dil

 

dil

dil ne demek TDK sözlük anlamı ve açıklaması nedir?

dil (I)

1. isim Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı:

      "Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Yusuf Ziya Ortaç

2. isim Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli bölümleri:

      Terazi dili.

3. isim Büyükbaş hayvanların haşlanıp pişirildikten sonra yenebilen dili:

      "Birkaç dilim ekmek, ince bir iki dilim peynir veya dil, bazen de haşlanmış bir sebze yemeği." - Sait Faik Abasıyanık

4. isim Ayakkabı bağlarının ayağı rahatsız etmemesini sağlayan ve bağ altına rastlayan saya parçası.

5. isim, coğrafya Kıstak.

6. isim, denizcilik Makaraların ve bastikaların içine yerleştirilmiş olan, üzerinden geçirilen halatı istenilen yöne çevirmeye yarayan, çevresi oluklu, küçük döner tekerlek:

      İki dilli makara.

7. isim, müzik Bazı üflemeli çalgılarda titreşerek ses çıkaran ince metal yaprak.

8. isim, halk ağzında Anahtar.

dil (II)

1. isim İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan, zeban:

      "Dilinden Anadolulu olduğu ancak belli oluyordu." - Sait Faik Abasıyanık

2. isim Bir çağa, bir gruba, bir yazara özgü söz dağarcığı ve söz dizimi:

      "Halk dilinin günebakan ismini verdiği bu çiçek, güneşe âşıktır." - Hamdullah Suphi Tanrıöver

3. isim Belli mesleklere özgü dil:

      Hukuk dili.

4. isim Düşünce ve duyguları bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracı:

      Müzik dili. Yazı dili.

      "Hiçbir zaman onların arasına katılabilecek bir dil bulamadım." - Reha Mağden

5. isim, tarih Düşmanın durumunu öğrenmek için sorguya çekilmek amacıyla ele geçirilen tutsak.

dil (III)

isim, eskimiş, Farsça dil

Gönül, yürek.

{tocify} $title={İçindekiler}

Bilişim Terimleri Sözlüğü - 1981

Türkçe: lisan, İngilizce: language, Fransızca: langage

Simgeler ve sözcükler oluşturmak için tanımlanmış bir damga takımı ve bunların, anlamlı bir iletişim aracı olarak deyimler ve tümceler (ya da bir örü) oluşturmak üzere kullanımım yöneten sözdizim kuralları takımı, örn. Türkçe, İngilizce, COBOL, FORTRAN. bk. izlenceleme dili.

Halkbilim Terimleri Sözlüğü - 1978

Türkçe: lisan, İngilizce: language, speech, Fransızca: langage, Almanca: Sprache

Bir toplum üyelerinin birbirlerine düşünce ve dileklerini anlatmak amacıyla kullandıkları, ilgili toplumca benimsenen ses simgelerinden oluşan ve belirli bir düzene göre işleyen kültürel dizge. bk. yaşayan dil, tümbireşimli dil, törensel dil, temel dil, ölü dil.

Mantık Terimleri Sözlüğü - 1976

Türkçe: lisan, İngilizce: language, Fransızca: langue, langage, Almanca: Sprache

Kurma kuralları gereği oluşturulan, anlam kuralları gereği de yorumlanıp anlam kazanan deyimler dizgesi. Krş.. sözedilen dil, sözeden dil, biçimsel dil, biçimsel dizge, tek çeşitli dil, çok çeşitli dil, altdil.

Tarih Terimleri Sözlüğü - 1974

Durumunu öğrenmek için düşmandan ele geçirilen tutsak.

Zooloji Terimleri Sözlüğü - 1963

İngilizce: tongue, Fransızca: langue, Almanca: Zunge

Ağız boşluğunun alt bölgesinde bulunan ve özgür olarak hareket edebilen etli bir uzantı olup ard ucundan dil kemiğine bağlıdır.

Zanaat Terimleri Sözlüğü - 1976

(I) Anahtar. (-Gaziantep; Deliilyas *Şarkışla -Sivas)

(II) Hayvanların boynuna asılan çanın içinde sallanan boynuz ya da madensel parça. (Uluğbey *Senirkent -Isparta; *Bor -Niğde)

Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü - 1972

Türkçe: lisan, İngilizce: language, Fransızca: langue, Almanca: Sprache

İnsanların duygu ve düşüncelerini bildirmek üzere sözcüklerle veya gereçlerle yaptıkları anlaşma: Türkçe, Fransızca, İngilizce, Almanca veya işaret dili vb.

Biyoloji Terimleri Sözlüğü - 1998

İngilizce: tongue, Fransızca: langue, Almanca: Zunge

Ağız boşluğunun alt bölgesinde bulunan, çok tabakalı yassı epitelle sarılmış çizgili kastan yapılmış olduğu için serbestçe hareket edebilen, arka tarafta dil kemiğine bağlı olan bir organ.

Dilbilim Terimleri Sözlüğü - 1949

Türkçe: lisan, Fransızca: langue, Almanca: standespraehe

Bir insan topluluğu içinde kullanılan sözlü dillik yollarının bütünü (bk. Dillik). Diller türlü bakımlardan sınıflanır. Yaygınlık ve nitelik bakımından: KAMU DİLLERİ (L. Communes), ÖZEL DİLLER (L. Spéciales), GİZLİ DİL (L. secrète), RESMİ DİL (L. officielle), UYGARLIK DİLLERİ (L. de civilisation), GENEL DİL (L. générale), DÜNYA DİLİ (L. mondiale); aynı dilin türlü halleri bakımından: KONUŞULAN DİL (L. courante ou parlée), HALK veya KONUŞMA DİLİ (L. vulgarie ou populaire), TEKLİFSİZ DİL (L. familière), " AŞAĞILIK DİL (L. triviale), BİLİM DİLİ (L. savante), MESLEK DİLİ (L. de profession), SINIF DİLİ (Standespraehe /Alm./), EDEBİYAT DİLİ (L. Littéraire), DİPLOMATLIK DİLİ (L. diplomatique), ŞİİR DİLİ (L. poétique, TEKNİK DİLİ (L. technique) ; Kullanış bakımından YAŞIYAN DİL (L. vivante), AŞNI DİL (L. archaïque), ÖLÜ DİL (L. morte) ; anlık bakımından: ARI DİL (L. pure), KARMA DiL (L. mixte) ; doğuş bakımından : DOĞAL DİL (L. naturelle), YAPMA DİL (L. artificielle), EVRENSEL veya ULUSLARARASI DİL (L. universelle ou internationale), FİLOZOF İŞİ DİL (Langue philosophique) ; konuşana olan yakınlığı bakımından: ANA DİLİ (L. Maternelle), ULUSAL DİL (L. nationale), BENİMSEK DİL (L. adoptée), YABANCI DİL (L. étrangère) gibi sınıfları vardır. Diller bir ée aralarındaki kuruluş farkları bakımından sınıflara ayrılırlar. Fikrin türlü öğelerini (Fran. de la maison gibi) ayrı ayrı kelimelerle veya (evin gibi) tek kelime ile anlattıklarına göre: ÇÖZÜMLÜ DİLLER (L. analytiques) ve BİREŞİMLİ DİLLER (L. synthétique) ; cümle öğelerinin sırası değişip değişemediğine göre: DEĞİŞİR SIRALI DİLLER (L. transpositives) ou inverses) ve DEĞİŞMEZ SIRALI DİLLER (L. analogues) ; öğelerini düzenledikleri tarza göre: AYRILI DİLLER (L. isolantes), YANDAŞLAYICI DİLLER (L. juxtaposantes), GÖVDELEYiCi, TOPARLAMALI, KAPSAMALI, TOPTAN ANLATIMLI veya ÇOK BİREŞİMLİ DİLLER (Incorporantes, Agglomérantes, Encapsulantes, Holophrastiques ou Polysynthétiques), BİTİŞİMLİ DİLLER (L. agglutinantes), TANELİ DİLLER (L. atomiques), MALGAMALI DİLLER (L. amalgamantes), KAYNAŞMALI DİLLER (L. fusionnelles) ; bükünlü olup olmadıklarına göre: BÜKÜNLÜ veya ŞEKİLLEMELİ DİLLER (L. flexionnelles, forniatives ou à mots proprement dits), ve ŞEKİLLEMESİZ DİLLER (L. non-formatives ou à mots apparents, à mots-phrases) ; aralarındaki hısımlığa göre: ANA DİLLER (Langues-mères), KARDEŞ DİLLER (Langues-soeurs), KAYNAK DİLLER (L. communes), İLKEL DİLLER (L. primitives), TÜREME DİLLER (L. dérivées).

Metalbilim İşlem Terimleri Sözlüğü - 1972

İngilizce: scab, Almanca: Schale

Döküm ya da boşaltma sırasında, erimiş metalin kalıp duvarlarına sıçrayıp, erken katılaşması sonucunda oluşan yüzey kusuru.

Gramer Terimleri Sözlüğü - 2003

İngilizce: language, Fransızca: langue, parole, Almanca: Sprache

İnsanlar arasında karşılıklı haberleşme aracı olarak kullanılan; duygu, düşünce ve isteklerin ses, şekil ve anlam bakımından her toplumun kendi değer yargılarına göre biçimlenmiş ortak kurallarının yardımı ile başkalarına aktarılmasını sağlayan, seslerden örülü çok yönlü ve gelişmiş bir sistem. Türkçe, Almanca, Çince, İngilizce, Japonca gibi. Dünya üzerinde konuşulan diller, a) Köken, b) Yapı bakımından sınıflandırılmaktadır. Köken bakımından yapılan sınıflandırmada, bilinmeyen devirlerde aynı ana dile bağlanan bir köken akrabalığı söz konusudur. Hint-Avrupa, Hami-Sami, Fin-Ugur, Ural ve Altay dil aileleri bu temeldeki bir sınıflandırmaya dayanan dil aileleridir. Dünya dilleri yapı bakımından da tek heceli diller (İsolierende Sprachen, isolating kanguages, monosyllabic languages.), eklemeli diller (agglutinierende Sprachen, agglutinative languages) ve çekimli diller (flektierende Sprachen, inflected languages) olmak üzere üçe ayrılır. Her dil taşıdığı söz hazinesine, kullandığı alanlara, yaşayıp yaşamadığına ve toplumun içinde onu kullanan kesimler açısından taşıdığı farklı özelliklere göre konuşma dili, yazı dili, halk dili, aydın dili, bilim dili, edebî dil, kültür dili, millî dil, ortak dil, resmî dil, yaşayan dil, ölü dil olarak da sınıflandırılabilir. Bunlara bk.

Türk Dünyası Gramer Terimleri Kılavuzu - 1997

Azerbaycan Türkçesi: dil; Türkmen Türkçesi: dil; Gagauz Türkçesi: dil; Özbek Türkçesi: til; Uygur Türkçesi: tii; Tat: tel; Başkurt Türkçesi: tel; Kmk: til; Krç.-Malk.: til; Nogay Türkçesi: til; Kazak Türkçesi: til; Kırgız Türkçesi: til; Alt:: til; Hakas Türkçesi: tîl; Tuva Türkçesi: tıl; Şor: til; Rusça: yazık

Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu - 2007

language

dil

Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü -

Diğer: Yun. glossa, Latin: lingua

Ağız boşluğunda bulunan, çizgili kaslardan oluşmuş, lokmanın biçimlenmesinde, yutma, tat alma ve konuşmanın biçimlenmesinde görev alan çok hareketli bir organ, glossa, lingua.

Kelime Kökeni

dil (I)

Eski Türkçe tıl sözcüğünden evrilmiştir.

Tarihte En Eski Kaynak

tıl "dil (organ), lisan, söz " [ Orhun Yazıtları (735) ]

dil (II)

Farsça dil دل  "yürek, (mec.) cesaret" sözcüğünden alıntıdır. Farsça sözcük Orta Farsça (Pehlevice veya Partça) dil veya dilēr "kalp" sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Avesta (Zend) dilinde aynı anlama gelen zərəd- sözcüğü ile eş kökenlidir. Avestaca sözcük Hintavrupa Anadilinde aynı anlama gelen yazılı örneği bulunmayan *kerd- biçiminden evrilmiştir. kardiyo+ maddesine bakınız.

Tarihte En Eski Kaynak

dil "yürek" [ Atebet-ül Hakayık (1300 yılından önce) ]

dilrubā "yürek çalan" [ F (1451) : bir sanem-i dil-rubā görindi ]

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski