Atatürkçülük

 

Atatürkçülük

Atatürkçülük veya Altı Ok olarak da bilinen Kemalizm, Türkiye Cumhuriyeti'nin Atatürk İlkeleri'ni esas alan kurucu ideolojisidir. Kemalizm, Mustafa Kemal Atatürk tarafından uygulandığı şekliyle yeni Türk devletini öncülü Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayırma, laikliğin kurulması, ekonomik kalkınma ve sanayileşme, bilim, teknoloji ve sanata devlet desteği, ücretsiz ve zorunlu eğitim gibi kapsamlı siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve dinî reformları içermektedir. Reformların amacı Atatürk'ün tarifiyle "muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak" ve çağdaş bir hayat tarzını benimsemektir.

Kemalizm'in kökeni, Osmanlı İmparatorluğu'nun yaklaşan çöküşünü önlemek için yapılmış olan çeşitli reformlara, özellikle 19. yüzyılın başlarındaki Tanzimat reformlarına dayanmaktadır. 19.yüzyılın ortalarında Genç Osmanlılar, imparatorlukta yükselen etnik milliyetçiliği bastırmak, bir vatan bilinci oluşturmak ve ilk kez sınırlı demokrasi getirmek için Osmanlı milliyetçiliği veya Osmanlıcılık ideolojisini kurmaya çalıştı. 20. yüzyılın başlarında ise, Jön Türkler, nispeten seküler bir siyasi bakış açısı benimserken, erken Türk milliyetçiliği lehine Osmanlı milliyetçiliğini de terk ettiler. Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasının ardından, hem Genç Osmanlıların hem de Jön Türklerin başarılarından ve başarısızlıklarından etkilenen Atatürk, daha önceki laiklik ve Türk milliyetçiliği akımlarından da esinlenerek 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanına öncülük etti.

Kemalizm, Cumhuriyet Halk Partisi'nin 9 Mayıs 1935'te toplanan IV. Kurultayı'nda kabul edilen 1935 Programı'na (Atatürk'ün adlarından biri olan Kamâl adına atfen) "Kamâlizm" olarak geçmiştir. 1953'teki 10. Kurultay'a kadar Kemalizm, parti programındaki yerini korumuş, bu tarihte kaldırılarak "Atatürk Yolu" kavramı getirilmiştir.

Türkiye'de "Gençlik ve İdman Bayramı" kutlamaları
Kemalist Türkiye'de "Gençlik ve İdman Bayramı" kutlamaları

{tocify} $title={İçindekiler}

Tarihçe

İlkin Türk Kurtuluş Savaşı zamanında İstanbul'daki rejim ve rejimin taraftarları, Mustafa Kemal'in önderlik ettiği hareketi destekleyen herkesi, küçümser bir yaklaşımla, "Kemalistler", "Kemalîler" ve "Kemalciler" olarak adlandırdı. "Kemalîler" adlandırması Celalîlere bir atıftı. Dış basın "Kemalistler" adlandırmasını Ankara merkezli hareketi ve o hareketin silahlı gücünü belirtmek için "milliyetçiler" adlandırması ile eş anlamlı olarak kullandı.

Bir ideolojiye işaret eden Kemalizm ve Kamâlizm kavramları Türkiye'de 1930'larda kullanılmaya başladı. Kemalizm kavramı 1931'de devletçilik ve inkılâpçılık ilkelerinin diğer dört ilkeye eklenmesinden sonra ortaya atıldı ve ders kitaplarına girdi. Aynı yıldan itibaren çeşitli yazarlar Kemalizm'i tanımladılar ve halka benimsetmek için yazılar yayımladılar. Kemalizm'in kuramsal çerçevesinin belirlenmesi için Halkevleri'nin yayın organı Ülkü dergisi ve 1932-1934 yılları arasında bir grup yazar tarafından Kadro dergisi yayımlandı. 1934'te Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı, Türkiye'yi yabancı ülkelere tanıtmak için La Turquie Kemaliste ("Kemalist Türkiye") dergisini yayımlamaya başladı. Kamâlizm kavramı 1935'te ortaya atıldı, o yılki kurultayda parti programına konuldu ve Atatürk'ün 1939 kurultayı için 1937'de kaleme aldığı program çalışmasında yer aldı.

Kemalizm günümüzde, bazı kesimler tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin temel doktrini ve ideolojisi olarak kabul edilmektedir. Sıklıkla, Kemalist ideolojinin bir fikir sistemini temsil etmekten çok ülkeyi tümüyle pragmatist bir yöntemle modernleştirmeye çalışan politik bir uygulama olduğu vurgulanır. Bununla birlikte, Kemalistlerin yaptığı devrime rehberlik eden belli fikirlerin var olduğu ve bunların esnek bir biçimde de olsa CHP ideologları tarafından sistemleştirildiği söylenir.

The Sphere gazetesinin 1-5 Mart 1921'de "Ankara Hükûmeti ve Talepleri" başlığıyla yayımladığı harita
The Sphere gazetesinin 1-5 Mart 1921'de "Ankara Hükûmeti ve Talepleri" başlığıyla yayımladığı harita. Başlığın altında verilen bilgi: "Kemalistler ya da milliyetçiler, gölgeli alanı etkin biçimde kontrol ediyorlar. Onlar, Yunanlar tarafından Ege'den sürüldüler fakat Trakya'yı, İzmir'i, Ermenistan'ı ve Basra Körfezi altındaki bütün Mezopotamya'yı talep ediyorlar".

Mehmet Şeref Aykut'un Kamâlizm kitabı (1936)
Mehmet Şeref Aykut'un Kamâlizm kitabı (1936)

Ekonomi politikası

Mustafa Kemal Atatürk, İzmir İktisat Kongresi ile sosyal liberalizme uygun bir karma ekonomi modelini inşa etmiş ve 1923'te başlayan model 1929'da Büyük Buhran'ın etkisiyle yerini devletçiliğe bırakmıştır. Atatürk, devletçiliğin Marksizm ile karıştırılmaması konusunda Medeni Bilgiler kitabında uyarıda bulunmuş ve "sosyalizm ilkesine dayanan kolektivizm ve komünizm" ile farklı olduklarını belirtmiştir. Atatürk ve Mahmut Esat Bozkurt, Kemalizm'in ekonomik olarak bireyci, piyasacı olduğunu; devletin yalnızca gerektiğinde müdahale etmesi gerektiğini ve ekonominin gelişmesinin bireyin gelişmesi ile olduğunu söylemişlerdir. Atatürk'ün devletçilik hakkındaki sözleri ise şunlardır:

"Devlet bireyin yerini alamaz, fakat, bireyin gelişme ve kalkınması için genel koşulları göz önünde bulundurmalıdır. Devlet eliyle yapılacak işler, bireyin büyük kâr getirmediğinden dolayı yapmayacağı işler veya millî çıkarlar için gerekli olan ekonomik işleri kapsar. Özgürlüklerin ve yurt bağımsızlığının sağlanması ve korunması ile iç işlerinin düzenlenmesi nasıl devletin görevi ise, devlet vatandaşların öğretimi, eğitimi, sağlığıyla ilgilenmek zorundadır. Devlet, memleketin asayiş ve savunması için yollarla, demir yolları ile, telgrafla, telefonla, memleketin hayvanlarıyla, her türlü taşıtlarıyla, milletin genel servetiyle yakından ilgilidir. Memleket yönetiminde ve savunmasında, bu saydıklarımız, toptan, tüfekten, her türlü silahtan daha önemlidir. (...) Özel çıkarlar çoğunlukla, genel çıkarlarla tezat halinde bulunur. Bir de, özel çıkarlar, en nihayet rekabete dayanır. Oysa, yalnız bununla ekonomik düzen kurulamaz. Bu kanıda olanlar kendilerini, bir serap karşısında, aldatılmaya terk edenlerdir. (...) Bir de, ferdin kişisel çalışmaları, ekonomik kalkınmanın esas kaynağı olarak kalmalıdır. Ferdin gelişimine mani olmamak bilhassa iktisadi sahadaki özgürlük ve teşebbüsler önünde devletin kendi faaliyeti ile bir engel yaratmaması demokrasi prensibinin önemli esasıdır."

Üstelik Atatürk 1 Kasım 1937'deki açılış konuşmasında şunu da eklemiştir:

"Kesin zorunluluk olmadıkça piyasalara karışılmaz; bununla birlikte hiçbir piyasa da başı boş değildir."

Yorumlar

Kadro Hareketi

Şevket Süreyya Aydemir'in başını çektiği Kadro Hareketi devletçi ve sosyalist bir Kemalizm'i savunmuşlardır.

Yön Hareketi

Doğan Avcıoğlu'nun kurduğu Yön Dergisi Kadro Hareketinin devamı niteliğindeydi. Atatürkçü sosyalizmi savunuyordu.

Sol Kemalizm

Sadri Etem Ertem’in Cumhuriyet’in onuncu yılında düzenlenen yayın müsabakasını kazanmış olan “Türk İnkılâbı’nın Karakterleri” adlı kitabında Sadri Etem, inkılâbın tarihsel sürecini açıklayıp, parti programı çerçevesinde inkılâbın ilkelerini yorumlamaya çalışmıştır. Sol bir geçmişten gelmesinin de etkisiyle Sadri Etem, inkılâbı daha maddeci ve ekonomik yönü ağır basan bir tarzda ele alıp, devletçilikle milliyetçiliği harmanlayan bir "Sol Kemalizm" örneği sunmuştur.

Liberal Kemalizm

Liberal Atatürkçülük veya liberal Kemalizm, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ideolojisi olan Kemalizm ile özgürlük üzerine kurulu olan liberalizm düşüncesinin birleştirilmiş hâlidir.

Türkiye'de cumhuriyetin henüz ilk dönemlerinde, Kemalist düşünceyi liberal bir açıdan Ahmet Ağaoğlu tarafından yorumlanması sonucu ortaya çıkmıştır. Ağaoğlu kendisini bir yandan "inkılapçı ve Kemalist" olarak tanımlarken, diğer yandan bir "liberal Kemalizm" düşüncesi geliştirmeye çalıştı. Cumhuriyet Halk Fırkası'nın içinde bireysel özgürlüklerin savunucusu olan Ağaoğlu, fırkanın bazı politikalarına eleştiriler de getirdi.

Liberal Atatürkçülüğün, ekonomik görüşü, Atatürk'ün altı ilkesinden farklı olarak devletçilik yerine piyasa ekonomisini savunur. Piyasa ekonomisi; yatırım, üretim ve dağıtım ile ilgili kararların arz ve talebe dayalı olduğu, mal ve hizmet fiyatlarının serbest fiyat sistemi içinde belirlendiği ekonomidir.

Liberal Atatürkçülük, toplumsal alanda Atatürk'ün milliyetçilik anlayışını savunur. 1924 Anayasası'nın 88. maddesinde ve Atatürk ilkelerinde de belirtilmiş olan ve din, ırk ayrımı gözetmeksizin, millet tanımını kültürel ve siyasal birlikteliğe dayandıran milliyetçilik anlayışıdır.

Liberal Atatürkçülük, herkese vicdan, inanç, düşünce özgürlüğü tanınmasının gerekli olduğunu savunur ve basın özgürlüğü, serbest ticaret, sivil haklar, bireycilik, seküler devlet ve özel mülkiyet gibi fikirleri de destekler.

TDK sözlük anlamı nedir?

Atatürkçülük, -ğü

özel

1. isim Atatürk'ün düşünce ve uygulamalarından kaynaklanan, Türk Devleti'nin bağımsızlık ve bütünlüğünü, millî egemenliğini, kişi özgürlüğünü, çağdaş olmayı amaçlayan, akla, bilime ve gerçeğe dayanan, evrensel ağırlıklı, geleceğe yönelik, birbiri ile uyumlu amaçlar, uygulamalar ve ilkeler bütünü, Kemalistlik, Kemalizm.

2. isim Bu ilkeye bağlılık.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski