Karl Popper

 

Karl Popper

Sir Karl Raimund Popper (28 Temmuz 1902 – 17 Eylül 1994), Yahudi kökenli Avusturyalı-İngiliz filozof, akademik ve sosyal yorumcu.

20. yüzyılın en etkili bilim filozoflarından biri olan Popper, ampirik tahrifat lehine bilimsel yöntemle ilgili klasik endüktivist görüşleri reddetmesi ile bilinir. Popper'e göre, ampirik bilimlerdeki bir teori asla ispatlanamaz, ancak yanlışlanabilir; yani belirleyici deneylerle incelenebilir (ve incelenmelidir). Popper, eleştirel rasyonalizmin yerini aldığı klasik meşrulaştırma bilgisine, "felsefe tarihindeki ilk gerekçesiz eleştiri eleştirisi" ne karşıydı.

Politik söylemde, liberal demokrasinin güçlü savunması ve gelişen açık bir toplumu mümkün kıldığına inandığı sosyal eleştiri ilkeleri ile de bilinir. Politika felsefesi, sosyalizm/sosyal demokrasi, liberterlik/klasik liberalizm ve muhafazakarlık gibi büyük demokratik-politik ideolojilerin fikirler üzerinde çalıştı.

{tocify} $title={İçindekiler}

Hakkında bilgi nedir?

1980'de Karl Popper
1980'de Karl Popper

Bilim felsefesi

Yanlışlanabilirlik, Popper’in bilim kuramının temelidir.

Onun bilimsel yöntem görüşü, “bütün sistemleri zorlu bir sınamadan geçirerek, sonunda nispeten elverişli” sistemi seçmek amacıyla, her kuramı yanlışlamaya tabi tutmaya dayanır. Çünkü Popper’e göre, tümevarım ilkesinin geçersizliği nedeniyle, kuramlar hiçbir zaman deneysel olarak doğrulanamaz. Ama yanlışlanabilir. O halde, bir teorinin bilimsel olabilmesi için yanlışlanabilir olması gereklidir.

Popper, Einstein'ın görecelik kuramı, Karl Marx’ın tarih anlayışı, Freud'un psikanaliz kuramı ve Alfred Adler'in bireysel psikoloji kuramlarına ilgi duydu. Özellikle Einstein’ın kuramının ileri sürdüğü bir yaklaşım (güneşin yakınından geçen ışık ışınları, güneşin yerçekimi alanının etkisine girerek eğilmeye uğrarlar) 1919’da güneş tutulmasının olması sırasında doğrulanması Popper’i etkiledi. Popper’i etkileyen kuramın öndeyişinin doğru çıkması değildi. Ön-deyinin doğru çıkmaması halinde, yanlışlanmış olacak olan teori derhal reddedilecekti. Önemli olan kuramın yanlışlanmaya açık biçimde formüle edilmesiydi. Popper, diğer kuramların (Marx, Freud, Adler) sahiplerinin hangi koşullarda kuramlarından vazgeçeceklerini belirtmediklerine dikkat çekti. Doğrulayıcıları çok olan fakat yanlışlayıcıları belirsiz olan bu kuramlar ona göre bilimsel olmayan kuramlardı.

Popper, hangi kuram olursa olsun belli koşullarda deneysel destek bulmanın kolay olduğunu; bilimselliğin ampirik destek sağlamada değil, kuramın hangi koşullar altında yanlış olduğunu belirlemeyi esas aldı. Eğer bir kuram yanlışlanabilir ise, bilimseldir. Karl Popper, en iyi kuram "zamana bağlı olarak yanlışlanabilir, çürütülebilir olan kuramdır" demiştir.

Toplum Bilimleri

Popper’e göre yöntembilim kuralları hem doğa bilimlerine hem de toplumbilimlerine uygulanabilir. Popper bütün bilimlerin temelde aynı tür olaylarla ilgili olduğu anlamında, tek bir bilimden hiç söz etmemiştir. Buna karşılık görece soyut bir düzeyde kalınması koşuluyla, tüm bilimlerde aynı yöntembilimin uygulanabilirliğine inanır. Ona göre, toplumsal olayların doğal olaylardan daha karmaşık olduğu tezi her zaman geçerli değildir.

Popper’in tarih bilimi üzerine de özel bazı görüşleri vardır: Ona göre, olayların peş peşe gelişi hakkındaki bilimsel açıklamalar, eğilimler ve ön-deyiler kanun değildir. Eğer mutlaka bir şey denecekse bir yönelimdir. Yönelim ise kanunun aksine genel olarak bilimsel ön-deyilere dayanak olarak kullanılamaz. Popper’in gösterdiği gerekçeler şunlardır:

  1. Beşeri tarihin akışı, beşeri bilginin artışından şiddetli bir şekilde etkilenir.
  2. Akli veya bilimsel metotlarla, bilimsel bilgimizin gelecekteki artışını önceden haber veremeyiz.
  3. Bu sebeple, beşeri tarihin gelecekteki akış yönünü önceden haber veremeyiz.
  4. Bu demektir ki, teorik bir tarihin yani teorik fiziğe tekabul eden bir tarihi sosyal bilimin imkânını reddetmemiz gerekir. Tarihsel ön-deyi için temel görevi yapacak herhangi bir bilimsel tarihsel gelişme teorisi olamaz.
  5. Bundan dolayı tarihselci metodların ana hedefi yanlış kavranmıştır; ve böylece tarihselcilik çökmektedir.

Bu durumda, Popper’e göre, örneğin kuramsal fizik gibi bir kuramsal tarih disiplini olamaz. Tarih gösteriyor ki, sosyal realite tamamen farklıdır. Tarihsel gelişmenin akışı, ne kadar mükemmel olursa olsun, teorik inşalarla asla şekillendirilemez.

Çünkü eğer bu tür yeni bir bilimsel sosyal takvim yapılmış olsaydı ve başkaları tarafından da bilinir hale gelseydi (böyle bir şeyin uzun süre gizli tutulması mümkün olmazdı; çünkü ilke olarak, herhangi bir kimse tarafından yeniden keşfedilebilirdi), bu durum hiç şüphesiz bu etkinin öngörülerini altüst edecek eylemlere sebep olacaktı. Mesela, hisse senetlerinin fiyatlarının üç gün yükselip daha sonra düşeceğinin öngörüldüğünü farz edelim. Açıktır ki, piyasayla ilgili herkes elindeki senetleri üçüncü gün satacak ve böylece fiyatların o günden düşmesine yol açarak söz konusu öngörüyü yanlışlayacaktı. Kısacası, kesin ve ayrıntılı bir sosyal olaylar takvimi fikri kendi kendisiyle çelişkilidir ve bu sebeple kesin ve ayrıntılı bilimsel öngörüler imkânsızdır. O halde tarih nasıl yazılır? Önce tarihe belirli bir bakış açısından bakmaya karar verilir; sonra da tarihteki bu görüş açısından geçerli olaylar betimlenir. Popper, bu bakış açısına, tarih anlayışı adını verir ve bir tarih anlayışına sahip olmaksızın tarih yazılamayacağını savunur. Bir tarih anlayışına sahip olmadıklarını söyleyenler de, bunun bilincinde olmasalar bile, böyle bir anlayışa sahiptirler. Tarih anlayışları sınanamaz ve dolayısıyla, doğru ya da yanlış oldukları söylenemez.

Eserleri

  • Logik der Forschung, 1934 (Bilimsel Araştırmanın Mantığı, YKY, 1998);
  • The Open Society and Its Enemies, 1945 (Açık Toplum ve Düşmanları 1-2, Remzi Kitabevi, 1994);
  • The Poverty of Historicism, 1957 (Tarihselciliğin Sefaleti, İnsan Yayınları, 1998);
  • Conjectures and Refutations, 1963;
  • Objective Knowledge, 1972;
  • Unended Quest: An Intellectual Autobiography, 1976;
  • The Self and Its Brain, 1977;
  • Die beiden Grundprobleme der Erkenntnistheorie, 1979;
  • Realism and the Aim of Science, 1982;
  • The Open Universe: An Argument for Indeterminism, 1983;
  • Quantum Theory and the Schism in Physics, 1984;
  • A World of Propensities, 1990;
  • Alles Leben ist Problemlösen, 1994. (Hayat Problem Çözmektir, YKY, 2005)

Ödülleri

  • 1973 Sonning Ödülü


Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski