Garipnâme (Garib-name), Âşık Paşa'nın ünlü 12.000 beyitlik ahlakî, felsefî, psikolojik, tasavvufî mesnevîsidir. Tasavvufun yanında Türklerin eski kahramanlık ve Alplik devirlerini terennüm eden sosyal varlıkların tablosunu çizen, Türk dilinin arı, katıksız örneklerini yaşatan bir eserdir. Ayrıca eser aruz ölçüsüyle yazılmıştır ve 10 bölümden oluşmaktadır.
Dönemi
Eser 1329 yılında yazılmıştır. Süleyman Çelebi'nin Mevlid eserini etkilemiştir. Sürekli Türkçeye önemi vurgulayan bir şair olan Âşık Paşa bu eseri Türkçe kaleme almıştır. Eser döneminin en önemli Türkçe eserlerinden olup o dönem için Türkçenin en güzel örneklerinden birisi olarak öne çıkar.
Eser Anadolu'daki tasavvuf anlayışı açısından büyük önem taşır. Ana konusu tasavvuf ve dîndir. Dînî öğütler içeren eser sadece Türkçe açısından değil dönemin dînî anlayışının anlaşılması açısından da önemlidir.
Garibnâme'den bir örnek
Kamu dilde var idi zabtı üsul
Bunlara düşmüş idi cümle ükul.
Türk diline kimseler bakmaz idi
Türklere herkes könül akmaz idi.
Türk dahi bilmez idi bu yolları
İnce yolu, ol ulu menzilleri
Bu Garibnâme eğer geldi dile
Kim bu dil ehli dahi beni bile.
Yol içinde bir-birini vermeye.
Dile bakıp maniyi hor görmeye.
Ta ki mahrum kalmaya Türkler dahi
Türk dilinde anlayalar ol Hakkı.
Maniyi bir dilde sanmın siz heman,
Cümle diller anı söyler bigüman.
Cümle dilde söylenen ol sözdürür
Cümle gözlerden gören ol gözdürür.