paradigma

 

paradigma

1960'lardan beri paradigma kelimesi bilimsel disiplinlere veya başka epistemolojik içerikteki düşünce kalıplarına göndermede bulunur. Başlangıçta kelime gramere özgüydü: 1900 Merriam-Webster sözlüğü, gramerin içeriğinde sadece onun tekniksel kullanımını veya onu retorikte bir mesel veya masal (anlamını) açıklayıcıları için bir terim olarak tanımlar. Dilbilimde, Ferdinand de Saussure paradigmayı, benzer özellikteki öğelerin bir sınıfı için kullandı. Ek olarak, model ya da kuramsal çerçeve anlamında kullanılabilen bir terimdir ve göstermek, anlaşılır kılmak, örnek teşkil etmek, sınırları belli olan ön bulgu ve genel anlamında da dünya bakışı anlamlarına gelir.

{tocify} $title={İçindekiler}

Bilimsel paradigma

Yunanca παραδείγματι (paradeigma)'dan gelen kavramın popülerliğini sağlayan Thomas Samuel Kuhn'dur. Bilimsel Devrimlerin Yapısı adlı kitabında düşünsel çerçeve, kuramsallığın belirli bir terimi olarak ve kendisi de yirmi çeşit paradigmada kullanarak anlatır. Ana anlamı, bir bilim çevresine belli bir süre için, bir model sağlayan evrensel olarak kabul edilen bilimsel başarılar, olarak tanımlanır.

Thomas Samuel Kuhn bilimsel anlamında paradigmayı şöyle formüle etmektedir:

- İzlenen ve kontrol edilen olandır.

- Soruların tarzı hangi konuyla ilgili olduğuyla iç içedir ve sağlamasının nasıl test edilebilirliğiyledir.

- Bu soruların nasıl sorulacağıyladır.

- Sonuçların karşılaştırmalı olarak nasıl yorumlanacağıyladır.

Yani Kuhn'a göre paradigma, kabul görülmeye öncelikle hakim olan bir düşüncenin belli bir zaman dilimi içindeki ilk örneğidir. Uzun deneyimleri ve kanıtlarını içerisinde barındırır. Diğer anlamıyla paradigma, bir düşüncenin genel onayı (genel kabul görüleni) tasarımsal olarak varsayışının bir yansımasıdır ve bu da birçok sorunun yanıtlarını da beraberinde taşıyarak sunar. Bu tanımlamada paradigmanın bilimsel çalışmalardaki olgusu, model sunmak ya da bu suretle görüngüleri önceden açıklamak deneyidir.

Kuram, paradigma değildir. Paradigma olması için, yeni ve benzersiz olması, yeniliğinin gelecekteki çalışmalara kaynaklık edecek türde olması gerekir. Bir olağan paradigma, olağan bilim etkinliği kuramıdır. Bu kuram her şeyi çözemez, açıkta kalan sorunları görmezden gelir veya dosyalar. Bunlar ve getirdiği sorunlar büyüyüp de kuramın başına bela olduğu zaman, bilim insanları çözüm bulmak zorunda kalırlar. Bunun sonucunda olağanüstü paradigma dönemi gelir. Olağan dönem iflas etmiştir. Kriz döneminde bilim insanları, yeni paradigma oluşturmak zorundadır. Paradigma değişikliği budur. Bir bunalım dönemi gelir ve her şey altüst olur. Kavramların yerli yerine konması için belki bütün teori baştan alınır. Ancak bu olağanüstü dönemde eski paradigmalar direnirler, teoriden kopmalar çatışmalara yol açar.

Dikkat edilirse, buradaki durumun ideoloji için de geçerli olduğu görülecektir. Mevcut toplumsal işleyiş krize girdiğinde, krizi çözmeye aday toplumsal sınıf ve veya katmanlar kendi iktidarlarını ve kendi çözümlerini topluma önermeye başlarlar. Yine ideoloji de olduğu gibi paradigmanın temelinde de belli bir çevrenin ilişkilerinin ürettiği ve pekiştirdiği, kimi doğru, kimi yanlış inanışlar vardır. ideolojinin, ilişkinin biçimleri tarafından şekillenen ve ortaklaşılan düşünceler olduğu yolundaki tanımlamanın, söz konusu paradigma kavramı olduğunda birebir geçerli olduğu sadece dar ve tanımlı bir çevre için kullanıldığı açıklık kazanmaktadır.

Terim olarak Thomas Samuel Kuhn'un kullanmasından önce Herodot, Platon, Aristoteles'de geçer. Ancak bilinen kesin anlamına ve bilim felsefesindeki tartışmasız konumuna Kuhn ile ulaşmıştır. Terimin amacı geniş bir düşünsel çerçevedir. Kuhn'un Bilimsel Devrimlerin Yapısı kitabında 21 farklı anlamda kullanılır. Esas olarak, bir bilim çevresine belli bir süre için egemen olan model, anlamını verir. Bir kuramın paradigma olması için öyle bir yenilik getirmesi lazımdır ki, hem rakipleri varsa şaşırsın ve hayran olsun, hem de çağını aşarak ilerideki görüşlere kapı açsın. Olağan paradigma da zamanla çözemediği sorunlar olduğunda bunalıma düşer ve olaganüstü arayışlara girer ki bu döneme paradigma değişikliği hakimdir. Kuhn, bu anlamda bilimsel bilginin gelişiminin Bilimdeki devrimsel/sıçramalı gelişmelerle meydana gelidiğini belirtir. Belirli bir egemen paradigma artık geçerliliğini yitirmeye başladığında kendiliğinden yeni bir paradigmaya yerini bırakmaz, aksine bu devrimsel süreçlere benzeyen aşamalar gösterir. Paradigma değişiklikleri eskisinde büyük yıkımlara yol açar. Belirli bir paradigmanın belirli bir zamandaki geçerliliği, söz konusu paradigmanın genel-kabuledilirliği ile ilintilidir.

Diğer kullanım alanları

Kuhn'dan sonra paradigma yeni fenomenler oluşuncaya dek tanımını korudu ve o güne kadar olan öğretisi artık ortak onaydan uzaklaştı. Bu zamanda yeni teoriler geliştirildi. Savunucuların farklı öğretilerden yola çıkarak ortaya koydukları tanımlamalar paradigma değişimi adlı kuramı ortaya çıkardı.

Paradigma, ayrıca anlatılar için de kullanılır. Örneğin içinde ahlaki anlamda bir öğreti barındıran bir masal ki, eğer gerçeğe yönelik kaygılardan yola çıkarak örnekleme yapıyor ve sonuçta ders verici yenilikçi bir mesaj sunuyorsa, bir anlamda burada da paradigmadan söz edilebilir. Bilim, teknoloji ve ekonomide de biçimsel yanıyla çok farklı anlaşılmayan bir tarzla yine kullanılır. Özellikle bilgisayar dünyasında veya ekonomide yöneticilik statüsünde. Örneğin "Programlama Paradigmaları, Postkapitalist Pradigma, Yönetim paradigması..." gibi.

Reklâm sektöründe ilişkisel olarak üretim mekanizmasının bir sonucu olarak özellikle yeni ve teşvik edici olanın görünümü üzerinde dikkatleri çekmek üzere kullanılır.

Organizasyon teorisinde işletmenin felsefesi üzerine konsepti yer alır. Yani sunuş, anlayış ve tarzı içeren bir özümsemedir bu. Bunlardan en çok kullanılan model G. Johnson modelidir. 1998'de "Strategic Management Journal" adıyla yayımlanan kitabında Johnson, kültür ağındaki yerleşik yedi elementten söz eder: Geçmiş ve mitos, semboller, yaptırım gücü yani hedefler, organizasyon hiyerarşisi, kontrol sistemi, ritual rutinlik ve paradigma.

Davranış biliminde paradigma klasik bir ön kanıdır yani duygusal analizle iyi ya da kötü diye nitelenir. Fizikte, laboratuvar deneyselliğindeki nedensellik kavramının metafizikten uzak tutularak anlaşılması boyutunda kullanılır. Organik tıp, fizikten etkilenerek tedavinin basitleştirilmiş (makinalaştırılmış) modelini tercih ederken paradigma, psikomatik tıbbın organik ayırımını öne çıkararak makinalar ile sürdürülen tıptan farklı olduğunu sağlar.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  • Antropoloji Sözlüğü, Cemal Güzel, "Paradigma", Kudret Emiroğlu-Suavi Aydın, içinde, Bilim ve sanat Y. Ank.2003.
  • Bilimsel Devrimlerin Yapısı, Thomas S. Kuhn , Çev. Nilüfer kuyaş, Alan Y. 1982.
  • G. Johnson: Rethinking incrementalism. In: Strategic Management Journal. Band 9. 1998, S. 75–91;
  • Thure von Uexküll u. a. (Hrsg.): Psychosomatische Medizin. 3. Auflage. Verlag Urban & Schwarzenberg, München 1986, ISBN 3-541-08843-5, Seite 3–4

TDK sözlük anlamı nedir?

(paradi'gma), Fransızca paradigme

1. isim Değerler dizisi.

2. isim Örnek.

3. isim, dil bilgisi Dizi.

Hemşirelik Terimleri Sözlüğü - 2015

İngilizce: paradigma

1. İnsanların dış dünyayı ve çevrelerini anlama, algılama ve düşünmeleri ile ilgili olarak sahip oldukları temel, zihinsel yapılan dünya görüşleri. 2. Bir grup bilim insanının paylaştığı ortak değerler, inançlar ve anlayışların oluşturduğu düzlem, değerler dizisi.

İlaç ve Eczacılık Terimleri Sözlüğü - 2014

İngilizce: paradigm

1.Belirli bir alanda çalışan bilim adamlarının paylaştığı ortak değerler ve anlayışlar dizisi. 2.Model veya örnek.

Kelime Kökeni

Fransızca paradigme "örnek, model" sözcüğünden alıntıdır. Fransızca sözcük Eski Yunanca aynı anlama gelen parádeigma παράδειγμα  sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca paradeíknymi παραδείκνυμι  "iki şeyi yanyana koyup kıyaslamak, örnek olarak göstermek, teşhir etmek" fiilinden +ma sonekiyle türetilmiştir. Yunanca fiil Eski Yunanca deiknými, deig- δεικνύμι, δειγ-  "göstermek" fiilinden para+1 önekiyle türetilmiştir. Yunanca fiil Hintavrupa Anadilinde yazılı örneği bulunmayan *deik- "(parmağıyla) işaret etmek, göstermek, belirtmek" biçiminden evrilmiştir.

Tarihte En Eski Kaynak

[ Özön, Türkçe-Yabancı Kelimeler Sözlüğü (1961) ]

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski