yaşam

 

yaşam

Yaşam veya hayat, biyolojik açıdan, kimyasal tepkimeler veya bir dönüşümle sonuçlanan başka olaylar gibi bazı biyolojik süreçler gösteren canlıların bir özelliğidir. Organik maddeler gelişme ve üreme yeteneklerine sahiptir. Bazı canlılar birbirleriyle iletişim ya da bildirişim kurabilirler ve birçok canlı iç değişimler geçirerek çevrelerine uyum gösterebilirler. Yaşam bir başka tanımla anlatılacak olursa, canlılık niteliği taşıyan varlıkların hepsinin yaşadıkları süre boyunca kazandıkları deneyimler ve yaşayışlarının bütünüdür. Yaşamın fiziksel bir özelliği negatif entropi ilkesine bağlı oluşudur.

{tocify} $title={İçindekiler}

Yaşamın tanımları

Biyoloji'de

Biyoloji (Dirimbilim) veya Canlı bilimi, canlıları inceleyen bir bilim dalıdır. Biyologlar, tüm canlıları; tüm gezegeni kaplayan küresel boyuttan, hücre ve molekülleri kapsayan mikroskobik boyuta kadar onları etkileyen önemli dinamik olaylarla birlikte inceleyen, biyoloji bilimiyle uğraşan kişilerdir. Birçok süreci bünyesinde barındıran hayâtî süreçlerden kimileri: enerji ve maddenin işlenmesi, vücudu oluşturan maddelerin sentezlenmesi, yaraların iyileşmesi ve tüm organizmanın çoğalmasıdır.

Hayatın gizemleri, tarihteki tüm insanları etkilediğinden; insanın fiziksel yapısı, bitkiler ve hayvanlar hakkındaki araştırmalar tüm toplumların tarihlerinde yer bulur. Bu kadar ilginin bir kısmı, insanların hayata hükmetme ve doğal kaynakları kullanma isteğinden gelmektedir. Soruların peşinden koşmak, insanlara, organizmaların yapıları hakkında bilgi kazandırdı ve de yaşam standartları, zamanla yükseldi. İlginin bir diğer kısmı ise, doğayı kontrol etme isteğinden çok, onu anlama isteğinden gelmektedir. Bu araştırmaların ilerletilmesi, bizim Dünya hakkındaki düşüncelerimizi değiştirmiştir.

zebra ve impala sürüleri
Masai Mara ovasında toplanan zebra ve impala sürüleri.

Felsefe'de

Canlıların içerisinde yaşam soyutlamasını yapabilen ve kendi yaşamını anlamlandırmaya çalışan tek türün Homo sapiens olduğu kabul edilir. Günümüze dek pek çok filozof yaşamı farklı bakış açılarıyla tanımlamaya, açıklamaya çalışmıştır. Yaşamın anlamı üzerine birçok tartışma sürdürülmüştür. Örneğin spiritüalistlere göre yaşamın amacı ruhsal tekamüldür. Bununla birlikte, kimilerine göre yaşamın bir anlamı olması gerektiği kuşkuludur.

Yaşamın başlangıcı (kaynağı) ile ilgili kuramlar

Abiyogenez

Aristo canlının, cansız maddelerden kendiliğinden oluştuğuna inanmaktaydı. Bu görüşe göre döllenmiş yumurtada, kum tanelerinde, çamurda ve havada kısaca her yerde canlılığı ve çeşitliliği sağlayan aktif öz (aktif prensip) bulunmaktaydı. Bu aktif öz hava ile etkileşime girerek uygun koşullarda canlıyı meydana getiriyordu. Yani canlı, cansız maddelerden birdenbire, her an meydana gelebiliyordu. İlk canlı basit veya kompleks yapılı olabilirdi.

  • Cansız madde + aktif öz + Hava Canlı (Basit veya Kompleks)

Siyah oluşumunda, Glacier Milli Parkı Kambriyen öncesi stromatolitler. 2002'de, UCLA'dan William Schopf bilimsel dergi Nature 'da bu tip jeolojik oluşumların 3.5 milyar yaşında fosilleşmiş alg mikroorganizmaları içerdiğini iddia eden tartışma yaratan bir makale yayımladı. Eğer bu doğru ise, bunlar yeryüzündeki yaşamın bilinen ilk örnekleri olacak.

Doğa bilimlerinde abiyogenez, yaşamın kökeni sorusu, yeryüzünde yaşamın canlı olmayandan nasıl gelişebildiğinin araştırılmasıdır. Bilimsel uzlaşmaya göre abiyogenez 4,4 milyar yıl öncesi ile 2,7 milyar yıl arasında meydana gelmiştir. Bu zaman aralığının başı olan 4,4 milyar yıl öncesi, su buharının sıvılaştığı zamandır. 2,7 milyar yıl öncesi ise, sabit karbon (12C ve 13C ), demir (56Fe, 57Fe, ve 58Fe) ve kükürt (32S, 33S, 34S, ve 36S) izotop oranlarının mineral ve çökeltilerin biyolojik kaynaklı olduğuna, biyolojik göstergelerin ise fotosenteze işâret ettiği zamandır. Bu konu aynı zamanda, Büyük Patlama'dan beri evrenin 13,7 milyar yıllık gelişimi sırasında gerçekleşmiş olabileceği düşünülen, güneş sistemi veya Dünyâ dışından yaşamın kaynaklandığını öne süren panspermia ve dış kaynaklı (eksojen) kuramlarını da içermektedir.

Yaşamın kökeni çalışmaları biyoloji ve insanın doğal Dünyâ'yı anlaması üzerinde çok büyük etkisi olmasına rağmen sınırlı bir araştırma alanıdır. Bu sâhâdaki ilerlemeler, araştırılan sorunun önemi yüzünden birçok insanın ilgisini çekse de genellikle yavaş ve aralıklıdır. Önerilen birçok kuram içinde demir-kükürt kuramı (önce metabolizma) ve RNA Dünyâsı Hipotezi (önce genler) en çok rağbet görenlerdir.

Biyogenez

Biyogenez, başka yaşam biçimleri doğuran yaşam biçimi işleyişidir. Örneğin bir örümcek yumurtlayarak başka bir örümcek meydana getirir.

Terim aynı zamanda, yaşamın uygun koşullar altında canlı olmayandan üreyebileceğini, henüz bu koşullar bir bilinmez olarak kalsa da, savunan abiyogenez varsayımının tersine, bir canlı maddenin sadece canlı bir maddeden üreyebileceğini iddia eden varsayım için de kullanılmaktadır.

Panspermia

Bu görüşe göre ilk canlı dünya dışında, yani başka bir gezegende oluşmuştur. Daha sonra bu canlıların spor ya da tohumları gök taşları ile dünyaya taşınmış ve canlılık başlamıştır. Bu hipotez yaşamın uzayda nasıl başladığı ve uzayda başlayan yaşamın dünya'ya ulaşana kadar uzaydaki canlı yaşamı için zararlı olan koşullardan etkilenmeden nasıl dünyaya ulaştığı konularına açıklık getiremez.

Stromatolitler
Siyah oluşumunda, Glacier Milli Parkı Kambriyen öncesi stromatolitler. 2002'de, UCLA'dan William Schopf bilimsel dergi Nature 'da bu tip jeolojik oluşumların 3.5 milyar yaşında fosilleşmiş alg mikroorganizmaları içerdiğini iddia eden tartışma yaratan bir makale yayımladı. Eğer bu doğru ise, bunlar yeryüzündeki yaşamın bilinen ilk örnekleri olacak.

Ototrof görüşü

Bu görüşe göre, ilk canlı kendi besinini üreten ototrof bir canlıdır. Bunlardan da diğer canlılar meydana gelmiştirler. Ototroflar yapısal bileşikleri ve enerji gereksinimleri için fotosentez veya kemosentez yolu ile inorganik moleküllerden organik moleküller üretirler. Buna göre ototroflar gelişmiş canlılardır. Gelişmiş enzim sistemleri olması gerekir. Ancak bu durum evrim teorisine terstir.

Heteretrof görüşü

Heteretrof görüşü, abiyogenez hipotezinin daha geliştirilmiş bir türevi olup evrim teorisinin kökenini aldığı hipotezdir. Bu hipotez ilk canlının cansız maddelerden uzun süren kimyasal evrim sonrasında özel çevre koşullarında oluştuğunu ve kendi besinini kendisini yapamayan basit bir canlı olduğunu öne sürer. İlk canlı, enerji gereksinimlerini karşılamak için gerekli organik molekülleri dış çevreden hazır alan, tüketici bir canlıdır.

Hetetrof görüşüne göre, ilk canlı oluşmadan önce milyarlarca yıl süren kimyasal evrim olmuştur. Bunu biyolojik evrim olan canlıların oluşumu ve değişimi dönemi izlemiştir.

Hetetrof görüşü evrim teorisine uygundur. Evrim teorisine göre proteinlerin bir kısmı enzim olarak iş görmüş ve oluşan enzimler diğer moleküllerin oluşumunu hızlandırmıştır. Bu ortamda oluşan nükleik asitler, proteinler ile kümeler oluşturarak nükleoproteinleri oluşturmuştur. Nükleoproteinlerde önce koaservat adı verilen ön hücrelere, sonra da kendi kopyalarını yapabilen basit canlılara dönüşmüştürler. Hetetroflardan otoroflar gelişmiştir. Fotosentez sonucu atmosferde oksijen birikmesi ile oksijenli solunum yapan canlılar oluşmuştur.

Canlı oluşmadan önce inorganik maddelerden organik maddeler evrimleşmiştir. İlk atmosferde serbest oksijen gazı yoktu. Oksijen, su ve diğer oksitlere bağlı durumda idi. Canlılar enerjiyi organik maddelerden oksijensiz solunum (Fermantasyon) yaparak elde etmiştirler. Bugünkü atmosferde %78 azot, %21 oksijen, %1 çeşitli gazlar bulunur.

Koaservat, iyonlaşan protein veya proteine benzeyen maddelerin su moleküllerini çekerek dış ortamdan bir zarla ayrılmaları sonucu oluşan kümelerdir. Muhtemelen ilk canlı koaservatlardan oluşmuştur.

Bu hipotezi desteklemek için Millerin yaptığı deney sonucunda ortama konulan amonyak, metan, hidrojen ve su moleküllerinden, elektrik ile; amino asit, üre, asetik asit, laktikasit gibi organik maddeleri oluştuğunu laboratuvar ortamında görmüştür. Bu deney ilk canlı nasıl oluştuğu sorusuna cevap vermez; ancak canlı oluşmadan önce inorganik maddelerden organik maddelerin nasıl oluştuğuna cevap verir.

Yaşamın sınıflandırılması

Bilimsel sınıflandırma veya biyolojik sınıflandırma, biyologların yaşayan veya soyu tükenmiş canlılara ait türleri nasıl gruplandıracaklarına veya kategorize edeceklerine dair bilimsel temelleri ortaya koyar. Modern sınıflandırma, Carolus Linnaeus'un, türlerin fiziksel özelliklerine göre sınıflandırılması sistemini temel alır. Bu sınıflandırma Linnaeus'dan beri Darwinci prensibin genel kuralları ışığında birçok düzenlemeye uğramıştır. Moleküler sınıflandırmanın, kullandığı DNA analizi yöntemi ile bu sınıflandırmanın birçok ilkesi de değişmiştir ve değişmeye devam etmektedir. Bilimsel sınıflandırma bir bilim olarak taksonomi veya sistematik ile ilişkilidir.

Biyolojik sınıflandırma hiyerarşisinin sekiz ana taksonu. Aradaki küçük sınıflandırmalar gösterilmemektedir.

Dünya dışı yaşam

Dünya dışındaki gökcisimlerinde yaşamın var olup olmadığı astrobiyoloji biliminin konusu dahilindedir ve varlığı hala varsayımsaldır. Henüz Dünyâ hâricinde herhangi bir gökcisminde bilim çevrelerince kabul görmüş, kayda değer bir yaşam kanıtı bulunamamıştır. Dünya dışında yaşamın başlangıcına dair farklı tahminler vardır. Bir görüşe göre yaşam evrenin farklı yerlerinde ayrı ayrı ortaya çıkmıştır. Bir diğer görüş ise panspermiadır, buna göre yaşam evrende bir noktada bir kez ortaya çıkmış ve yaşama uygun gezegenlere yayılmıştır. Sözü edilen dünya dışı yaşam biçimleri bakteriyel formların basitliğinden insansı akıllı varlıkların karmaşıklığına kadar her seviyede olabilir.

