’ya açıldı, kızı ve sevgili ailesi için hiçbir düşüncesi olmadı.
—Sapfo, parça 16 (Voigt)
Dio Hrisostom, Homeros'un güvenilirliğini sorgulayarak tamamen farklı bir hikâyeden bahsetmiştir: Agamemnon'un Helen'in kız kardeşi Klitemnestra ile evlenmesinden sonra Tindareos, politik nedenlerden dolayı Menelaos ile Helen'in evlenmesini istemiştir. Ancak Helen, birçok talip tarafından istenmiştir ve bu taliplerin içerisinde herkesi geçip Tindareos ve oğullarının beğenisini kazanan Paris de vardır. Bu durumda Paris, Helen'i adil bir şekilde kazanmış ve koruyucularının izniyle onu Troya'ya götürmüştür. Cypria, Paris ile Helen'in üç gün içerisinde Troya'ya ulaştığını yazar. Homeros ise İlyada'da ikilinin Kranya’da bir adada mola verdiğini ve aşklarının gerekliliğini yerine getirdiklerine değinir. Cypria, bu olayın Sparta'dan ayrılmalarından bir gece önce olduğunu söyler.
Mısır
En az üç Antik Yunan yazar, Helen'in Troya'ya gittiğini reddeder ve Truva Savaşı boyunca Mısır'da kaldığını iddia eder. Bu üç yazar; Euripides, Stesikorus ve Heredot'tur. Euripides tarafından Helen oyununda bahsedilen versiyona göre Zeus'un isteği üzerine Hera, Helen'e bulutlardan çıkmışçasına bir kılık vermiş ve Hermes de onu Mısır'a götürmüştür. Bu şekilde Helen, Troya'ya hiç gitmemiş ve savaş boyunca Mısır’da bulunmuştur. “Kılık verme” durumu, Stesikorus’un versiyonunda da olmasına rağmen Heredot'a göre yoktur. Bu yazarların yanı sıra Likofron (822), Hesiodos’un Helen'in kılık değişiminden bahseden ilk yazar olduğunu söyler. Bu, Hesiodos'un bir eserinde bu olaydan bahsettiği anlamına gelebileceği gibi bu fikrin Antik Yunanistan'da Hesiodos'un yaşadığı sırada bilindiği ve sonuç olarak ona dayandırıldığı anlamına da gelebilir.
Truvalı Helen |