Girlboss (Kız Patron) Nedir?
Girlboss kelimesi, erkek egemen iş dünyasında kendi yolunu açan ve başarısı bu düzene karşı konumlanan kadınları tanımlamak için kullanılan modern bir terimdir. “Kız patron” olarak da çevrilebilir. Bu kavram, özgüvenli, yetenekli ve kariyerinde başarılı olan; başkası için değil, kendi hedefleri için çalışan kadınları ifade eder. Benzer bir terim de “boss babe” (patron kız) olarak kullanılır.
{tocify} $title={İçindekiler}
Kavramın Kökeni
“Girlboss” kelimesi, 2014 yılında Sophia Amoruso’nun aynı adlı kitabıyla popüler hale geldi. Amoruso’nun kitabı ve daha sonra çekilen dizi, kadınların iş dünyasında güçlü ve bağımsız bireyler olabileceğini vurguluyordu. Ancak zamanla bu kavram, feminist çevrelerde eleştirilmeye başlandı.
Eleştirmenlere göre “girlboss” anlayışı, erkeklerin kapitalist düzen içinde elde ettiği gücü yıkmak yerine, bu gücü kadınların almasını hedefliyor. Bu da sistemi değiştirmek yerine sadece cinsiyetini değiştiriyor. Dolayısıyla kavram, zamanla ironi ve alay konusu haline geldi.
Tarihi
2014’te Amoruso’nun kitabıyla başlayan bu akım, kısa sürede pazarlama dünyasında güçlü bir trend oldu. “Güçlü kadın” temalı reklamlar, kitaplar ve sosyal medya paylaşımları hızla yayıldı.
Ancak 2019’dan itibaren kavrama yönelik eleştiriler arttı; birçok kişi “girlboss” terimini yapay ve yüzeysel bulmaya başladı.
Amoruso bile 2022’de attığı bir tweet’te “Lütfen artık girlboss kelimesini kullanmayın” diyerek bu söylemden uzaklaştığını duyurdu.
Bazı eleştirmenler, “girlboss” anlayışının bireysel başarıya odaklandığını ve ataerkil sistemin köklü sorunlarını göz ardı ettiğini savunuyor.
Yine de bazı yazarlar, bireysel başarıların kutlanmasının, daha adil bir sistem için mücadeleyle çelişmediğini vurguluyor. The Guardian yazarı Martha Gill, “Kadın hareketleri kusurlu bir dünyada değişim için çabalayabilir, ama yine de başarılı kadınları kutlayabilir” diyor.
Tartışmalar ve Kültürel Yansımalar
2020 yılında İngiltere’de bir reklam panosunda yer alan “You do the girlboss thing, we’ll do the SEO thing” (Sen kız patron işine bak, SEO’yu bize bırak) yazısı, kadınları küçümseyici bulundu ve yasaklandı.
Aynı yıl, George Floyd protestoları sırasında bazı kadın yöneticilerin ırkçılık ve kötü yönetim suçlamalarıyla istifa etmesi, “girlboss döneminin sonu” olarak yorumlandı.
The Atlantic yazarı Amanda Mull, bu dönemi “kültürel bir geri tepme” olarak tanımladı.
Time yazarı Judy Berman ise gençler arasında yükselen anti-kapitalist görüşlerin, “girlboss” kavramını “bir şaka veya klişe” haline getirdiğini yazdı.
Bazı sosyal medya kullanıcıları ise terimi ironik biçimde yeniden yorumladı. “Gaslight, Gatekeep, Girlboss” (Manipüle et, sınır koy, kız patron ol) gibi ifadeler, bu kültürün abartılı yanlarını alaya aldı.
2021 yılında Elizabeth Holmes davası sırasında bazı kişiler onu “tam bir girlboss örneği” olarak nitelendirdi. Ancak bu dava, “girlboss” anlayışının ikiyüzlülüklerini de ortaya koydu: yani “kadın girişimci” imajının ardındaki etik sorunları.
Eleştiriler ve Farklı Görüşler
Amanda Mull (The Atlantic) kavramı şöyle özetliyor:
Bir dönem kadınların zenginliği başlı başına ilham kaynağı olarak sunuluyordu. Ancak bu kadınlar, erkek meslektaşları kadar acımasız ve çıkarcı olabiliyordu.
Cinsiyet psikolojisi uzmanı Magdalena Zawisza, “Girlboss” teriminin kadınları güçlendirmek isterken aslında küçülttüğünü söylüyor:
Bu kelime kadına dikkat çekiyor ama aynı zamanda onu çocuksulaştırıyor.
Yani “kadın patron” yerine “kız patron” demek, farkında olmadan kadının gücünü zayıflatıyor.
Benzer şekilde, Wisconsin Üniversitesi’nden Stav Atir, bu tür farklı kelimelerin kadınların liderlikte “istisna” olarak algılanmasına yol açtığını belirtiyor.
Elle yazarı Gargi Agrawal, “girlboss” anlayışının cinsiyetçilik, ırkçılık ve sınıf ayrımcılığını beslediğini savunuyor.
Gazeteci Vicky Spratt ise bu kavramı “parıltılı bir Truva atı” olarak tanımlıyor:
Kadın gücünden korkmasaydık, bu gücü daha kabul edilebilir hale getirmek için pembeye boyamazdık.
Vice yazarı Hannah Ewens, “girlboss” fikrinin kökeninin 1980’lerin “güçlü iş kadını” imajına dayandığını söylüyor.
Emma Maguire da benzer biçimde, bu anlayışın aslında feminist kazanımların bir sonucu olduğunu ancak zamanla yüzeysel bir gösterişe dönüştüğünü belirtiyor.
Bu bakış açısına göre, “girlboss” ideali kadını gerçekten özgürleştirmek yerine, erkeklerin kurduğu kapitalist düzenin içinde “başarılı bir dişi versiyon” yaratıyor.
Örnekler ve Yansımalar
Ewens, Paris Hilton, Gwyneth Paltrow, Jessica Alba ve Sarah Michelle Gellar gibi isimleri “girlboss” örnekleri arasında sayıyor.
Amanda Mull ise “The Wing” adlı kadın çalışma alanını “girlboss’ların kuluçka merkezi” olarak tanımlıyor.
Eski Teen Vogue editörü Samhita Mukhopadhyay, “İş dünyasında kadınlar hep etiketlerden kaçınmak zorunda kaldı — ve şimdi ‘girlboss’un ölümü, kadınlar için yeni bir tuzak haline geldi” diyor.
Sonuç
“Girlboss” kavramı bir dönem kadın gücünün simgesi olarak görülse de, zamanla kapitalist düzenin bir pazarlama ürünü haline geldi.
Bugün bu terim, çoğu kişi için artık ironi, yapay feminizm veya tüketim kültürüyle özdeşleşmiş durumda.
Gerçek güç ise, sistemin kurallarını taklit etmekte değil, onları sorgulayıp değiştirebilmekte yatıyor.
Kaynakça
- Wikipedia – “Girlboss” maddesi 👉 https://en.wikipedia.org/wiki/Girlboss
- The Atlantic – Amanda Mull, “The End of the Girlboss”, 2020
- Time Magazine – Judy Berman, “The Rise and Fall of the Girlboss”, 2021
- The Guardian – Martha Gill, “Feminism Can Celebrate Success and Push for Change”, 2021
- Vox – Alex Abad-Santos, “How ‘Gaslight, Gatekeep, Girlboss’ Became the Internet’s Favorite Joke”, 2021
- Vice – Hannah Ewens, “The Girlboss Era Is Over”, 2019
- Elle – Gargi Agrawal, “Why the Girlboss Idea Is Problematic”, 2022
- The Conversation – Emma Maguire, “The Real Meaning of the Girlboss”, 2021
