Stalinizm

Stalinizm, 1928-1953 yılları arasında Sovyetler Birliği’ni yöneten Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Josef Stalin’in uyguladığı siyasi sistemde kullanılan Marksist-Leninist ideolojinin teori ve pratiğini anlatır.

Stalin 1949 yılında
Stalin 1949 yılında

{tocify} $title={İçindekiler}

Kullanım

Terim ilk kez olumlu anlamda Lazar Kaganoviç tarafından dile getirilmiş ama Stalin tarafından reddedilmiştir. Kullanım özellikle 1930’lu yıllarda uluslararası kamuoyunda Stalin ile Lev Troçki arasındaki siyasi kavga sırasında yaygınlaştı. Sol siyasi hareketler içinde Stalin'i sahiplenen Karl Marx, Friedrich Engels, Vladimir Lenin ve Mao Zedong taraftarları kendilerini Stalinist olarak tanımlamazlar. Bu kesimler kendilerini "Marksist-Leninist" sıfatıyla anarlar. Rusya’da ise toplum Stalin konusunda bölünmüş durumdadır.

Stalinist uygulamalar

Stalinizm bir ideolojiden çok bir yönetim şeklini tanımlar. Stalin ideoloji olarak Marksizm-Leninizm'i benimsemiştir ve kendisini Karl Marx ve Vladimir Lenin gibi bir teorisyen olarak değil Sovyetler Birliğinin kurucusu olarak gösterir. Buradan bakıldığında stalinizm Marks ve Lenin’in fikirlerinin bir yorumlanışı, toplumun değişen yapısının ihtiyaçlarına karşı yeni uygulamaların yapılmasını kapsar. Bu fikrin karşıtları ise stalinizmin Marks ve Lenin’in fikirlerinin devamı değil çarpıtılması olduğunu öne sürmektedir. Özellikle Stalin karşıtı olan Troçkistler, stalinizmin iktidarı almak için marksist söylemi kullanan karşı-devrimci bir hareket olduğunu iddia etmektedir.

Rusya’da Ekim Devrimi’ni izleyen dönemde 1917-1924 yılları arasında Lenin, Troçki ve Stalin sürekli olarak birlikte görünseler de fikir ayrılıkları hiç ortadan kaybolmamıştır. Troçki ile ideolojik tartışmalarında Stalin, ileri sanayileşmiş ülkelerdeki işçi sınıfına aşırı önem verildiğini ileri sürecektir. Ayrıca Stalin, devrimci süreçte Troçki’nin köylülüğe yeterince önem vermediğini ileri sürer.

Komünist teoriye Stalin tarafından yapılan katkılar şöyle sıralanabilir:

  1. Stalin tarafından 1913 yılında yazılan Marksizm ve Ulusal Sorun adlı eser
  2. Tek ülkede sosyalizm
  3. Sosyalizmin geliştikçe sınıf savaşımının şiddetinin artırılması

Troçki 1940 yılında

Tek ülkede sosyalizm

Lenin'in 1924'teki ölümünden sonra Sovyet idaresi bir ikilemle karşı karşıya kaldı: Troçki yanlıları, devrimin tüm dünyaya yayılması için özellikle sanayileşmiş batı toplumlarında teşvik edilmesi gerektiğini savunuyor, bunu siyasetlerinin önceliği olarak görüyorlardı. Aksi halde, SSCB'nin sosyalist bir devlet olarak var olamayacağını, kapitalist devletlerin baskısı karşısında yıkılacağını ileri sürüyorlardı. Bu görüşe karşı, Stalin ve yandaşları sosyalizmin önce sadece SSCB'de sağlam bir şekilde kurulmasının mümkün ve gerektiğini savunuyorlardı. Tek ülkede sosyalizmin kurulması için, SSCB'nin gelişmiş ülkelerin rejimlerine karşı bir tehdit olmadığını, onlarla birlikte var olabileceğini göstermek gerekliydi. Troçkistler, Stalin'in bu politikasını dünya çapında devrim fırsatını kaçıran büyük bir hata ve Marksizme ihanet olarak yorumladılar. Stalin'in tek ülkede sosyalizm politikası, elbette bir dünya devrimini desteklemekten daha az riskliydi. Böylece konumunu pekiştiren Sovyet yönetimi, ülkenin sanayileşmesi ve askeri olarak güçlenmesi için gerekli adımları attı. Bu siyasetler sonucunda SSCB, dünyanın en önemli güçlerinden biri haline geldi. Troçkistler, tahminlerinin aksine SSCB'nin tek başına kendi rejimiyle var olabilmesini, bu rejimin gerçek bir sosyalist rejim değil, bürokratik yozlaşmaya uğramış bir işçi devleti olduğunu söyleyerek açıkladılar.

Sınıf savaşımının şiddetlenmesi

Stalin'in ikinci önemli katkısı, sosyalizmin gelişmesi sonucu sınıf savaşının şiddetlenmesi görüşüdür. Stalin, bir ülke sosyalizm yolunda ilerledikçe, geçmişteki sömürücü sınıflarının kalıntılarının daha şiddetli bir mücadeleye gireceğini iddia eder. Stalin'e göre işçi sınıfının düşmanları komünist partisine bile sızabilir.

Özellikle sınıf savaşımının artırılması özelliğinden ötürü stalinizm, totaliter veya tiranlık rejimi olarak değerlendirilir. Terim olarak siyasi muhalefetle şiddet, tutuklama ve öldürme ile karşı koymakla eş anlamlı olarak kullanılır.

Stalinist ekonomi

1920’li yılların sonlarına doğru Stalin bir dizi yeni radikal ekonomik politikaları yürürlüğe koymuş ve bu politikalar sonucunda Sovyetler Birliğini sanayisi ve tarımı görülür ölçüde gelişmiştir. Stalin önderliğindeki Bolşevikler, Rus İç Savaşının ortaya çıkarttığı yıkımdan çıkmak için yürürlüğe koyulan ve kapitalizme geri dönüşü çağrıştıran NEP uygulamalarına son vermişlerdir. Lenin tarafından savunulan ve uygulamaya konan Bolşeviklerin 1921 yılında topladıkları 10. Kongresinde kabul edilerek uygulamaya konulan NEP politikaları yedi yıl boyunca süren savaşlar yüzünden harap olmuş ülke ekonomisini ayağa kaldırmaya yönelik olmuştur. Buna rağmen Rusya hala Batıdaki sanayileşmiş ülkelerle karşılaştırıldığında geri konumdadır. NEP politikaları bir zorunluluk olmasına rağmen özellikle Bolşevik Parti içinde hayal edilen sosyalist toplumu kurmaktan uzak sonuçlar doğurmaktadır ve ekonomik göstergeler de beklenen gelişmeyi içermemektedir. Bu dönemde sanayileşmenin hızlandırılması Batının yakalanması için tek yol olarak görülür.

Fredric Jameson, Sovyetler Birliğinin modernleşmesini, köylü toplumundan sanayileşmiş bir topluma geçilmesini, okuryazarlık seviyesinin yükseltilmesini ve görkemli bir bilimsel altyapı oluşturulmasını sağladığı için stalinizmi sosyal, ekonomik ve tarihsel olarak başarılı olarak değerlendirir. Robert Conquest ise bu yoruma karşı çıkarak I. Dünya Savaşı öncesinde Rusya’nın dünyanın en gelişmiş beş ekonomisi içinde olduğunu söyleyerek, zorunlu kolektivizasyon, kıtlık ve şiddet yöntemleri olmadan da ülkedenin ilerleyebileceğini belirtir. Ayrıca bilimsel gelişmelerin abartıldığını ve yeniliklere kapalı olduğunu iddia eder.

Stalinizm eleştirileri

Stalin’in 1953 yılında ölmesinin ardından Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri olan Nikita Kruşçev 1956 yılında Sovyetler Birliği Komünist Partisi 20. Kongresinde yaptığı Gizli söylevde Stalin’in uyguladığı siyaseti eleştirecek ve destalinizasyon olarak adlandırılacak süreci başlatılacaktır. Sovyetler Birliğindeki mevcut siyasi yapı değişmeden yapılan bu değişim hamleleri sonucu görece liberalizasyon yaşanmıştır. Uluslararası alanda ise II. Dünya Savaşı sonrasında topraklarında Kızılordu bulunan ve sovyet tarzı yönetimle komünist partilerce yönetilen Doğu Bloku ülkeleri Stalin döneminde izlenen stalinist siyaseti Kruşçev döneminde terk ederler.

Sosyalist ülkelerin ve komünist partilerin tamamı Kruşçev reformlarını benimsememiştir. Kim Il-Sung önderliğindeki Kuzey Kore, Mao Zedung önderliğindeki Çin, Enver Hoca önderliğindeki Arnavutluk Emek Partisi, Endonezya Komünist Partisi ve Yeni Zelanda Komünist Partisi bu istisnalardandır. Kruşçev’in siyasi hattını benimseyen bazı komünist partilerde ise yönetime karşı muhalif hareketler ortaya çıkacaktır.

Kuzey Kore’de Kim Il-sung destalinizasyon yanlılarını partiden tasfiye edecek ve sürgüne yollayacaktır. Mao önderliğindeki Çin Komünist Partisinde ise yeni Sovyet yönetimi revizyonist olarak adlandırılacak ve 1960 yılında yaşanacak olan Çin-Sovyet Ayrılığının ilk adımları atılacaktır. Sonunda Çin’de ayrı bir ideoloji olan maoizm oluşacaktır. Arnavutluk, Çin-Sovyet Ayrılığında Çin tarafını tutsa da Çin’den mesafeli şekilde kendi özgün siyasi hattında ilerleyecektir.

Kruşçev’in 1964 yılında görevden alınması stalinist restorasyon olarak adlandırılacak ve Brejnev Doktrini stalinist olarak değerlendirilecektir.

Troçki'ye göre Stalinist Sovyetler Birliği sosyalist bir ülke değil, yozlaşmış bir işçi devletidir. Kapitalist olmayan bu devlet tarzında işçi sınıfının içinden çıkan bir yönetici kast üretim araçlarına sahip olmamasına ve ayrı bir sosyal sınıf oluşturmamasına rağmen işçi sınıfını bir bütün olarak sömürmektedir. Tony Cliff, stalinizmi devlet kapitalizmi olarak değerlendirecek ve devletin sermayenin yerine geçtiğini ileri sürecektir. Milovan Cilas, stalinizmin iktidarında yeni bir sınıfın doğduğunu savunur.

Aleksandr Soljenitsin, stalinizm teriminin komünizmin kötü yanlarının saklanması için 1956 yılından sonra Batılı aydınlarca türetildiğini ileri sürer. Ancak terim 1937 yılında Troçki tarafından Stalinizm ve Bolşevizm adlı eserinde kullanılmıştır.

Leninizm ile ilişkisi

Edvard Radzinsky, Stalin’in kendi kendisini tanımladığı gibi Lenin’in gerçek bir izleyicisi olduğunu savunur. Buna göre iç savaş sırasında uygulanan Kızıl Terör gibi baskı uygulamaları ve parti içindeki otokratik yapı Lenin zamanında getirilmiştir. Richard Pipes da bu değerlendirmenin benzerini yapmaktadır. Bu görüşü savunanlar Stalinizm'in Leninizm'den kaynaklandığına dayanak olarak 1921 yılında 10. Parti Kongresi'nde alınan hiziplerin yasaklanması kararını gösterirler. Bu karar sayesinde Stalin’in parti içindeki muhalefeti tasfiye ettiği savunulur.

Stalin karşıtı olan Troçki ise Lenin’in partiye yazdığı vasiyetine atıf yapar. Lenin, vasiyetinde önde gelen Stalin başta olmak üzere Troçki, Zinoviev, Kamenev, Buharin ve Pyatakov’u eleştirecek ve çok kaba bulduğu ve Gürcistan Demokratik Cumhuriyetinin zorla Sovyetler Birliğine katılmasından sorumlu tuttuğu Stalin’in genel sekreterlik görevinden alınması gerektiğini savunmuştur.

Ayrıca bakınız

Konuyla ilgili yazılan eserler

  • Kemal Okuyan, Stalin'i Anlamak, Yazılama Yayınevi ,2008, ISBN 605-5892-08-1
  • Vincent Barnett, "Understanding Stalinism: The 'Orwellian Discrepancy' and the 'Rational Choice Dictator'," Europe-Asia Studies, vol. 58, no. 3, May 2006 (online abstract).
  • Alan Bullock, Hitler and Stalin: Parallel Lives, Goldmann
  • Isaac Deutscher, Stalin: A Political Biography, Dietz, 1990
  • Philip Ingram, Russia and the USSR 1905–1991, Cambridge University Press, Cambridge, 1997
  • Lankov, Andrei N., Crisis in North Korea: The Failure of De-Stalinization, 1956. Honolulu: Hawaii University Press (2004)
  • Boris Souvarine, Stalin: A Critical Survey of Bolshevism, Alliance Book, 1939
  • Robert Service, Lenin: A Biography, Belknap Press, 2002 ISBN 0-330-49139-3
  • Robert Service. Stalin: A Biography, Belknap Press, 2005 ISBN 0-674-01697-1
  • Vladimir Tismăneanu (2003). Stalinism for all seasons: a political history of Romanian Communism. Berkeley: University of California Press. ISBN 0-520-23747-1.
  • Allan Todd, The European Dictatorships: Hitler, Stalin, Mussolini, Cambridge University Press, Cambridge, 2003
  • John Traynor, Challenging History: Europe 1890–1990, Nelson Thornes Ltd, Cheltenham, 2002
  • C.L.R. James. State Capitalism and World Revolution. Chicago: Charles H. Kerr Publishing Co., 1950.


Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski