Arapça Hüsn-ü Hatt ile "Ömer" yazısı |
ÖMER b. ABDÜLAZÎZ (عمر بن عبد العزيز) Ebû Hafs el-Melikü’l-Âdil el-Eşecc Ömer b. Abdilazîz b. Mervân b. Hakem el-Ümevî (ö. 101/720) Emevî halifesi (717-720).
II. Ömer veya Ömer bin Abdülaziz (Arapça: عمر بن عبدالعزیز), Emevî halifelerinin sekizincisi ve Mervân’ın torunudur. 680'de yani Muâviye’nin vefâtı yılında Medine'de (diğer kaynaklara göre de Mısır'da) doğdu. Emevî Devleti'nde kendisinden önce Ömer isimli bir sultan olmamasına rağmen Ömer bin Hattab'ın ardından halife olan ilk Ömer isimli kişi olduğundan dolayı II. Ömer şeklinde anılmaktadır.
Sünni müslümanlar arasında gelen halk hatıralarına göre Ömer bin Abdülaziz'in İkinci Halife Ömer bin Hattab'ın torunudur. Buna göre Ömer bin Hattab halkın ne düşündüğünü öğrenmek için tebdilli olarak gezmekte iken, süt satan bir genç kızın annesinin süte su karıştırması emrini dinlemediğini ve ona bundan dolayı serzenişlere geçtiğini gorür. Ertesi gün kızın bu fikirde israr edip etmediğini kontrol etmek için bir memurunu göndererek sütçü kızdan süt satın aldırır ve sütün içine yine su karıştırmadığını görür. Ömer bin Hattab kızı ve annesini halifelik evine çağırır ve aralarındaki anlaşmazlığı duyduğunu söyler. Sütçü kızı ödüllendirmek için ona kendi oğlu Asım ile evlenmeyi kabul etmesini istediğini bildirir. Kız bunu kabul eder ve bu evlilikten çiftin Leyla adını verdikleri bir kızları olur. İşte Ömer bin Hattab'in torunu Leyla Ömer bin Abdülaziz'in annesidir.
717'de (Hicri 99) halife olan amcası oğlu Süleymân bin Abdülmelik vefât edince halife oldu. Bu o zamana kadar babadan oğula geçen Emevi halifelik geleneklerine aykırı olduğu için, halifelik görevine seçimle geldiği çok olasıdır.
{tocify} $title={İçindekiler}
Hakkında bilgi nedir?
Emevî Halifesi | |||||
---|---|---|---|---|---|
Hüküm süresi | 717-720 | ||||
Önce gelen | Süleyman bin Abdülmelik | ||||
Sonra gelen | II. Yezîd | ||||
Doğum | 680 Medine | ||||
Ölüm | 720 | ||||
| |||||
Hanedan | Emevî Hanedanı | ||||
Babası | Abdülaziz bin Mervan | ||||
Annesi | Ümmü Asım | ||||
Dini | Sünni İslam |
Yaşamı
Halife olmadan önce
Babası Mısır valisi olunca, Mısır’a gittiler ve oğlunu Medine’ye tahsile gönderdi. Enes bin Mâlik, Abdullah bin Ca’fer Tayyar ve Saîd bin Müseyyib ve başka âlimlerden ders aldı. Medine’de Enes bin Mâlik ve Abdullah bin Ömer gibi pek çok sahâbîyi dinleme imkânı bulduğundan tabiindendir. Babası ölünce amcası olan halife Abdülmelik onu Şam’a getirdi. Kızı Fâtıma’yı ona verdi. Kayınbabası bundan çok geçmeden sonra öldü ve yerine Ömer'in kuzeni I. Velid halife oldu.
I. Velid 706 yılında Ömer'i Medine'ye vali olarak atadı. Ömer bu görevde çok yetenekli ve çok âdil bir idareci olduğunu hemen gösterdi. Diğer Emevi valilerinin uygulamadıkları bir şekille Ömer Medine'de bir müşavirler şurası kurup bu şura üyelerini düşüncelerine önem verdiği söylenir. Valisi olduğu eyaletten başkent Şam'a giden şikayetlerin de arkası kesildiği bilinir. Medine'deki adil idareden haberdar olanlar, özellikle Irak'ın valisi olan Haccac bin Yusuf'un şiddetli ve adaletsiz idaresinden hoşnutsuz olanlar, Medine'ye göçe başladılar. Bu durum Irak valisinin hoşuna gitmedi ve halife olan I. Velid'e Ömer'i Medine'den alması için baskı yapmaya başladı. I. Velid bu baskılara karşı koyamadı ve Ömer'i 712 yılında Medine valiliğinden aldı. Ama bu sırada Ömer'in ünü bütün Müslüman Emevi ülkesine yayılmıştı.
Ömer, Velid'in geri kalan halifeliği sırasında ve onu takip eden Süleyman'ın halifeliği sırasında hep Medine'de yaşadı. Süleyman kendinin yerine geçecek bir halife adayı ararken, kendi öz kardeşleri yerine, kendisine çok hürmet ettiği Ömer bin Abdülaziz'i seçti. Ömer, onu bu kararında caydırmak istediyse de başarılı olamadı ve 717'de Süleyman öldüğü zaman istemediği bir şekilde, Ömer, Emevi Halifesi oldu.
Halifelik dönemi
717'de Süleyman Mesleme bin Abdülmelik komutasında bir Emevi ordusunu ve donanmasını Konstantinopolis'i (İstanbul) fethetmek için göndermişti. Bu Konstantinopolis'in ikinci Arap Kuşatması da Araplar için başarılı olmamış ve çok uzun sürmesi dolayısıyla ordunun beraberlerinde taşıdıkları ve İstanbul şehri etrafında bulunan kırsal sektörden bulup topladıkları iaşe ve hayvan yemi yetişmemiştir. Bu nedenle Arap ordusu hem açlıktan hem de yem bulamadıkları için atlarını kesip yemek zorunda kalmışlardı. O yıl halife olan Ömer, Mesleme'ye Konstantinopolis kuşatmasını kaldırıp bütün askerlerini Suriye'ye geri getirmesi emrini verdi ve bu orduya geri dönmek için acele iaşe gönderdi. Mesleme, Şam'a döndüğünde halife karşısına bütün ordusuyla çıkmak isteyince Ömer bunu reddetti ve onu görmedi. İkinci defa Mesleme sadece 2000 kişi eşliğiyle geldi ve bu sefer de Ömer'in huzuruna çıkartılmadı. Üçüncü defa Mesleme tek başına olarak geldiğinde Ömer'in huzuruna kabul edildi.
O yıl Haccâc'ın ölümü valisi olduğu eyalette yaşayan ve onun zulmünü çekmiş olanlar çok büyük sayıda kişi için sanki bağımsızlık kazanıyorlarmış gibi sanki kafesin kapısını açıp serbest bırakılmışlar hissini oluşturdu.
Yezid bin Mühelleb, Süleyman bin Abdülmelik tarafından Horasan'a vali tayin edilmişti. Onun valiliği sırasında yöresinden birçok şikayet Şam'a aktarılmıştı ama Süleyman bunlarla uğraşamadan öldü. Ömer halifeliği alır almaz Yezid bin Mühelleb'e bir mektup yazarak ondan sadakat yemini yapmasını istedi. Bunun için yerine maiyetinden uygun birini Horasan'a vali yardımcısı olarak bırakarak Şam'a gelmesini emretti. Yezid, Horasan'ı kendi oğlu Mukhallad'ın idaresine bırakarak yola çıktı ve Dicle üzerinde Vasıt'tan Basra'ya gemiyle geldi. Şam'a varınca tutuklandı. Tutuklu olarak Ömer'in huzuruna getirildi. Yezid, Gürgan'da askeri seferler yapmaktayken İslam hukukuna uymayan şekilde ganimet toplamakla suçlanmaktaydı. Ömer 718'de Cerrah el Hakemi'yi Horasan valisi tayin etti. Mukhallad babasının tutuklu olduğu haberini alınca hızla Şam'a gelip Ömer'in huzuruna çıktı ama bu görüşmeden birkaç gün sonra Mukhallad hastalandı ve öldü. Yezid bin Mühelleb hapis tutulmaya devam edildi; ancak 720'de Ömer'in vefatından sonra hapsedildiği zindandan kaçmayı başardı.
Ömer, bu işi görevlerini kötüye kullanan eyalet valilerine bir örnek teşkil etmesi için uygulamıştı. Haklarında Şam'a şikayetler gelen birkaç diğer valiyi de görevlerinden aldı. Bunlar arasında gerekenden çok vergi geliri topladığı tespit edilen Horasan'a Ömer'in kendisinin vali tayin ettiği Cerrah El Hakemi'de bulunuyordu.
Muhammed bin Cerîr Taberî tarihine göre Ömer, İbn Hatim komutanlığında bir Arap ordusunu Azerbaycan'ı istilaya başlayan Hazar Türklerini geri püskürtmek için gönderdi. Ölmeden hemen önce Hariciler isyanı tehlikesiyle karşılaştı ve karşılıklı müzakereleri silahlı isyan bastırmaya tercih ederek iki Harici temsilcisi ile şahsen görüşmelere başladı.
719'da ileride ilk Abbasi halifesi olarak Emevileri halifelikten uzaklaştıracak olan Es-Seffah'ın babası Muhammed bin Ali bin Abdullah bin Abbâs Emeviler aleyhine yörel propaganda kampanyasını uygulamaya başladı.
Ölümü
Halkın her tabakasına karşı yakın tutumu ve özellikle fakirler ve alt tabakadaki halka yararlı reformlar uygulaması Emevi başkentindeki üst tabakayı çok kızdırmakta ve onların düşmanlığını çekmekte idi. Sonunda Ömer'in bir kölesini kandırarak onun yemeğine zehir koydurmayı ve onu ölümcül olarak zehirlemeyi başardılar. Ömer ölüm yatağında bu komployu öğrendi ve zehiri kendine veren köleyi affetti. Ama komployu hazırlayan diğer kişileri yakalatarak İslam hukukuna göre öldürmeye azmettirme suçundan dolayı ödemeleri gerekli olan yüksek cezaî tazminatları toplattırdı ve bu meblağları devlet hazinesine verdi. Olasılıkla 5 Şubat 720'de (Hicri 101) 37 yaşlarındayken Halep'te öldü. Yerine halife olarak kuzeni II. Yezid geçti.
Yaşayış biçimi
Beyaz, ince ve nâzik yüzlü, zâıf, güzel, sakallı, tatlı ve sevimli idi. Biniciliğe çok meraklıydı.
Emevi halifeleri arasında Velid bina inşa edici ve sanatkar ruhlu bir hükümdar; Süleyman haremine ve kadınlara düşkünlüğüyle ünlü idi; onları takip eden Ömer ise çok dindar ve lüks yaşamadan hiç hoşlanmayan bir halife olarak ün aldı. Sarayını Süleyman'ın ailesine bırakıp, mütevazı bir evde yaşamaya başladı. Giysileri o kadar basit keten ve pamuktandı ve o kadar süsten noksandı ki görenler kendini bir uşak sayabilirlerdi. Karısını haremde ziyarete gelen bir misafir kadının halife karısının yakınında bahçenin duvarını tamir eden yamalı elbiseli ve uşak kılıklı bir erkeğin bulunmasına sinirlenip halife karısını "Sen Allah'tan utanmuyor musun? Nasıl olup da bu amele yanında örtünmeden durabiliyorsun?" diye azarlamış olduğunun; ama bu amele gibi çalışan kişinin Halifenin kendisi olduğunu öğrenince çok utandığının hikâyesini tarihler yazmıştır.
Gerçekten dürüstlüğü ve cömertliği hakkında söylenen hikâyeler de zamanımıza kadar gelmiştir. Emevi idarecilerinin el koydukları arazileri fakir çiftçiye dağıtmış ve bu nedenle bu toprakları tapu almadan kullanan üst tabakanın kızgısına hedef olmuştur. Bir rüşvet olarak kabul edilebilir diye nadiren hediye kabul ederdi. Bir halife kızı, diğer halifenin kızkardeşi ve son olarak kocası halife olan, karısının mücevheverden takılarını devlet hazinesine bağışlamasını telkin etmiştir. Şeriat kurallarının daha katıca uygulanması için tedbir aldırmıştır.
Şam'da Büyük Emevi Cami içinde bulunan ve caminin eski katedral olma zamanından kalmış ve çiçekli bahçeleri tasvir eden mücehveratlı mozaikleri kırdırıp kaldırtmak üzereyken, bu mozaiklerin Bizans imparatorlarını gıpta ettirdiğini duyunca bu kararından vazgeçmiştir.
Muâviye’nin vefâtından sonra, Emevi idaresindeki ülkelerde Cuma hutbelerinde Dördüncü Halife Ali bin Ebu Talib'e lanet okumak âdet olmuştu. Bu gelenek Müslim bin Haccac tarafından toplanan Sahih-i Müslim hadislerinde bulunmakta ve açıklanmakta idi. Şiiler tarafından yazılan tarihlerde bu lanetleme devamlı olarak Sünni adetlerinden şikayet konusu olarak geçmektedir. Ömer halife olunca, bu âdeti kaldırdı. Yerine Kur'an'dan belirlenen bir ayetin okunması kararı aldı. Hatta Ehl-i Beyt imamı İmam Muhammed Bakır'a Fatıma evlatlarına hakları olduğu için Fedek arazisini geri vermiştir. Bu hareketleri Emevi saray mensupları tarafından çok fena olarak karşılandı, ama Ömer bu kararını inatla değiştirmedi.
Şam'da kadın ve erkeklerin birlikte gittikleri içkili yerleri ve hamamları kapattırdı.
İslam dinini kabul ettikten sonra bile daha önce bir zımmi oldukları bahanesiye birçok yeni din değiştirmiş Müslüman'dan cizye vergisi alınmaktaydı. Ömer İslam'ı kabul etmiş olan kimseden cizye vergisi alınmaması hakkında bir yasa çıkarttı.