Yaşamın sona ermesi

Ölüm

Ölüm, bir canlı varlığın (insan, hayvan ve bitkinin) hayâtî faaliyetlerinin kesin olarak sona ermesidir. Canlı varlıkların herhangi bir dokusunun canlılığını kaybetmesine de ölüm denir. Canlının ölümünden bahsedebilmek için, hayati faaliyetlerin bir daha geri gelmemek üzere sona ermesi şarttır. Zira boğulma, donma, zehirlenme tehlikesi geçiren ve kalbi duran kişilerde suni teneffüs ve kalp masajı yapılarak, durmuş gibi görünen solunum ve dolaşım fonksiyonlarının tekrar başlatılması çok kere mümkün olmaktadır. O halde kalp ve solunumun bir süre durması ölüm demek değildir.

Panspermia hipotezi
Panspermia hipotezi

Soyun tükenmesi

Soy tükenmesi, biyolojide ve ekolojide, bir türün veya cinsin varlığının sona ermesi, biyosferin küçülmesidir. Doğal süreçte türlerin soyu, genellikle milyon yıl ölçeğinde, sürekli olarak tükenir. Soy tükenmesi, birçok farklı nedene dayandırılabilir (besin kıtlığı, bireyler, varyeteler veya türler arası rekabet, iklim değişimi vb.).

Fosiller

Fosil, havayla teması aniden kesildiği için korunabilmiş canlı kalıntılarına verilen genel addır. Kabuk, kemik, diş, tohum, yaprak ya da bir hayvan veya bitki fosili milyonlarca yıl öncesindeki canlı yaşam hakkında bilgi verir. Fosilleri ve fosilleşmeyi araştıran bilim dalına paleontoloji adı verilir. Latince fodare, kazmak sözcüğünden türemiştir; kelime anlamı "kazı sonucu topraktan çıkarılmış cisim" iken, bilimsel anlamı "canlıların taşlaşmış kalıntıları" olmaktadır. Çökelti içindeki kalıntılardır; magmatik yapılarda bulunmazlar.

AMNH'de Tyrannosaurus'un montelenmiş iskeleti
AMNH'de Tyrannosaurus'un montelenmiş iskeleti

yaşam ne demek TDK sözlük anlamı ve açıklaması nedir?

isim

Doğumla ölüm arasında yaşanan süre, ömür, hayat(I).

Felsefe Terimleri Sözlüğü - 1975

Türkçe: hayat, İngilizce: life, Fransızca: vie, Almanca: Leben, Diğer: Yun. bios, Latin: vita

Cansız özdekten de, tinsel varlıktan da ayrı olarak canlıların (organizmaların) varlık biçimi ve varlık alanı; canlıların temel özelliği. Belirtileri: kendi kendine devinim, beslenme, çoğalma, üreme, etki ve tepki gösterme. Ancak, canlı ile cansız arasındaki kesin sınırı göstermek için henüz bilimsel araçlar tam yeterli değil. Örneğin, virüslerin en aşağı basamaktaki canlı varlıklar mı, yoksa kimyasal bir özdek mi olduğu henüz araştırma konusu; günümüzde canlı sorunu Aristoteles'in entelekheia kavramı ile ya da dirimsel etken (dirimselcilik) aracılığı ile çözülmeye uğraşılıyor. 2. Ölümün karşıtı: Varlıkların doğuşlarından ölümlerine dek uzanan her türden (özellikle beslenme, çoğalma) olayların bütünü. 3. (Fizikötesi bir ilke olarak:) a. Tini, düşünceyi de içine alan tümüyle doğal varlıklar, b. Doğa ve tin ilkesi olarak, her ikisinin kökü. c. Doğaya da egemen olan tinsel güç ya da doğayı da yaratan tanrısal güç olarak evrensel dirimlilik ilkesi. 4. Özel olarak insan yaşayışı için de kullanılan terim: a. Belli bir zaman sınırı içinde yaşanmış olan bedensel, ruhsal, tinsel olayların birliği, b. Biçim kazanmış yaşantıların tümü. c. Değerleri gerçekleştiren, insanın varoluşuna anlam veren ilke. d. İnsanın tinsel, tarihsel eylemlerinin tümü (Dilthey'de).

Fizik Terimleri Sözlüğü - 1983

İngilizce: lifetime, Fransızca: durée de vie, Almanca: Lebensdauer

Bir temel parçacığın oluşumu ve yok oluşu arasında geçen ortalama süre.

Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu - 2007

life

yaşam

TDK kişi adları sözlüğü

Köken: Türkçe, Cinsiyet: Kız

Doğumdan ölüme kadar geçen süre, hayat.

Köken: Türkçe, Cinsiyet: Erkek

Doğumdan ölüme kadar geçen süre, hayat.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski