döküntü ne demek? TDK anlamı ve açıklaması
1. isim Dökülmüş, saçılmış şeyler:
"Onlar kendi küfleri, kendi yırtık pırtıkları, kendi döküntüleriyle yaşayabiliyorlar." - Yahya Kemal Beyatlı
2. isim Bir topluluktan geri kalmış kimseler.
3. isim ► bozuntu.
4. isim Deniz yüzüne yakın, üzerinde dalgaların çatladığı kaya kümesi.
5. isim Kâğıtçılıkta üretimin herhangi bir safhasında ıskartaya çıkan, genellikle tekrar hamur durumuna getirilen, yaş ve kuru biçimleri olan kâğıt veya karton artığı.
6. isim, mecaz Değersiz, bayağı, ayaktakımından olan kimse:
"Meşrutiyete uygun yönetim, yurt hainlerinin döküntüleriyle kurulamaz." - Hüseyin Cahit Yalçın
7. sıfat, mecaz İşe yaramayan, değersiz, kötü, berbat olan:
"Şoföre önce kentin en döküntü mahallelerinin adını söylediler." - Çetin Altan
8. isim, tıp Bazı hastalıklarda görülen çıban, leke, uçuk, kızarıklık vb. belirti.
9. isim, coğrafya Parçalanan taşların yamaç aşağı kayması, yuvarlanması, etekte birikmesiyle oluşan yer.
Yerbilim Terimleri Sözlüğü - 1971
İngilizce: detritus, Fransızca: débris, éboulis, Almanca: Zerfallstoffe, Schutt
Dış etkilerle ufalanmış, parçalanmış, moloz durumundaki kayaç ve canlı kalıntıları.
Coğrafya Terimleri Sözlüğü - 1980
İngilizce: debris, Fransızca: éboulis, Almanca: Felsschutt
Dağ eteklerinde köşeli taşlar ve daha ince öğeli özdeklerin karışımından oluşan yığıntılar.
