katil maymun teorisi

 

katil maymun teorisi

Katil maymun teorisi veya katil maymun hipotezi (İngilizce: The killer ape theory veya killer ape hypothesis), savaş ve insanlar arasındaki agresifliğin insan evriminin arkasındaki itici güç olduğunu söyler. (Türkçede ape sözcüğünün tam bir karşılığı olmamakla beraber genellikle maymun kelimesi kullanılır) Raymon Dart tarafından 1950'lerde ortaya atılmış, daha sonrasında Robert Ardrey tarafından Afrika Kökenleri kitabıyla güçlendirilmiştir.

Bu teoriye göre insanın ataları (insan primatındaki diğer üyeler) saldırgan hareketleri, öfkeleri ve bununla birlikte gelen öldürme eğilimleri sebebiyle diğer primatlardan ayrılmış, ayrışmıştır.

Bu teori geniş bir çapta duyulmasını psikoloji alanında şiddetin insanın temel bir güdüsü olduğunun açıklanmasına borçludur. Av hipotezi ile birlikte aynı klasmanda tutulan bu teori av hipoteziyle aynı temele sahiptir ve Robert Ardrey bu iki  hipotezi birleştirmiştir.

{tocify} $title={İçindekiler}

Tanım

Katil maymun kelimesi saldırgan hareketler yapan bir maymun türü anlamına gelmiyor. Bu terim insanın saldırganlığını antropolojik analiz olarak masaya yatırıyor. Bu teori aynı zamanda günümüz insanlarının savunmacı ve/veya saldırgan olup olmadığını, insanın atalarının öldürme eğilimlerini sorguluyor. Tez, bizim saldırganlığımızın köklü insan evriminin arkasındaki güç olabileceğini ve türden türe de değişiklik olduğunu söylüyor.

Bu tezin yaratıcısı Raymon A. Dart (1893-1988) bu konuyla ilgili görüşlerini 1953 yılında yazdığı Maymundan insana avlanma gelişimi kitabında açıklıyor.

Maymundan insana avlanma gelişimi

Maymundan insana geçiş

Dart kendi görüşmesini Avustralyalı anatomist Grafton Elliot Smith'ten (1871-1937) almıştır.

Maymundan insana geçişin evrimsel adımlarına sebep olan temel gücün ne olduğu soruluyor. Basit olarak üç farklı versiyon var. Bunlar: beyin boyutunun büyümesi, konuşma becerilerinin kazanılması, iskeletin dikleşmesi. Smith üçüncü seçeneği dışta tutuyor çünkü geleneksel asya maymunu da dik durabiliyor. Smith'e göre en büyük pay beynin boyutunun büyümesinde. İskeletimizin daha sistemli bir şekilde çalışmasını, daha düz durmasını sağlayan da beynin gelişimi olduğunu söylüyor.

Ancak Raymon Dart 1925 yılında Australopithecus africanus türünü bulduğunda bu soru iyice karmaşaya giriyor. Bunun sebebi de 2.3 milyon yıl önce yaşamış bu modern insan türü aynı bizim gibi büyük bir beyne ve dolayısıyla kafatasına sahipti.

"Taung Child"

Yaklaşık olarak 2.5 milyon yıl önce yaşamış bu modern insan türü olan Taung Child iki ayaklı maymunların ilk bulgusudur.1892 yılından itibaren Avustralya'da arkeolojist olarak çalışan İskoç doktor Robert Broom (1866-1951) bu Taung Child'ın iki ayaklı ilk maymun türü olduğu görüşüne katıldığını açıkladı. 5 yıl sonra kendi hayatını Güney Afrika'da geçirmeye karar verdi. 1946 yılında yaptığı kendi kazısında Australopithecus africanus'u kendisi de buldu.

Ancak daha sonraki incelemeler evrimin beyin büyüklüğüyle alakalı olmadığını gösterdi. Gerçekte, daha dik durarak ve sistemli bir şekilde yürümenin asıl başarısının evrimsel bir sürece dayandığını ve birçok etkenin sebebp olduğunu ve bunun bir sorunu olarak da beynin bir şekilde büyüdüğü biliniyor.

Charles Darwin, Dart ve Broom hareket yeteneğinin birbirine yakın türleri ayrıştırmada ve kategorize etmede büyük bir faktör olduğu görüşündelerdi.

Makapan bulguları

Güney Afrika'da bir kent olan Makapan'da kireç taşı ocağındaki kemik bulguları maymunların nasıl zaman geçtikçe alet kullanma yeteneklerini geliştirdikleri sorusunu ortaya attı.

Bulunan kemiklerde belirgin kırık ve çatlaklar vardı ve bunlar bilinçli bir şekilde yapılmış gözüküyordu. Ek olarak, bacak kemiklerinden ve antilop boynuzlarından yapılmış sopalar, mızraklar ve ucu sivri silahlar da bu kemiklerle birlikte bulunmuştu.

Bu bulunan silahlar hayvan saldırganlığının büyük bir oranda zamanla arttığını gösteriyor.

Proto insan

Dart bu meseleyi öldürücü ve etçil, silah kullanan maymunlara getirdi (kendisine göre proto insan). Daha sonrasında onların kabileler halinde organize olduğunu ve bu sayede büyük hayvanlar avlayabildiklerini söyledi. Ateş yakma ve belirgin sosyal yetenekleri onları daha insancıl göstermekteydi.

Güney Afrika, Zululand'da yapılan gözlemler gösteriyor ki Ramon Dart'ın yazmış olduğu maymundan insana avlanma gelişimi halen daha güncel olduğunu göstermiştir. Saldırganlığın, mevsimsel değişikliklere göre azalıp arttığı, bunun sebebinin de gıdanın o zamanlar daha nadir olduğu söylenmiştir.

Yeme alışkanlıkları

İnsan primatlarının geçmişten günümüze yeme alışkanlıklarına baktığımızda Dart bu konu hakkında et, kurtçuk, böcek, büyük memeliler ve hatta insan eti yemenin her zaman var olduğunu söylemektedir.

Bir başka deyişe göre hayvan proteini elde edilmesi gereken bir şeydi ve et yemek hayatta kalmanın gerekliliğiydi.

Eleştiriler

Dart'ın makalesinin düzenleyicisi Dr. Alan H. Kelso'nun yorumuna göre birçok bilim insanı Dart ve Ardrey'in yeni fikirlerini kabul ettiğini söyledi. Dart'ın makalesinin yayınlanması uzun sürdüğü gibi ayrıca  "Dart'ın tezindeki Güney Afrikalı maymunlar hepçillerdi, bunun böyle bilinmesi gerekli." gibisinden eleştiriler de geldi. Elbette bu sonuç günümüz insan primatının en eski kökenlerinin Dart'ın bulduğu primatlar olduğunu değiştirmiyor.

Ardrey'i Afrika Kökenleri kitabını yazmaya iten Güney Afrika'daki Zambiya ülkesinin Livingstone kentinde bulunan bilimsel bulgulardır. Bu kitapla birlikte Dart'ın öğrencisi olan Ardrey kendisini ustasına savunmuştur.

Bu tartışmaya etoloji uzmanı Konrad Lorenz 1963 yılında yayımladığı Agresiflik Üzerine kitabıyla dahil olmuştur. Kendi tanımlarında kelebek balığının kendi türünü diğer türlerden koruma şekillerini incelemiş ve bunun insanlarda da görüldüğünü söylemiştir.

Birleşmiş Milletler altında 1986 yılında düzenlenen Saldırganlığa Karşı Sevilla Beyanı saldırganlığın ve savaşın genetik olarak geldiğini reddetmiştir.

2008 yılında Dan Jones tarafından yazılıp Nature dergisinde yayınlanan makalede Dan Jones "Gittikçe camiası genişleyen psikologların, nörolojistlerin ve antropologlar saldırganlık, cinayeti de içeren toplum düzenini bozan davranışların anlaşılmasının beyin, genler ve evrimin incelenmesiyle ortaya çıkacaktır." demiştir. Evrimsel psikologlar saldırganlığın kendiliğinden oluşan bir şey olmadığını ama amaca giden yolda ortaya çıkan bir yan ürün olduğunu söylüyorlar. Bazı evrimsel psikologlar da insanın spesifik mekanizmaları olduğunu ve bununla birlikte spesifik saldırganlık davranışlarının olduğunu söylüyorlar. Şempanzeler de aynı isyan ve saldırganlığa sahip günümüz insanı gibi kendi arasında saldırganlık yapan türdür. Birçok çalışma göstermiştir ki türler arası saldırganlıkla ortaya çıkmış ölümler bugünkü insanın göstermiş olduğu davranışlara benzerdir. Öte yandan, küçük bir grupta yaşayan modern insanların şempanzelere göre daha az saldırganlık göstermektedir. İnsanlar kendi grubunu diğer gruplardan ayırdığından saldırganlık eğilimleri şempanzelere göre farklıdır. Hem tür arasında hem de tür dışı saldırganlığın önceki kabile sistemiyle yaşayan Afrika insanlarında daha yaygın olduğuna dair kanıtlar var. Buna göre insanlar amacına ulaşırken aynı zamanda topluluktan da etkileniyor. Hukuk kurallarıyla gelen gittikçe düşen eşitsizlik, kaynakların kullanımının açıklığı ve düşen kan davaları tür içi saldırganlığı düşürmüştür.

Kurgudan kaynaklar

1968 yılında çıkan Planet of the Apes filmi bu meselenin insanları nasıl etkilediğini göstermetedir. Aslında Pierre Boulle'nin aynı isimli romanından kurgudur ama içeriği farklıdır.

Bu teori 2001: Bir Uzay Macerası filminde ve Sliders televizyon dizisinde görülebilir. Bu iki eserde de katil maymun teorisinden büyük izler görülmektedir. Sliders dizisinde profesör Arturo Dart ve Ardrey kelimelerini birleştirip Drayer kelimesini türetmiştir.

Ayrıca bakınız


Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski