oryantalizm

 

oryantalizm

Oryantalizm veya Şarkiyatçılık, Yakın Doğu ve Uzak Doğu toplumlarını, kültürlerini, dillerini ve halklarının incelendiği Batı kökenli araştırma alanlarının tümüne verilen isimdir. Sanat tarihi, edebiyatı ve kültürel çalışmalarda, Oryantalizm, Doğu dünyasındaki yönlerin taklidi veya tasviridir. Bu tasvirler genellikle Batılı yazarlar, tasarımcılar ve sanatçılar tarafından yapılır. Özellikle, daha spesifik olarak "Orta Doğu" yu tasvir eden Oryantalist tablolar, 19. yüzyıl akademik sanatının popülerlerinden biriydi ve aynı şekilde Batı edebiyatı Doğu temalarına da benzer ilgi göstermiştir. Edward Said'in Oryantalizm adlı kitabının 1978'de yayınlanmasından itibaren, çok sayıda akademik söylem “Oryantalizm” terimini, Batı'nın Orta Doğu, Asya ve Kuzey Afrika toplumlarına yönelik genel tavrına atıfta bulunmak için kullanmaya başlamıştır. Said'in analizinde Batı, bu toplumları statik ve gelişmemiş olarak özümsemekte, böylece emperyal gücün hizmetinde incelenebilecek, tasvir edilebilecek ve çoğaltılabilecek bir Doğu kültürü görüşü üretmektedir. Bu görüşü ile Said, Batı toplumunun gelişmiş, rasyonel, esnek ve üstün olduğu fikrini ifade etmektedir.

{tocify} $title={İçindekiler}

Arka tarihsel süreç

Terimin Anlamı

Terim, İngilizce doğuya atıfta bulunarak "orientalism" olarak ifade edilmektedir. Orient (Doğu) kelimesi ise İngilizceye, Orta Fransızca'dan geçmiştir. Kökeni ise güneşin doğuşunu ifade eden Latince "oriens" sözcüğüne dayanmaktadır. Ayrıca Almanca'da “Doğu” kelimesini ifade etmek için ‘Orient’, ‘Osten’ ve ‘Morgen’ sözcükleri kullanılmıştır. Almanca'ya Latinceden geçmiş olan ‘Morgen’ ve ‘Morgenland’ sözcükleri 20. yüzyıla dek ‘Orient’ kelimesinin anlamdaşı olarak kullanılmıştır. Bu kelimenin Almanca'ya kazandırılmasında Martin Luther’in İncil tercümesi büyük oranda etkilidir. Luther, İncil tercümesinde sürekli olarak Doğu için “Güneşin Doğuşu” (Sonnen auffgang) veya kısaltılmış haliyle “doğuş” (auffgang) kelimelerini kullanmıştır. Eski Ahit’te Doğu kelimesi güneşin doğduğu yöndeki coğrafyayı tasvir etmek adına kullanılırken, İbranice metinler de bu kelime "kädäm", Grekçe metinler de ise "anatolae" kelimeleri ile sağlanmıştır. Fakat sonraki yüzyıllarda Hristiyanlığın merkezinin Batı’ya taşınması neticesinde Doğu biraz daha Batı’ya kaymıştır. Bu nedenle Luther, bu kelimeyi sadece kutsal toprakları içerisine alacak şekilde değil Doğu Kilisesinin sınırlarını da içine alacak şekilde ifade etmiştir. Bununla beraber Edward Said Oryantalizm ve Oryantalist teriminin açıklamasını yaparken şu ifadeleri kullanmaktadır: Özel yahut genel bir açıdan (Antropolog,sosyolog, tarihçi yahut dil bilimci ) Şark'ı öğreten, yazıya döken, yahut araştıran kimse Şarkiyatçıdır (Oryantalist) ve yaptığı şey Şarkiyatçılıktır (Oryantalizm). On sekizinci yüzyıl sonlarını kabaca bir başlangıç noktası kabul edersek, oryantalizm şark ile uğraşan toplu müessesedir, yani Şark hakkında hükümlerde bulunur, onu tasvir ve tedris eder.

Eugène Delacroix, Cezayir Kadınları, 1834, Louvre Müzesi, Paris
Eugène Delacroix, Cezayir Kadınları, 1834, Louvre Müzesi, Paris

Sanat

Sanat tarihinde, Oryantalizm terimi, 19. yüzyılda Batı Asya'daki seyahatlerinden üretilen Şarkiyat konularda uzmanlaşmış Batı sanatçılarının eserlerini ifade eder. O dönemde, sanatçılar ve akademisyenler, özellikle "Oryantalist" teriminin küçümseyen kullanımının sanat eleştirmeni Jules-Antoine Castagnary tarafından popüler hale getirildiği Fransa'da Oryantalistler olarak tanımlandı. Temsili bir sanat tarzı için kullanılan bu sosyal küçümsemeye rağmen, Fransız Oryantalist Ressamlar Derneği 1893'te, Jean-Léon Gérôme onursal başkan seçilerek kurulmuştur; İngiltere'de ise Oryantalist terimi "bir sanatçı" kesimini tanımlamak üzere kullanılmaktaydı. Fransız Oryantalist Ressamlar Derneği'nin kuruluşu, sanatçıların bilincini 19. yüzyılın sonlarına doğru değiştirdi, zira sanatçılar şimdi kendilerini farklı bir sanat hareketinin parçası olarak görebiliyorlardı. Bir sanat hareketi olarak, Oryantalist resim genellikle 19. yüzyıl akademik sanatının birçok dalından biri olarak kabul edilir; bununla birlikte, Oryantalist sanatın birçok farklı tarzı kanıtlar içindedir. Sanat tarihçileri Oryantalist sanatçıları belirlerken iki geniş perspektiften bakarlar: gözlemlediklerini dikkatlice boyayan gerçekçi sanatçılar ve stüdyodan hiç ayrılmadan Oryantalist sahneleri hayal edenler. Eugène Delacroix (1798-1863), Alexandre-Gabriel Decamps (1803-1860) ve Jean-Léon Gérôme (1824-1904) gibi Fransız ressamlar yaygın olarak Oryantalist hareketin önde gelen armatürleri olarak kabul edilmektedir.

Eugène Delacroix, Sardanapalus'un Ölümü (1827; Louvre Müzesi).

Oryantalist Çalışmalar

18. ve 19. yüzyıllarda, Oryantalist terimi, Doğu dünyasının dilleri ve edebiyatları konusunda uzmanlaşmış akademisyenleri tanımlamaktaydı. Bu akademisyenler arasında Arap kültürünün, Hindistan kültürünün ve İslam kültürlerinin, Avrupa kültürlerine eşit olarak incelenmesi gerektiğini söyleyen Doğu Hindistan Şirketi'nin İngiliz yetkilileri de vardı. Bu akademisyenler arasında Hint-Avrupa dilleri çalışmaları modern filoloji'yi kuran filolog William Jones da yer almıştır. Thomas Babington Macaulay ve John Stuart Mill gibi "İngiliz dil bilimciler" in etkisinin İngilizce eğitimin teşvik edilmesine yol açtığı 1820'lere kadar, Hindistan'daki İngiliz sömürgecilik stratejisi de, Oryantalizmi yerlilerle iyi ilişkiler geliştirmek için bir teknik olarak tercih etmiştir. Ek olarak, İbranizm ve Yahudi çalışmaları 19. ve 20. yüzyıllarda İngiliz ve Alman akademisyenler arasında popülerlik kazandı.

Jean Auguste Dominique Ingres, Türk Hamamı , 1862
Jean Auguste Dominique Ingres, Türk Hamamı , 1862

Eleştirel çalışmalar

Oryantalizm (1978) kitabında kültürel eleştirmen Edward Said, Doğu sömürgeciliğinin kültürel tutumları ile şekillenen Doğu dünyasının önyargılı dışsal yorumlarını akademik ve sanatsal olarak tanımlamak için Oryantalizm terimini yeniden tanımladı. Oryantalizm tezi, Antonio Gramsci'nin kültürel hegemonya teorisini ve Michel Foucault'un Doğu araştırmalarının bilimsel geleneğini eleştirmek için söylem teorisini (bilgi ve güç ilişkisi) geliştirir. Edward Said kitabında, Arab-İslam kültürlerinin, özellikle Bernard Lewis ve Fouad Ajami'nin yabancı yorumlama geleneğini sürdüren çağdaş akademisyenleri eleştirmiştir. Akademide, Oryantalizm (1978) kitabı sömürge sonrası kültürel çalışmaların temel metni haline geldi. Dahası, vatandaşlığın kültürel kurumu ile ilgili olarak, Oryantalizm, vatandaşlık kavramını epistemolojinin bir problemi haline getirmiştir, çünkü vatandaşlık Batı dünyasının sosyal bir kurumu olarak ortaya çıkmıştır; bu nedenle, vatandaşlığı tanımlama sorunu kriz zamanında Avrupa fikrini yeniden yapılandırmaktadır. Ayrıca Said, Oryantalizmin "i teorik bir fikir olduğunu" ifade etti: Oryantalizm, Doğu dünyasını "Batı'ya daha az korkutucu hale getirmek için" tüm Doğu'nun sınırlandırıldığı bir aşamadır; gelişmekte olan dünya, başta Batı olmak üzere, sömürgeciliğin sebebidir. İslam dünyasında da bu tip eleştiri çalışmaları mevcuttur ve 2002'de sadece Suudi Arabistan'da yerli veya yabancı akademisyenler tarafından kaleme alındığı, Oryantalizmi eleştiren yaklaşık 200 kitabın yanı sıra yaklaşık 2000 makale olduğu tahmin edilmektedir.

Avrupa mimarisinde ve tasarımında

Rönesans süslemesinin Moresk tarzı, 15. yüzyılın sonlarında başlayan ve neredeyse günümüze kadar ciltçilik gibi bazı çalışma türlerinde kullanılacak olan İslami arabesklerin Avrupa'ya uyarlanmasıdır. Hint alt kıtasından getirilen motiflerin erken mimari kullanımında Hint-Saracenik mimarisi olarak bilinir. Bunun en eski örneklerinden biri Londra Guildhall binasıdır (1788-1789). Bu tip mimari tarzlar, William Hodges, William Daniell ve Thomas Daniell tarafından yaklaşık 1795'ten Hindistan tarzlarının yayınlanmasıyla batıda ivme kazandı.

Londra Guildhall binası
Londra Guildhall binası

Bunun haricinde, 15. yüzyılın sonlarında başlayan Turquerie, en az 18. yüzyıla kadar etkisini devam ettirdi ve hem dekoratif sanatlarda "Türk" stillerinin kullanılmasını, zaman zaman Türk kostümünün benimsenmesini ve Osmanlı'yı tasvir eden sanata olan ilgiyi içeriyordu. Osmanlıların geleneksel ticaret ortağı olan Venedik, Turquerie'nin en eski merkeziydi ve Fransa'da 18. yüzyılda daha belirgin hale gelmiştir.

Chinoiserie ise, Batı Avrupa'da dekorasyonda Çin temaları ve modasının ifade edildiği terimdir. 17. yüzyılın sonlarında başlayan ve özellikle Rokoko tarzı ile Chinoiserie, 1740-1770 dönemini kapsayan zaman diliminde popülerlik kazanmıştır. Rönesanstan 18. yüzyıla kadar, Batı tasarımcıları Çin seramiklerinin teknik karmaşıklığını sadece kısmi bir başarı ile taklit etmeye çalışmışlardır. Chinoiserie'nin ilk ipuçları 17. yüzyılda aktif Doğu Hindistan şirketlerine sahip ülkelerde ortaya çıktı: İngiltere (Doğu Hindistan Şirketi), Danimarka (Danimarka Doğu Hindistan Şirketi), Hollanda (Hollanda Doğu Hindistan Şirketi) ve Fransa (Fransız Doğu Hindistan Şirketi). Delft ve diğer Hollanda kasabalarında yapılan kalay sırlı seramik, 17. yüzyılın başlarından itibaren orijinal Ming dönemi mavi ve beyaz porseleni benimsemiştir. Meißen ve diğer gerçek porselen merkezlerinde yapılan erken seramik ürünleri, Çin tabaklarını, vazolarını ve çay fincanlarını taklit etmiştir. "Çin tarzı", geç Barok ve Rokoko Alman saraylarının vazolarında, bahçelerinde ve Madrid yakınlarındaki Aranjuez'deki fayans panellerinde ortaya çıktı.

Çin seramiği yemek servis takımı , 1785-1790
Çin seramiği yemek servis takımı , 1785-1790

1860'tan sonra, ukiyo-e'nin ithalatıyla tetiklenen Japonizm, batı sanatında önemli bir etki haline geldi. Özellikle, Claude Monet ve Edgar Degas gibi birçok modern Fransız sanatçı Japon tarzından etkilendi. Fransa'da çalışan Amerikalı bir sanatçı olan Mary Cassatt, kendi resimlerinde Japon desenlerinin birleşik desenleri, düz ve değişen perspektif unsurlarını kullandı. James Abbott McNeill Whistler'in Tavus Kuşu Odası'nın resimleri, Japon geleneğinin yönlerini nasıl kullandığını ve türün en iyi eserlerinden bazıları olduğunu gösterdi. Kaliforniya mimarları Greene, Gamble House ve diğer binaların tasarımlarında Japon unsurlarından ilham aldı.

Mısır mimarisi 19. yüzyılın başlarında ve ortalarında popüler hale geldi ve 20. yüzyılın başlarına kadar küçük bir stil olarak devam etti. Mağribi Canlanma mimarisi Alman devletlerinde 19. yüzyılın başlarında başladı ve özellikle sinagoglar inşa etmek için popülerdi. Hint-Saracenik mimarisi mimarisi, 19. yüzyılın sonlarında Britanya Hindistanı'nda ortaya çıkan bir türdü.

Oryantalist sanat

19. yüzyıl öncesi

İslami "Morolar" ve "Türk" tasvirleri (Güney Avrupa, Kuzey Afrika ve Batı Asya'daki kesin olarak adlandırılmamış Müslüman gruplar) Ortaçağ, Rönesans ve Barok sanatında görülebilmektedir. Erken Hollanda resimlerinde İncil tablolarında, özellikle Romalılara ve ikincil figürlere, Yakın Doğu'nun kıyafetlerini uzaktan yansıtan egzotik kostümler verilmiştir. İncil ortamlarına sahip genel sanatta, Gentile Bellini ve diğerleri tarafından yapılan bazı resimlerde ve 19. yüzyıl eserlerinde olduğu gibi, çağdaş veya tarihselci Orta Doğu ayrıntısının veya ayarlarının eserlerin bir özelliği olması dışında Oryantalist olarak kabul edilmemektedir. Özellikle Rönesans döneminde Venedik, Osmanlı İmparatorluğu'nun resim ve baskılarda tasvirlerine özel bir ilgiye sahipti. Konstantinopolis'e seyahat eden ve II. Mehmed'in portresini yapan Gentile Bellini ve Vittore Carpaccio önde gelen ressamlardandı. O döneme dek tasvirler daha doğru yapılmaktaydı, erkekler tipik olarak beyaz giyinmiş bir biçimde tasvir edilirdi. Doğu halılarının Rönesans resimlerindeki tasviri bazen Oryantalist ilgiden kaynaklanmaktadır, ancak daha sıklıkla bu pahalı nesnelerin dönemdeki prestijini yansıtmaktadır. Jean-Étienne Liotard (1702–1789) İstanbul'u ziyaret etmiş ve Türk yaşantısına dair çok sayıda pastel boya resimler çizmiştir; Avrupa'ya döndüğü süre boyunca Türk kıyafetleri giymeye devam etmiştir. Lord Byron ve birçok gezgin, Madame de Pompadour da dahil olmak üzere Avrupa'dan hiç ayrılmayan birçok kişi gibi seyahat dönüşlerinde egzotik Doğu elbiseli tasvirler resmetmişlerdir. Egzotik Doğu lüksüne artan Fransız ilgisi ve 18. yüzyılda Fransa'nın kendi mutlak monarşisine sivri bir benzetmeyi yansıtmaktaydı.

15. yüzyılın sonlarında Gentile Bellini'nin, Meryem Ana'nın ayaklarında yukarıdan görülen bir "Bellini tipi" İslami seccade
15. yüzyılın sonlarında Gentile Bellini'nin, Meryem Ana'nın ayaklarında yukarıdan görülen bir "Bellini tipi" İslami seccade

Fransız Oryantalizmi

Fransız Oryantalist tabloları, Napolyon'un nihai ve başarısız Mısır ve Suriye seferi ile 1798-1801’de değişti. Mısır Bilimi halkın ilgisini büyük ölçüde çekti ve sonraki yıllarda Napolyon'un saray ressamı yani Antoine-Jean Gros tarafından da ayrıca kaydedildi. Üstelik Antoine-Jean Gros, Orta Doğu seferinde, orduya eşlik edenlerden biri olmadığı halde, en başarılı tablolarından ikisi olan ve o zamanlar İmparator'a odaklanan “Bonaparte Yafa'nın Veba Kurbanlarının Ziyareti" (1805) ve "Abukir Muharebesi" (1806) tablolarını yaptı. Ancak birçok Mısır figürü, savaşta daha az etkili Napolyon ve Piramitler gibi figürler de içermiştir. Anne-Louis Girodet de Roussy-Trioson'un "La Révolte du Caire (1810)" tablosu Fransız Oryantalist tablolarının bir diğer büyük ve önemli örneğiydi.İyi bir şekilde resmedilen, "de l'Égypte", Fransız Hükümeti tarafından antikalar üzerinde yoğunlaşılarak 1809-1828 yılları arasında yirmi ciltte yayınlandı. Eugène Delacroix ilk büyük başarılarından olan, “Sakız Adasında Katliam” (1824) tablosunu Yunanistan veya Doğu'yu ziyaret etmeden önce yaptı. Ve arkadaşı Théodore Géricault'un "Medusa Sal" eserinin izinden gitti. Yunanistan bağımsızlık için savaşıyordu ve en az Yunanistan’a yakın olan diğer Doğu bölgeleri kadar egzotikti. Delacroix, bir önceki yılın kuşatmasını anarak "Missolonghi Harabeleri'nde Yunanistan" (1827) eserini takip ederek ve antik döneme rağmen Fransız Oryantalist tablolarına konu olan cinsellik, şiddet, yorgunluk ve egzotizm karışımına başlanmasıyla tanınan Lord Byron'dan esinlenilen "Sardanapalus'un Ölümü"nü ortaya çıkardı. 1832'de Delacroix nihayet Fas'ın Sultanı'na diplomatik bir görevin bir parçası olarak son zamanlarda Fransız ve Fas tarafından fethedilen Cezayir'i ziyaret etti. Kuzey Afrika'daki yaşam tarzını Eski Romalılarla karşılaştırarak gördüklerinden çok etkilendi ve Fransa'ya dönüşünde yaptığı geziden konuları eserlerine yansıtmaya devam etti. Daha sonraki pek çok Oryantalist ressam gibi, kadınları çizmenin zorluğundan dolayı hayal kırıklığına uğradı ve komposizyonların çoğunda atlar üzerinde Yahudiler veya savaşçılar yer aldı.Bununla birlikte, görünüşe göre Cezayir Kadınları’nı çizmek için kadınların haremlerine veya evlerine konuk olmalıydı; daha sonra eserlerine kaydettiği birkaç harem kompozisyonuna bakacak olursak bu talep gerçeğe dönüşmüş gibi görünüyor. Fransız Académie de peinture" direktörü Ingres, çok renkli bir Türk hamamı vizyonu çizdiğinde, doğunun erotik kadın formlarını(hepsinin birbirine benzemesi muhtemel) yaygınlaştırmasıyla kamuya açık hale getirdi. Egzotik Doğu'da daha çok, duygusallık kabul edilebilir olarak görüldü. Bu görüntüler sanatta, Henri Matisse'in Oryantalist yarı çıplaklarında Nice döneminden ve oryantal kostüm ve desenleri kullanmasından da anlaşılacağı gibi, 20. yüzyılın başlarına kadar devam etti. Ingres'in öğrencisi Théodore Chassériau (1819-1856) çıplak Toilette Esther (1841, Louvre Müzesi) ve atlı Ali-Ben-Hamet, Konstantin Halifesi ve Haractas'ın Şefi ile başarıya ulaşmıştı. Ayrıca daha sonraki yıllarda buhar gemileri sayesinde seyahat etmek çok daha kolay hale geldi ve çok sayıda sanatçı Orta Doğu'ya ve ötesine gitti ve çok çeşitli Doğu kompozisyonunu eserine yansıttı. Bu eserlerin çoğunda, Doğu'nun basmakalıp olmadığını göstermek için egzotik, renkli ve şehvetli olarak tasvir ettiler. Bu tür çalışmalar tipik olarak Arap, Yahudi ve diğer Semitik kültürler üzerinde yoğunlaştı, zira bu halklar Fransa'nın Kuzey Afrika'ya daha fazla katılım göstermesiyle sanatçıların ziyaret ettikleri yerlerde yaşamaktaydılar. Eugène Delacroix, Jean-Léon Gérôme ve Jean-Auguste-Dominique Ingres gibi Fransız sanatçılar, İslami kültürü tasvir eden, çoğu zaman divan da dahil olmak üzere birçok eseri resmettiler. Hem buhranı hem de görsel şöleni vurguladılar. Diğer türlerin, özellikle biçim resminde, günümüz ya da tarihi Avrupa'da belirlenen eşdeğerleriyle yakından karşılaştırılırsa,Said'in ifade ettiği bir Oryantalist zihni yansıttığı görülmüştür. Gérôme, eserlerinde açıkça müstehcen, sıklıkla haremlerde, hamamlarda ve köle müzayedelerinde sahneleri olan ve diğerleriyle sorumlu olan bir dizi Fransız ressamın “Oryantalizmin pornografik tarzda çıplakla denklemi " algısında öncüsü ve çoğu zaman ustasıydı.

1867 dolaylarında; porselen Vazo
Vazo; 1867 dolaylarında; porselen; toplam: 25,1 × 14,9 × 14,1 cm; Metropolitan Sanat Müzesi (New York )

