bireycilik

 

bireycilik

Bireycilik, bireyin özgürlüğüne büyük ağırlık veren ve genellikle kendine yeterli, kendi kendini yönlendiren, görece özgür bireyi ya da benliği vurgulayan siyaset ve toplum felsefesidir.

Bireycilik, her şeyden önce insanlığın toplumsal birliklerden değil, bireylerden oluştuğu düşüncesine dayanır. Bu varlıklar, biri diğerinden ayrılamaz ve indirgenemez varlık özelliği taşırlar. Duygulanımları, hareketleri ve düşünceleri kendilerine aittir. Bireycilik, bir değerler sistemi olduğu kadar, insan yapısıyla ilgili bir kuram, genel bir davranış biçimi ve belirli siyasal ekonomik, toplumsal ve dinsel düzenlemelere yönelik bir inanç anlamına gelir. Genel bir davranış biçimi olarak bireycilik, öz güvene, gizliliğe ve başka bireylere saygı göstermeye büyük önem verir. Otoriteye ve birey üzerindeki özellikle devlet tarafından uygulanan her türlü denetime karşı çıkar. Ayrıca "ilerleme"ye inanır, ilerlemenin bir aracı olarak da bireye farklı olma hakkı tanınır. Yalnızca en aşırı bireyciler anarşi yanlısıdır. Ama çoğu devletin bireylerin yaşamına en az karışması gerektiğine, bireylerin birbirleriyle çatışmasını önlemek ve gönüllü olarak varılmış anlaşmaların uygulanabilmesi için yasaları ve düzeni koruma görevini üstlenmek zorunda olduğuna inanır. Bireycilik, devleti zorunlu bir olumsuzluk olarak görme eğilimindedir ve "en iyi yönetim, en az yönetimdir" sloganını benimser.

{tocify} $title={İçindekiler}

Siyasi bireycilik

Bireyci anarşizm

Farklı geleneklerden oluşan bireyci anarşizm bireysel bilincin ve bireysel çıkarın herhangi bir kolektif organ ya da kamu otoritesi tarafından engellenmemesi gerektiğine inanır. Bireyci anarşizm, sosyal, sosyalist, kollektivist, komünalist akımların ortak mülkiyet düşüncesine karşı mülkiyetin bireylerin elinde bulunması fikrine olumlu yaklaşım sergiler. Bazı önemli temsilcileri: Henry David Thoreau, Josiah Warren ve Murray Rothbard’dır. Josiah Warren ilk Amerikan anarşist olarak kabul edilir. 1833 yılı boyunca Barışçıl Devrimci adlı haftalık dört sayfalık yayını kendi kurduğu yayın evinde yayınlamıştır. Ayrıca genelde William Godwin de bireyci anarşist olarak değerlendirilir. Godwin, yardımseverlik düşüncesini savunurken bunun yanında her bireyin, kendi emek ve mülkiyeti üzerinde bireysel söz hakkını dile getirmiş ve sonunda ortadan kalkmasıyla sonuçlanacak olan hükümetin zamanla küçülmesine yol açacak ilerlemeci akılcılığa inanmıştır.

Daha az radikal olmak üzere farklı bir bireyci anarşizm türü, Boston anarşistleri'nce savunuldu. Bunlar, serbest piyasa ve özel mülkiyeti destekliyorlardı. Özgürlüğün ve mülkiyetin korunmasını özel sözleşmelerle sağlama taraftarıydılar. Bunun yanında emeğin, maaş karşılığı takasını öngörüyorlardı, buna rağmen devlet tekelinde kapitalizmin (devlet garantisinde tekel olarak tanımlanır)) emeğin karşılığını sağlamayacağı uyarısını da yapıyorlardı. 19 yüzyılda dahi Amerikalı bireyciler arasında çeşitli konularda görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştı ve bu yüzden bireyci anarşizm açısından belirli bir teoriden bahsetmek mümkün görünmemektedir. Örneğin Tucker entelektüel mülkiyet haklarına karşı çıkarken; Spooner desteklemekteydi. Tucker sadece kullanıldığı sürece toprak mülkiyetini savunurken, Byington ve Spooner mülkiyet konusunda bu tür bir kısıtlamadan bahsetmiyordu.

Önemli bir ayrışma, 19. yüzyılda Tucker ve bazı başka anarşistler, doğal haklar düşüncesini terk edip, Stirner'in felsefesi ışığında "egoizm"i benimsediklerinde görüldü. Bu yüzyılın ardından “bireyci anarşizmin doruk dönemi kapandı” Fakat, bireyci anarşizm, daha sonra Murray Rothbard ve 20. yüzyılın ortalarında anarko kapitalistlerce daha geniş bir çerçevede özgürlükçü hareket akımlarından biri olarak çeşitli değişikliklerle benimsendi.

Felsefi bireycilik

Libertinizm

Bir Libertin, toplumun büyük kesimi tarafından kabul görmüş ahlak ve davranış şekillerini reddeder. Algılar aracılığıyla deneyimlenen fiziksel zevklerin peşinden koşar. Libertinlik konusunda Schoderlot de Laclos ve Marquis de Sade önemli eserler vermiş kişilerdir.

Varoluşçuluk

Varoluşçuluk veya egzistansiyalizm, genel olarak psikolojik ve kültürel devinimlerin; bireysel deneyimlerle birlikte var olabileceğini savunan felsefe akımı. Erdemlilik ve bilimsel düşünce birlikteliğinin insan var oluşunu anlamlandırmak için yeterli olamayacağını ve bundan dolayı mevcut birlikteliğin gerçek değer yargıları içinde yönetilen ileri düzey bir ulam (felsefi kategori) olduğu düşünülmüştür. İnsan yaradılışını anlamlandırma kesin olarak bahsedilen bu otantik gerçeklikle mümkündür.

Varoluşçuluk, 19. yüzyılın ortalarında, baskın sistematik felsefeye karşı bir tepki olarak doğmuştur. Søren Kierkegaard'ın genel olarak ilk varoluşçu filozof olduğu görüşü hâkimdir. Hegelcilik ve Kantçılığa karşı olarak, Kierkegaard bireysel bir bakış açısına sahiptir. Onun oluşturduğu sorumluluk temelindeki görüş; yaşamın anlamına, tutku ve samimiyet ikilisinin gerçekçi çözümlemelerine dayanmaktadır. Varoluşçuluk II. Dünya Savaşı'nı izleyen günlerden sonra bilinirlik kazanmıştır. Akım, felsefenin yanında, teoloji, drama, resim, edebiyat ve psikoloji dallarını da etkilemiştir.

Varoluşçu felsefeciler tarz ve içerik olarak, geleneksel sistematikçilere veya akademik felsefecilere benzemektedir. Bu iki tarz ve içerik de, soyuttur ve insanın somut varlığından oldukça uzaktır. Akademisyenler genellikle varoluşçu filozofların görüşlerinin diğer felsefelerin görüşlerine göre birbirlerinden çok farklı olduğunu düşünürler. Varoluşçu felsefecilerin en çok eleştirildikleri konulardan biri, kullandıkları terimler olmuştur. Bu terimlerin karışıklık doğurduğu ve akım içinde terim tutarlılığının sağlanamadı iddia edilmiştir.

Objektivizm

20. yüzyılın ünlü düşünürlerinden Ayn Rand'ın eserleri ilk yayınlandıkları andan itibaren entelektüel alanda önemli bir etki yaratmıştır. Onun ortaya koyduğu yeni ahlak anlayışı (akılcı bencillik ahlakı) zamanın altruist-kolektifçi modasına meydan okumuştur. Objektivizm olarak bilinen felsefesi ünlü romanlarının temasıdır.

Ona göre etik mistik bir fantezi ya da sosyal bir anlaşma değildir, vazgeçilebilir, sübjektif bir lüks de değildir. Etik; doğaüstü güçlerin, insanın komşuları ve kaprislerinin lütfu olarak değil, realite ve hayatın doğasının bir lütfu olarak, bireyin hayatta kalmasının nesnel bir gereksinimidir. Objektivist etik akılcı bencilliği, yani insanı kurban etme ilkelliğinin ötesine asla geçememiş, akılcı olmayan kaba kuvvet kullanıcılarının arzuları, hisleri veya kaprisleri ile üretilen değerleri değil, insan bekasının gerektirdiği değerleri destekler ve savunur.

Ekonomik bireycilik

Klasik liberalizm

Klasik liberalizm, bireysel özgürlük üzerine kurulu ve bu özgürlüklerin korunmasıyla sınırlandırılmış, topluma yüksek oranda avantaj sağlayacak bazı hizmetleri sunan bir devletin olması, geriye kalan tüm fonksiyonların düşürülerek serbest piyasa tarafından karşılanması gerektiğini savunan ideolojidir. Klasik liberaller laissez faire ekonomi politikalarını savunur, iktisadi özgürlükler ve piyasa ekonomisini vurgular, devletin görev alanının genişletilmesine karşı çıkar.

Klasik liberal bir düzen, politikayı en asgari düzeye indirir ve bireyleri kendi örgütlerini ve gruplarını kurmakta ve kendi amaçlarını izlemekte serbest bırakır. Bazı türleri bireyleri eğer isterlerse düzenden ayrılma konusunda bile serbest bırakır. Başka konularda aralarında dikkate değer farklılıklar bulunmasına rağmen, önde gelen çağdaş liberallerden F. A. Hayek, John Rawls, Ronald Dworkin, Charles Larmore, Chandran Kukathas, Loren E. Lomasky ve David Schmidtz klasik liberal olarak tanımlanabilecek düşünürlerdir.

Bireyci anarşistler ve ekonomi

Mutualizm

Mutualizm, 18. yüzyılda İngiliz ve Fransız işçi hareketleri ile ortaya çıktı ve ardından Fransa'da Pierre-Joseph Proudhon, ABD'de diğer bazı düşünürlerle bağlantılı olarak anarşist görünüm kazandı. Birleşik Devletler'de, örneğin Benjamin Tucker ve William B. Greene gibi bireyci anarşistler üzerinde etkisi görüldü.

Mutualizmin önemli kavramları arasında; federasyon, karşılıklılık, özgür ortaklık, gönüllülüğe dayanan sözleşmeler, kredi ve para reformu bulunur. Birçok mutualistin görüşüne göre hükûmet müdahalesinin olmadığı bir serbest piyasa - emek değer teorisine göre - kar, kira ve faizi kaldırarak, fiyatları emek maliyetlerine çeker ve şirketler için işçilerin rekabeti yerine; firmaların ücretleri arttırarak işçiler için rekabet ettiği bir düzen sağlanır.

Mutualizm, kimi zaman bireyci ve kollektivist anarşizm arasında bir yerlerde bir sentez olarak görülür. Bu düşünce mutualistlerin kendi eserlerinde dile getirilmiştir. "Mülkiyet Nedir?" adlı eserinde Proudhon "özgürlük" kavramına eşdeğer olarak komünizm ve mülkiyetin diyalektik sentezi olan "anarşi" kavramını önerir. Pierre-Leroux'tan esinlenen Greene, mutualizmi üç felsefenin sentezinde arar:“komünizm, kapitalizm ve sosyalizm. Sonraki bireyci anarşistler mutualist terimini “sentez” temasına çok az vurgu yaparak kullandılar.

Proudhon’dan önce, Josiah Warren’de başarısız Owencı deneyimin ardından benzer görüşler öne sürmüştür. 1840 ve 1850’lerde, Charles A. Dana ve William B. Greene, Proudhon’un çalışmalarını ABD’de tanıttı. Greene Proudhon’un mutualizm kavramını ABD koşullarında yeniden değerlendirdi ve Benjamin R. Tucker'a bundan bahsetti.

Liberter sosyalizm

Liberter sosyalizm veya özgürlükçü sosyalizm (sosyalist anarşizm olarak da adlandırılır), güdümsüz, ekonomik ya da toplumsal katmansız, birey özgürlüğüne ve eşitliğine dayalı, her tür bilgiye erişmede ve kullanmada fırsat eşitliği sağlayan, anarşist özelliklere sahip bir sosyalizm anlayışıdır.

Sol liberteryenizm

Sol liberteryenizm, bireysel özgürlük, eşitlik ve sosyal adaletin bir arada olması gerektiğini savunan siyasi bir görüştür.

Aynı zamanda, farklı siyasal hareket ve kuramcıları tarafından kullanılan bir terimdir. İki farklı tanım ağırlıklı olarak kullanılmaktadır.

Sol liberteryenizm bir kısım düşünür tarafından bireysel özgürlüğe çok güçlü bir bağı olan bir doktrin olarak düşünülmektedir ve doğal kaynaklar ile ilgili olarak, kişinin bu kaynaklar üzerinde başkalarının zararına olacak şekilde özel mülkiyet iddia etmesini hukuk dışı olduğu inancına sahip olmalarından dolayı, eşitlikçi bir görüşe sahiptir. Sol liberteryenizm Peter Vallentyne, Hillel Steiner, and Michael Otsuka gibi çağdaş teorisyenler tarafından savunulmaktadır. Bu tanımı savunan bazı sol liberteryenler her bireyin doğal kaynakların eşit paylaşımını hak ettiği iddiasına dayanarak bir çeşit yeniden gelir bölüşümünü savunmaktadır. Georgistlerin kendilerini tanımlamalarında da kullanılmaktadır.

Sol liberteryenizm veya liberteryen sol Roderick T. Long tarafından şöyle tarif edilmektedir

... geleneksel olarak solun kavramları olarak düşünülen kavramlarla liberteryenizmin birleşmesi, kaynaşması, yeniden bütünleşmesi. Bu, çalışanın güçlendirilmesi, plutokrasi için duyulan endişe, feminizm ve değişik toplumsal eşitlikçilik kavramlarını içermektedir.

Sağ liberteryenizm

Sağ liberteryenizm, siyasi analistler, akademisyenler ve medya kaynakları tarafından öz-sahipliği, sınırlı hükûmeti savunan, özel mülkiyet haklarını ve serbest piyasayı destekleyen laissez faire eğimli liberteryen felsefeleri tanımlamada kullanılan bir terimdir. İlk olarak klasik liberalizm üzerinden yola çıkmıştır ve günümüzde bu düşüncenin daha uç şekli olarak kabul edilir.

Sağ liberteryenler devletin olabildiğince küçülmesi gerektiğine inanan minarşizm düşüncesini savunur. Minarşistler devletin tamamen ortadan kalkması gerektiğine inanan anarko-kapitalizmin aksine, bireyleri; şiddet, saldırganlık ve hırsızlık gibi olaylardan koruyacak bir devlete gereksinim duyar. Devlet bu tip suç olaylarını engellemek ve insanların mülkiyetlerini korumak dışında, hayata hiçbir müdahale yapmamalıdır.

TDK sözlük anlamı nedir?

bireycilik, -ği

1. isim, toplum bilimi Bireylerin yararlarını toplumsal yararlardan daha üstün veya daha önemli sayan öğreti, tutum veya politikaların genel adı, ferdiyetçilik, individüalizm.

2. isim, felsefe Bütüne, genele değil de bireye, tek olana üstünlük tanıyan görüş, ferdiyetçilik, individüalizm.

Eğitim Terimleri Sözlüğü - 1974

Türkçe: ferdaniye, ferdiyetçilik, İngilizce: individualism, Fransızca: individualisme

1. Toplum yaşayışında temel amacın, bireylerin başarı ve mutlulukları olduğu düşüncesini ileri süren öğreti. 2. Toplumun, bireylere ve kümelere geniş bir özgürlük tanıdığında gelişeceğine ve mutluluğa kavuşacağına inanan toplumbilim görüşü. 3. Bütün değerlerin, hak ve ödevlerin kaynağı olarak bireyi kabul eden ahlak görüşü.

Felsefe Terimleri Sözlüğü - 1975

Türkçe: ferdiye, İngilizce: individualism, Fransızca: individualisme, Almanca: Individualismus

1. (Genel olarak) a. Bütüne, genele değil de, bireye, tek olana üstünlük tanıyan görüş. b. Bireyin kendine dayanması eğilimi. 2. (Fizikötesi açısından) a. Yalnızca tek olanın, bireyin bağımsız gerçekliği olduğunu; b. Gerçekte yalnız bireylerin bulunduğunu, tümel terimlerin gerçeklikte hiç bir karşılığı olmadığını savunan öğreti. 3. (Yöntembilim açısından) Tarihsel ve toplumsal olayların açıklanmasını bireysel ruhbilime dayandıran görüş. 4. (Gelenekçiliğin karşıtı olarak) Kurulu düzene eleştirmeden uyma yerine, bireylerin toplumda her türlü kurum, inanç, kanı ve eylem üzerinde tartışıp bunları yargılamaları gerektiğini savunan görüş (düşünce bağımsızlığı). 5. Toplumun kendi başına bir ereği olmadığı gibi, kendini kuran bireylerin üstünde bir ereğe araç da olmadığını savunan görüş. // Bu görüşe göre, toplumsal kurumların ereği: a. bireylerin mutluluğu, b. bireylerin yetkinliği olmalıdır; böylece bireyin ereğine erişmesi için toplum ve devlet yardımcı araç olacaktır. 6. Kişiliğin ve kişisel sorumluluğun kaldırılamıyacağını dile getiren görüş. 7. Yaşamın, özellikle toplumsal yaşamın tek kişiler üzerine kurulduğunu ileri süren ve bu tek kişileri özce aynı türden ve eşit haklı olarak kabul eden öğreti (aydınlanma felsefesi). 8- Başkalarıyla karşılaştırılmayan niteliksel özelliği ve bir kezliği içinde bireyin kendi değeri üzerindeki kanı (Shaftesbury, Herder). 9- Seçkin bireycilik: Bütün bireyleri eşit görmeyip, kimi bireylere özel koşulları ve özel nitelikleri dolayısıyle ayrı bir yer veren görüş (Nietzsche). 10- (Ekonomik yaşamla ilgili bireycilik) Her bireyin özgür olarak kendi ölçülerine göre kendi ekonomik işlerini düzenleyebileceğini savunan görüş ("Laissez-faire = Bırakınız yapsınlar." ilkesi).

İktisat Terimleri Sözlüğü - 2004

İngilizce: individualism

Bireylerin kendi çıkarlarını en çoklaştıracak şekilde davrandığında toplumsal yararın en çoğa çıkacağını ileri süren görüş.

Hemşirelik Terimleri Sözlüğü - 2015

İngilizce: individualism

Toplumun gereksinimlerinden ve toplumsal yükümlülüklerden çok, kendi bireysel haklarını ve gereksinimlerini öne çıkaran bir yaşam felsefesi.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski