İnsan Hakları ve Demokrasi Haftası

 

İnsan Hakları ve Demokrasi Haftası

İnsan hakları, bireylerin salt insan olmakla kazandıkları haklardır. İnsanların, insan olarak taşıdıkları değerin sömürü, baskı, kıyım ve her türlü doğal güç karşısında korunması ilkesine dayanır. Tanımı ve sınırları konusunda tam bir anlaşmaya varılamasa da temel bazı varsayımlar üzerinde anlaşılır.

{tocify} $title={İçindekiler}

Ne Zaman?

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü içine alan haftanın tüm dünyada İnsan Hakları ve Demokrasi Haftası olarak kutlanmaktadır.

Nasıl ortaya çıktı? 

İnsan Hakları ve Demokrasi Haftası’nın ortaya çıkması; İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar dayanmaktadır. Bu savaş; insanlık tarihinin gördüğü en acımasız savaşlardan birisidir. 60 milyondan fazla kişinin hayatını kaybettiği İkinci Dünya Savaşı’nda milyonlarca kişi evsiz veya sakat kalmıştır. Buna ek olarak, salgın hastalıklar; savaşın ardından milyonlarca insanı etkilemeye devam etmiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan insanlık dramları; insan hakları ve demokrasi gibi konularda farkındalık yaratmıştır. Bu bağlamda, savaş sonrası birçok devlet insanlara tanınan hak ve özgürlüklerin genişletilmesi ve garanti altına alınması adına çeşitli faaliyetler içerisine girmişlerdir. 

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından üç yıl sonra sivil vatandaşların hak ve özgürlüklerin haklarını garanti altına almak amacıyla İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi kabul edilmiştir. BM İnsan Hakları Komisyonu tarafından 1948 yılının Haziran ayında hazırlanan bu bildirge; 10 Aralık 1948 tarihinde Paris’te yapılan BM Genel Kurul’unda kabul edilmiştir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi; adından da anlaşılacağı üzere belirli bir kesimi değil dünya üzerindeki tüm insanların haklarını korumak adına hazırlanmıştır. Bu yüzden, geçmişten bu yana insan hakları konusundaki en önemli referans olduğunu söylemeliyiz. 

Önemi

İnsan hakları; insanlar arasında dil, din, ırk, cinsiyet ve diğer konularda herhangi bir ayrım gözetmeksizin sevgi, saygı, dostluk gibi duyguları geliştirmek adına oluşturulmuş olan hakları temsil etmektedir. Bir başka deyişle, bir insanın yalnızca insan olduğu için bu haklara sahip olduğunu söylemek gerekir. İnsan hakları sayesinde insanlar kendi özüyle yaşama şansına erişirler. Bir insanın başka bir insana hükmetmesi ve onu ezmesi; insan onuruna yakışmayan durumlar arasında başı çeker. İnsanlar arasında bu tarz farklılıkların olduğu toplumlarda kavga ve çatışmalar eksik olmaz. Bu noktada, yapılması gereken insanlar arasında hak, eşitlik, adalet ve özgürlük düşüncesinin yaygınlaşmasını sağlamaktır. 

İnsanların kendi haklarını korumayı ve savunmayı öğrenmesi ile beraber insan hakları ve demokrasi ile ilgili mücadeleler de artmıştır. İnsan haklarının yüzde yüz korunduğu sisteme ise demokrasi adı verilir. Dünyanın her yerindeki demokrasilerde hukukun üstünlüğü esas alınır. Bir başka deyişle, demokrasilerde tüm insanların eşit haklara sahip olduğunu ifade edebiliriz. 

İnsan hakları bilincinin ortaya çıkması ve yaygınlaşması ise çok eski yıllara dayanmaktadır. İnsanların yalnızca insan oldukları için birtakım haklara sahip olması gerektiği düşüncesi ilk kez İngiltere’de ortaya çıkmıştır. İngiltere’de ilk kıvılcımı ile ortaya çıkan bu düşünce; ilerleyen yıllarda Amerika ve diğer ülkelere de yayılmıştır. 1789 Fransız İhtilali ile tüm Avrupa’nın insan hakları konusunda gerekli bilince eriştiğini söyleyebiliriz. 

İnsan hakları bilincinin geliştirilmesi ile ilgili en önemli adımlardan birisi de Amerikan Cumhurbaşkanı Roosvelt ile İngiliz Başkanı Churcill tarafından imzalanan Atlantik Beyannamesi olmuştur. Bu beyanname sayesinde insan haklarının kapsamı genişletilmiştir. Bir başka deyişle, Atlantik Beyannamesi sayesinde tüm insanların ırk, dil, din, inanç ayrımı olmaksızın eşit haklara sahip olduğu ısrarla belirtilmiştir. Konulan tüm hakların yasalar tarafından korunmasına çalışılmıştır. 

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski