Şiilik

 

Şiilik

Şiîlik, Şia veya Şiatül Ali, (Arapça: اَلشِّيعَة eş-Şia, Farsça: شِیعَه Şia), Ali ile birlikte onun soyundan gelen imamların günahsızlığına, yanılmazlığına ve bizzat Allah tarafından halife olarak seçildiğine inanan İslâm mezhebi. Sünnilikten sonra gelen ikinci geniş nüfusa sahip mezheptir ve İslam dünyası içerisinde %10-15'lik bir kısmı oluşturur. Şiîlik sözcüğü, Câferîlik ile eş anlamlı olarak kullanılabilmekteyse de Şiîlik veya Şiâ, hilâfet veya imamet sorununda tarihsel olarak "Ali'ye yandaş olan kişiler" anlamına gelmektedir. Başlangıç dönemindeki bu ayrılık, daha sonraki devirlerde kendi kavramsal ve teolojik alt yapısını oluşturarak mezhepleşmiştir.

{tocify} $title={İçindekiler}

Etimoloji

"Şia" terimi "takipçiler" veya "izdeşler" anlamına gelen Arapça شيعة kelimesinden gelmektedir. Tarihteki kullanım "Şiât-u Ali", yani "Ali'nin takipçileri" anlamına gelen شيعة علي ifadesinin kısaltılmış formudur. Sünnî kaynaklar, bu terimin Muhammed'in ölümünü takip eden yıllarda kullanılmaya başlandığına, Şiiler ise daha önce de kullanıldığına inanırlar.

Şiî İslam inancında Ali'nin çok özel bir yeri vardır. Şii amentüsünde bulunan imamet anlayışına göre İslam peygamberi Muhammed öldükten sonra onun yerine imam/halife olması gereken kişi Ali'dir ve imamet Ali'nin soyundan devam eder.

Kolları

Şiilik akımı değişik fikirler barındırmaktadır. Ortak noktaları, Muhammed'in ölümünün sonrasında imamet veya halifelik makamının Ali ile başlamak üzere O’nun soyundan gelen insanlara ait olduğunu kabul etmektir.

Şiiliğin dalları
Şiiliğin dalları

Şiiler arasında İmamet hakkında farklı görüşler var oluuğundan Şiilik genel olarak üç kategoriye ayrılmaktadır:

Zeyd’îyye (Beşçiler)

    Ana madde: Zeydîlik

Zeydîler, Muhammed'den sonra İmamların sıralamasının şu şekilde olduğuna inanırlar: Ali el-Mûrtezâ, Hasan bin Ali, Hüseyin bin Ali, Ali bin Hüseyin (Ali Zeyn el-Âb’ı-Dîn), Zeyd bin Ali.

Daylam ve Taberistan bölgesinde 864 yılından 928 yılına kadar hüküm süren Alavîler adındaki devlet, tarihte kurulmuş olan ilk Zeydî devletidir. Tarihte değişik Zeydî inançları ortaya çıkmıştır. Günümüzde Zeydîler en yoğun olarak Yemen'de yaşamaktadırlar.

İsmâ‘il’îyye (Yediciler)

    Ana maddeler: İsmailîlik, Yedicilik, İmâmet (Nizârî i'tikadı) ve İmâmet (Mustâ‘lî i'tikadı)

İsmâ‘ilîler'e göre, İmâmet sıralaması şöyledir: Ali el-Mûrtezâ, Hasan bin Ali (Nizârîler'e göre İmâm değildir), Hüseyin bin Ali, Ali bin Hüseyin (Ali Zeyn el-Âb’ı-Dîn), Muhammed el-Bakır, Cafer es-Sadık, İsmâil bin Câ'fer el-Mûbarek, Muhammed bin İsmâ‘îl eş-Şâkir.

İsmâ‘ilîler'in "İmâmet" konusunda değişik inanca sahip farklı kolları ve inanç grupları vardır. Yediciler ve Karmatiler'e göre İsmâil bin Câ'fer el-Mûbarek'in son imâm olduğuna inanılırken Mustali fıkhında Yirmibirinci İmâm olan "Et-Tâyyîb Ebû’l-Kâsım" gayba hâlinde saklanan son imâmdır. Nizârîler olarak bilinen İsmâilî grupları ise imâmetin İsmâil bin Câ'fer el-Mûbarek'in soyundan gelen kişiler ile günümüze kadar devam ettiğine inanırlar. Tarihte Fâtımîler ilk İsmâilî devletidir. İsmâ‘ilîler, Safevîler dönemine kadar dünya Şiiliğinin çoğunluğunu oluşturmaktaydı. Günümüzde İsmailîler sayıları çok fazla olmamakla birlikte özellikle Hindistan, Pakistan, İran, Afganistan, Tacikistan coğrafyalarında ve Suriye'de yaşamaktadırlar.

İsnâaşeriyye (Onikiciler) ve On İki İmâm

    Ana maddeler: İsnâaşeriyye, Safevîler, Kızılbaşlar, Nadir Şah ve Câferîlik

Onikiciler'e göre İmâmet sıralaması şöyledir: Ali el-Mûrtezâ, Hasan bin Ali, Hüseyin bin Ali, Ali bin Hüseyin (Ali Zeyn el-Âb’ı-Dîn), Muhammed el-Bakır, Cafer es-Sadık, Musa el-Kâzım, Ali er-Rıza, Muhammed el-Cevâd, Ali Naki, Hasan el-Askerî, Muhammed Mehdi.

Onikiciler, Safevîler döneminden beri Şiiler arasında çoğunluktadırlar. Onikici olan birçok inanç bulunmaktadır. Bunların en yaygını Câferîlik mezhebidir. Bunun dışında Nusayrîlik, Anadolu Aleviliği, Bektaşîlik, Ehl-i Hak, Malang, Nurbakşî tarikatı gibi inanışlar da Onikicidir. Ama Câferîler, Câferîlik mezhebinden başka hiçbir mezhebin Şiî olduğunu kabul etmez. Diğer on ikici inanışların ve yedici inanışların İslâm dışı olduğuna inanır. Şiî mezhebi olan Zeydî Mezhebi'ni Müslüman saymakla beraber "hak" bir mezhep olmadığına inanırlar.

On İki İmam

    Ayrıca bakınız: On İki İmam

  1. Ali bin Ebu Tâlib (600–661), "Emir ül-Mü'minin" olarak da bilinir
  2. Hasan bin Ali (625–669), Hasan al Mücteba olarak da bilinir.
  3. Hüseyin bin Ali (626–680), Husayn al Şehid, Şah Hüseyin veya Husayn al Şaheda olarak da bilinir.
  4. Ali bin Hüseyin (658–713), Ali Zeynel Âbidin olarak da bilinir.
  5. Muhammed bin Ali (676–743), Muhammed el-Bakır olarak da bilinir.
  6. Cafer bin Muhammed (703–765), Cafer-i Sadık olarak da bilinir.
  7. Musa bin Cafer (745–799), Musa el-Kâzım olarak da bilinir.
  8. Ali bin Musa (765–818), Ali er-Rıza olarak da bilinir.
  9. Muhammed bin Ali (810–835), Muhammad el-Cevad veya Takî olarak da bilinir.
  10. Ali bin Muhammed (827–868), Ali Naki veya El-Hâdî olarak da bilinir.
  11. Hasan bin Ali (846–874), Hasan el-Askerî olarak da bilinir.
  12. Muhammed bin Hasan, Muhammed Mehdî olarak da bilinir. Şiî inancına göre çocuk yaşından beri hâlen kayıp olup (gaiba) Kıyamet yaklaşınca ortaya çıkacaktır.

Onikicilerin en yaygın mezhebi Câferîliğin öğretisi

    Ana madde: Câferiyye Şiiliği

İman'ın Şartları (Usûl el-Dîn)

  • Tevhid: Allah´ın birliği
  • Adalet: Allah´ın adil oluşu
  • Nübüvvet: Allah´ın tüm insanlığa dini öğretmek için mükemmel ve yanılmaz 124.000 peygamber atadığı.
  • İmamet (Liderlik): Allah´ın insanlığa rehberlik edecek belirli liderler (12 Masum İmam) atadığı
  • Mead (Kıyamet, Hüküm Günü): Allah´ın Kıyamet Günü insanları dirilteceği, mizan, hesap, sırat, Cennet, Cehennem'in hak olduğu inancı.

Hasan, Ali, Hüseyin ve Abbas bin Ali
Oturanlar: Hasan, Ali ve Hüseyin, sağı ve solunda ayakta kalan ise Kerbela Hadisesi'nde ölen Abbas bin Ali (Kaçar dönemi hat sanatı eseri, 19. yüzyıl)

İslam'ın Şartları (Furû el-Dîn)

  • Namaz: Günde beş kez ezan ile icra edilen ibâdet
  • Oruç: Ramazan ayında oruç tutmak. Şiiîik'te günbatımı, Güneş'in tam batımı anlamına geldiği için Sünnîlerinkine göre iftar vakti bir miktar gecikir.
  • Hac: Mekke'de, Kâbe bölgesinde hac ibadetinin gereklerini yerine getirmek. Şiîlere göre hac, sadece Kâbe'ye yapılır. Şiîlik'te hac bittikten sonra Medine'deki Muhammed'in ve imamların mezarları ziyaret edilir. Bunun dışında Necef'teki Ali Türbesi ve Kerbelâ'daki Hüseyin Türbesi, Onikicilik'te Meşhed'deki İmam Ali Rıza Türbesi gibi türbeler ziyaret edilir. Ancak Şiîlik'te, "hac vazifesi yerine getirildikten sonra Peygamberin ve İmâmların kabirleri de ziyaret edilmelidir" diye bir şart yoktur. Şiîler, Peygamber'in veya imamların kabirlerine yapılacak olan ziyarete de hac demezler.
  • Zekât: Fakirlere dağıtılmak üzere belirli gelir grubuna sahip insanların gelirinden yaptığı yardım.
  • Hums: Gelir ve ganimet mallarının beşte birini belirlenen yerlere vermek, mesela fakirlere ve seyyidlerin fakirlerine vermek.
  • Cihad: Allah adına mücadele etmek. Cihad iki türlüdür. İlki insanın yaşamının her aşamasında iyiyi yerine getirmek adına nefsiyle verdiğidir ki buna "Büyük Cihad" denir. İkincisi de "Küçük Cihad" denilen kişinin dışında olan kötülüklerle mücadelesidir.
  • Emr-i Bil Maruf: İyiliği emretmek,
  • Nehyi Anil Münker: Kötülükten sakındırmak,
  • Tevellâ: Ehl-i Beyti ve onların takipçilerini sevmek,
  • Teberrâ: Ehl-i Beyt'in düşmanlarından kişinin tüm ilişkisini kesmesi.

    Ayrıca bakınız: Aslî deliller ve Fer'î deliller

Câferîlikte sünnet ve hadis anlayışı

    Ana maddeler: Câferiyye Şiiliği ve Sünnîlik

Câferîler, Sünnîlerden farklı olarak sadece imamlar yoluyla nakledilen ve kendilerince peygamberin "gerçek" sünneti olarak tanımlanan sünneti takip ettiklerini ifade ederler.

Câferîlik ve Sünnîliğin kayıtlı şifahi gelenek olan hadislere farklı yaklaşımları ile her iki grubun farklı hadis külliyatları oluşmuştur. Câferî inancına göre Şiîlik ve Sünnîlik arasındaki ayrılma, peygamberin ölümüyle bir kısım Müslümanların Ali'nin önderliğini (hilâfet) benimserken diğerlerinin güçlü bir şekilde Ebû Bekir'i desteklemesiyle başlamıştır. Şiîler, Ali'ye hilâfetin Gâdir-i Hum'da verildiğine ve bu olayın güvenilir kaynaklarda bulunduğuna inanmaktadırlar.

Şeriat veya İslam hukuku kısmen hadise dayalı olduğundan Câferiyye Şiiliği Sünnî hâdis kaynaklarından bazılarını reddederken Sünnîliğin de Şiî hadis kaynaklarından bazılarını reddetmesi, her iki grubun şeriat anlayışlarında farklılıklar doğmasına neden olmuştur.

İmam Ali'nin türbesi (Necef, Irak)
İmam Ali'nin türbesi (Necef, Irak)

Yine Caferîlerde Sünnîlikte reddedilen ve İslam'ın ilk zamanlarında uygulandığı hâlde daha sonra İslam peygamberi Muhammed tarafından tümüyle uygulamadan kaldırıldığına ve yasaklandığına inanılan mut'a nikâhını uygulanmaya devam etmektedir. Câferîler, bunun Ömer bin Hattâb tarafından kaldırıldığını ve peygamber zamanında kabul görülen bir şeyin kaldırılmasının uygun olmadığına inanırlar. Bu inanışa göre peygamberin doğru gördüğü Kıyamet’e kadar doğru, yanlış gördüğü ise Kıyamet’e kadar yanlıştır.

Câferîlikte sünnet, Muhammed'den aktarılan sözlü gelenek olduğu kadar imamlardan aktarılanları da kapsamaktadır. Tabatâî'ye göre "Şia dünyasında en güvenilen ve benimsenen hadis" külliyatı içeriğinde dört bin hadis bulunduran Kuleynî'nin "Al-Kâfî"’sidir. Şiîlerin güvenilir kabul ettiği diğer hadis kaynakları ise

  • İbn-i Babeveyh el-Kummî’nin "Men Lâ Yehduruhül Fakîh" (Bir Fakihin Ortaya Koyduğu Şeyler)
  • Ebu Câfer et-Tûsî'nin "El-İstibsar" ve "Tehzib'ul Ahkâm" kitaplarıdır.

Şiîler, diğer dinî konularda ve hadis konusunda zengin kaynaklara sahiptirler. Fakat bunların çoğu diğer mezheplerce çok fazla dikkate alınmazlar.

Câferî Şiîliğinde önemli günler

  • 18 Zilhicce: Gâdir-î Hum denen yerde Muhammed'in Ali'yi kendisine halife tayin ettiğine inanılan gün
  • 13 Recep: Ali'nin doğum günü = Mevlit
  • 3 Şaban: Hüseyin'in doğum günü = Mevlit
  • 11 Zilhicce: Ali er-Rıza'nın doğum günü = Mevlit
  • 15 Şaban: Muhammed Mehdi'nin doğum günü = Mevlit
  • 10 Muharrem: Aşûrâ
  • 19 - 21 Ramazan: Ali'nin yaralanmasından ölümüne kadar olan süre
  • 28 Safer: Muhammed ve Hasan'ın ölümü
  • 25 Şevval: Altıncı İmâm Câfer-î Sadık'ın ölümü

Sünnîlik ile Şiîliğin ayrılışı

    Ana maddeler: Zeydîlik, İsmailîlik, İsnâaşeriyye, Câferîlik ve Sünnîlik

Sünnî ve Şiî ayrımı İslam peygamberi Ebû’l-Kâsım Muhammed ibn ʿAbd Allâh ibn ʿAbd’ûl-Muttâlib'in 632 tarihinde vefatıyla birlikte başlamıştır. Yaşadığı sürece dinî rehberliğin yanı sıra siyâsî önder vasfını da kendisinde bulunduran Muhammed’in artık hayatta olmayışı, Müslüman toplumu yeni önderin kim olacağı sorusuyla karşı karşıya bırakmıştı. Sakife denilen yerde toplanan bir grup Müslüman, hilâfete Ebu Bekir'i seçmiş, daha sonra “Şiat‘ü Ali” olarak adlandırılacak olan Ali taraftarı bir grup Müslüman da Muhammed'in damadı olan Ali'nin bu göreve daha layık olduğunu ve Ebu Bekir'i seçen grubun hak yoldan saptığını düşünmüştür. Dahası Ebu Bekir'in halifeliği Ali'nin elinden Fatıma'nın evinin basılması ve yakılması ile zorla aldığını iddia ederler.

Zülfikar
Alevilikte ve Şiilik'te önemli bir yere sahip olan Zülfikar isimli kılıcın temsîlî bir resmi.

Peygamberin ölümü üzerinden yaklaşık otuz yıl geçtikten sonra İslam toplumu ilk iç savaşı yaşamıştır. Bu savaş, Müslümanların Emevî taraftarları, Ali taraftarları ve Hâricîler olarak bölünmesine yol açmıştır. Sünnî yaklaşım:

  • Sünnîler ve Sünnîlik - Sünnîler ilk dört halifenin (Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali) Kur'an ve Sünnet'e uygun hak yöneticiler olduğuna, ancak sonradan gelen ve artık saltanata dönüşmüş olan halifeliğin öncekilerin standartlarına uymadığına inandılar. Ancak Sünnî ulemaya göre Müslümanların sonradan gelen otoritelere de itaat etmeleri, iç savaş ve fitnelerden uzak durmaları gerekliydi.

Miras sorunu

Muhammed'in dul eşlerinin yanı sıra Ali ve Fatıma'nın da, Ebu Bekir'in hilafetinden hoşnutsuz olmalarının bir başka nedeni daha vardı. Muhammed öldüğünde geride önemli mal varlığı bırakmadı. Nitekim ondan geriye ne altın, ne gümüş cinsinden bir para, ne bir köle veya câriye, ne de koyun veya deve gibi hayvanlar kalmıştı. Her ne kadar kendisinden geriye bir takım arazilerin veya malların kaldığı nakledilmişse de güvenilir kaynaklarda zikredilen hadisler ve diğer nakiller, Peygamber'in miras bırakmadığını ve kendisinden sonra kalan malların sadaka olarak dağıtılacağını ya da devlet hazinesine nakledileceğini haber vermektedir. Yine de bazı hususlarda anlaşmazlıkların yaşandığı rivâyet edilmiştir. Bunların en meşhuru tartışmaların da odağında olan Fedek Arazisi'dir.

Ebu Bekir'e göre bu mal ve arazilerin gelirinden Peygamber halka yardımlarda bulunuyordu ve dolayısıyla devlete aitti. Ayrıca onun görüşüne göre peygamberler miras bırakmazdı. Ali ise "Muhammed'e gelen veraset ile ilgili vahiylerin Peygamber'in mirasını da kapsadığını iddia ederek bu duruma karşı çıkıyordu. Zîrâ Kur'an'da ölen bir kişinin mirasının nasıl pay edileceği izah edilmektedir. Şiîlere göre Ebu Bekir Muhammed'in dul eşlerine devletten maaş bağlamış, ancak Muhammed'in kanından olan Ali, Fatıma ve İbn Abbas'a o kadarını bile vermemiş ve Ali'nin etki ve nüfuzunu kırmak için bu Fedek Hurmalığı'nın gasp etmişti.

Eşi Fatıma'nın ölümünden sonra Ali, Fatıma'nın Muhammed’in mirasından payını almak için tekrar başvurduysa da başvurusu aynı nedenlerle bir kez daha reddedildi. Bununla birlikte Ebu Bekir'den halifeliği devralan Ömer, Medine'deki arazileri Muhammed'in kabilesi Haşimoğulları adına Ali ve Abbas'a verdi; Hayber ve Fedek Arazisi'ni ise devlet malı saydı. Şiî kaynaklara göre bu durum Muhammed'in soyundan olanlara (Ehl-i Beyt), baskıcı halifeler tarafından yapılan haksızlıkların bir başka örneğidir.

Şiîlik ile Sünnîlik arasındaki anlayış ve uygulama farkları

  • Şiîler, Muhammed'den sonra Hilâfet'in Ali ve soyuna ait olduğunu savunur ve Sünnîlerin meşrû ve dince makbul kabul ettikleri ilk üç halife (Ebu Bekir, Ömer ve Osman'ın) hilafeti Ali'den gasp ettiklerine inanırlar. Yezid'in babası Muaviye konusunda da benzer bir durum söz konusudur; Şiîler, Yezid hakkındaki görüşlerin benzerini Ali'nin hilafetine karşı çıktığı için Muaviye için de sürdürürler, ancak Sünnîler Muaviye'nin bir "içtihad" yaptığını ve içtihadında yanılsa bile Kur'an'ın vahiy kâtibi ve Peygamber'in sahabesinden olduğu gerekçesiyle hakkında kötü ifadede bulunmaktan kaçınırlar. Şiîler ise Muaviye'nin Peygamber'in sahabesinden olmasının daha sonra yaptığı çirkinlikleri örtemeyeceğini ifade ederler.
  • Siyâsî iktidar ve emir sahiplerine itaat: Sünnîlere göre iktidar bir soy meselesi değil, ümmetin kendi içinde istişare ile çözeceği siyâsî bir konu olarak görülür ve genellikle "devlet başkanına itaat" kültürü hâkimdir. Sünnîlere göre Peygamber ve akabinden gelen râşid halîfeler hem devlet başkanı hem de imam yani yönetici idiler. Onlardan sonra bu görevlerin ayrıldığından söz edilebilir. Şiîlerde ise iktidar, inanç meselesidir ve meşrû siyâsî lider aynı zamanda ruhânî liderliği de elinde bulunduran Ali ve soyundan gelen imamlara aittir. Câferî Şiasında Kıyamet'e kadar gizli kalan Mehdî dahil On İki İmamın günahsız olduğuna, "vahyi alma" hariç, "günahsızlık" ve benzeri konularda peygamberlere benzediğine inanılır.
  • Küçük yaşta gaip (saklı) olan 12. imamın ölmediğine ve hâlen hayatta olup kurtarıcı (mehdî) olarak tekrar geri döneceğine inanırlar.
  • Şiîler, tehlike ânında inancı saklamanın (takiyye) câiz olduğuna inanırlar.
  • Mut’a nikâhının (belirli bir süreyle sınırlandırılmış evlilik) Sünnîlerin kabullenmemesinin aksine dinen uygun (caiz) olduğuna inanırlar. Şiîlere göre bunun Peygamber zamanında yapılması uygun görülmüş, Kur'an'da da onaylanmıştır.