İngiliz Oryantalizmi

İngilizlerin dağılmakta olan Osmanlı İmparatorluğu topraklarındaki siyasi çıkarları Fransa'daki kadar yoğun olmasına rağmen, çoğunlukla daha ihtiyatlı bir şekilde kullanılıyordu. 19. yüzyıl İngiliz Oryantalist resminin kökenleri askeri fetih veya çıplak kadınlar ziyade din ile alakalıdır. Tür resminin önde gelen ressamlarından İngiliz ressam Sir David Wilkie, 1840'ta İstanbul ve Kudüs'e gittiğinde 55 yaşındaydı ve dönüş yolculuğu sırasında Cebelitarık'ta öldü. Dini bir ressam olarak belirtilmemiş olsa da, Wilkie dini tabloyu yeniden biçimlendirmek için Protestan bir gündemle yolculuk yapmıştır. "Resimdeki bir Martin Luther ilahiyatta olduğu kadar teolojide de olduğu gibi, ilahi babamızın istismarlarını ortadan kaldırmak için peşinde koşan" ifadesi ile geleneksel Hristiyan ikonografisi'ni anlamlandırıyordu. İncil konuları için orijinal yerlerinde daha otantik ortamlar ve dekor bulmayı umuyordu, ancak ölümü yapılan çalışmalardan daha fazlasını engelledi. Ön Raffaeloculuk akımı ile William Holman Hunt ve David Roberts (Kutsal Topraklar, Suriye, Idumea, Arabistan, Mısır ve Nubia'da) dahil olmak üzere diğer sanatçıların da benzer motivasyonları mevcuttu ve İngiliz Oryantalist sanatında en başından beri gerçekçiliğe vurgu yaptılar. Fransız sanatçı James Tissot ayrıca İncil'deki konular için çağdaş Orta Doğu manzara ve dekorunu kullandı ve tarihi kostümlere veya diğer armatürlere çok az derecede saygı duydu. William Holman Hunt, Orta Doğu seyahatlerine dayanan, özellikle İslami tarzlardan kaçınmak için çağdaş Arap kostümü ve mobilyalarının varyantlarını ve ayrıca bazı manzara ve tür konularını doğuran İncil konularının bir dizi ana resmini yaptı. İncil'deki konular arasında Günah keçisi (1856), Tapınakta Kurtarıcıyı Bulma (1860) ve Kutsal Ateşin Mucizesi (1871) vardı. İngiliz ziyaretçilerin çoğu gibi Hunt'ın da çok karanlık bir manzaraya sahip olduğu yerel Doğu Hıristiyanları üzerinde pitoresk bir hiciv olarak tasarlanmıştı. Birkaç yıl boyunca Kahire'de geleneksel bir konakta yaşayan John Frederick Lewis, Orta Doğu yaşamının gerçekçi tür sahnelerini ve Batı kültürel etkisinin izleri henüz görülmemiş üst sınıf Mısır iç mekanlarında daha idealleştirilmiş sahneleri gösteren son derece ayrıntılı eserler çizdi. İslam mimarisinin, mobilyalarının, manzaralarının ve kostümlerinin dikkatli ve görünüşte sevecen temsili, daha sonraki çalışmalarında Gérôme de dahil olmak üzere diğer sanatçıları etkileyen yeni gerçekçilik standartlarını ortaya koymuştur ve hiç çıplak kadın tabloları çizmemiştir. Kadınların tamamen giyinmiş saygınlığı, doğal iyi görünümleriyle ahlaki bir tablo stili mevcuttur.

William Holman Hunt; Kahire'de Bir Sokak pazarı, 1854–61
William Holman Hunt; Kahire'de Bir Sokak pazarı, 1854–61

Avrupa harem tasvirleri

Jean-Jules-Antoine Lecomte du Nouÿ, Beyaz Köle, 1888
Jean-Jules-Antoine Lecomte du Nouÿ, Beyaz Köle, 1888

Fernand Cormon, Devrik Favori, 1872
Fernand Cormon, Devrik Favori, 1872

Jean-Léon Gérôme (1824–1904), Bir Harem Havuzu, 1876
Jean-Léon Gérôme (1824–1904), Bir Harem Havuzu, 1876

Jean Auguste Dominique Ingres, Büyük Odalık, 1814
Jean Auguste Dominique Ingres, Büyük Odalık, 1814

Jean Auguste Dominique Ingres, Köle ile odalık, 1839
Jean Auguste Dominique Ingres, Köle ile odalık, 1839

Ferdinand Max Bredt (1860–1921) Türk kadınları 1893
Ferdinand Max Bredt (1860–1921) Türk kadınları 1893

Giulio Rosati, Yeni Gelenlerin Denetimi, 1858–1917
Giulio Rosati, Yeni Gelenlerin Denetimi, 1858–1917

John Frederick Lewis, Resepsiyon, 1873
John Frederick Lewis, Resepsiyon, 1873

Babil'in efsanevi kraliçesi Semiramide, Tortona'dan Cesare Saccaggi'nin 1905 tarihli oryantalist ve sembolist zevki eseri
Babil'in efsanevi kraliçesi Semiramide, Tortona'dan Cesare Saccaggi'nin 1905 tarihli oryantalist ve sembolist zevki eseri. Semiramis her zaman, bu büyük resimde kraliçe tarafından evcilleştirilen vahşi kedinin çeneleriyle temsil edilen şehvet günahının kişileştirilmesi olarak düşünülmüştür.

Diğer sanatçılar, Richard Dadd ve Edward Lear dahil olmak üzere çoğu çöl sahnesinin manzara resmine odaklandı. David Roberts (1796-1864) birçok antik çağda mimari ve peyzaj görünümleri üretti ve onlardan çok başarılı litograf kitapları yayınladı.

Farklı Bölgelerde

Rus Oryantalist sanatı büyük ölçüde Orta Asya'nın Rusya'nın yüzyıl boyunca fethettiği alanlarla ve aynı zamanda nadiren iyi bir ışıkla gösterilen Orta Çağın büyük bir kısmı için Rusya'ya egemen olan Moğollarla ve tarihsel resim ile ilgiliydi. Said'in analizi, 1970'lerden bu yana 19. yüzyıl Oryantalist eserlerine olan ilginin güçlü bir şekilde canlanmasını ve toplanmasını engellemedi, ikincisi büyük ölçüde Orta Doğu meraklıları tarafından yönetildi.

Edebiyat ve müzik

Yazarlar ve besteciler genellikle ressamların olduğu gibi "Oryantalist" olarak anılmıyorlar ve nispeten Oryantal konular ve stiller hakkında en iyi eserleri de dahil az sayıda uzmanlaşıyorlar. Ancak Mozart'tan Flaubert'e kadar birçok önemli kişi, Oryantal konular veya stiller ile önemli çalışmalar yapmıştır. Lord Byron, şiirdeki dört uzun "Türk masalı" ile egzotik fantezi Oryantal ortamlarını Romantizm edebiyatında önemli bir tema haline getiren en önemli yazarlardan biridir. Verdi'nin operası Aida (1871) Mısır'da, içerik ve görsel gösteriyle tasvir edildiği gibi sahnelendi. "Aida", militarist bir Mısır'ın Etiyopya üzerindeki zulmünü tasvir etmektedir. İrlanda Oryantalizmi, İrlanda ve Doğu arasındaki erken tarihsel bağlantılara dair çeşitli inançlara dayanarak belirli bir karaktere sahipti, bunlardan birkaçı artık tarihsel olarak doğru kabul ediliyor. Efsanevi Milesians buna bir örnektir. İrlandalılar aynı zamanda diğer ulusların kendilerini Doğu'ya ve Avrupa'nın “arka bahçeye” doğru geri döndüklerini gören görüşlerinin de bilincindeydiler.

Vasily Vereshchagin, "Onlar Muzaffer", 1872
Vasily Vereshchagin, "Onlar Muzaffer", 1872

Müzikte Oryantalizm

Müzikte Oryantalizm, Mozart ve Beethoven dahil olmak üzere birçok besteci tarafından kullanılan alla Turca gibi farklı dönemlerde ortaya çıkan stillere uygulanmıştır. Amerikalı müzikolog Richard Taruskin 19. yüzyıl Rus müziğinde Oryantalizmin bir türünü: "Doğu, bir hayal veya coğrafya, tarihsel bir kurgu olarak, bizim kurguladığımız indirgenmiş ve bütünleşmiş öteki olarak (daha az azaltılmamış ve bütünleşmiş) kendimizi hissetmedir " şeklinde tanımladı. Bununla birlikte, Taruskin Romantik Rus müziğindeki Oryantalizmi "yakın küçük süslemeler ve melismalarla dolu" melodileri olarak nitelendirmektedir. Oryantalizm, Claude Debussy'nin piyano müziğindeki japonizm ve Beatles'ın kayıtlarında kullanılan sitarlara kadar, egzotikliğin etkileri olduğu düşünülen müzikte de izlenebilir. Birleşik Krallık'ta Gustav Holst, Beni Mora'yı sert, başsız bir Arap atmosferi yaratarak besteledi. Oryantalizm, daha kamp tarzında, 1950'lerin sonlarında exotica müziğine, özellikle de Les Baxter'in çalışmalarına, örneğin "Peçe Şehri" kompozisyonuna dahi girmiştir.

Anders Zorn, Cezayir'de adam ve çocuk, 1887
Anders Zorn, Cezayir'de adam ve çocuk, 1887

Edebiyatta Oryantalizm

Edebiyattaki Romantik hareket 1785'te başladı ve 1830'da sona erdi. "Romantik" terimi, zamanın yazarlarının eserlerine yansıdığı fikir ve kültürü ifade eder. Bu süre zarfında Doğu'nun kültürü ve objelerinin Avrupa üzerinde derin bir etkisi olmaya başladı. Avrupalı seçkinlerin sanatçıları ve üyeleri tarafından yapılan yoğun seyahatler, "yabancı" olan her şeye büyük ilgi uyandırarak, seyahatleri ve sansasyonel öykülerini Batı'ya geri getirdi. Romantik Oryantalizm, belirgin bir Avrupa dünya görüşünden sömürge keşiflerinin edebi bir ortamını oluşturmak için Afrika ve Asya coğrafi konumlarını, tanınmış sömürge ve "yerli" kişilikleri, folklor ve felsefeleri birleştirir. Bu hareketin analizindeki mevcut eğilim, bu sömürüye, Avrupa sömürge çabalarını bölgenin genişlemesiyle meşrulaştırma olarak bir inanca atıfta bulunmaktadır. Gustave Flaubert, Salambo adlı romanında, Kuzey Afrika'daki eski Kartaca'yı eski Roma'ya tezat karakter olarak kullandı. Kültürünü ahlaki olarak yozlaştırdı ve tehlikeli derecede çekici erotizmle tasvir etti. Bu roman, eski Semitik kültürlerin daha sonraki tasvirleri üzerinde oldukça etkili oldu.

Giulio Rosati, Tartışma
Giulio Rosati, Tartışma


Filmlerde Oryantalizm

Said, Oryantalizmin günümüze sürekliliğinin, Batı'nın Birleşik Devletler'i de içerecek şekilde büyüdüğü için özellikle Birleşik Devletler Sineması aracılığıyla etkili görüntülerde bulunabileceğini savunuyor. Indiana Jones, Mumya filmleri ve Disney'in Aladdin filmi gibi birçok gişe rekorları kıran film, Doğu'nun hayal edilen coğrafyalarını tasvir etmektedir. Şarkın tasviri, filmde devam etmiştir, ancak bu tasvirin mutlaka bir gerçeği yoktur. Aladdin'deki Prenses Yasemin'in aşırı cinselleştirilmiş karakteri, kadınların erotik, cinselleştirilmiş fanteziler olarak temsil edildiği 19. yüzyıldan kalma resimlerin bir devamıdır. Pedro Iacobelli'nin savunduğu gibi Ağustos Ayı Çay Evi (1956) filminde oryantalizm tropikleri mevcuttur. Filmin "Amerikalılar ve Amerikalıların Okinawa halkı yerine Okinawa imajı hakkında daha fazla şey anlattığını" belirtiyor. Film, Okinawalıları, o zaman Amerikan ordusunun güçlü toprak edinimi üzerine gerçek hayattaki Okinawan siyasi protestolarını göz ardı eden "neşeli ama geri" ve "siyasetten arınmış" olarak nitelendiriyor. Kimiko Akita, "Bir Geyşanın Anılarında Oryantalizm, Gerçek ve Kurmaca İkili" nde, bir Geyşa Anılarının (2005) Oryantalist tropikler ve derin "kültürel yanlış beyanlar" içerdiğini savunuyor. Bir Geyşa Anılarının "Japon kültürü ve geyşa fikrini egzotik, geriye dönük, irrasyonel, kirli, küfürlü, karışık, tuhaf ve esrarengiz olarak güçlendirdiğini" belirtiyor.

John Frederick Lewis, Öğlen yemeği, Kahire
John Frederick Lewis, Öğlen yemeği, Kahire

Dansta Oryantalizm

19. yüzyılın Romantik döneminde, bale, egzotizm ile ilgili bir meşguliyet geliştirdi. Bu egzotizm, İskoçya'da geçen balelerden eterik yaratıklara kadar uzanıyordu. Yüzyılın sonlarına doğru, baleler gizemli Doğu'nun varsayılan özünü ele geçiriyordu. Bu bale genellikle cinsel temaları içeriyordu ve somut gerçeklerden ziyade insanların varsayımlarına dayanma eğilimindeydi. Oryantalizm çok sayıda balede görülmektedir. Doğu, on dokuzuncu ve yirminci yüzyılın başlarından beri hayatta kalan birkaç büyük baleyi motive etti. Le Corsaire'in prömiyeri 1856 yılında Paris Operasında, Joseph Mazilier'in koreografisiyle yapıldı. Marius Petipa, 1899'da Rusya'nın St.Petersburg'daki Maryinsky Balesi için bale koreografisini yeniden hazırladı. Lord Byron'ın şiirine dayanan karmaşık hikâyesi Türkiye'de gerçekleşir ve bir korsan ve güzel bir köle kız arasındaki bir aşk hikâyesine odaklanır. Sahneler arasında kadınların erkeklere köle olarak satıldığı bir pazar ve eşlerinin haremini içeren Paşa Sarayı yer alıyor. 1877'de Marius Petipa, Hint bir tapınak dansçısı ve Hint savaşçının aşk hikâyesi olan La Bayadère'yi koreografladı. Bu bale Kalidasa'nın Sakuntala oyununa dayanıyordu. La Bayadère belirsiz Hint kostümlerini kullandı ve Hint ilhamlı el hareketlerini klasik baleye dahil etti. Buna ek olarak, bir Hint dans formu olan Kathak tarafından motive edilen bir 'Hindu Dansı' içermekteydi. 1910'da Michel Fokine tarafından Nikolay Rimski-Korsakov'un müziğine koreograf edilen bir başka bale Sheherazade, bir şahın karısını ve ilk olarak Vaslav Nijinsky'nin oynadığı bir Altın Köle ile yasadışı ilişkilerini içeren bir hikâye. Balenin seks üzerindeki tartışmalı fiksasyonu, oryantal bir haremde bir alem içerir. Şah, sayısız eşinin ve sevgilisinin eylemlerini keşfettiğinde, dahil olanların ölümlerini emreder. On dokuzuncu ve yirminci yüzyılın başlarında daha az bilinen birkaç bale de Oryantalizmi ortaya koymaktadır. Örneğin, Petipa'nın Firavun'un Kızı'nda (1862), bir İngiliz kendini afyon kaynaklı bir rüyada Firavun'un kızı Aspicia'nın sevgisini kazanan bir Mısırlı çocuk olarak hayal ediyor. Aspicia'nın kostümü tütü üzerinde 'Mısır' dekorundan oluşuyordu. Başka bir bale olan Brahma, 1868 yılında İtalya'nın La Scala kentinde başladı, bir köle kız ve Hindu tanrısı Brahma arasındaki romantik ilişkileri içeren bir hikâyedir. Buna ek olarak, 1909'da Serge Diagilev, Ballé Russes repertuarına Cléopâtre'yi dahil etti. Seks temasıyla, Fokine'nin Une Nuit d'Egypte'sinin bu revizyonu, bu zamanın izleyicilerinin istediği "egzotizm ve ihtişamı" birleştirdi. Amerika'daki modern dansın öncülerinden biri olan Ruth St Denis, dansında Oryantalizmi de araştırdı. Dansları otantik değildi; fotoğraflardan, kitaplardan ve daha sonra Avrupa'daki müzelerden ilham almıştı. Yine de, danslarının egzotizmi Amerika'daki toplum kadınlarının çıkarlarına hitap ediyordu. Radha ve Cobras'ı 1906'da 'Hint' programına dahil etti. Buna ek olarak, Avrupa'da başka bir temalı bale olan 1908'de Nautch ile başarı elde etti. 1909'da Amerika'ya döndüğünde St Denis ilki olan "Egypta" yı yarattı. Oryantalizm tercihi, 1923'te Yedi Kapıdan İştar ile Babil tanrıçası hakkında doruğa ulaşarak devam etti.

Marco Polo Seyahatleri, 15. yüzyıl
Marco Polo Seyahatleri, 15. yüzyıl

Danstaki Oryantalizm 19. yüzyılın sonlarında ve yirminci yüzyılın başlarında doruğa ulaşırken, modern zamanlarda hala mevcuttur. Örneğin, büyük bale şirketleri düzenli olarak Le Corsaire, La Bayadere ve Sheherazade gerçekleştirmektedir. Dahası, Oryantalizm daha yeni bale versiyonlarında da bulunur. 2010 Amerikan Bale Tiyatrosu prodüksiyonu gibi Fındıkkıran versiyonlarında, Çin dansı kollar doksan derecelik bir açıyla bükülmüş ve işaret parmakları yukarı bakarken bir kol pozisyonu kullanırken Arap dansı iki boyutlu bükülmüş kol hareketleri kullanıyor. Geçmişin balelerinden esinlenerek, basmakalıp 'Oryantal' hareketler ve kol konumları gelişti ve kalıcı hale geldi.

Kahire'nin fotoğrafı Francis Frith, 1856
Kahire'nin fotoğrafı Francis Frith, 1856

Din

Batı Asya'da kolonilerle ticaret yaparken ve ilişki kuruldukça maneviyat hakkında Batı ve Doğu fikir alışverişinde artış yaşandı. Sanskritçe metnin ilk Batılı çevirisi 1785'te ortaya çıktı ve Hint kültürü ve dillerine artan ilgi zamanla artış gösterdi. Arthur Schopenhauer'ın "hayatımın teselli" olarak adlandırdığı Upanişadların çevirileri ilk olarak 1801 ve 1802'de ortaya çıktı. İlk çeviriler diğer Avrupa dillerinde de yer aldı. 19. yüzyıl transandantalizmi Asya maneviyatından etkilenerek Ralph Waldo Emerson'u (1803-1882) farklı bir alan olarak maneviyat fikrine öncülük etmeye teşvik etti. Doğu ve Batı maneviyatının ve dindarlığının karşılıklı etkisinde büyük bir güç olan Teozofi Topluluğu, Doğu'dan eski bilgeliği arayan ve Doğu'daki dini dini fikirleri Batı'ya yayan bir gruptu. Göze çarpan özelliklerinden biri de "Bilgeliğin Üstatları" na olan inançtı. Teozofi Cemiyeti ayrıca Batı'daki fikirleri Doğu'ya yayarak modernleşmesine ve Asya kolonilerinde büyüyen milliyetçiliğe katkıda bulundu. Teosofi Cemiyeti Budist modernizmi ve Hindu reform hareketleri üzerinde büyük bir etkiye sahipti. 1878-1882 arasında, Cemiyet ve Arya Samaj, Arya Samaj'ın Teosofi Topluluğu olarak birleşti. Helena Blavatsky, H. S. Olcott ve Anagarika Dharmapala ile birlikte, Theravada Budizmin Batı aktarımı ve yeniden canlanmasında etkili oldu. Bir diğer önemli etki, hem Hindistan'da hem de Batı'da 19. ve 20. yüzyılın başlarında Advaita Vedanta'nın modernleşmiş yorumunu popülerleştiren Vivekananda, üzerinde anubhava ("kişisel deneyim") yazısı olmuştur.

Kağıt hamuru dergisi Oriental Stories'in kapağı, Bahar 1932
Kağıt hamuru dergisi Oriental Stories'in kapağı, Bahar 1932

Batı'nın Doğu bakışı ve Doğu'nun Batı bakışı

"Yeniden oryantalizm" terimi Lisa Lau ve Ana Cristina Mendes tarafından Doğu'nun kendini temsil etmesi için batı referans noktalarına nasıl dayandığını belirtmek için kullanılmıştır: "Yeniden Oryantalizm, Oryantalizmden kendi tarzına ve nedenlerine göre farklılık göstermektedir. Batı'ya atıfta bulunmak için: Oryantalizmin metanarratlarına meydan okurken, yeniden Oryantalizm, Doğu kimlikleri ifade etmek, aynı zamanda Oryantalizmi aynı anda yapıbozumlamak ve güçlendirmek için kendi alternatif metanarratlarını kurar."

Rudolph Valentino ve Agnes Ayres "Şeyh filmi", 1921
Rudolph Valentino ve Agnes Ayres "Şeyh filmi", 1921

"Oksidentalizm" terimi, Batı dünyasının Doğu toplumlarında bulunan olumsuz görüşlerine atıfta bulunmak için kullanılır ve sömürgeciliğe tepki olarak yayılan milliyetçilik duygusu üzerine kuruludur. "Ayrımcılık" kültürlerinin etkisi, gruplar ve onları algılanan normdan ayıran özellikler nedeniyle farklı olarak etiketlendiğinde ortaya çıkar. Oryantalizm kitabının yazarı Edward Said, Batılı güçlerin ve sosyal bilimciler ve sanatçılar gibi etkili bireylerin "Doğu" dan başka bir şey yapmadığını savundu. İdeolojilerin evrimi genellikle başlangıçta dile gömülüdür ve kültür, ekonomi ve siyasi alanı ele geçirerek toplumun dokusunu dalgalandırmaya devam eder. Said'in Batı Oryantalizmi eleştirisinin çoğu, onun artiküler eğilimler olarak tanımladığı duruma dayanmaktadır. Bu ideolojiler, Hint, Çinli ve Japon yazar ve sanatçıların Asya eserlerinde, Batı kültürü ve geleneğiyle ilgili görüşlerinde mevcuttur. Özellikle kayda değer bir gelişme, Oryantalizmin Batı dışı sinemada, örneğin Hint sinemasında şekillenme biçimidir. Said, Oryantalizm eleştirisinde batıya rastlamakla suçlanıyor, yani Batılı bilginleri Doğu'yu yanlış bir şekilde karakterize etmekle suçladığı gibi Batı'yı yanlış karakterize etmekten suçlu olmakla suçlanıyor. Said, bölgenin homojen bir görüntüsünü yaratarak Batı'yı özendirmiştir. Şu anda, Batı sadece Avrupa'dan değil, yıllar içinde daha etkili ve baskın hale gelen ABD'den de oluşmaktadır. Oryantalizm kavramı, Doğu-Orta ve Doğu Avrupa'daki, aralarında Maria Todorova, Attila Melegh, Tomasz Zarycki ve Dariusz Skórczewski olduğu akademisyenler tarafından Doğu-Orta ve Doğu Avrupa toplumlarının görünümlerini keşfetmek için 19. yüzyılda Batı'nın kültürel söylemlerinde ve Sovyet egemenliğinde analitik bir araç olarak benimsenmiştir.

TDK sözlük anlamı nedir?

isim, Fransızca orientalisme

Doğu bilimi.

Hemşirelik Terimleri Sözlüğü - 2015

İngilizce: orientalism

(doğu bilimi)

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski