felsefe tarihi

 

felsefe tarihi

Felsefe Tarihi, felsefenin mantık, epistemoloji, ontoloji, etik, estetik gibi alt bölümlerinden birisidir. Genel olarak felsefe derslerinin başlangıcında verilir. Bunun temel nedeni, felsefe tarihinin içeriğiyle ilintilidir. Felsefe tarihi, felsefenin ne olduğunun tanımlanmasından, çeşitli felsefe ögretilerinin tarihsel yerlerinin ve öğretisel ayrımlarının belirlenmesine, ve bu öğretilerin felsefenin alt bölümleri açısından değerlendirilip ortaya konulmasına kadar çok yönlü ve çok boyutlu bir içeriğe sahiptir. Felsefe tarihi bu anlamda sadece bir mevcut felsefelerin ansiklopedik bir araya getirilmesi meselesi değildir; felsefenin ne olduğunun tanımlanmasından neyin felsefe-içi neyin felsefe-dışı sayılacağına değin bir dizi kuramsal/felsefi sorunla yüzyüzedir. Bu anlamda, felsefenin bir altbölümü olarak felsefe tarihi, hem felsefi çalışmanın başlangıcı hem de en önemli alanıdır. Genelde felsefe tarihi kitapları, bu bakımdan öğretilerin ve bunların felsefi sorunları çözme denemelerinin art arda etkileşimlerle gelişen tarihini ele alır. Bu tarihin hazırlanmasında hem düşünürlerin metinleri hem de bu metinlerin tarihsel toplumsal koşulları içbağlantıları açısından değerlendirilir, öğretilerin birbirine etkileri ve karşıtlıkları, benzerlikleri ve ayrımları serimlenir. Dolayısıyla, genel anlamda felsefe tarihinin varlık, bilgi ve değerlerle ilgili soruları ve sorunları belirli özgül yöntemlerle değerlendiren ya da inceleyen ve bu incelemeyi sonuçları bakımından da sistemaktikleştirmeye yönelik çalışan bütün düşünce girişimlerini ortaya koymayı hedeflediği söylenebilir.

Raffaello Sanzio Atina Okulu
Raffaello Sanzio, „Atina Okulu“ (1510-11), Elealı Zenon, Epikur, Averroes, Pisagor, Alkibiades, Ksenofon, Sokrates, Heraklitos, Eflatun, Aristoteles, Diyojen, Öklid, Zarathustra ve Ptolemäus. (Hayalî portreler)

Antik Çağ

Felsefe ilk defa Antik Yunan medeniyetinde ortaya çıktı. Antik Yunanistan’da ortaya çıkmasının nedenin Antik Yunanistan’nın denizcilik ile uğraşması sayesinde daha çok bilgi birikiminin olması ve bunun yanında boş zaman kavramınında olması etkili olmuştu. İlk defa Yunanistan ve Türkiye’de görülen felsefe evreni açıklama ve politik konular ile uğraşmış ve bunun sonucunda tıp , astronomi, fizik , siyaset , matematik ve daha birçok konuda yeni buluşlar yapılmıştır. Antik Yunanistan’daki felsefenin babası Thales tir. Thales determinist ve andeterminist tartışmasınıda başlatan kişidirThales , her şeyin kökenini suya dayandırmıştır daha sonraları gelen Anaksimenes ise havaya dayandırmıştır. Anaksimandros bilinen ilk Dünya haritalarından birinide çizmiştir. Anaksimandros evrim düşüncesinin temelini atmıştır. Daha sonraları İtalyalı Pisagor , Pisagor tarikatını kurmuştur. Ayrıca Solon , demokrasinin gelişmesine katkı sağlamıştır. Sokrates’te politik konularda çalışma yürütmüştür öğrencisi Platon’da politik konular evrenin kökeni halkında sorguladı. Aristoteles özellikle döneminde evrenin dört temel elementten geldiğine ve uzun süre geçerliliğini koruyacak birçok görüş ortaya attı. Antik Yunanistan tarafından bulunan felsefi fikirler Roma felsefesinide etkiledi. Roma dönemindede felsefe çalışmaları devam etti hatta tarihçiler tarafından İsa’nın filozof olduğuna dair teoriler olsa da İslam’da Peygamber , Hristiyanlık’ta ise Tanrı’nın oğlu olarak kabul edilir.

Platon
Platon

Doğu Felsefesi

Doğu felsefesi genel olarak soyut kavram ile ilgilenirken batı felsefesi ise somut kavramlar ile ilgilenir. Doğuda felsefe ile genelde Çin , Hint , Japonya ve Kore uygarlıkları ilgilenmiştir. Hindistan’da Buda’nın öğretileri sonucunda Budizm doğarken Çin’de Konfüçyuslıuk ile Taoizm doğmuştu. Japonya ise genel olarak Çin ile Kore’den etkilenmiştir.

Orta Çağ Avrupa’sı

Orta çağda genel olarak felsefe Papalığın tekelinde olmuştur. Hristiyanlık dini ile Antik Yunan düşünürlerinin öğretileri genel olarak kabul görmüştür. Aristoteles’in öğretileri özellikle kabul görmüş ve fazla sorgulanmamıştır. Kavimler göçü sonrasındaki yeni oluşmaya başlayan siyasal yapılarda halkın bu sancılı süreçte açlık , sefalet ve feodal bey tarafından baskı görmesi ile kendi dertleri ile zar zor uğraşmaları sonucunda çok fazla düşünmeye zamanları kalmamıştır. Papalık dini kullanarak kendi otoritesini sağlamlaştırırken bilimi ve felsefeyide tekeline alıp her şeyi bildiğini iddia etmiş kitapları olabildiğince erişilmez kılıp İncil’i sadece Latince bilenler okuya bilmişti. Bunların yanında Hristiyanlık sınırları çerçevesinde felsefe yapılmıştı. 11. yüzyıl civarında İtalya’da tarihin ilk üniversitesi olan Bologna üniversitesi açıldı. Daha sonraları bunu Oxford ve Paris gibi üniversitelerde takip etti. Üniversitesilerde dini ağırlıklı eğitimler verildi.

İslam’ın Altın Çağı

İslam ilk defa Arabistan coğrafyasında İslam inancına göre Allah Tarafından Cebrail aracılığı ile Muhammet’e bildirilmişti. Muhammet’in vefatının ardından İslam çok hızlı bir şekilde yayılmıştı. Abbasi hanedanlığı döneminde 800 yılında İslam’ın entelektüel anlamda altın çağı başladı. İslam’ın altın çağında matematik, tarih , coğrafya , astronomi, kültür ,fizik , mimari , dil bilgisi , teoloji ve felsefeyide kapsayan çok geniş bir yelpazede çalışmalar yaptılar. Yunan , Hint , Çin , Mısır , Roma ve İran gibi birçok uygarlığın birikiminden yararlandılar. Özellikle Farabi, İslam dünyasında felsefenin yayılmasını sağladı. İbn-i Sina döneminde altın çağına doğru yol aldı. İbn-i Sina Aristo , Platon ve İslam’ı harmanladı. İbn-i Rüşd ile İbn-i Sina özellikle Rönesans hareketinin temellerini atmıştır. İbn-i Rüşd ,Antik Yunan filozoflarını yeniden yorumlamıştır. İmam Gazali ve Mevlana gibi teolojik konular üstündede çalışmalar yapanlar vardı. İmam Gazali filozoflara karşı bir tutum izlemiştir. Mevlana ise Mesneviliğin temelerini atmıştır. Abbasi hanedanlığı ve diğer Müslüman hanedanlıklarda olabildiğince bilim insanlarına destek vermiştir. Özellikle bilgelik evi ve Bağdat şehrinin geneli ilim yuvası olmuştu. Hülagu Han tarafından Bağdat’ın yağmalanması ile birlikte İslam’ı altın çağı bitmişti ama buna rağmen 17. yüzyıla kadar ilimsel çalışmalar devam etti.

Sivas Şifaiye Medrese
Sivas Şifaiye Medrese

Rönesans ve Aydınlanma Çağı

Rönesans döneminde skolastik düşünce yıkılmaya ve yerine akıl ve bilim gelmeye başlamıştı. 15. yüzyılda icat edilen Gutenberg matbaası kitapların çoğaltılması ve bilginin daha hızlı yayılmasını sağladı. Coğrafi keşifler ve Koparnik, Galile Galileo , Kepler , Newton gibi bilim insanları kilisenin her şeyi bildiği iddiasını çürütmüştü. Martin Luther ile başlayan reform hareketleri ile kilisenin gücü iyiden iyiye sarsılmıştı. Artık yavaş yavaş insanlar bilimsel açıdan işlere bakmaya başlasada 19. yüzyıla kadar Avrupa tamamen Orta çağ insanı olmaktan tam olarak kurtulamamıştı.

Rönesans döneminde Antik Yunanistan ve Roma’dan etkilenme söz konusuydu ,İslam dünyasıda belli bir oranda etkileşim ve insanlar kusursuzluğu aramaya başlamıştı. Bu Hümanizm’in doğuşuna neden olmuştu. Evren merkezini kaybettmiş ve Dünya haritaları baştan çizilmişti.

Aydınlanma çağı o dönemki bilgilerin bir kısmını tek bir çatı altında toplamak için yapılan tarihin bilinen ilk Ansiklopedisini yapmalarıyla başlamıştı. Aydınlanma çağı ile birlikte J.J. Rousseau ve Volteir gibi filozoflar Hümanizmin daha da etkili olmasına ve baskı altındaki halkın Krallarına karşı ayaklanmasında etkili olmuştu.

O sıralarda ise Doğu Avrupa ve Osmanlı’da işler tam tersine yürüyor ve birçok kişi Batı Avrupa’daki akımlardan bilgisi olmuyor bunun yanında bazı Devletler ya tam ayak uyduramıyor ya da tamamen bu yeniliklerin dışında kalıyordu.

Modern Felsefe

19. yüzyıl gibi özellikle Batı Avrupa’da din gücünü kaybetmeye başlamış ve insanlar artık doğa bilimleri yardımı ile birçok şeye açıklama getiriyordu. Darwin’nim ortaya attığı evrim teorisi birçok ezberleri bozmuştu. İlerleyen yıllarda özellikler internetin yaygınlaşması ile birlikte din iyiden iyiye zayıflamaya başlamıştı.

Avrupa’daki Fransız ihtilali sonucunda milliyetçilik, adalet, eşitlik, özgürlük ve özellikle Antik çağdan beri sadece az nüfuslu ülkelerde işe yarayacağı düşünülen demokrasi yeniden yükselişe geçmişti. Ayrıca laiklik denen kavramda ortaya çıkmıştı. Modern zamanda özellikle felsefe Yahudi kökenli Almanlar tarafından baya bir gelişme kaydedildi. Karl Marx tarafından komünizm ideolojisi ortaya atıldı. Komünizm anca 20. yüzyılda SSCB’de kullanılmaya başlandı.

20. ve 21. yüzyılda artık Stefan Hawking gibi bazı bilim insanlarına göre artık felsefe ölmüştü ve onun yerine doğa bilimleri daha iyi ve doğru sonuçlar çıkarıyordu.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski