tutmak

 

tutmak

tutmak ne demek? TDK anlamı ve açıklaması

tutmak, -ar

1. -i Elde bulundurmak, ele almak:

      "Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." - Ömer Seyfettin

2. -i Ele geçirmek, yakalamak:

      "Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı." - Ömer Seyfettin

3. -iavlamak:

      "Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz." - Refik Halit Karay

4. -i Yanında bulundurmak, alıkoymak:

      Siz gelinceye kadar çocuğu ben tutarım!

5. -i Hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif etmek:

      "Vahşidir, hiçbir zaman onu kafeste tutmak mümkün değildir." - Sait Faik Abasıyanık

6. -ikaplamak.

7. -i Kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak:

      "Şu yağan kar bir tutsun, seyreyle sen ertesi gün çocukları." - Sait Faik Abasıyanık

8. -i Denetimi ve yetkisi altına almak.

9. -i Desteklemek, birinden yana çıkmak.

10. -i Benimsemek, beğenmek:

      "Ama öylelerini de çevresinde kimse sevmemiş, tutmamıştır." - Tarık Buğra

11. -i Gereğini yapmak, yerine getirmek:

      Verdiği sözü tutmuş, vaktinde gelmişti.

12. -i Uygun gelmek, çelişmez olmak:

      "Bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu." - Reşat Nuri Güntekin

13. -i Kapatmak, sarmak.

14. -i Hizmetine almak veya kiralamak:

      "Burada bir kat tuttum. Yazı geçireceğim." - Peyami Safa

15. -i Bir işe herhangi bir anlayışla girişmek:

      Yapıyı geniş tuttu.

16. -i Beddua, dua, ah vb. etkisini göstermek, gerçekleşmek, yerine gelmek, varmak:

      "Avradın ilenci tutarsa senin iki gözün kör olacak." - Memduh Şevket Esendal

17. -i Ulaşmak, varmak.

18. -i Para toplamı ...-e varmak, değeri olmak:

      Aldığım şeyler bin lira tuttu.

19. -i Bir yere uğramak:

      Vapur İzmir'i tutmayacakmış.

20. -i Herhangi bir durumda bulundurmak:

      "Seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor." - Haldun Taner

21. -i Varsaymak, farz etmek:

      "Haydi tutalım babasının bir günahı vardı, çekti." - Memduh Şevket Esendal

22. -e, -i Alacağa veya vereceğe saymak:

      On bin lirayı borcunuza tuttum.

23. -e, -i Bir yere yaklaştırmak:

      "Biraz toz olsa mendilini burnuna tutar." - Abdülhak Şinasi Hisar

24. -i Bir aleti kullanabilmek:

      Ustura tutmak.

25. -ibağlamak:

      "Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım." - Bekir Sıtkı Erdoğan

26. nesnesiz Beklenen sonucu vermek:

      "Toprağa atılan her tohum bir ümittir. Tohum ya tutar ya tutmaz. Ya yeşerir ya yeşermez." - Şevket Rado

27. nesnesiz İş görebilmek:

      "Eli ayağı tutsun, açlıktan ölmesin, yeterdi ona." - Tarık Buğra

28. nesnesiz Sürmek, zaman almak:

      Bu iş iki saat tuttu.

29. nesnesiz Yapışarak veya sokularak çıkmaz olmak:

      Boya tutmadı. Çivi iyi tuttu.

30. -i Bir şeyi kullanması için uzatmak:

      "Kucaklaşma sahanlıkta başlar ve ayakkabılarını çıkarıp karısının tuttuğu terliklerini giyene kadar Serdar'ın kolları boynunda kalır." - Tarık Buğra

31. -isunmak:

      Konuklara şeker tutmak.

32. -i İşgal etmek.

33. -i Takip etmek, izlemek:

      "Tepeden inince Değirmendere'ye hâkim bir iz tutacaksınız." - Refik Halit Karay

34. -i Bırakmamak:

      "Baba sesini çıkarmadı hatta öksürüğünü bile galiba tuttu." - Peyami Safa

35. -i Sarmak, bürümek:

      "Hey başları duman tutmuş dağlar, hey!" - Halk türküsü

36. -i Asılmak, kuvvetlice sarılmak:

      "Üç kişi tutarlarmış da onu pencerenin önünden çekemezlermiş." - Peyami Safa

37. -i Bir kimsenin yerini almak:

      "Bak azizim, dedim, ben senin yerini tutamam." - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

38. -i Otobüs, vapur, uçak vb. hasta etmek.

39. -i Herhangi bir durumda kalmasını sağlamak:

      Kapıyı açık tutmayın.

40. -i Bir yerde kalmasını sağlamak.

41. -i Bir sanat eseri geniş ilgi görmek:

      "Eğer piyes tutar da alkışlanırsa bir yazara yakışacak bir kıyafet giymeliydim." - Cahit Uçuk

42. -i Biriktirmek, tasarruf etmek:

      "Sen metelik tutuyorsun gibi geliyor bana. Ay başına kadar bana ödünç versene." - Memduh Şevket Esendal

43. -i Askerlikte, bankacılıkta durdurmak, blokaj.

44. -i ...-dan başlamak:

      "Kadınların başında gördüğünüz bürümcükten, iç çamaşırlarından tutunuz da entarilik kaba pamuklulara kadar hepsi Osmanlı malı idi." - Falih Rıfkı Atay

45. -i Bir şeyi belleğe yerleştirmek:

      Herkes aklından bir sayı tutsun.

46. -i, spor Bazı takım oyunlarında karşı takım oyuncusunun hareketine ayakla veya vücutla engel olmak; markaja almak.

Zanaat Terimleri Sözlüğü - 1976

bk. tutak (I)

Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu - 2007

hold

Kelime Kökeni

Arapça mlw kökünden gelen imlāˀ إملاء  "dikte etme, yazı yazdırma" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Aramice/Süryanice mlē מל  "1. dolu, 2. herekeli yani sesli harfleri bildiren noktaları doldurulmuş yazı" sözcüğünün ifˁāl vezni (IV) masdarı olabilir; ancak bu kesin değildir. Bu sözcük Aramice/Süryanice #mly מלי  "doldurma" kökünden türetilmiştir.

Tarihte En Eski Kaynak

[ Mukaddimetü'l-Edeb (1300 yılından önce) ]

Yorum Gönder

🚨 Önemli: Yorum Yapmadan Önce Okuyunuz
  • ✔ Yorumlarınız *Türkçe yazım kurallarına uygun*, saygılı ve konuyla alakalı olmalıdır.
  • ✖ Küfür, hakaret, reklam ve spam içerikli yorumlar *yayınlanmayacaktır*. Denetim süreci uygulanır.
Daha yeni Daha eski
💬