Tradwife (Geleneksel Eş) Nedir?
Tradwife (İngilizce traditional wife – geleneksel eş) terimi, geleneksel cinsiyet rolleri ve evlilik anlayışını benimseyen kadınları tanımlamak için kullanılır. Bu kadınlar genellikle ev işlerini üstlenir, eşlerinin ve ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanır. Bazıları kariyerlerini bırakıp tamamen ev yaşamına yönelir.
Son yıllarda “geleneksel ev kadını” anlayışı, özellikle sosyal medya sayesinde popüler hale geldi. TikTok, Instagram ve YouTube gibi platformlarda kadınlar ev işleri yaparken, yemek pişirirken ya da çocuk bakarken video paylaşıyor; bu paylaşımlar genellikle 1950’lerin ya da Viktorya döneminin ev hanımı havasını yansıtıyor.
{tocify} $title={İçindekiler}
Kökeni
“Tradwife” kelimesi “traditional” (geleneksel) ve “wife” (eş) kelimelerinin birleşiminden oluşur.
Bu kavram 2020’li yılların başında popülerleşti. Özellikle Nara Smith ve Hannah Neeleman gibi içerik üreticileri bu hareketin tanınmasını sağladı.
Bu akım, feminizmin son dalgalarının daha çok iş dünyasındaki kadınları öne çıkarmasına tepki olarak da görülebilir. Evde olmayı, çocuk yetiştirmeyi ve aileyle ilgilenmeyi tercih eden birçok kadın, “tradwife” içerikleriyle kendini ifade etmeye başladı.
Kavramın öncülerinden biri olan Alena Kate Pettitt, kadınların evde olmasını savunan iki kitap yazdı ve BBC’ye verdiği röportajla tanındı. Ancak daha sonra “tradwife” akımının kontrolden çıktığını ve yanlış anlaşıldığını dile getirdi. Pettitt, aslında feminizmin kadınlara seçme hakkı tanıması gerektiğini savunuyor.
Tradwife Tarzı ve Estetiği
Tradwife anlayışı, eşin evde kalıp aileye ve çocuklara odaklanmasını savunur.
Bu kadınlar genellikle 1950’lerin tarzını çağrıştıran elbiseler, önlükler ve topuklu ayakkabılar giyer. Evleri pastel renklerle dekore edilmiştir. Bazıları daha “doğaya dönüş” tarzını benimser.
Bu estetik, hem moda hem de ev dekorasyonunda etkili olmuştur.
Sosyal Medya ve Popülerlik
Tradwife akımı, büyük ölçüde sosyal medya üzerinden yayılmıştır.
TikTok, Instagram, YouTube ve hatta Reddit gibi platformlarda geleneksel yaşam tarzı içeren videolar milyonlarca izlenme alıyor. “Bir günüm nasıl geçiyor?” gibi videolarda kadınlar yemek yapıyor, ev topluyor, çocuklarıyla ilgileniyor ve kocalarının yemeklerini hazırlıyorlar.
Ancak bu içerikler, kadınların sadece evde kalması gerektiğini savunan muhafazakâr bir bakış açısını da güçlendirebiliyor.
Bazı araştırmalar, “tradwife” içeriklerini izleyen kullanıcıların aynı zamanda komplo teorisi videolarına da yönlendirildiğini göstermiştir.
Eleştiriler
Tradwife içerikleri yüzeysel olduğu gerekçesiyle eleştiriliyor. Bazı eski “tradwife” fenomenleri bile, sosyal medyada sergilenen yaşamın gerçeklikten uzak olduğunu kabul etti.
Örneğin 2025’te “Patriarchy Hannah” adlı fenomen, 14 çocuklu muhafazakâr bir anneymiş gibi davrandığı için özür diledi.
Tarih profesörü Marissa C. Rhodes ise birçok “tradwife” fenomeninin geçmiş dönem kadın yaşamlarını yanlış yansıttığını söylüyor.
Ev ve Aile Yaşamı
Tradwife kimliğinin merkezinde ev hanımı olmak vardır.
Bu da yemek yapmak, temizlik, çamaşır, bahçe işleri ve özellikle çocuk yetiştirme gibi sorumlulukları içerir.
Bazı Katolik kadınlar, geleneksel değerlerini göstermek için kilisede başörtüsü (peçe) takmayı da tercih ediyor.
Ekonomi ve Finansal Roller
Birçok “tradwife”, evin finans yönetimini eşine bırakır; kendisi ise gıda ve ev ihtiyaçlarıyla ilgilenir.
Kanadalı eski güzellik kraliçesi Cynthia Loewen, tıp kariyerinden vazgeçip ev kadını olmayı seçmiş ve bundan mutluluk duyduğunu belirtmiştir.
Ancak paradoksal olarak, birçok “tradwife” sosyal medyadan gelir elde eder.
Örneğin Hannah Neeleman, eşiyle birlikte “Ballerina Farm” adlı bir şirketin ortak CEO’sudur.
Bu durum, aslında “evde kalma” idealinin ekonomik bir güç olmadan tam olarak mümkün olmadığını da gösteriyor.
“Girlboss” Karşıtı Bir Akım
Tradwife anlayışı, bir bakıma “girlboss” kültürüne tepki olarak doğmuştur.
Girlboss kavramı, kadınların iş dünyasında güçlü olmalarını savunan bir feminizm biçimiydi. Ancak bazı eleştirmenler, bunun sadece bireysel başarıya odaklandığını, sistemi sorgulamadığını savunur.
Tradwife akımı ise, “çalışmak istemeyen kadınlar” için bir karşı kültür olarak ortaya çıktı.
Bununla birlikte, evdeki emek de çoğu zaman görünmez kalıyor ve sosyal medyada bu emeğin zorluğu yerine yalnızca estetik yönü öne çıkarılıyor.
Irk ve Demografi
2025’te yapılan bir araştırmaya göre TikTok’taki “tradwife” içerik üreticilerinin yarısı beyaz, diğer yarısı ise farklı etnik kökenlerden.
Bazı siyahi kadınlar da “geleneksel evlilik” kavramını kendi kültürel çerçevelerinde yeniden yorumluyor.
Bu yaklaşım, aşırı çalışmaya karşı bir özgürleşme yolu olarak görülse de, kapitalizmin yarattığı yapısal sorunları göz ardı ettiği gerekçesiyle eleştiriliyor.
Siyaset ve İdeolojik Yönler
Tradwife akımı zaman zaman aşırı sağ görüşlerle ilişkilendirilmiştir.
Bazı araştırmalar, bu hareketin beyaz üstünlüğü, antisemitizm ve aşırı muhafazakâr düşüncelerle iç içe geçtiğini gösteriyor.
Ancak tüm “tradwife” kadınların aşırı sağcı olduğu söylenemez.
Birçok kişi bunu sadece kişisel bir tercih olarak görüyor ve politik yönü reddediyor.
Yine de bazı feminist yazarlar, “geleneksel değerler” vurgusunun farkında olmadan ataerkil ve ırkçı ideolojileri güçlendirdiğini savunuyor.
Feminizmle İlişkisi
Tradwife kültürü ile feminizm arasındaki ilişki karmaşık.
Bazı kadınlar bunu feminizme bir tepki olarak, “eski değerlere dönüş” şeklinde yorumluyor.
Bazı feministler ise “tradwife” anlayışının “zehirli kadınlık” (toxic femininity) ya da içselleştirilmiş cinsiyetçilik örneği olduğunu öne sürüyor.
Özetle, “tradwife” hareketi modern dünyada kadın kimliği ve aile yaşamı üzerine süren tartışmaları yeniden alevlendirmiş durumda.
Bir yanda özgür bir tercih olarak görülürken, diğer yanda toplumsal cinsiyet rollerini geriye götüren bir nostalji akımı olarak eleştiriliyor.
