doruk ne demek? TDK anlamı ve açıklaması
doruk, -ğu
1. isim Dağ, ağaç vb. yüksek şeylerin tepesi, en yüksek yeri; zirve, şahika:
"Dağ doruğu gibi yüce, pembemsi bir kaya yükseldi iskelemizde." - Azra Erhat
2. isim, mecaz En üstün başarı düzeyi:
"Dorukta yalnız kalmak ve doruktan başlamak ne kadar da zormuş meğer." - Tarık Buğra
3. isim, mecaz Heyecan, sevinç, coşku vb. duygularda ulaşılan en üst nokta.
Yerbilim Terimleri Sözlüğü - 1971
Türkçe: âzami irtifâ, İngilizce: structural high, culmination, Fransızca: zone de surélevation, Almanca: Kulmination, Aufwölbung
Bir kemer yapısının en yüksek kesimi.
Tiyatro Terimleri Sözlüğü - 1966
İngilizce: climax, Almanca: Höhepunkt
Bir oyunun geriliminde en üst, keskin nokta.
Coğrafya Terimleri Sözlüğü - 1980
Türkçe: zirve, İngilizce: summits, Fransızca: sommet, Almanca: Gipfel
Bir dağın en yüksek yeri.
Fiziksel Kimya Terimleri Sözlüğü - 1978
Türkçe: maksimum, İngilizce: maximum, Fransızca: maximum, Almanca: Maximum, Diğer: Jap. saidaiti
İşlev değerinin en büyük, değişkene göre türevin sıfır olduğu
Fizik Terimleri Sözlüğü - 1983
Türkçe: maksimum, İngilizce: maximum, Fransızca: maximum, Almanca: Höhepukt
Bir işlevin belirli bir noktada, yakınlarına göre en büyük değerini aldığı nokta; işlevin dorukta türevi sıfır olur.
Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu - 1963
Türkçe: zirve, Fransızca: cime
(coğrafya)
Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu - 1963
Türkçe: zirve, Fransızca: crête
(coğrafya)
İktisat Terimleri Sözlüğü - 2004
İngilizce: peak
İktisadi çevrimdeki genişlemenin en üst noktaya ulaşması, diğer bir ifadeyle genişlemeden tekrar daralmaya geçişi gösteren dönüş noktası. krş. dip
Dilbilim Terimleri Sözlüğü - 1949
Fransızca: sommet
Sesin, keskinliği, yeğinliği, duyulurluğu en yüksek olan kısmı; bir hecenin vurgusu, tonu, ötümlülüğü TEK DORUKLU ( à sommet unique) veya ÇİFTE DORUKLU (à double sommet) olabilir.
Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu - 2007
peak
Kelime Kökeni
Eski Batı Türkçesinde toruğ veya torağı sözcüğünden evrilmiştir.
Tarihte En Eski Kaynak
- torağı "kule" [ Codex Cumanicus (1300) ]
- doru/toru "tepe, zirve" [ Kitabü-l İdrak Haşiyesi (1500 yılından önce) ]
- doru/doruk "aynı anlamda" [ TDK, Tarama Sözlüğü (1400 yılından önce) : Vakta ki bunlar arayı gelseler bunlar dağın dorukına طورقنه çıkarlardı ]
- doruk "aynı anlamda" [ Hamit Zübeyr & İshak Refet, Anadilden Derlemeler (1932) ]
