gelmek ne demek TDK sözlük anlamı ve açıklaması nedir?
gelmek, -ir
1. -e, nesnesiz, -den Ulaşmak, varmak:
"Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş" - Bekir Sıtkı Erdoğan
2. -e, nesnesiz, -den Getirmek:
"Adamı Ödemiş'ten aldım geldim, her masrafını çektim." - Necati Cumalı
3. -e, nesnesiz, -den Oturmaya, ziyarete gitmek:
Dün akşam amcamlar bize geldi.
4. -e, nesnesiz, -den İsabet etmek:
Attığı top gözüme geldi
5. -e, nesnesiz, -den Varlığını sürdürmek, yaşamak, intikal etmek:
Eski çağlardan birçok anıt çağımıza kadar gelmiştir.
6. -e, nesnesiz, -den Ortaya çıkmak, doğmak.
7. -e, nesnesiz, -den Belli bir süre dolmak:
"Vakit kuşluğu aşmış, öğleye geliyordu." - Necati Cumalı
8. -e, nesnesiz, -den Belli bir zamana ulaşmak.
9. -e, nesnesiz, -den Kadar olmak:
Boyu ancak omzuna geliyor.
10. -e, nesnesiz, -den Çıkmak, yönelmek:
Merak etme, ondan kimseye kötülük gelmez.
11. -e, nesnesiz, -den İzlemek, takip etmek:
Çocuklar arkadan geliyordu.
12. -e, nesnesiz, -den Bir yerden alınıp bir yere ulaştırılmak:
Kahve Brezilya'dan geliyor.
13. -e, nesnesiz, -den Katılmak, eklenmek:
Türkçede ekler kelimelerin sonuna gelir.
14. -e, nesnesiz, -den Türemek.
15. -e, nesnesiz, -den Daha önce üzerinde durulmuş olan bir konuya yeniden dönmek:
Şimdi sözü burada kesip asıl konumuza gelelim.
16. -e, nesnesiz, -den Sonuç çıkmak:
Bu davranışlardan ne gelir bilinmez.
17. -e, nesnesiz, -den Dayanmak, tahammül etmek:
Birazcık üşütmeye gelmiyor, hemen hastalanıyor.
18. -e, nesnesiz, -den Kendine yapılan herhangi bir davranış veya durumu iyi karşılamak:
"Kadri o adamlardandır ki iyi davranmaya, yüz vermeye gelmez." - Memduh Şevket Esendal
"Bizim baştan savma işe gelmediğimizi bilirsin." - Refik Halit Karay
19. -e Bir şeye sonradan inanmak, doğruluğuna hak vermek, eğilim göstermek, kabul etmek:
Dediğime geldiniz mi?
20. -e, nesnesiz, -den Etkisini herhangi bir biçimde göstermek:
Buranın havası iyi geldi. Burası bana çok sıcak geldi.
21. -e, nesnesiz, -den Kazanılmak, sağlanılmak:
Çiftlikten onlara ayda beş yüz milyon lira gelir.
22. -e, nesnesiz, -den Uymak:
Bu ayakkabı sana küçük gelir.
23. -e, nesnesiz, -den Olmak, -e uğramak:
Felç gelmek. Başımıza bir bela geldi.
24. -e, nesnesiz, -den Akmak:
Burnundan kan geldi. Musluktan su gelmiyor.
25. -e, nesnesiz, -den Düşmek, rast gelmek:
Buraya ışık gelmiyor.
26. -e, nesnesiz, -den Görünmek, sanılmak:
"Baygın da olsa yabancı bir kadını böyle kucağında tutmak ona pek ayıp bir şey gibi geldi." - Haldun Taner
27. -e Uygun düşmek:
"Caddelerde oturmaya gelmez." - Ömer Seyfettin
28. -e Başlamak, ortaya çıkmak.
29. -e, nesnesiz, -den Mal olmak:
Bu bardakların tanesi yüz liraya geldi.
30. -e, nesnesiz, -den Biriyle birlikte gitmek:
Ben İstanbul'a gidiyorum, benimle gelir misiniz?
31. -e, nesnesiz, -den İhtiyaç anlatan deyimler kurmaya yarayan bir fiil:
Uykusu gelmek.
32. yardımcı fiil Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur:
Alışageldiğimiz bir anlamı vardı.
33. -e, nesnesiz, -den -mez, -mezlik ile birlikte yapmacık anlatan deyimler yapar:
Görmezlikten gelmek. İşitmezlikten gelmek.
34. -e, nesnesiz, -den Yönelme durumundaki bazı kelimelere getirilerek birleşik fiil yapar:
Yola gelmek. Meydana gelmek. Hatıra gelmek. Akla gelmek.
35. -e, nesnesiz, -den -dikçe, -esi biçiminde kullanılan sıfat-fiil eklerinden sonra geldiğinde önceki fiille ilgili olarak pekiştirilmiş bir istek ve sürerlik bildiren bir fiil:
Baktıkça bakası gelmek. Yedikçe yiyesi gelmek.
36. -e, nesnesiz, -den Herhangi bir sırada bulunmak:
Başta gelmek. Önde gelmek. Birinci gelmek.
Kelime Kökeni
Arapça mlw kökünden gelen imlāˀ إملاء "dikte etme, yazı yazdırma" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Aramice/Süryanice mlē מל "1. dolu, 2. herekeli yani sesli harfleri bildiren noktaları doldurulmuş yazı" sözcüğünün ifˁāl vezni (IV) masdarı olabilir; ancak bu kesin değildir. Bu sözcük Aramice/Süryanice #mly מלי "doldurma" kökünden türetilmiştir.
Tarihte En Eski Kaynak
[ Mukaddimetü'l-Edeb (1300 yılından önce) ]