sıkmak ne demek? TDK anlamı ve açıklaması
sıkmak, -ar
1. -i Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak:
"Yalnız kalan kadın titriyor, hıçkırarak kucağındaki yavrusunu sıkıyor." - Ömer Seyfettin
2. -i Bir şeyin suyunu, yağını, sıvı kısmını basınçla çıkarıp akıtmak:
Limon sıkmak. Üzüm sıkmak.
3. -i Dar gelmek:
"Belimi sıktı kemer" - Halk türküsü
4. -i Basınçlı bir araçla fışkırtmak, püskürtmek:
Yangına su sıkmak.
5. -i Silahla ateş etmek:
"Küçük hanım, tabancayı kalbine sıkmak istemiş." - Hüseyin Rahmi Gürpınar
6. -i Baskı altına almak; üzmek, zorlamak:
Çocuğu çok sıkıyorlar.
7. -i, mecaz Sıkıntı vermek:
"İhtimal inanmayacaksınız. Fakat ben sizi sıkmamak için uzatmayarak anlatacağım." - Ömer Seyfettin
8. -i, argo Yalan söylemek.
Kelime Kökeni
Arapça mlw kökünden gelen imlāˀ إملاء "dikte etme, yazı yazdırma" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Aramice/Süryanice mlē מל "1. dolu, 2. herekeli yani sesli harfleri bildiren noktaları doldurulmuş yazı" sözcüğünün ifˁāl vezni (IV) masdarı olabilir; ancak bu kesin değildir. Bu sözcük Aramice/Süryanice #mly מלי "doldurma" kökünden türetilmiştir.
Tarihte En Eski Kaynak
[ Mukaddimetü'l-Edeb (1300 yılından önce) ]