Alevîlik ve Şiîlik

    Ayrıca bakınız: Alevîlik

Alevîlerin büyük çoğunluğu kendini Şiî olarak tanımlamamaktadır, aynı zamanda bâzı Alevîler arasında Alevîliğin İslâmiyetdışı bir inanış olduğunu savunan Alevîler de bulunmaktadır. Alevîlerin çoğunluğu ise Alevîliği İslâmiyet içerisindeki bir mezhep ya da tasavvufî yorum olarak kabul etmektedir. Bununla birlikte Batılı kaynaklarda Alevîlik, genellikle bir Şiî inancı olarak ya da Türk veya Osmanlı Şiiliği olarak tanımlanır.

Türkiye'de Şiîlik teriminin Câferîlik mezhebi ile eş anlamlı kullanılmasından dolayı Alevîlerin bir kısmı doğal olarak kendilerini Şiî saymazlar. Fakat Alevîlerin en kutsal eserlerinden olan Buyruk'ta Şiî sözcüğünün "Ali yandaşı" veya "Ali yolcusu" şeklinde bir tanımlaması mevcuttur. Alevîlere benzerlik gösteren inanış grupları ise Şiîlik terimini Türkiye dışında var olan Şiî tâifesine uygun olarak "Ali yandaşlığı" olarak tanımlar ve dolayısıyla kendilerini de Şiî olarak görürler (İran Ehl-i Hakları, Suriye Nusayrîleri, Arnavut Bektâşîliği ve Nizârî İsmâilîlik bunun örnekleridir).

Türkiye ve Suriye'de yaşayan Alevîler, bu ülkelerdeki Şiî nüfusun çoğunu oluştururlar. Türkiye'de heterodoks Şiî olarak tanımlanan Alevîlerin yanı sıra bâzı yerleşim birimlerinde ortodoks Şiîler de yaşamaktadır.

Şiî tarikat ve mezhepler

    Ana madde: İmamiyye

Dörtçüler

  • Keysanîlik (Dörtçüler): Mehdî kavramını ortaya atarak ilk defa İmam unvanını kullanan; Ali bin Ebu Tâlib'den sonra sırası ile Hasan bin Ali, Hüseyin bin Ali ve dördüncü İmâm olarak da Ali bin Hüseyin (Zeyn el-Âb-ı Dîn)’in yerine Ali bin Ebu Tâlib’in Bânû Hânife Kâbilesi mensûbu Havlet bint Câ'fer’den olan oğlu Muhammed bin el-Hânifîyye'nin imamlık ve Mehdîliğini kabullenen; temelleri El-Mukhtar bin Ebû ʿUbeydullah el-Tâifî tarafından atılan ve daha sonra da kendi içlerinden Abbâsîler Hâlifeliği’ni çıkaran ghulât (köktendinci) mezhep.
    • Berberîcilik: Muhammed bin el-Hânifîyye’yi tanrısallaştıran ve Hamza ibn ʿUmara el-Berberî'nin Peygamber olduğuna inananların mezhebi;
    • Hâşimîlik (Dörtçüler): Muhammed bin el-Hânifîyye’nin ölümünü kabullenerek en büyük oğlu Ebu Hâşim'i halef olarak kabul edenlerin mezhebi;
    • Karibîlik / Kuraybîlik (Dörtçüler): Adını imâm Ebu Karib/Kurayb el-Darir’den alan, Muhammed bin el-Hânifîyye’nin ölmediği, ama saklandığı ve bir gün adalet dağıtmak üzere yeryüzüne Mehdî olarak döneceğine inanılan mezhep;
    • Sarrajcılık (Dörtçüler): Muhammed bin el-Hânifîyye’nin ölümünü kabullenen, fakat ileride bir gün adalet dağıtmak üzere yeryüzüne Mehdî olarak döneceğine inanılan Hayyan el-Sarraj tarafından kurulan mezhep;
    • Hürrem’îyye (Ḵhorrām-Dīnān / Khurrāmīyah / Muhammira / Kızıl-Giyinenler / Kızıllar Kısmen Dörtçüler'in uzantısıdır): Al-Makdisi'den nakledildiği üzere El-Mukanna‘ tarafından temelleri atılan, Ebû Müslim Horasânî'nin Mehdîliğine, reenkarnasyona, Tanrı'nın sırasıyla Muhammed, Ali, Ebû Müslim Horasânî ve en son olarak da Hâşim el-Mukannaʿ’da vûcud bulduğuna inanan, başkalarına zarar vermemek kaydıyle her şeyden zevk almayı mübah sayan ve kendilerini İslâmiyet kisvesi altında gizleyen Mazdekçilerin oluşturduğu dinî ve siyâsî ghulât (köktendinci) mezhep.

Beşçiler

  • Zeydîlik (Beşçiler): Beşinci İmâm olarak Zeyd bin Ali'yi kabul eden kol.
    • Dukeynîlik: Muhammed'in haleflerinin Ali bin Ebu Tâlib'in tarafını tutmamalarından dolayı imânlarını kaybettiğine inananların mezhebi;
    • Halefîlik: Zeyd bin Ali'nin haleflerinin Abd el-Samed adlı bir şahıs ve onun neslinden devam ettiğine inananların mezhebi;
    • Heşebîlik / Sûrhabîlik: İmâmlığın, imâmın bilgisiz ve ahlâksız olması dahil her hâlükârda Hasan bin Ali ile Hüseyin bin Ali'nin soyundan gelenlerde kalması gerektiğine inananların mezhebi;
    • Jarûdîlik: Adını Ebû’l Jarûd Ziyad bin Ebû Ziyad’dan alan, Ebu Bekir, Ömer bin Hattâb ve Osman bin Affan'ın her üçünün Ali bin Ebu Tâlib'i halife seçmemekle büyük bir günah işlemiş olmamakla beraber hatalı bir davranışta bulunmuş olduklarına ve bu nedenle de onların Ashab-ı Kirâmlıklarının geçerli olamayacağını beyân etmekle beraber alenen suçlamaktan da kaçınan, diğer taraftan Talha bin Ubeydullah ile Zübeyr bin Avvâm'ı Ali bin Ebu Tâlib'e başkaldırmış olmalarından ötürü şiddetle kınayanların mezhebi;
    • Süleymânîlik: Adını Süleyman bin Jarîr’den alan, halifeliğin kime gideceğinin istişareler neticesinde karara varılması gereken bir husus olduğuna ve Ebu Bekir ile Ömer bin Hattâb'ın Ali bin Ebu Tâlib'i halife seçmemekle hata işlediğine, fakat günaha girmediğine inananların mezhebi;
    • Butrîlik / Tâbîrîlik: Kathir en-Nevva El-Ebter tarafından kurulan, inançları hemen hemen Süleymânîlik ile aynı olmakla birlikte Ebu Bekir, Ömer bin Hattâb ve Osman bin Affan'ın Ali bin Ebu Tâlib'i halife seçmemekle hatalı olduğuna, fakat günaha girmemiş olduklarına inananların mezhebi;
    • Sâlihîlik: Hasan bin Sâlih tarafından kurulan, inançları hemen hemen Süleymânîlik ile aynı olmakla birlikte Ebu Bekir, Ömer bin Hattâb ve Osman bin Affan'ın Ali bin Ebu Tâlib'i halife seçmemekle hatalı olduğuna, fakat günaha girmemiş olduklarına inananların mezhebi;
    • Vâsîtîlik: On İki İmamın tamamını da tanıyan Zeydîler'in oluşturduğu mezhep.

Yediciler

  • İsmâʿîl’îyye (Yedi İmâmcılık/Yedicilik): Yedinci İmâm olarak İsmail bin Câfer el-Mûbarek’i kabul eden kol.
    • Karmatîlik (Yediciler/el-Bakl’îyye): Fâtımî halifelerinin imamlığını kabul etmeyen kol.
    • Dürzîlik (Kısmen Yedi İmâmcıdır): Fâtımîlerin beşinci halifesi Hâkim Biemrillah’a ulûhîyet isnâd eden ghulât (köktendinci) kol.
    • Nizârî İsmâilîlik (Yedicilik): Sekizinci Fâtımî halifesi Ebû Tamîm Ma’add el-Mûstansir bi-l-Lâh'ın oğullarından Nizâr'ı dokuzuncu İsmailîyye imâmı olarak kabul eden kol.
    • Mustâlîlik (Yedicilik): Sekizinci Fâtımî halifesi Ebû Tamîm Ma’add el-Mûstansir bi-llâh'ın oğullarından Ebû’l-Kâsım ʿAhmed el-Mustâ‘lî b'il-Lâh’ı dokuzuncu Fâtımî halifesi olarak kabul eden kol.

Onikiciler/Onbirciler

  • On İki İmamcılık
    • İsna‘aşer’îyye (Onikicilik):
    • Câfer’îyye (Onikiciler): On iki İmamlar'a Muhammed'in hak vâsî ve halifeleri ve Allah'ın mâsum evliyâ ve hûccetleri olarak inanan Şia'nın asıl ve en yaygın olan ana kolu, özüdür.
    • Kalenderîlik (On İki İmamcılık): 8. yüzyıl Samanîler devri öncesi fa'al olan Melâmîlik akımından beslenen, Budizm ve Hinduizm etkilerini sergileyen, kalça boyu kıl yapımı gömlekler giyinen ya da sadece battaniyeyle örtünüp her türlü ilacın kullanımına karşı çıkanların yolu)
    • Haydarîlik (On İki İmamcılık): Kutb'ûd-Dîn Haydar tarafından kurulan, 12. yüzyıldan itibaren Kalenderîliğin en yaygın ve fa'al kolunu oluşturan, kendilerini hakir görmek ve aşağılamak suretiyle vücutlarına demirden halkalar takarak yalın ayak dolaşan, keçe ve çuhadan yapılma elbiseler giyerek zillet içerisinde bekâr kalmak suretiyle yaşayanların oluşturduğu yol
    • Vefâ’îyye (On İki İmamcılık): Ebu'l Vefâ el-Bağdâdî tarafından kurulan, mânevî ve maddî temizliğe çok önem veren, sıklıkla zikir ve Semah uygulayan sûfî/tasavvufî yol;
    • Babâ’îyye (On İki İmamcılık): Vefâ’îyye tarikatına bağlı Ebu'l-Baka Baba İlyas bin Ali el-Horasânî'nin müritlerinden olan Baba İshak Kefersudî'nin geliştirdiği sûfî/tasavvufî yol.
    • Barak’îyyûn (On İki İmamcılık): Başlangıçta Vefâ'îyye tarikatından Ebu'l-Baka Baba İlyas bin Ali el-Horasânî’nin halifesi Aybek Baba’nın en iyi müridi, daha sonra ise hem Hacı Bektaş-ı Velî’nin halifesi, hem de Rufâî tarikatına bağlı Sarı Saltuk Baba’nın müridi olan Barak Baba’nın geliştirdiği sûfî/tasavvufî yol;
    • Anadolu Alevîliği (On İki İmamcılık);
    • Yâresânîlik (Kürt Alevîliği): Ali’ye ulûhîyet isnâd eden ghulât (köktendinci) sûfî/tasavvufî yol. (Bektâşîlik'te olduğu gibi Barak Baba'nın fikirlerinin etkisiyle ortaya çıkmış olmakla beraber On İki İmamcı olmayıp İslâmiyet'e Bahailik'ten de uzak kalan inançlar kapsamında mutalâa edilir.)
    • Arap Alevîliği (Nusayr’îyye) (Onbircilik; kısmen On İki İmamcıdır): Ali’ye ulûhîyet isnâd eden ghulât (köktendinci) fırka.
    • Hurûf’îyye (Onbircidir; FazlʿAllâh Esterâbâdî-Nâimî’ye ulûhîyet isnâd eden ghulât (köktendinci) fırka.):Tanrı'nın her peygamberde aşamalı olarak kendisini açtığına, en son olarak da yedinci Şiî imamı Musa el-Kâzım’ın soyundan gelen ve Hurûf’îyye inancının kurucusu olan "Feyzl’ul-Lâh Ester-Âbâdî"’nin bedeninde vücûd bulduğuna ve ("Feyzl’ul-Lâh Ester-Âbâdî") Nâimî’nin "Câvidân el-Kebir" (Câvid-Nâme)’sinin Kur'an-ı Kerîm’i ilgâ ettiğine inanan On İki İmamcı sûfî/tasavvufî yol;
    • Nûktâv’îyye (On İki İmamcılık): Muhammed’in daha yüksek seviyede reenkarnasyonu olduğu iddiasıyla 1397 yılında kendisini Mehdî ilân eden "Mahmud Pasîkhânî" tarafından İsmâilîyye-Nizârîlik mezhebi ile tanınan İsfahan Eyaleti'nin Kaşan şehri yakınlarında "Anjudan" köyünde Hurûf’îyye’nin bir yan kolu olarak kurulan ve Pasîkhânî’nin ölümünden sonra da Şah Tahmasb’ı Mehdî ilân etmeğe kalkışan On İki İmamcı sûfî/tasavvufî yol.
    • Bektaş’îyye (On İki İmamcılık): Adını 13. yüzyılda Anadolu'nun İslâmlaşması sürecinde etkin olarak fa'aliyet gösteren ve Horasan Melametîliğinin önde gelen temsilcilerinden Yusuf Hemedânî'nin öğrencisi Hoca Ahmed Yesevî'nin öğretilerinin Anadolu'daki uygulayıcısı olan büyük Türk mutasavvıfı Kalenderî-Haydarî şeyhi Hacı Bektaş-ı Velî'den alan On İki İmamcı sûfî/tasavvufî yol.
    • Âhiler (On İki İmamcılık);
    • Dedebabalık (On İki İmamcılık): Hacı Bektaş-ı Velî'nin soyundan gelen Balım Sultan tarafından 14. ilâ 15. yüzyıllarda Azerbaycan ve Anadolu'da etkin olan Hurûfîlik akımının da etkisinde kalarak İbâhîlik, teslis (üçleme), tenasüh ve hulul anlayışlarını da Bektâşîlik içine katmak suretiyle 16. yüzyılın başlarında kurumsallaştırılan, özellikle Balkanlar'daki Türkler arasında yaygın olan On İki İmamcı tasavvufî yol;
    • Safev’îyye (On İki İmamcı ve Onikiciliğin menşei): Safevîler'in son dönemlerinde Ahbârîlik itikâdî ekolü tarafından biçimlendirilen On İki İmamcı sûfî/tasavvufî inanç;
      • Kızılbaşlık (On İki İmamcılık): 16. yüzyılda Azerbaycan'da yaşayan ve Safevî Devleti'nin kurulması için önemli destek sağlamış olan Mutasım (Abbasi)#Babek isyanı Hürremîyye (Ḵhorram-Dīnān) adlı bir dinî ve siyâsî topluluğun ruhânî torunları;
    • Celâlîlik (On İki İmamcılık): Kendini Mehdî ilân eden Bozoklu Şeyh Celâl taraftarlarının oluşturduğu On İki İmamcı sûfî/tasavvufî yol.
    • Niʿmetullah’îyye (On İki İmamcılık): Altıncı İmâm Câfer-i Sâdık soyundan gelen ve Kadirî sûfîlerinden ʿAbd-Allah Yefâ’î'nin müridi olan Sünnî Şah Niʿmetullah-i Velî (Nûr’ed-Dîn Kirmânî) tarafından kurulan ve daha sonra da Ömer bin Hattâb'ın katledildiği gün olan 26 Zilhicce’yi karnavalımsı bir resmî bayrama dönüştüren Şah İsmâil’in Şiîliği mecburî devlet dini ilân etmesiyle Şiîliği benimsemek zorunda kalan On İki İmamcı sûfî/tasavvufî yol;
    • Nurbakş’îyye (On İki İmamcılık): Dr. Câvid Nurbakş tarafından 20. yüzyılda yeniden yapılandırılan tasavvufî Yeni-Niʿmetullahîlik yolu.
    • Galibîlik (On İki İmamcılık): Abdülkâdir Geylânî ile Ahmed Er Rufâî'nin tasavvufî prensiplerini benimseyen, mezhepte Hanefî, meşrepte ise Alevî olan sûfî/tasavvufî yol.

Sınıflandırılamayanlar

  • Eftahîlik / Fethîlik: Adını "geniş" mânâsına gelen "eftâh" kelimesinden alan ve altıncı imam Câfer-i Sâdık'ın oğlu Abdullah el-Eftâh'ın yedinci imam olduğuna inananların mezhebi;
  • Muhammedîlik: Hasan El Askerî'nin değil de Ali Naki'nin oğlu Muhammed bin Ali el-Hâdi'nin on birinci imam olduğuna inananların mezhebi;
  • Tavûssîlik (Altıcılar): İmam Câfer-i Sâdık'ın Mehdî olduğuna ve ölmediğine inananların mezhebi;
  • Vâkıfîlik: İmam Musa el-Kâzım'ın son imam olduğuna inananların mezhebi.
  • Gâl’îyye (Ghulat-i Şîʿa)
  • Bazighîlik: İmam Câfer-i Sâdık'ın Tanrılığına inanılan mezhep;
  • Dhammîlik: Ali bin Ebu Tâlib'in Tanrılığına inanılan mezhep;
  • Ghurabîlik: Cebrâîl'in Tanrı'nın buyruklarını hatâ ile Ali'nin yerine Muhammed'e indirdiğine inananların kurduğu mezhep;
  • Ya’furîlik: Mu’ammer el-Kûfî'in tanrılığına inanılan mezhep.

Başlıca tarikat ve mezhepleri arasındaki yakınlık

    Ana madde: İmamiyye Şiası

Şiî Nüfus

Dağılım

    Ana maddeler: Câferîler, Nimetullahi Tarikatı, Bektaşilik Tarikatı, Nusayrî ve Alevîler

Şiiler, İslam dinine mensup 1,5 milyar insanın, yaklaşık olarak 200 milyonunu temsil ederek, İslam âleminin %16'sını oluşturmaktadırlar. İran, Azerbaycan, Bahreyn, Irak ve bir olasılıkla Yemen'de nüfusun çoğunluğunu, ayrıca Lübnan'ın da önemli bir kısmını oluşturmaktadırlar.

Şiilik, İran'ın %89'u, Azerbaycan'ın %85'i, Irak'ın %60-%65, Bahreyn, Katar, Türkmenistan, Türkiye ve Yemen'nin %10'u ve Lübnan'ın %65'i Şii nüfusludur. Ayrıca Suudi Arabistan'ın %15'i, Pakistan'ın %20'si ve Afganistan'ın %19'u Şiîdir. Ayrıca AB ülkelerinde 10 milyona yakın, Amerika kıtasına dağılmış olarak 20 milyonun üzerinde, Afrika'da sadece Nijerya'da 4-6 milyon Şii olduğu tahmin edilmektedir.

Türkiye'de çoğunluk sırasına göre Alevîler, Câferîler ve Nusayrîler yaşamaktadır.

TDK sözlük anlamı ve açıklaması nedir?

Şiilik, -ği

isim, özel

Hz. Muhammed'in ölümünden sonra, damadı Ali'nin ilk halife ve imametin ancak onun soyundan gelenlere ait olduğunu kabul edenlerin, Sünnilerden ayrılarak kurdukları mezhep, Şia.

Tarih Terimleri Sözlüğü - 1974

Şiîlik

Türkçe: Şîa

Hz. Muhammet'in torunu Halife Ali ve oğullarının gadre uğradıkları savıyle Sünnîlikten ayrılanların meydana getirdikleri ve İslamın bölündüğü 72 takımın 20 sini kapsayan mezhep.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski