Osmanlı İmparatorluğu'nda eşcinsellik

 

Osmanlı minyatür sanatında iki genç görünümlü erkeğin yaşadığı cinsel ilişki
Osmanlı minyatür sanatında iki genç görünümlü erkeğin yaşadığı cinsel ilişkinin tasviri, Sevakıb-ı Menakıb.

Osmanlı İmparatorluğu'nda eşcinsellik, dönem şartlarında diğer anlamıyla Osmanlı İmparatorluğu'nda oğlancılık, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yaşamış eşcinsellerin yaşam biçimidir. Osmanlı'da cinsel yönelim ve ilginin erkek erkeğe ilişki ya da erkek erkeğe sekstir. Eski adlandırmada (lûtîlik), pasif gey erkekler (lûtî) olarak tanımlanmış, yine bireyler arasındaki ilişkiden gulâmperestlik olarak bahsedilmiştir. Yine Osmanlı İmparatorluğu'nda seks işçisi eşcinsellere "hîz oğlanı" denir ve "hîz"ler devlet tarafından kayıt altına alınırlardı. Hayatını bu işten kazanan erkekler "defter-i hîzán" adlı kütüğe yazılırlardı.

Sevakıb-ı Menakıb'den genç bir erkeğin grup seks için kullanılmasına dair bir minyatür
Sevakıb-ı Menakıb'den genç bir erkeğin grup seks için kullanılmasına dair bir minyatür

{tocify} $title={İçindekiler}

Tarihi

İlk dönemler: Orhan Gazi dönemi

Osmanlı'da oğlancılığın Orhan Gazi döneminde başladığı sanılmaktadır. Osmanlılara esir düşen Bizans İmparatorluğu'nun Selanik Başpiskoposu Gregory Palamas Osmanlı'da eşcinsel ilişkinin çok yaygın olduğunu, özellikle Hristiyan esirlere yönelik tacizlerin çok olduğunu söylemiştir.

Askerlik

Osmanlı sadrazamlarından Sinan Paşa'nın oğlu ve Osmanlı ordusuna başkomutanlık ve vezirlik yapmış olan Mehmet Paşa'dan kadınsı davranışlar sergilediği için Muhannes Mehmet Paşa şeklinde bahsedilmektedir.

Yeniçeri Ocakları

Osmanlı ordusunda eşcinseller Yeniçerilere hizmet eden "civelek" olarak tanımlanmış, savaşlarda ihtiyacı karşılamak üzere civelekler taburu oluşturulmuştu. Civelek taburunda yer alan askerlerin her birini bir yeniçeri sahiplenmiştir. Böyle bir iddiaya karşılık TDK Tarih Terimleri Sözlüğü'ne göre yeniçeri ocağına yeni girmiş veya girmeye aday yakışıklı delikanlılardan seçilen ve aşçıbaşının yanında çalışan gençlere civelek denilmekteydi. Yeniçeri oğlu oldukları ve mutfak hizmetlerinde kullanılmak için babalarının bölüklerinde görev yaptıkları ve acemiliklerini oralarda geçirdikleri ifade edilir.

Kültür

Edebiyat

Osmanlı'da kadınlardan hoşlanmadığını devamlı tekrarlamış, eserlerinde hep konusunu işlemiş eşcinsel şairlerden biri Enderûnlu Fâzıl olmuştur. LGBT temalı "Güzel Oğlanlar Kitabı" vardır. "Hançerli Hanım Hikâye-i Garibesi" de iki eşcinsel erkek arasındaki aşkı anlatan Osmanlı dönemli bir hikâyedir.

Osmanlı'da köçekler
Osmanlı'da köçekler

Hukuk

Eşcinsel ilişkiyi yasaklayan kanun maddeleri

Osmanlı Devleti'nde Tanzimat öncesinde yürürlüğe girmiş olan şu kanunlar, o dönemlerde livata (erkekler arasındaki eşcinsel ilişkinin) yaygınlık kazanması dolayısıyla, eşcinsellliğe yönelik cezaları içermekteydi: Dulkadir Vilayetinde (Maraş ve dolayları) uygulanmakta olan Alaüddevle Bey Kannunamesi, Bozok Türkmen bölgesinde (Yozga)) uygulanmakta olan Bozok Kanunlarının 15. maddesi, I. Selim Kanunnamesinin 6. maddesi, Kanuni Kanunnamesinin 27., 32.-35. maddeleri.

Tanzimat Devri'nde yürürlüğe konan ve önceki ilgili hukuki kaideleri hükümsüz kılan, Osmanlı tebaasının tümünün uymakla yükümlü olduğu 1858 tarihli Ceza Kanunname-i Hümayunu'nda ise livata ile ilgili bir düzenleme bulunmaz. Tanzimat reformları arasında sayılan Kanunname, 1810 tarihli Fransız Ceza Kanunu’nu esas almaktadır ve Fransa'da, belirli bir cinsel eylemi suç olarak addeden yasalar 1791'den itibaren yürürlükten kaldırılmıştır. Ceza Kanunname-i Hümayunu'nda livata ile ilgili düzenleme olmamasına dayanarak livatanın bu tarihte suç olmaktan çıkarıldığını kabul edenler olduğu gibi; bunu kabul etmeyenler de vardır. Bazı araştırmacılar, İslam ceza hukukunda suçlara verilen cezaların had, tâ'zir, kısas ve diyet cezaları olarak dört ayrı başlıkta değerlendirildiğini, ve 1858 tarihli Kanunname'nin birinci maddesinde tâ'zir suçlarını düzenlendiğine dikkat çekerek; livatanın, İslam Hukuku'nda zina suçuna kıyas edilerek had suçları bağlamında ele alındığını ve bu nedenle pek çok kanunnamede ayrıca hükme bağlanmasına ihtiyaç duyulmadığı görüşünü ifade etmişlerdir.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski