Zülkarneyn

 

Zülkarneyn
İslam kaligrafisinde Zülkarneyn'in adı

Zülkarneyn (Arapça ذُو ٱلْقَرْنَيْن; birebir çeviri ile İki Boynuzlu), Kuran'ın Kehf Suresi, 83-101. ayetlerinde doğuya ve batıya seyahat eden bir topluluk ile Ye'cüc ve Me'cüc arasına set çeken kimse olarak sunulur. Kuran, başka yerlerde Yecüc ve Mecüc'ün bariyerin arkasından çıkışını dünyanın sonu, bazı yazarlar ise onların bir gece ansızın Allah tarafından yok edilmelerini kıyametin başlangıcı olarak sundular.

Zülkarneyn
ذو القرنين

Unvanı: Zülkarneyn (iki boynuz sahibi)

Yaşam aralığı: Bilinmemektedir

Kökeni: Belirsiz; Pers, Türki, İbrani, Arap veya Grek

Kaynak: Kur'an, Kehf Suresi: 83–98

Mesleği: Komutan

İnancı: Monoteizm

Tez(ler): Büyük İskender (MÖ 356–323), Büyük Kiros (MÖ y. 600–530), Oğuz Han


Zülkarneyn kelimesi Arapçadır. Zü, (e)l ve karneyn kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Zü, ''sahip ve mâlik'' demektir. Karn ise ''boynuz, perçem, tepe, zaman, güneş'' anlamlarına gelir. Karneyn sözcüğü, karn'ın tesniyesi, yani iki tanesi demektir. Buna göre Zülkarneyn kelimesi, "iki boynuz sahibi" şeklinde tercüme edilir.

Karn "aynı dönemde yaşayan nesil, akran" manalarına (Ezherî, Tehẕîbü’l-luġa, “ḳrn” Md.) da gelir. Zû ile karn kelimelerinin tesniye kalıbından oluşturulan Zü’l-karneyn terkibinin anlamı, karn kelimesine verilen mânaya göre değişir (Hasan el-Mustafavî, IX, 274-278.).

Zülkarneyn Cinlerin yardımı ile Yecüc ve Mecüc'e karşı bir duvar örüyor
Zülkarneyn Cinlerin yardımı ile Yecüc ve Mecüc'e karşı bir duvar örüyor. Minyatür, şu anda Dublin'deki Chester Beatty Kitaplığı'nda korunmaktadır.

Kur'an'da kimlik tanımı ana çizgileriyle yapılmış efsanevi bir komutan veya kral olduğu anlaşılan Zülkarneyn'in, demir işlemeyi bildiği göz önüne alındığında Demir Çağı'ndan sonra yaşadığı anlaşılır. İslâmi kaynaklarda yer alan açıklamalara göre Kehf Suresi'nin 83-98. ayetlerinde konu edilen bu kişi doğuya ve batıya askerî seferler düzenleyip büyük fetihler yaptığı, insanları tevhit inancına çağırdığı, başında boynuza benzer iki çıkıntının yer aldığı, tacının üstünde bakırdan iki boynuz bulunduğu, saçlarının iki örgülü olduğu, hem anne hem baba tarafından asil bir soya mensup olduğu, Pers ve Grek asıllı iki soydan geldiği, büyük cesaret sahibi olduğu, kendisine büyük bir ilim verildiği ve bunlardan dolayı Zülkarneyn lakabıyla anıldığı belirtilir.

İlk Müslüman yorumcu ve tarihçiler Zülkarneyn'i Güney Arabistan Himyer Kralı el-Sa'b bin Zī Marashid, özellikle de Büyük İskender olarak tanımladılar. Sınırları doğuda ve batıda olabilecek en geniş noktalara ulaşan bir devlet veya hükümranlığın başını temsil edişi, başarılarının büyüklüğünün kendisini Tanrı'nın desteklediği efsanesinin yerleşmesine yol açışı ve başında da savaşlarda kullandığı çift boynuzlu miğfere ithafen Zülkarneyn (çift boynuzlu) ifadesinin kullanılıyor oluşu Zülkarneyn'in Makedon Kralı Büyük İskender ile uyumlu gözükmesine ve Kur'an yorumcularının çoğunun Zülkarneyn'in İskender olduğu sonucuna ulaşmasına sebep olmuştur. Zülkarneyn'in, demir kitleleriyle inşa ettiği Zülkarneyn Seddi de İskender'in Kafkas dağlarında inşa ettiği "İskender Kapısı" ile örtüşmektedir.

Bazı modern akademisyenler hikâyenin kökenini Suriye İskender Efsanesi'nde, diğer bir kısmı ise Büyük Kiros'ta aradılar ancak modern bilgin ve yorumcuların çoğunluğu bu hususta Büyük İskender'i tercih etmektedir.

Kuran 18:83-101

Rivayete göre hikâye, Kureyş'in Yahudilere Muhammed'in bilgi seviyesini ve O'nun Tanrı'nın gerçek bir peygamberi olup olmadığını sınamak için iki adam göndermeleri ve hahamın onlara üç soru vermesi üzerine nazil olan el-Kehf (Mağara) Suresi'nde ele alınır (Ayetler 18:83-98). Haham onlara Ruh ve Ashâb-ı Kehf'e ilave olarak dünyanın doğusu ve batısına ulaşan bir adamın hikâyesini sormalarını önerir. "Bunları size doğru şekilde anlatırsa o bir peygamberdir, O'na uyun; eğer size söyleyemezse düzmecedir, nasıl uygun görüyorsanız O'na öyle davranın." der.

Ayetlere göre Zülkarneyn dünyanın önce batı ucuna, çamurlu bir kaynakta battığını gördüğü yere, sonra 18:90 ayetindeki ifadeye göre muhtemelen kurak ve çorak bir yer olan doğuya ve son olarak da Yecüc ve Mecüc'ün zulmüne uğramış bir kavimle karşılaştığı kuzeye doğru seyahat eder ve bu kavimle Yecüc-Mecüc arasına set örer. Allah-ü Teâlâ Kehf Suresi'nin ayetlerinde şöyle buyurmaktadır:

18:83 Sana Zülkarneyn'i soracaklar. De ki: "Size ondan bir hatıra okuyacağım."

18:84 Muhakkak Biz onu yeryüzünde güçlü kıldık ve ona her şeye bir yol verdik.

18:85 Ve bir yol izledi.

18:86 Nihayet güneşin battığı yere vardığında onu çamurlu bir pınarda batarken buldu ve orada bir kavim buldu. Biz: "Ey Zülkarneyn! Ya cezalandırın ya da onlara nezaket gösterin."

18:87 Dedi ki: "Zulmedene gelince; onu azaplandıracağız, sonra Rabb'ine döndürülecek, O da onu şiddetli bir azapla cezalandıracak!"

18:88 İnanıp salih amel işleyene gelince; onun mükâfatı güzeldir ve Biz ona yumuşak bir emir söyleyeceğiz."

18:89 Sonra bir yol izledi.

18:90 Nihayet, güneşin doğduğu yere vardığında onu kendilerine bir sığınak kılmadığımız bir kavmin üzerine doğarken buldu.

18:91 Yani (öyleydi). Ve biz onun hakkında her şeyi biliyorduk.

18:92 Sonra bir yol izledi.

18:93 Nihayet iki dağın arasına vardığında onların tarafında sözden pek anlamayan bir halk buldu.

18:94 "Ey Zülkarneyn! Yecüc ve Mecüc toprağı bozuyor. Bizimle onların arasına bir set yapman şartıyla sana haraç verelim mi?"

18:95 Dedi ki: "Rabb'imin beni muvaffak kıldığı şey (sizin verdiğiniz vergiden) daha hayırlıdır. Bana kuvvetle yardım et, seninle onların arasına bir set çekeceğim.”

18:96 "Bana demir parçaları (kütleleri) getirin. Dağların iki tarafı birbirine müsavi olunca (iki dağın arası eşit düzeye gelince) üfleyin!" dedi. Nihayet onu ateşe verince; "Bana erimiş bakır getirin, üzerine dökeyim." dedi.

18:97 (Ye'cüc ve Mecüc) de (onu) aşamadılar ve delip geçemediler.

18:98 Dedi ki: "Bu, Rabb'imden bir rahmettir fakat Rabb'imin vaadi gelince onu hafife alır çünkü Rabb'imin vaadi haktır."

18:99 Ve o gün, onların bir kısmı bir kısmına saldıracak ve Sûr'a üflenecektir. Sonra onları bir toplulukta toplarız.

18:100 O gün cehennemi kâfirlere apaçık arz edeceğiz.

18:101 (O kâfirler ki) Benim zikrimden gözleri kısılanlar ve (zikredilmemi) duymaya tahammül edemeyenler.(dir.)

Yecüc ve Mecüc

Cyril Glassé, "İki boynuzlu" adıyla ilgili olarak şunları yazar:

[...] aynı zamanda sembolik bir yorumu da vardır: İskender'in İslam'dan yüzyıllarca önce gelen zamanından dünyanın sonuna kadar attığı eskatolojik gölgeyi yansıtan "İki Çağın kişisi". Arapça Karn kelimesi hem "boynuz" hem de "dönem" veya "yüzyıl" anlamına gelir.

Modern İslam apokaliptik yazarları, bahse konu duvarın yokluğuna dair çeşitli açıklamalar ileri sürdüler, bazıları Moğolların Yecüc ve Mecüc olduğunu ve artık engelin ortadan kalktığını, diğerleri Yecüc ve Mecüc'ün hâlâ var olduğunu ancak insan gözüyle görülmediğini söylüyor:

. . . dünyanın coğrafyası biliniyor ama bu ilerlemeye rağmen (Kuran 18:94)'teki bu "Engel" den bahseden yok. . . Cevap, var olan her şeyin görülemeyeceğidir. (Abd al-Azim al-Khilfa, 1996)

Derbent duvarı
Sasani Persleri tarafından inşa edilen savunma sistemlerinin bir parçası olan Rusya'nın Derbent kentindeki Hazar Kapıları, genellikle İskender Kapıları olarak biliniyor.

Daha Sonraki Edebiyat

Seyyah Zülkarneyn, sonraki yazarların gözde konularından biriydi. İskender'in Hintli bilgelerle buluşmasının birçok Arapça ve Farsça versiyonu bulunuyor. İranlı Sünni mistik ve ilahiyatçı Gazzâlî Zülkarneyn'in hiçbir mülkü olmayan ancak evlerinin kapılarına mezarlar kazmış bir halkla karşılaşmasını yazdı; kralları onların bunu yaşamdaki tek kesinliğin ölüm olduğu bilinciyle yaptıklarını açıkladı. Gazali'nin versiyonu daha sonra Binbir Gece Masalları'na girdi.

Orta Çağ İran şairlerinin belki de en ünlüsü olan Sufi şair Mevlana Zülkarneyn'in doğu yolculuğunu anlatmıştır. Kahraman, diğer tüm dağların "ana"sı olan, zümrütten yapılmış ve her toprağın altında damarlarla tüm dünyayı çevreleyen bir halka oluşturan Kaf Dağı'na çıkar. Dağ onun ricası üzerine depremlerin kökenini şöyle açıklar: "Allah dilerse dağın bir damarı zonklar ve böylece deprem olur". Başka bir yerde, büyük dağın üzerinde Kıyamet için sûra üflemeye hazır bekleyen İsrafil (başmelek Raphael) ile karşılaşır.

Malay dili Hikayat Iskandar Zulkarnain, Malay Annals'ta Raja Rajendra Chola (Raja Suran, Raja Chola) aracılığıyla İskender Zülkarneyn'den Sumatra Minangkabau kraliyet ailesi gibi birkaç Güneydoğu Asya kraliyet ailesinin soyunun izini sürüyor.

Zülkarneyn Olarak Tanımlanan Kişiler

Büyük İskender

Bazı tarihçilere göre hikâye Orta Doğu'da geçerli olan Süryanilerin İskender Efsanesi'ne dayanmaktadır. Süryani efsanesinin Kuran üzerindeki etkisi tarihleme tutarsızlıkları ve eksik anahtar motifler temelinde sorgulanmakla birlikte Magog'un torunları olan İskitler, bir zamanlar İskender'in generallerinden birini yener ve İskender onları uygar topraklardan uzak tutmak için Kafkas Dağları üzerine bir duvar inşa eder (Temel unsurlar Flavius Josephus'ta bulunur.). Efsane, sonraki yüzyıllarda çok daha fazla detaylandırılır ve Suriye versiyonu aracılığıyla Kuran'a girer.

Büyük İskender'in gümüş tetradrahmisi
Büyük İskender'in gümüş tetradrahmisi, koç-tanrı Zeus-Ammon'un boynuzlarıyla.

Süryani efsanesi İskender'in boynuzlarına referans vermekle birlikte, kahramana Yunanca adıyla atıfta bulunur, değişken bir sıfat kullanmaz. "İki boynuzlu" şeklindeki kullanım ilk olarak Kuran'da ortaya çıkar. Bu kullanımın ardındaki nedenler biraz muğlaktır: El-Taberi, bunu onun dünyanın bir ucundan (boynuz) diğer ucuna gitmesiyle ilişkilendirir. Ancak bunun Helenistik Dönemde Yakın Doğu'da kullanılan popüler madeni paralar üzerinde görülebileceği gibi İskender'in koç-tanrı Zeus-Ammon'un boynuzlarını taktığı resimlerle de ilişkili olması olasıdır.

Zülkarneyn'in kuzey yolculuğunda inşa ettiği duvar, uzaktan bir Çin Seddi bilgisini (12. yüzyıl bilgini İdrîsî, Sicilya Kralı II. Rugerro için "Yecüc ve Mecüc Ülkesi"ni Moğolistan'da gösteren bir harita çizmişti.) veya kuzeyli barbarlara karşı Hazar bölgesinde inşa edilmiş çeşitli Sasani-Pers duvarlarını veya ikisinin karışımını yansıtıyor olabilir.

Ernst'in Zülkarneyn'in doğu ve batı seyahati ile ilgili tespitleri şöyle: İskender'in batıda "çamurlu bir kaynakta" gün batımını bulmasının Süryani efsanesindeki karşılığı "zehirli bir deniz"di. Süryani hikâyede İskender, hüküm giymiş mahkûmları denize göndererek denizi dener ancak Kuran'da bu genel bir adalet yönetimine dönüşür. Ernst'in ifadesine göre hem Suriye efsanesi hem de Kuran'da, İskender/Zülkarneyn Doğu'da, yükselen güneşe yakın öyle bir halk bulur ki onların güneşin sıcağına karşı hiçbir korunakları bulunmaz.

Birkaç Orta Çağ müfessir ve tarihçisi, kronolojik tutarsızlıktan kaçınmak için onu İskender'le özdeşleştirmez çünkü rivayete göre Zülkarneyn İbrahim Dönemine yakın bir zamanda, bazılarına göre 700 yıl yaşar; İskender'in ömrü ise oldukça kısadır.

İbn Kesir İbn Teymiyye ve Mekarim Şirazi gibi yorumcular ise teolojik argümanlarla İskender'i reddeder. Kur'an'da ifade edilmemekle birlikte Zülkarneyn tek bir Tanrı'ya ibadet etmekteydi, İskender ise bir müşrikti ancak bu görüş, geleneksel âlimler tarafından reddedildi.

Kral Ṣaʿb Zu-Marāsıd

Kur'an 18:83-101'de bahsedilen Zülkarneyn'in çeşitli seferleri Güney Arabistan Himyer Kralı El Raid Sa'b Dhu-Marāshid'e de atfedilmiştir. İbn Hişam'ın kaydettiği şekliyle Wehb ibn Münebbih'e göre Kral Ṣaʿb, Kudüs'te Hızır ile görüşür, Hızır tarafından karanlıklar diyarına götürülene kadar dünyanın dört bir yanına seyahat eder, insanları fetheder ve Zülkarneyn lakabı verilen bir fatih olur. Wheeler'e göre, başta Sa'b ile ilişkilendirilen bu anlatıların bazı unsurlarının Zülkarneyn'i İskender ile özdeşleştiren hikâyelere dahil edilmiş olması mümkündür.

Büyük Kiros

Modern zamanlardaki bazı Müslüman bilim adamlarına göre Zülkarneyn aslında Ahameniş İmparatorluğu'nun kurucusu ve Mısır ve Babil fatihi Büyük Kiros olmalıydı. Görüşlerini, Eski Ahit'te Daniel 8:20 gördüklerini söyledikleri Med ve Pers krallarını temsil eden iki boynuzlu bir koç ile desteklediler.

Arkeolojik kanıtlardan Kiros Silindiri'ne göre Kiros, Babil Tanrısı Marduk'a tapmakta ve Marduk ona dünyayı yönetmesini ve Babil'de adaleti tesis etmesini emretmekteydi. Silindir, Nabonidus'un diğer Babil şehirlerinden Babil'e getirdiği putların Kiros tarafından eski kutsal alanlarına yerleştirilmesi ve harap olmuş tapınakların yeniden inşasını anlatır. Diğer metin ve yazıtlara göre de Kiros'un etki alanlarında din özgürlüğüne izin veren genel politikasının izleri görülmektedir.

Kiros ile iki boynuzu bağdaştıran bir kabartma Pasargad'daki bir sarayın kapı sütununda bulunuyor. Burada bir çift uzun spiral koç boynuzu üzerine monte edilmiş bir tür eski Mısır tacı (Hemhem tacı) giyen kanatlı bir figür bulunmakta. Figür bir zamanlar üzerindeki bir yazıt nedeniyle bazı akademisyenlerce Kiros ile ilişkili bulunmuş olsa da çoğunluk onu koruyucu bir cin figürü olarak görüyor ve aynı yazının kompleksin içindeki diğer saraylarda da yazıldığını not ediyor.

Klasik Müslüman yorumcularda bulunmayan Kiros ile Zülkarneyn'i bağdaştıran bu görüş, 1855'te Alman filolog G M Redslob tarafından önerilir ancak batıda kabul görmez. Ancak Müslüman yorumcular Seyyid Ahmed Han (ö. 1889) ve ardından Ebul Kelam Azad tarafından İslâm dünyasına sunulur ve yıllar içinde genişleyen bir kabul görür. Enis Doko'nun görüşleri de bu yöndedir. Büyük Kiros'un kendisinin Tanrı tarafından kutsandığını söylemesi, Babil'e geldiğinde oradaki Yahudileri Babil tutsaklığından kurtarması ve Kudüs'e dönüp tapınaklarını yeniden inşa etmeye izin vermesi dolayısıyla Yahudiler tarafından bilinmesi onu öne çıkaran özellikler olarak görülüyor.

Illustrerad Verldshistoria band I Ill 058
Pasargadae'deki bir sarayın kapı sütununda bulunan kabartma. Burada bir çift uzun spiral koç boynuzu üzerine monte edilmiş bir tür eski Mısır tacı (Hemhem tacı) giyen kanatlı bir figür bulunmakta. Figür bir zamanlar üzerindeki bir yazıt nedeniyle bazı akademisyenlerce Kiros ile ilişkili bulunmuş olsa da çoğunluk onu koruyucu bir cin figürü olarak görüyor.

Diğerleri

Kuran'daki figürle (Zülkarneyn) özdeşleştirilen diğer kişiler:

  • Afrîkiş el-Himyarî: Himyar kralı. Bîrûnî, Geçmiş Yüzyılların İşaretleri adlı kitabında, Zülkarneyn'in Akdeniz'i fetheden ve İfrikiye adında bir şehir kuran Yemeni Prensi Afrîkiş olduğu görüşünü destekler. Bîrûnî, iddiasını desteklemek için Zû Nuvvâs ve Zû Yazan gibi Zû ile başlayan bileşik isimlerin Himyar kralları arasında yaygın olduğuna dikkat çeker.
  • Feridun: Taberî tarihine göre bazıları İbrahim Döneminde yaşamış olan Yaşlı Zülkarneyn'in (el-ekber), el-Tabari'nin Afrīdhūn ibn Athfiyān olarak yorumladığı efsanevi Pers Kralı Fereydun olduğunu söylemekteydiler.
  • İmru'l-Kays: Güney Mezopotamya'daki Lahmîlerin prensi, önce İran'ın sonra da Roma'nın müttefiki, kahramanlıklarından dolayı sevgiyle anılıyor.
  • Yusuf oğlu Mesih: Yemen Yahudilerinin beklediği muhteşem bir askeri kurtarıcıydı.
  • Büyük Darius.
  • Kisrounis: Part kralı.

Bazı yorumcuların iddiası, Zülkarneyn'in Muhammed'in kendisi olduğu şeklindedir. Bazı araştırmacılara göre ise Zülkarneyn, Musa'dır.

Ayrıca Zülkarneyn'in Bilge Kağan veya antik çağda yaşamış bir başka Türk komutan ya da Oğuz Han olduğu da iddia edilmektedir. Bu ismin Kuran'da geçtiği düşünüldüğünde tabii ki yakın çağda (ve aslında Kuran'ın yazıldığı dönemden sonra) yaşamış olan kişilerle bağdaştırılması pek mantıklı görünmemektedir. Diğer yandan Kuran-ı Kerim'in bütün zamanlara hâkim ümmü'l-kitap olduğu gerçeğini de göz ardı etmemek gerekir.

Yorumlarında çağdaş unsurları kullanan bazı modernist yorumcular ise onun gezegenler arası seyahat yapabilen bir zaman yolcusu olduğunu ileri sürebilmektedirler.

Yorum Gönder

🚨 Önemli: Yorum Yapmadan Önce Okuyunuz
  • ✔ Yorumlarınız *Türkçe yazım kurallarına uygun*, saygılı ve konuyla alakalı olmalıdır.
  • ✖ Küfür, hakaret, reklam ve spam içerikli yorumlar *yayınlanmayacaktır*. Denetim süreci uygulanır.
Daha yeni Daha eski
💬