oyun

 

oyun

Oyun, genellikle iyi vakit geçirmeye yarayan, eğlendirici ve bu sebeple bazen bir eğitim aracı olarak da kullanılabilen etkinlik. Oyun, ücret karşılığında yapılan işlerden ve estetik ya da ideolojik unsurların bir ifadesi olan sanattan farklıdır. Buna karşın net bir ayrım da yoktur: Profesyonel oyuncuların rekabet ettiği spor müsabakaları, mahjong, solitaire ya da bazı video oyunları buna örnek gösterilebilir.

Oyunlar bazen sadece keyif için, bazen de ödül ya da başarı için oynanabilir. Amatör veya profesyoneller tarafından tek başına, takım halinde ya da çevrimiçi olarak oynanabilirler. Oyunlar bazen satranç turnuvalarında olduğu gibi, oyunu oynamayan insanların seyrettiği bir etkinlik olarak da karşımıza çıkar. Oyuncular öte yandan, kendi sıralarını beklerken aynı zamanda izleyici de olabilirler.

Bir oyunu meydana getiren temel bileşenler hedef, kural, meydan okuma ve etkileşimdir. Oyunlar fiziksel ya da zihinsel olabilir ve genellikle her ikisini birden içerebilir. Birçok oyun pratik becerilerin gelişimine fayda sağlar ve bu sebeple egzersiz amacıyla da kullanılır. Bazen ise eğitici, benzetimsel ya da psikolojik roller de üstlenebilir. Seksek, saklambaç, yakan top, basketbol, futbol, voleybol gibi oyunlar bu kapsamlarda incelenebilir.

Oyunlar, M.Ö. 2600 yıllarından beri insan deneyiminin evrensel bir parçasıdır ve tüm kültürlerde mevcuttur. Ur Kraliyet Oyunu, Senet, Mankala gibi oyunlar, bilinen en eski oyunlar arasındadır.

Halat çekme oyunu
Halat çekme, çok kişiyle oynanan bir oyun

{tocify} $title={İçindekiler}

oyun ne demek TDK sözlük anlamı ve açıklaması nedir?

1. isim Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence.

2. isim Tiyatro veya sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi.

3. isim Müzik eşliğinde yapılan hareketlerin bütünü:

      Zeybek oyunu.

4. isim Seslendirilmek veya sahnede oynanmak için hazırlanmış eser, temsil, piyes.

5. isim Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma:

      Olimpiyat oyunları. Akdeniz oyunları.

6. isim Şaşkınlık uyandırıcı hüner:

      Hokkabazın oyunu. Cambazın oyunu.

7. isim Kumar:

      "Bazıları oyun başından kalkar kalkmaz her şeyi unuturlar." - Peyami Safa

8. isim, spor Güreşte rakibini yenmek için yapılan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareket.

9. isim, spor Teniste, tavlada taraflardan birinin belirli sayı kazanmasıyla elde edilen sonuç.

10. isim, mecaz Hile, alicengiz oyunu, düzen, desise, entrika:

      "Atatürk hiçbir zaman onların oyununa kanmış değildir." - Haldun Taner

Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü - 1981

oyun (I)

Türkçe: suret-i temsil, tarz-i temsil, temsil, İngilizce: acting, Fransızca: interprétation, jeu, Almanca: Darstellung, Darstellerbesetzung, Spiel

Sinema/TV. 1. Oyunluktaki belli bir kimseyi canlandırma işi. 2. Bu işin yapılış biçimi.

oyun (II)

bk. televizyon oyunu

Güreş Terimleri Sözlüğü - 1974

Güreşçinin alıştırmalar sonunda kazandığı bedensel güç ve teknik yeteneklerini kapsayan, karşı güreşçiyi yenmek için uyguladığı, kuralları belli eylem.

Tiyatro Terimleri Sözlüğü - 1966

Almanca: Spiel

1. Tiyatro gösterisi. 2. Oynanmak üzere yazılmış yapıt. 3. Bir sahne sanatçısının oyunu.

Halkbilim Terimleri Sözlüğü - 1978

Türkçe: dans, İngilizce: dance, Fransızca: danse, Almanca: Tanz

Kökeninde ve gelişiminde, tarihsel, toplumsal, ekonomik vb. etkenlerden bazılarını taşıyan, kadın erkek bir arada ya da ayrı ayrı, tek tek ya da topluca, genellikle müzik eşliğinde yapılan uyumlu vücut devinimlerinden oluşan evrensel halk kültürü ürünü. bk. halk kültürü, evlenme oyunu, ölüm oyunu, erlik oyunu, erginlik oyunu.

Eğitim Terimleri Sözlüğü - 1974

İngilizce: play, Fransızca: jeu

Uzak bir amacı ya da ileriye dönük bir memnunluk duygusu ile ilişkisi olmayan, amacı özünde bulunan zevk verici herhangi bir etkinlik.

Yazın Terimleri Sözlüğü - 1974

Fransızca: pièce de théâtre

Sahnede oynanmak üzere yaratılmış yazın yapıtı.

Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü - 1983

oyun (I)

Türkçe: 2. piyes, İngilizce: 1. acting, 2. play, Fransızca: 1. joué, interprétation, 2. pièce de théâtre, Almanca: 1. Darstellung, 2. Stück, Theaterstück, Schauspiel, Diğer: 2. İlt. spettacolo

1. Bir tiyatro sanatçısının sahnedeki oyunu. 2. Oynanmak üzere yazılmış tiyatro yapıtı.

oyun (II)

Türkçe: piyes, İngilizce: play, Fransızca: joué interprétation, Almanca: Stück, Theaterstück, Schauspiel

Oynama üzere yazılmış tiyatro yapıtı.

Kelime Kökeni

Eski Türkçe oyun veya oyug sözcüğünden evrilmiştir.

Tarihte En Eski Kaynak

oyun/oyug "eğlence, raks, yarış" [ Yenisey Yazıtları (1000 yılından önce) ]

oynamak "oyun oynamak, raksetmek, yarışmak" [ Uygurca (1000 yılından önce) ]

oynaş "evlilik dışı ilişkide bulunulan kadın" [ Divan-i Lugat-it Türk (1070) ]

oyın [ Codex Cumanicus (1300) ]

oyunçak [ Saraylı Seyf, Gülistan Tercümesi (1391) ]

2 Yorumlar

  1. sen kazandın ama ben haklıydım."
    bazı oyunlar böyle, haklı da olsanız, doğru da olsanız, iyi niyetli de olsanız; oyun dediğin stratejiye bakar.

    YanıtlaSil
  2. tolstoy der ya hayatım biri tarafından bana oynanmış kötü bir oyun diye..

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski