Damak (Latince: palatum) insan ve diğer memelilerde ağzın tavanını oluşturur. Ağız boşluğunu burun boşluğundan ayırır. Benzer bir yapı timsahlarda da görülür ancak diğer dört üyelilerin çoğunda ağız ile burun boşlukları tam olarak ayrılmamıştır. Damak iki bölüme ayrılır: Öndeki kemiksi sert damak ile arkada bulunan yumuşak damak (ya da velum)
Latince isim | palatum |
---|---|
Sistem | ağız |
Tanımlayıcılar | |
JSTOR | palate |
Microsoft Academic | 2910123355 |
MeSH | D010159 |
TA | 2778 |
FMA | 54549 |
damak kelimesi ne demek TDK sözlük anlamı ve açıklaması nedir?
damak, -ğı
isim, anatomi
Ağız boşluğunun tavanı:
"Nasıl oldu bilinemez, ikinci bir çöp damağına saplandı." - Cevdet Kudret
Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu - 1963
Türkçe: hanek, Fransızca: palais
(biyoloji)
Biyoloji Terimleri Sözlüğü - 1998
Türkçe: hanek, İngilizce: palate, Fransızca: palais, Almanca: Gaumen, Latin: palatum: damak
1. Omurgalı hayvanlarda ağzın tavanı. 2. Böceklerde farinksin tavanı. Palat.
Gramer Terimleri Sözlüğü - 2003
Ağız boşluğunun üst kısmını çevreleyen ve belirli seslerin oluşmasında görev alan kubbemsi yer. Damağın sert bir tavan oluşturan ön kısmına ön damak, arka kısmına art damak, art damağın geniz boşluğundan ayrılan kısmına da yumuşak damak adı verilir. Bunlara bk.
Türk Dünyası Gramer Terimleri Kılavuzu - 1997
Azerbaycan Türkçesi: damag; Türkmen Türkçesi: damak; Gagauz Türkçesi: damak; Özbek Türkçesi: taňlay; Uygur Türkçesi: taňlay; Tatar Türkçesi: afiqaw; Başkurt Türkçesi: aňqaw; Kmk: taňlaw; Krç.-Malk.: tıňılawuk;Nogay Türkçesi: taňlay; Kazak Türkçesi: taňday; Kırgız Türkçesi: taňday; Alt:: taňday; Hakas Türkçesi: hurgah;Tuva Türkçesi: t'aalay; Şor Türkçesi: kurgak, til; Rusça: nyobo
Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü -
Diğer: anat. palatum
anat. Omurgalı hayvanlarda ağzın tavanı, palatum.
Kelime Kökeni
Eski Türkçe tam- "damlamak" fiilinden +gAk sonekiyle türetilmiştir.
Tarihte En Eski Kaynak
tamğak "boğaz, geniz" [ Reşit Rahmeti Arat, Eski Türk Şiiri (1000 yılından önce) : tamğakınta kara tütün taşıkar tiyür [boğazından kara duman çıkar derler] ]
"küçük dil ve etrafı" [ Esad Efendi, Lehcet-ül Lugat (1732) ]
"ağzın damı" [ Ahmet Vefik Paşa, Lugat-ı Osmani (1876) ]