Tağşiş, değerli madenlerin içerisine daha değersiz olanlarına katılarak gerçek değerinin düşürülmesi işlemidir. Böylece üzerinde yazılı olan değer aynı kalsa da gerçek değeri düşmektedir. Örneğin altın için “Ayar” kavramı içerisine katılan yabancı madenlerin oranını ifade eder. Ayar yükseldikçe altının oranı artmaktadır. (24 Ayar en kaliteli olandır.) Altına genellikle bakır katılır. Fakat bu durum rengini değiştirerek kızıllaşmasına neden olur. Günümüzde bozuk paraların gerçek değeri ihmal edilir. Çünkü göreceli olarak değersiz madenlerden imal edilirler. Önemli olan üzerindeki nominal değerdir.
Osmanlı İmparatorluğunda 19. yüzyıla kadar madeni para, sikke kullanılıyordu. Temel para birimi akçe idi. Mangır veya pul denilen bakır paralar günlük alışverişte geçerliydi. Akçe, gümüştendi.
Büyük işlerde, ihracatta, birikimde ise altın para kullanılırdı. Osmanlı önce başka devletlerin altın parasını dolaşımda tuttu. 17. yüzyıla kadar bu altın sikkelerden en meşhurları yaldız altını, efrenciyye denilen Venedik Dukası'dır. Mısır'dan gelen eşrefi denilen altınlar vardı.
Para sistemi altın ve gümüşe dayanan bir sistemdi. Paranın değeri bu madenlere göreydi. Altın ve gümüş fiyatı değiştikçe kur da değişiyordu, yani sikke fiyatları.
Tağşişte devlet dolaşımdaki sikkeleri toplar, bunların madeni içeriğini azaltır, yeniden piyasaya sürer. 18. yüzyıla kadar bu işlem gümüş parada yapıldı. 1580'in akçesinde 0.61 g olan saf gümüş, Orhan Bey'in ilk akçelerinde 1.04 gramdı. Yüzde 40'lık bir düşüş.
Tağşişin en sık görüleni devletin piyasaya daha fazla para sürerek ek gelir elde etmesidir. Hem devalüasyon, hem ek para basma. Memurların alım gücü düşünce Yeniçerilerle birlikte ayaklanıyorlardı. Beylerbeyi Vakası'nda para işleri sorumlusu Rumeli Beylerbeyi Mehmed Paşa'nın kellesi istenmiş, padişah paşayı asmıştır.
Tağşişten sonra fiyatlar yükselirken satın alma gücü düşer, hayat pahalılığı artardı. Ayrıca yerli paranın bu düşüşüyle piyasaya Avrupa paraları girer, bir süre sonra onların da sahtesi ürerdi.
Akçe gitgide düştü ve kullanılamaz hale geldi. Para adıyla üç akçe değerinde bir sikke basıldı. 17. yüzyıl başında 120 akçe değerinde büyük gümüş kuruş tedavüle sürüldü. Temel para birimi Osmanlı kuruşu oldu. Ama yüzyıl sonunda yüzde 80 devalüasyona uğramıştı. Tağşişlerin sonuçları: Devlet gelirlerinin önce artmış görünmesi sonra düşmesi, yabancı sikkelere kaçış, kalpazanlık, devletin iç piyasalardan borç almasını güçleştirme ve en önemlisi siyasal muhalefet. Devlet, yeniçerileri yok ederek tağşişe devam etti.
![]() |
| M.Ö. 64'te Nero döneminden itibaren Romalılar gümüş sikkelerini o kadar sık tağşiş ettiler ki M.S. 3. yüzyıl sonlarında paralarında neredeyse hiç gümüş kalmadı. |
tağşiş ne demek TDK sözlük anlamı ve açıklaması nedir?
isim, eskimiş, (tagşi:şi), Arapça taġşīş
Bir şeyin içine başka bir madde karıştırma, katıştırma.
İktisat Terimleri Sözlüğü - 2004
bk. ayarını düşürmek
Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü -
İngilizce: dabasement, adulteration
1. Yemde doğal olarak bulunabilen fakat hayvanlara zararlı etki yapmayacak düzeylerde olanların dışında yemlere zehirli ve zararlı olabilecek madde, yabancı ot tohumu, besleme değeri olmayan madde, emniyetli olmayan pestisit veya kimyasal madde; tolerans sınırını aşacak miktarlarda boya, konservatif vb. katkı maddelerinin katılması; yemdeki değerli maddelerin tamamı veya bir kısmı yerine daha az değerli maddelerin katılması işlemi.2. Herhangi bir gıdanın veya malzemenin özelliklerini bozacak bir şeyle karıştırılması, hile.
İlaç ve Eczacılık Terimleri Sözlüğü - 2014
İngilizce: adulterated
katışık
Kelime Kökeni
Arapça ġşş kökünden gelen taġşīş "kandırma, özellikle paranın ayarını bozarak sahtekârlık etme" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça ġaşşa "kandırdı, sahtecilik yaptı" fiilinin tefˁîl vezni (II) masdarıdır.
Tarihte En Eski Kaynak
[ Meninski, Thesaurus (1680) ]

