Türkiye'de kadın cinayeti

Türkiye'de kadın cinayeti, Türkiye'de kadınların "namus temizleme" gerekçesiyle öldürülmek gibi, toplumsal rollerine bağlı nedenlerle öldürüldükleri cinayet vakalarını ifade eder.

Türkiye'de gerçekleşen kadına yönelik şiddet eylemlerinden birisidir. Kadın cinayetlerinin sayısı Türkiye'de, 2000'li yıllarda geçmiş yıllara göre büyük artış göstermiş; 474 kadının öldürüldüğü 2019 yılı, ülkede son 10 yılda en fazla kadının öldürüldüğü yıl olmuştur. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu yıllık raporuna göre 2020 yılında ise erkekler tarafından 300 kadın öldürülmüş, 171 kadın şüpheli şekilde ölü bulunmuştur. 2010-2019 yılları arasında kadın cinayetlerinin sayısında sadece, İstanbul Sözleşmesi'nin imzalandığı yıl olan 2011 yılında düşüş görülmüştür.

Suçluların işledikleri suçu normalleştirmek adına öne sürdükleri başlıca gerekçeler arasında; kadının ayrılık talebi, namus, aldatma-aldatılma, kıskançlık ön plana çıkar.

Kadınların Azra Gülendam Haytaoğlu cinayeti protestosu
Kadınların Azra Gülendam Haytaoğlu cinayeti protestosundan, 2 Ağustos 2021, Kadıköy Meydanı, İstanbul

{tocify} $title={İçindekiler}

İstatistikler

Türkiye'de kadın cinayetlerine dair resmî kurumlar ve kadın örgütleri tarafından açıklanan farklı veriler bulunmaktadır. Türkiye'de partnerleri veya aile üyesi erkekler tarafından öldürülen kadın sayısına ilişkin veriler, ilgili devlet kurumları tarafından paylaşılmadığından, resmî veriler kadın cinayeti sorununun boyutunu yansıtmada yetersiz olarak değerlendirilmektedir.

Türkiye'de kadın cinayetlerine ilişkin veri toplayan başlayan sivil oluşumlar: Anıt Sayaç, Bianet ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'dur.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu raporlarına göre Türkiye'de 2010-2020 yılları arasında toplam 2296 kadın cinayeti yaşanmıştır.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu raporlarına göre Türkiye'de 2010-2020 yılları arasında toplam 2296 kadın cinayeti yaşanmıştır.

Bazı resmî verilere göre kadın cinayetleri

2009 yılında dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in TBMM'de sunulan bir soru önergesine verdiği yanıt, Türkiye'de kadın cinayetleri konusunda resmî sayılabilecek önemli bir veri kabul edilir. Bu yanıtta ülkede 2002- 2008 arasında işlenen kadın cinayeti sayısı 2002'de 66, 2003'te 83, 2004'te 128, 2005'te 317, 2006'da 663, 2007'de 1011, 2008'de ise 806 olarak açıklanmış ve 2002'den bu yana kadın cinayetlerinde 14 misli artış olması, medyada ve siyasetçiler arasında çok tartışılmıştı.

2013 yılında verilen bir başka soru önergesine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın verdiği cevapta ise 2009'da 171, 2010'da 177, 2011'de 163, 2012'nin ilk 9 ayında ise 128 kadın cinayeti işlendiği bildirildi

2021 yılı Ocak Ayında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Twitter hesabından yaptığı açıklamada, 6284 sayılı kanun kapsamındaki kadın cinayetlerinde hayatını kaybeden kadın sayısını 2017'de 353, 2018'de 279, 2019'da 336 ve 2020'de ise 266 olarak duyurdu.

Yıllara göre kadın cinayeti istatistikleri

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) verilerine göre 2008'de 80, 2009'da 109, 2010'da 180, 2011'de 121, 2012'de 210, 2013'te 237, 2014'te 294, 2015'te 303, 2016'da 328, 2017'de 409, 2018'de 440, 2019'da 474 olmak üzere 2008-2019 yılları arasında toplam 3.185 kadın öldürülmüştür.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2019 yılı raporuna göre 2019'da işlenen 474 kadın cinayetinden 115'i şüpheli olarak kayıtlara geçmiş ve suçluları bulunamamıştır. 2020 yılı raporuna göre ise Türkiye'de 2020 yılında erkekler tarafından 300 kadın öldürülmüş ve 171 kadın şüpheli şekilde ölü bulunmuştur.

Türkiye'de şiddetten ölen kadınlar için yapılmış Anıt Sayaç adlı internet sitesinde paylaşılan yıllara göre ölüm sayıları ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre ölüm sayılarına gösteren tablo aşağıdaki gibidir:

YılÖlüm Sayısı
(Anıt Sayaç)
Ölüm Sayısı
(KCDP)
20086680
2009125109
2010203180
2011130121
2012145210
2013231237
2014290294
2015293303
2016289316
2017351409
2018404440
2019422474
2020410300
2021345

Faillerine göre kadın cinayeti istatistikleri

2008-2018 yılları arasında gerçekleşen kadın cinayetlerinden 1260 cinayet vakasını inceleyen bir araştırma; kadın cinayetlerinde failler listesinin en başında öldürülen kadının kocasının aldığını gösterir (623). İkinci sırada sevgililer tarafından işlenen cinayetler (160), üçüncü sırada eski koca cinayetleri (94) yer alır. Dördüncü sırada yer alan "tanıdık biri tarafından işlenen cinayetler" (88), hırsızlık ve tecavüz vakaları ile gerçekleşmektedir. Ardından sırasıyla akraba cinayetleri (49), kardeşi tarafından öldürülme (48), oğlu tarafından öldürülme (48), babası tarafından öldürülme (38), yabancı biri tarafından öldürülme (18) gelmektedir.

2019 yılında öldürülen kadınların ise 134'ü evli olduğu eşi tarafından, 51'i birlikte olduğu erkek tarafından, 29'u akrabası tarafından, 25'i eskiden evli olduğu erkek tarafından, 25'i oğlu, komşusu, çocuğuyla aynı okulda veli olan kişi gibi tanıdığı kişiler tarafından, 8'i eskiden birlikte olduğu erkek tarafından, 19'u tanıdık, 15'i babası, 13'ü kardeşi, 3'ü de tanımadığı kişiler tarafından öldürüldü.

Cinayet mekânlarına göre kadın cinayeti istatistikleri

KCDP raporuna göre 2019 yılında; 292 kadın evinde, 52 kadın ise sokak ortasında öldürülmüştür. 9’u arabada, 6’sı çalıştığı iş yerinde, 5’i otelde, 5’i parkta, 3’ü dükkanda, 2’si eğlence mekânında, 2’si hastanede, 1’i kafede, 1’i okulda, 1’i ise diğer bir kamusal alanda öldürülmüştür. Öldürülen kadınların 31’i su ve kenarı alanlarda öldürüldü veya cansız bedenleri bulundu. 32’si ise orman, mera, piknik alanı, bahçe, tarla gibi arazi alanlarında öldürüldü veya ölü bulundu. 3 kadın da ahır, metruk bina gibi ıssız yerlerde öldürüldü veya ölü bulundu. 29 kadının nerede öldürüldüğü tespit edilememiştir.

Öldürülme yöntemlerine göre kadın cinayeti istatistikleri

2008-2018 yılları arasında gerçekleşen 2 binden fazla kadın cinayetinden 1260 cinayet vakasını inceleyen bir araştırma kadın cinayetlerinin en çok ateşli silahla (679) işlendiğini, daha sonra sırası ile kesici alet (404), boğma yöntemi (84), darp etme (64) ve işkence yaparak (15) kadınların öldürüldüğünü ortaya koymuştur.

2019'da öldürülen 474 kadından 185'i ateşli silahla, 101'i kesici aletle, 29'u boğularak, 27'si darp edilerek, 19'u yüksekten atılarak, 6'sı kimyasal ilaç içirilerek, 6'sı yakılarak öldürüldü. 101'inin nasıl öldürüldüğü tespit edilememiştir.

İntihar süsü verilen kadın cinayetleri

1999 yılında, dünyadaki genel eğilimin aksine Türkiye'de kadın intiharlarının erkek intiharlarından yüksek olması; intihar olgusunu Türkiye gündeminde fazla yer almasına neden olmuştur. 1999 yılında, Batman ve merkez ilçelerinde, 2000 yılının ilk sekiz ayında intihar ortalamasının Türkiye intihar ortalamasının yaklaşık iki katına çıkması ve intihar edenlerinin %80.8'inin kadın olması üzerine birçok kamu kuruluşu ve sivil toplum örgütü, yöredeki kadın intiharları hakkında araştırma yapma gereği duymuştur. Kadın intiharlarının çoğunun ardında töre baskısı olduğu; basın yayın organlarına intihar olarak yansıyan olaylardan bir kısmının intihar süsü verilmiş töre cinayeti olduğu; bir kısmının da töre baskısı neticesi meydana gelen intiharlar olduğu ileri sürülmüştür.

Türkiye'de en çok töre cinayetinin işlendiği Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgeleri, töre baskısına bağlı olarak gerçekleşen intiharlar ile cinayet olduğu halde intihar olarak gösterilen olayların da yoğunlaştığı bölgelerdir.

İnfial uyandıran kadın cinayetleri

Türkiye gündeminde infial uyandıran bazı kadın cinayetleri şunlardır:

2004'te İstanbul'da işlenen Güldünya Tören cinayeti, Türkiye'de aile içi şiddet, tecavüz ve töre cinayeti konularında sık sık alıntılanan, tezlere konu olan ve sembol olarak adlandırılan bir olay oldu. Güldünya Tören'i öldüren İrfan Tören müebbet, Ferit Tören ise 23 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.

3 Mart 2009'da işlenen Münevver Karabulut cinayeti, Türkiye kamuoyunda dikkat çekti ve büyük tepki doğurdu. Cinayetin basında yer alış şeklinin verdiği rahatsızlık, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun ortaya çıkmasında rol oynadı.

2010 yılında Siirt'te gerçekleşen ve intihar değil, cinayet vakası olduğu üç yıl sonra ortaya çıkan Esin Güneş cinayeti, uzun süren gerçeğin ortaya çıkarılması ve adalet arayışıyla ülkenin gündemine geldi. Dava, Güven Güneş’in eşini kasten öldürme suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılması ile sonlandı. Bu cinayet davası ve karar, diğer şüpheli ölümlerin yargılanma süreci için emsal oluşturdu.

Boşanmak istediği eşi tarafından 2011'de İzmir'de öldürülen Ferdane Çöl'ün davası, katil Sedat Çöl'ün ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılması ile sonlandı.

11 Şubat 2015'te gerçekleşen Özgecan Aslan cinayeti, ortaya çıktığında Türkiye çapında öfke ve gösterilere yol açtı. Ülke çapında pek çok gösterinin düzenlendiği 16 Şubat günü "Kara Pazartesi" olarak anıldı.

29 Mayıs 2018'de Ankara'da işlenen Şule Çet cinayeti, soruşturma aşamasında üstünün kapatılması kadınların itirazı sayesinde önlendiği için Türkiye'de kadın cinayetlerinin önlenmesinde dayanışmanın sembolü haline geldi.

30 Mart 2019'da İstanbul'da işlenen Fatma Şengül cinayetinde, cinayeti tasarlayıp gerçekleştiren ve savunmasında "yüksek tansiyon" açıklaması sunan Zeynel Akbaş’ın cezasına haksız tahrik indirimi uygulandı. Bu karar, haksız tahrik indiriminin kadın cinayetlerinde failler lehine kullanılmasının bir örneği olarak tepki uyandırdı. Karar istinaf mahkemesinde bozuldu ve sanık müebbet hapis cezası aldı.

18 Ağustos 2019'da Kırıkkale'de eski eşi tarafından kızının gözü önünde bıçaklanarak öldürülen Emine Bulut, son anlarındaki "Ölmek istemiyorum" çığlığının sosyal medyada yayılması sonucu basında geniş yer buldu. Vahşice işlenen Emine Bulut cinayeti, Türkiye'de kadın cinayetlerinin sembollerinden birisidir.

Emine Bulut Cinayeti

Örgütlenme

Türkiye'de kadın cinayeti olgusu ile mücadele eden bazı örgütler şunlardır:

  • Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu: 2010 yılında ülkede kadın cinayetlerinin artması ve Münevver Karabulut davasının 2010 yılında toplumun gündemine gelmesiyle, kadın cinayetlerinin Türkiye için toplumsal bir sorun haline gelebileceği öngörüsüyle 2010 yılında kurulmuş bir platform.
  • Kadın Cinayeti Platformu: Kadın Cinayeti Platformu, kısaca KCP, 2020 yılında, artan kadın cinayetlerine son vermek isteyen kadınlar tarafından kurulmuş bir platform.
  • Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu: Kadın cinayetlerine karşı acil önlem alınması talebiyle 2014 yılının Temmuz ayında oluşturulmuş bir platformdur.
  • Şefkat-der: Kurucusu ve başkanı erkek, üyeleri gönüllü kadınlardan oluşan, dinsel temelli hayırseverlik anlayışı içinde sosyal yardım alanında çalşmalar üreten Konya merkezli bir dernektir. Kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddetle mücadelede dikkat çeken ve tartışılan kampanyalar düzenlemiştir.

Yansımaları

Edebiyat

Türkiye'de artan kadın cinayetleri sorunu farklı türlerde edebiyat eserlerine de yansımıştır. 1950 kuşağı önemli kadın hikâyecileri arasında yer alan Tomris Uyar, hikayelerinde kadına yönelik şiddeti sıklıkla ele almış bir yazardır. Hayat kadını İkbal’in öldürülmesini konu edinen “Derin Kazın” adlı hikâye, kadına yönelik fiziksel şiddetin son noktası olan kadın cinayetini işlediği öykülerine bir örnektir. Post modern anlatım teknikleri kullanan yazar, Sağlar hikayesindeki gazete haberlerinde İkbal'in öldürülüşüne yer vererek cinayet haberlerinin medyada cinsiyetçi ifadelerle yer buluşunu vurgulamıştır.

Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesi protesto edilirken, 5 Ağustos 2020, Kadıköy, İstanbul
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesi protesto edilirken, 5 Ağustos 2020, Kadıköy, İstanbul

1950 sonrasında II. Yeni şiir anlayışını oluşturan şairler, kadın cinayetleri ve kadına şiddeti şiirlerine konu ettiler. Şiirlerinde, bir kadını yok sayma ve mutsuz etme gibi durumların da ölümle eşdeğer olduğu dile getirdiler. II. Yeni şairlerinden Edip Cansever'in Çiçekleri Sulasan başlıklı şiirinde kadın cinayetleri aşağıdaki dizelerde yer bulur:

İzmir çarşısında bir kadın

Güpegündüz bir kadın

Gecelerini bilen, iç çamaşırlarını bilmeyen

Dudaklarını bilen, öpülmeyi bilmeyen

Çocukları olan, ama çocukları olmayan

Güpegündüz bir kadın

Tabancayla üç yerinden vurulur”-

— E. Cansever (Çiçekleri Sulasan)

2019'da Hatice Meryem, kadın cinayetlerinin toplumsal arka planını sosyo-kültürel ve siyasi temellerle ele alınarak işleyen Bir Kadını Öldürmeye Nereden Başlamalı? adlı kitabı yayımladı. Birikim'de bir eleştiri yazısında Onur Bütün, kitabı "Türkiye edebiyatında kadın cinayetleri üzerine iyi düşünülmüş, belki de ilk metin…" şeklinde yorumladı.

Elçin Poyrazlar, Mantolu Kadın romanında (2018) kocasından şiddet gören bir kadın ve çok genç yaşta istemediği bir evliliğe zorlanmış bir kadının dayanışma öyküsünü, Ecel Çiçekleri (2021) romanında erkek cinayetlerini soruşturan bir kadın komiserin öyküsünü anlatarak kadın cinayetleri konusunu ele aldı.

Zeynep Kaçar'ın 2021 yılında yayımlana Yalnız romanının kahramanı, tarikat şeyhinin emriyle intihar süsü verilerek öldürülen kadınların intikamını alan bir karaktere dönüşmüş ve Türkiye'de geçtiğimiz yıllarda işlenmiş ve kamuoyunda infial yaratmış kadın cinayetlerinin maktulü olan kadın isimleri eserde zikretmiştir.

Çağdaş Sanat

Kadın cinayetleri, Türkiye'de özellikle kadın sanatçılar tarafından ele alınmış ve çağdaş sanat yaratımlarına konu olmuştur. Bu sanatçılara ve eserlerine dair bazı örnekler şunlardır:

  • İstanbul Modern'de Eylül 201-Ocak 2012 arasında 74 kadın sanatçının eserini bir araya getiren "Hayal ve Hakikat" adlı sergide, İpek Duben'in çelik plaklar üzerine basılmış kadın cinayeti haberlerini içeren "Aşk Kitabı" çalışması, izleyici kadına şiddetle yüzleşmeye zorlayan eserlere bir örnektir.
  • Neriman Polat, "öldürülen kadınları anmanın ve adaletsizliğe direnmenin bir yolu" olarak tanımladığı çeşitli çalışmalar üretmiştir. Sanatçının, kadın cinayetlerinin intikamını almak isteyen bir kahraman yarattığı, faklı malzeme ve anlatım dillerini bir araya getiren "Ev Nöbeti" (2013) adlı çalışması, kadın cinayetlerine duyduğu öfke ile üretilmiş eserlerindendir. Polat'ın "Acı Kahve" adlı çalışması İstanbul'da Kumbaracı yokuşunda bir kahvehanenin camına 2012 yılında erkekler tarafından öldürülmüş kadınların isimlerinin yazılmasını içerir.
  • 2018 yılında Türkiye'de 440 kadının erkek şiddeti ile öldürülmesi ve kadınların yaşamın her alanında şiddete, baskıya maruz kalması üzerine İstanbul'da Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu işbirliğiyle düzenlenen "Kadınlar Yaşasın Diye" adlı sergiye, 20 kadın sanatçı istismara ve baskıya maruz bırakılan kadınların hikayelerini anlatan eserleriyle katılmıştır.
  • 2018 yılında öldürülen 440 kadını temsilen Kabataş'ta bir bina duvarına 440 çift kadın ayakkabısı asılması, grafik tasarımcı Vahit Tuna tarafından tasarlanan bir projedir.
  • Son 11 yılda katledilen kadınların anısına 3 bin 150 kadının portresini yaparak 2020 yılında Trabzon'da sergi açan Şükran Üst, kadın cinayetlerini görünür hale getirmeye çalışan sanatçılardandır.
  • 2020 yılında açılan "Yüzde Bin Dört Yüz: Kadın, Şiddet ve Medya" yerleştirme sergisi Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyeleri ve öğrencileri, son yedi yılda erkek şiddeti nedeniyle hayatını yitiren kadınların sayısındaki artışı ve hem adaletin hem de medyanın bu şiddeti haklı göstermesini konu edinen bir sergidir.

Müzik

  • Türk araştırmacı ve müzisyen Bahar Gjuka 2019 yılında çocuk yaşta evlilik ve kadın hakları konusunda farkındalığı arttırmak için Kuzey Amerikalı müzisyenlerle ortak bir proje gerçekleştirip "Ağ Elime Mor Kınalar Yaktılar" adlı eseri tekrar yorumlayıp YouTube da yayınladı. Aynı zamanda yazdığı makale Female Leadership in Music kitabında yayınlandı.
  • 2008 yılında “Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı”na destek amacıyla 13 kadın sanatçı bir araya gelerek Güldünya Şarkıları adlı albümü çıkardı. Albüm, adını kardeşi tarafından öldürülen Güldünya Tören' den alır. Güldünya için Aylin Aslım'ın yazıp bestelediği ve Sezen Aksu'nun seslendirdiği Güldünya adlı şarkının da kaydedildiği albüm, Dünya Kadına Yönelik Şiddete Son Günü'nde piyasaya çıkarıldı. Albümdeki “Kadınlar Vardır” şarkısı aralarında Nazan Öncel, Aylin Aslım, Aynur Doğan, Nilüfer, Zuhal Olcay, Sezen Aksu ve Rojin’in yer aldığı kadın sanatçılar tarafından koro halinde seslendirildi.
  • 2019'da "Susamam" adlı şarkıda kadın haklarıyla ilgili iki kısma yer verildi.
  • 2021 yılında söz ve müziği Nazan Öncel’e "İmdat" adlı şarkının klibi Dünya Kadınlar Günü’nde sanatçının YouTube hesabından yayınlandı. Klipte, Nükhet Duru, Gaye Su Akyol, Demet Evgar, Songül Öden gibi kadın sanatçılar rol aldı.
  • 2022 8 Mart tarihinde TRAK, "Kadın Cinayetleri" isimli protest rap müziğini youtube hesabından paylaştı. Şarkıda Türkiye'de son on yılda yapılmış bir çok kadın cinayetine göndermeler bulunuyor.

Ayrıca bakınız


Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski