Türk felsefesi

 

Türk felsefesi

{tocify} $title={İçindekiler}

İslam öncesi

Yazılı Türk felsefe tarihi budist Uygurlar ile başlar. Bugün elde olmayan ancak Çin kaynaklarında bahsedilen eserlere göre Köktürkler dönemine, 6. yüzyıla kadar uzanır. Çin kaynaklarına göre 570'li yıllarda Nirvana Sutra isimli felsefe kitabı Türkçeye çevrilmiş ve Türk Kağanlığı zamanındaki Budist Türklerin kullanımına sunulmuştur. Daha sonra Türklerde yerleşik hayatın ve kalıcı kültür ürünlerinin öncüsü olan Uygurlar, budist dini metinleriyle, günümüze ulaşan, 10. yüzyıla tarihlenen ilk felsefi ürünleri vermişlerdir. Uygur edebiyatında budist çığırın en çok işlediği konu dini metinlerdir. Budizm, Buda'nın ifadesiyle inanca veya tanrıya dair değildir. Bir yaşama şekli öğretisidir. Çevresindeki kültürlerin etkisinde kalan Türkler çeşitli dinlere mensup olmuşlar, ve bunların güdümünde eserler vermişlerdir. Budizm, maniheizm, hristiyanlık etkisindeki ilk yazılı metinlerde felsefece incenelecek düşünceler vardır.Çoğu çeviri olan bu eserlere çevirmenler tarafından geniş eklemeler yapılmıştır. Altun Yaruk, Sekiz Yükmek, Irk Bitig, Kalyanamkara Papamkara Hikayesi gibi birçok dilde çevirisi bulunan eserlerde bu fark görülebilir. El yazmaları halen keşfedilmeye devam eden budist eserler hacimce en yoğun olanlarıdır. Budist eserler Annemarie von Gabain tarafından 1) Masallar, 2) Sutralar, 3) Tövbe duaları, 4) Büyü metinleri, 5) Felsefi metinler olmak üzere beşe ayrılmıştır. Hayatın anlamını, insanın evrendeki yerini, nasıl yaşamak gerektiğini irdeleyen ve dini bir metinden ziyade yaşam şekli öğütleyen eserler verilir. Genelde Buda'nın ya da Mani'nin konuştuğu diyaloglar halinde gördüğümüz hayatı soruşturma hareketi çevre kültürlerin ürünlerinden yola çıkılarak oluşturulmuştur. Özgün bir felsefi anlayış ancak destanlarda, sözlü ürünlerde ve islam sonrası yazılı metinlerde görülebilir. İslam öncesi eserler çoğu zaman felsefe olarak nitelendirilmeyen ancak felsefece analiz edilecek unsurlar içermektedir.

İslam sonrası

Türk felsefesinin islam sonrası ilk önemli metni Karahanlıca yazılmış Kutadgu Bilig’tir. Yusuf Has Hacib’in 1069’da yazdığı eser bir siyasetname ve ahlak kitabıdır. Yine aynı dönemde 1074'te Kaşgarlı Mahmud Divanü lügatı Türk ile ortaya çıkmıştır. Türklerin, Batı felsefesiyle tanışana kadar İslam’a dayanan felsefeleri vardı. Felsefe, İslam dini içindeki bir etkinlikti ve Arapçaile yapılıyordu. İlk akılcı felsefe 9. yüzyılda Mutezile akımıydı. İslam felsefesi Farabi, el-Kindi, İbn Sina, Biruni ile Aristoculuğu tanıdı. 8.-13. yüzyıllar arasında Yunan filozofları tercüme yoluyla İslam felsefesine girdi. İslam felsefesi bu yüzyıllarda Kelamiye akımıyla akılcılığı din temelinde savundu. Bunlar da Eşariye ve Matüridiye olarak iki kola ayrıldılar. Osmanlı felsefesi geleneksel dini felsefeydi. Hukuk, siyaset, ahlak felsefeleri ve mistik felsefe bu okulların medreselerinde ve sufi akımlarda gelişti. Büyük ölçüde hüccetülislam Gazali’ye dayanıyor ve akılcı İbn Rüşd’ü dışarıda bırakıyordu. Osmanlı yenileşme düşüncesi Katip Çelebi ile başladı. İctihad kapısının kapatılmış olmasıyla felsefi gelişme de durmuştu. Tanzimat dönemiyle Batılılaşmaya başlayan Türklerde modern felsefe ilk olarak askerî ve teknik alanlarda, medrese dışında kurulan yeni okullarda yerleşti. Yanyalı Esat Efendi yeni Aristocu çeviriler yaptı.

19. yüzyıldaki yenileşme hareketlerinde Münif Paşa’yla başlayan Batı etkisi, Osmanlı aydınlarını üstün Batı siyaset ve bilimini memlekete uyarlamaya sevketmiştir. Yeni Osmanlılar derneğinde toplanan Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ali Suavi, Agah Efendi, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Vefik Paşa Fransız düşünürlerinin etkisinde kaldılar, laik felsefenin ilk başlatıcıları oldular, bu aydınlar geç kalmış Osmanlı aydınlanmacıları ve ansiklopedistleriydi.

Batı dillerinden Türkçeye ilk çevrilen eser 1895’te Descartes’ten İbrahim Efendi’nin çevirdiği Ulumda Taharri ve Hakikate Dair Usul Hakkında Nutuk’tur. İlk pozitivist Beşir Fuat 1887’de intihar etmiştir. Abdülhamit döneminde Jön Türkler Batı felsefesini uyarlamaya çalıştılar. Ahmet Rıza ve Abdullah Cevdet, materyalist felsefe üzerine yazdılar. Meşrutiyetle birlikte gelen özgürlük ortamında ortaya çıkan Türkçü, İslamcı ve Batıcı düşünce akımları bu dönemde zengin düşünce ürünleri ortaya koydular. Maddeci, ruhçu, ahlakçı, ateist, Freudçu, enerjetik, Kantçı, sezgici, milliyetçi düşüncelerin temsilcileri Ahmet Şuayp, Suphi Ethem, Rıza Tevfik, Baha Tevfik, Celal Nuri, Filibeli Ahmet, Ziya Gökalp, Mustafa Şekip, Ahmet Naim, Ahmet Hilmi, Salih Zeki, İsmayıl Hakkı, İsmail Fenni, İsmail Hakkı İzmirli, Mehmet İzzet, Mehmet Ali Ayni, Mehmet Emin Erişirgil’di. Adında felsefe geçen dergiler çıktı: Felsefe, Felsefe Mecmuası, Yeni Felsefe Mecmuası, Ceridei Felsefiye, Felsefe Istılahatı Mecmuası, Felsefe ve İçtimaiyat Mecmuası. Türk felsefecileri İslam ile Batı düşüncesi arasında kalmışlığın sorunlarını irdelediler. Felsefe sorunları din ve çağdaşlaşma tartışması temelindeydi.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra

Cumhuriyetten sonra yayımlanan ilk felsefe dergisi Felsefe ve İçtimaiyat Mecmuası’dır (1927). Kurucuları Mehmet Servet ile Hilmi Ziya Ülken’dır. Kadrocular bir siyaset felsefesi geliştirmeye çalıştılar. Türk felsefesi gelişirken, Anadolu felsefesi olarak Sabahattin Eyüboğlu, Azra Erhat, Cevat Şakir’le ortaya çıktı, hümanizm gelişti. Nazilerden kaçarak Türkiye’ye gelen bilginlerden Ernst Von Aster felsefe tarihi dersleri verdi. Macit Gökberk, Halil Vehbi, Mazhar Şevket, Nusret Hızır, Haydar Rıfat, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Nermi Uygur, Takiyettin Mengüşoğlu, Bedia Akarsu, Hüseyin Batuhan, Önay Sözer, Cemil Meriç, Erol Güngör, Teoman Durali, İsmail Tunalı, Necla Arat, Mazhar Şevket, Ioanna Kuçuradi, Suut Kemal, Afşar Timuçin, Orhan Hançerlioğlu, Selahattin Hilav, Bedrettin Cömert yeni akımları tanıttılar. Demokrasi döneminde Marksist felsefenin bütün klasikleri tercüme edildi, Varoluşçuluk, yeni pozitivizm, yeni Hegelcilik, yeni Kantçılık ve postmodern filozofların eserleri Türkçeye kazandırıldı. Son yıllarda liberal felsefenin temsilcileri de Türkçeye çevrildi. Cumhuriyetin ilk döneminde Felsefe Cemiyeti, Felsefe Yıllığı, Felsefe Derneği kuruldu. 1974'te kurulan Felsefe Kurumu, 1979’da Türkiye Felsefe Kurumu adını almıştır. 1987’de Ankara’da bir dernek daha kurulmuştur: Felsefe Derneği. Adı Türk Felsefe Derneği olmuştur. Başta İstanbul, Marmara, Ankara, Hacettepe ve ODTÜ üniversitelerinde Felsefe Bölümlerinde akademik çalışmalar yapılmıştır.

Ek okuma

  • Hüseyin Gazi Topdemir,Türk Düşünce Tarihi, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları ISBN 9751614449
  • İbrahim Kafesoğlu,Türk Milli Kültürü, Ötüken Neşriyat ISBN 9789754372366
  • Ayhan Bıçak,Türk Düşüncesi 1&2, Dergah Yayınları, ISBN 9789759951856
  • Ayla Ödekan, Halil Berktay, Ümit Hassan,Türkiye Tarihi Cilt: 1 Osmanlı Devletine Kadar Türkler, Cem Yayınevi, ISBN 9789754065633
  • Bahaeddin Ögel,Türk Mitolojisi 2 Cilt, Türk Tarih Kurumu Yayınları ISBN 9789751601155
  • Bilim ve Sanat Vakfı, Türkiye Araştırmaları Merkezi, Türk Felsefe Tarihi, 201,1 Cilt 9, Sayı 17. Resmi web sayfası

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski