Benzetme, zayıf olan bir varlığı güçlü olan bir varlığa herhangi bir yönüyle benzetilmesidir. Bu sanat anlatıma kuvvet katmak ya da anlatılan özelliğin daha fazla olduğunu belirtmek için kullanılır. Benzetmenin dört temel ögesi vardır; benzeyen, benzetilen, benzetme yönü, benzetme edatı.
{tocify} $title={İçindekiler}
Benzeyen
Bu söz sanatında, anlatılan özellik bakımından güçsüz olan varlık ya da nesnedir.
Benzetilen
Birbirine benzetilen unsurlardan, varlıklardan özellik bakımından daha üstün, daha güçlü olan varlıktır.
Benzetme Yönü
Birbirine benzetilen varlıklar arasındaki ortak özelliğe benzetme yönü denir. Benzetme yönü her zaman cümle içinde bulunmayabilir. Bu durumda benzetme yönünü bulabilmek için " benzeyen, benzetilene, hangi açıdan, ne özellik bakımından benzetiliyor ?" sorusu cümleye sorulur. Alınan cevap benzetme yönüdür.
Benzetme edatı
Bu sanatta benzeyen ile benzetilen arasında bir ilgi kurabilmek için bazen "gibi, göre, kadar vb..." edatlar kullanılır. Bunlara benzetme edatı denir.
Benzetme edatı benzetmenin yapıldığı her yerde bulunmayabilir. Yani benzetme edatı olmadan da benzetme yapılabilir. Benzetme sanatında, benzeyen ve benzetilen kesinlikle bulunmalıdır fakat, benzetme yönü ve benzetme edatı olması gerekmez.
Örnek
Cemre'nin altın gibi sarı saçları vardır.
Benzeyen : Saçları
Benzetilen : Altın
Benzetme yönü : Sarı
Benzetme edatı : Gibi
benzetme kelimesi ne demek TDK sözlük anlamı ve açıklaması nedir?
1. isim Benzetmek işi; benzeti, tanzir:
"Önemli olan adamın benzetmesi değil aşağılayıcı davranışıydı." - Yusuf Atılgan
2. isim, edebiyat Bir şeyin niteliğini anlatmak için o niteliği eksiksiz taşıyan bir şeyi örnek olarak gösterme işi; benzeti, teşbih:
"Bütün tumturaklı sözleri, bütün az rastlanır benzetmeleri tekrarladı." - Attilâ İlhan
Yazın Terimleri Sözlüğü - 1974
Türkçe: teşbih, Fransızca: comparaison, ressemblance
Bir nesneyi, bir kavramı imgede canlandırmak için nitelikçe daha üstününe benzetme sanatıdır. I- Benzetme öğeleri: [es. t. erkân-ı teşbih]: Benzetmeyi oluşturan dört öğe:1. benzetmelik (kendisine benzetilen) [es. t. müşebbehün bih]: Birbirine benzetilen varlıklardan, kavramlardan niteliği daha üstün, daha güçlü olan. 2. benzetilen (benzeyen) [es. t. müşebbeh]: Birbirine benzetilen varlıklardan, kavramlardan nitelikçe daha güçsüz, daha aşağı olan. (Benzetmede canlandırılmak istenilen nesne, kavram.) 3. benzetme yönü [es. t. vech-i şebeh]: Birbirine benzetilen varlıkların, kavramların arasındaki ortak nitelik. 4. benzetme ilgeci [es. t. edat-ı teşbih]: Sözcükler, kavramlar arasında benzetme ilgisi kuran ilgeç ya da ilgeç görevli sözcükler. II- Benzetme türleri 1. ayrıntılı benzetme (tam benzetme) [es. t. teşbih-i mufassal]: Dört öğesi de bulunan benzetme. Ör. "Aslan gibi yiğit asker". Buna "tam benzetme" de denir. 2. kısa benzetme. [es. t. teşbih-i muhtasar]: Benzetme yönü bulunmayan benzetme. Ör. "Mehmet, aslan gibidir." 3. özetli benzetme. [es. t. teşbih-i mücmel]: İlgeci bulunmayan benzetme, ör. "Mehmet, yiğitlikte aslandır". 4. pekişik benzetme. [es. t. teşbih müekket, teşbih-i beliğ]: Edatı da, benzetme yönü de bulunmayan benzetme. Ör. "Mehmet, aslandır." 5. yaygın benzetme. [es. t. teşbih-i temsilî]: Sözcükler arasında değil, anlatım bölümleri arasında olan benzetme. Bu bölümler, kimi kez karşılıklı birkaç benzetme öğesiyle örülmüş olur. bk. yaygın eğretileme. 6. sarmaştı benzetme. [es. t. teşbih-i melfuf]: Bir tümcedeki, dizedeki öğelerle sonraki tümcenin, dizenin öğelerine karşılıklı benzeştirme. Ör. Yar için ağyara minnet ettiğim aybeyleme Bağban bir gül için bin hara hizmetkâr olur 7. ayrımcalı benzetme. [es. t. teşbih-i mefruk]: Bir anlatımda art arda sıralanan ve biçimdeş olan ikişer öğeli benzetme. Ör. Meyhane gülsitandır peymane gülfeşandır. (Namık Kemal) 8- toplamlı benzetme. [es. t. teşbih-i cemi]: Benzetmeliği birden çok olan benzetme. Ör. Dilimle uğradığım derde ben bu âlemde Ne bülbül uğradı ne tuti-i şeker güftar 9- eşli benzetme. [es. t. teşbih-i tesviye]: Benzetilenin birden çok olduğu benzetme. Ör. Reha bulmak ne mümkin suziş-i mihnetten uşşaka Visal ateş firak ateş belâ-yı intizar ateş (Rafet) 10- çevrik benzetme. [es. t. teşbih-i maklup]: Uyartma amaciyle benzetilenin niteliklerini üstün gösterme. 11. beğenilen benzetme. [es. t. teşbih-i makbul]: İsteği anlatmaya yeten benzetme. 12- beğenilmeyen benzetme. [es. t. teşbih-i merdut]: İsteği anlatmaya yetmeyen benzetme. 13. benzeşme. [es. t. teşabüh, tesavi] Benzetmelikle benzetilenin nitelikte eşit olması. Ör. / Bilmez oldum sâkiya derd-i firak-ı yar ile / Mey midir bu ya sirişk-i çeşm-i giryanım mıdır (Baki)
Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri Sözlüğü - 1948
Türkçe: Teşbih, Fransızca: Comparaison ou Similitude
(Söz sanatı terimi) Bir şeyin niteliğini her hangi bir bakımdan canlandırmak için onu benzetme edatlarından biri araciyle veya edatsız olarak bir kelime yahut cümle ile karşılaştırma. Kar gibi beyaz bir çarşaf. Dalgalar kayalara nasıl çarpıp kırılıyorsa bu emekler de öylece kırılıp yok oluyordu. İki gözü iki çeşme. Pamuk eller gibi.
Yapım İyeliği Terimleri Sözlüğü - 1971
Türkçe: taklit etme, İngilizce: imitation, Fransızca: imitation, Almanca: Nachahmung
Bir markanın özdeşini yapma.