özne

 

özne

    Başlığın diğer anlamları için Özne (anlam ayrımı) sayfasına bakınız.

Özne ya da fâil, bir cümlede yüklem ile bildirilen işi, eylemi ya da oluşu yerine getiren veya yüklem vasıtasıyla hakkında bilgi verilen öğe. Özne yükleme sorulan "kim" ve "ne" soruları ile tespit edilir.

  • Öğrenciler yerlerine oturdular. (Kim oturdu?)
  • Kitap yere düştü. (Ne düştü?)
  • Manzara ne kadar da güzel. (Ne güzel?)

Eğer özne; sıfat tamlaması, isim tamlaması gibi bir sözcük grubu ise "özne öbeği" olarak adlandırılır. Aşağıdaki cümlelerde özne öbekleri kalın yazılmıştır:

  • Öğleye doğru muayene odasının önü doldu. -Peyami Safa (Ne doldu?)
  • Güzel sanatların en çok millî olanı şiirdir. - Mehmet Çınarlı (Ne şiirdir?)
  • Köşklerin camlarına çarparak, çamların tepelerinden aşarak kızgın bir kartal mehâbetiyle dağların sırtlarından uçan bu sesten ürken bir küme güvercin, karşıki çamlıktan havalandı. -Ahmet Hikmet Müftüoğlu (Ne havalandı?)

Bazen -özellikle sanatsal amaçlarla- özne öbeği arasına başka öğeler girebilir:

  • Bir kadının suya değiyor ayakları. - Orhan Veli ("bir kadının ayakları" özne öbeği)

{tocify} $title={İçindekiler}

Gerçek özne

Cümledeki işi, eylemi veya oluşu bizzat gerçekleştiren öğedir. Görünür durumda (açık özne) veya gizli durumda (gizli özne) olabilir:

  • Kaymakam, ödül alan öğrencileri tek tek tebrik etti. (açık ve gerçek özne)
  • Bugünkü gazeteler, liderler zirvesine geniş yer ayırdı. (açık ve gerçek özne)
  • Bulmaca çözmeyi çok severim. ("ben" gizli ve gerçek özne)

Gerçek özneli fiil cümlelerinde (yüklemi fiil olan cümlelerde) fiil çatısı etkendir:

  • Çocuklar havuzda oynuyor. ("oynuyor" etken fiil)

İsim cümleleri (yüklemi isim olan cümleler) her zaman gerçek öznelidir:

  • İncir ağacı evimizin arka bahçesinde. (açık ve gerçek özne)
  • Of, çok sıcak! ("hava" gizli ve gerçek özne)
  • Bugün çok erkencisiniz. ("siz" gizli ve gerçek özne)

Gizli özne

Türkçede bazen ifade zenginliğini artırmak ya da pratik amaçlarla özne belirtilmez. Öznenin varlığı yüklemin kişisinden anlaşılır. Yazılı veya sözlü olarak cümlede bulunmayan ancak varlığı yükleme sorulan "ne" ve "kim" sorularıyla tespit edilen özneye gizli özne denir. Gizli özne, dilbilgisel amaçlarla yazılı olarak belirtilmek istendiğinde genellikle parantez içinde yazılır.

  • Yemeğini çabuk bitir. (Kim bitirsin?)
  • (Sen) Yemeğini çabuk bitir.
  • Yarın okula gidemeyeceğim. (Kim gidemeyecek?)
  • (Ben) Yarın okula gidemeyeceğim.
  • Üniversiteye başladı. (Kim başladı?)
  • (O, Zehra, kardeşim vs.) Üniversiteye başladı.

Öznenin kimliği, yüklemdeki şahıs çekim eklerinde gizlidir:

  • (O) Kitapları buraya getirsin. (3. tekil şahıs)
  • (Ben) Sizinle gelemeyeceğim. (1. tekil şahıs)

Bazı zaman ve kip yapılarında yüklemin -belirli şahıslar için- şahıs eki almadığı unutulmamalıdır:

  • (Sen) Gel. (2. tekil şahıs, emir kipi)
  • (O) Yarın yola çıkacak. (3. tekil şahıs, gelecek zaman)

Gizli özne kullanımına Türkçede sıklıkla rastlanır ve bu durum -başka bir gerekçe olmadıkça- anlatım bozukluğu değildir.

Sözde özne

Yüklemi edilgen çatılı bir fiil olan cümlelerde, eylemden etkilenen öğeye sözde özne denir. Bu tür öznesi olan cümlelerde eylemin kim tarafından yapıldığı belirtilmez. Aşağıdaki örneklerde sözde özneler kalın yazılmıştır:

  • Okulumuzun koridorları mavi renge boyandı. (Ne boyandı?)
  • Yatak odasının camı kırılmış. (Ne kırılmış?)

Etken bir fiil edilgen hâle getirilirken fiil sonuna -n, -in, -il eklerinden biri getirilir:

EtkenEdilgen
okumakokunmak
silmeksilinmek
duyurmakduyurulmak

ÖNEMLİ: Yüklemi dönüşlü bir fiil olan cümlelerde "gerçek özne" bulunur:

  • Ailem başarılarımla övünüyor. (açık ve gerçek özne)
  • Bugün çok yorulduk. ("biz" gizli ve gerçek özne)
  • Sizi gördüğüme çok sevindim. ("ben" gizli ve gerçek özne)

Örtülü özne

Sözde özneli cümlelerde bazen, eylemin "kim" tarafından gerçekleştirildiği, dolaylı olarak belirtilir. Eylemi gerçekleştiren fakat cümlenin öznesi olmayan bu sözcüğe veya sözcük grubuna örtülü özne denir. Aşağıdaki örneklerde örtülü öznelerin altı çizilmiştir:

  • Başarılı öğrenciler bakanlığımızca ödüllendirilecek.
  • Yarışmacıların eserleri jüri heyeti tarafından incelendi.

ÖNEMLİ: Örtülü özne, cümlenin öğeleri bulunurken, "özne" olarak değerlendirilmez. Bu tür cümlelerde özne, "sözde özne" olan sözcük grubudur. Örtülü özne ise çoğunlukla zarf tümleci kategorisindedir.

Ağaçlardaki meyveler  rençperler tarafından  toplandı. 
____________________  _____________________  ________
        özne               zarf tümleci       yüklem

Öznenin aldığı ekler

Özne hâl eki (-i, -e, -de, -den) almaz ancak iyelik eki veya çoğul eki alabilir:

  • Kitabım ıslanmış. (-ım iyelik eki)
  • Bugün dersler saat 12'de bitiyor. (-ler çoğul eki)

İsim veya sıfat tamlaması halinde olabilir:

  • Kapının kolu kırılmış. (isim tamlaması)
  • Mutfaktan güzel kokular geliyordu. (sıfat tamlaması)

Birden fazla varlık aynı anda özne olabilir:

  • Polisler, itfaiyeciler ve sağlık görevlileri kaza mahalline akın ettiler.

Tekillik-çoğulluk

Öznesi şahıs olmayan cümlelerde özne çoğul olsa dahi genellikle yüklem tekil olur:

  • Gözlerim yaşardı.
  • Uzun yıllar geçti.
  • Bu elmalar olgunlaşmış.

Öznesi şahıs olan cümlelerde yüklem tekil veya çoğul olabilir:

  • Öğrenciler bahçeye çıktılar.
  • Askerler içtima alanında toplandı.

Öznesi çoğul olan cümlelerde özneden etkilenen nesne -tek bir varlık olsa dahi- çoğul yazılır:

  • Çocuklar, kaza geçiren öğretmenleri Murat Bey'i ziyarete gitti.
  • Sepetteki enikler annelerini emiyordu.

TDK sözlük anlamı nedir?

1. isim, dil bilgisi Bir cümlede bildirilen işi yapan, yüklemin bildirdiği durumu üzerine alan kimse veya şey, fail, süje: Çocuk uyudu. Çocuk henüz küçüktür cümlelerinde çocuk sözü öznedir.

2. isim, felsefe Bilinci, sezgisi, düş gücü olan, bazı filozoflara göre de dış dünyaya karşıt olan birey.

Mantık Terimleri Sözlüğü - 1976

Türkçe: mevzu, İngilizce: subject, Fransızca: sujet, Almanca: Subjekt

SaP, SeP,SiP,SoP gibi bir özne-yüklem önermelerinde geçen S terimi.

Yöntembilim Terimleri Sözlüğü - 1981

Türkçe: fail, süje, İngilizce: subject

Bir bilginin konusunu bilen ya da bir yargıda yüklemde bulunan öğe.

Felsefe Terimleri Sözlüğü - 1975

Türkçe: fail, mevzu, İngilizce: subject, Fransızca: sujet, Almanca: Subjekt, Diğer: Yun. hypokeimenon, Latin: subjectum

(Yun. hypokeimenon = alta düşen, altta bulunan) : Hypokeimenon-subject terimi Aristoteles'te, sonra da ortaçağda töz anlamına kullanılır; ancak 17. yüzyıldan beri bugünkü anlamını kazanır, ruhbilim ve bilgi kuramı açısından "ben" anlamını alır: kendini ben-olmayanın, nesnenin (object'in) karşısında bulan, karşısına koyan; ya da karşısına konduğu, kendini karşısında bulduğu nesneye bilme ve eyleme ereği ile yönelen birey. Ruhbilim açısından: ruhsal yaşantıların taşıyıcısı, düşünen, tasarımlayan, bilen, duyan, isteyen ben. Bilgi kuramı açısından: Bilen, bilmeye yönelen, ama kendisi bilgi nesnesi olmayan varlık. Mantık-dilbilgisi açısından: Yüklemin taşıyıcısı = özne; kendisi üzerine bir şey söylenen = konu.

Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü - 1972

Türkçe: müsnedün ileyh, fail, müpteda, İngilizce: subject, Fransızca: sujet, Almanca: Subjekt, Satzgegenstand

Çekimli eylemin veya eylemsinin meydana gelmesini sağlayan kişi. Dilbilgisinde kişi kavramiyle çekimli eylemi veya bazı eylemsileri meydana getiren "insan, hayvan, bitki veya şey" özne adı altında belirtilir: Bu mektubu ben yazdım; Çocuklar camı kırdılar; Ali Ankara'ya gitti; Sen yorgunsun galiba; Birisi geldi; Evlerinin önü daima temizdir; Ali, Ahmet gelince gitti; Kedi kaçmış örneklerinde olduğu gibi.

Dilbilim Terimleri Sözlüğü - 1949

Türkçe: fail, müpteda, Fransızca: Sujet

Bir cümledeki hüküm veya haber kendisine yöneltilmiş bulunan cümle öğesi. "Ev büyüktür"ve "Ev çöktü" cümlelerindeki büyük ve çökme hükmü ev kavramına yöneltilmiş olduğu için év kelimesi bu cümlelerin öznesidir. ( bk. Mantıkça ve Gramatikal özne ).

Gramer Terimleri Sözlüğü - 2003

Türkçe: fail, müpteda, müsnedünileyh, İngilizce: subject, Fransızca: sujet, Almanca: Subjekt, Satzgegenstand

Yüklemin gösterdiği kılış ile doğrudan ilgili olan kişi ya da şeye verilen ad; bir oluş ve kılışın gerçekleşmesini sağlayan kimse veya şey: Eskiler, baharı ya tabiatta yahud tecrid hâlinde, tek manzarasında severlerdi (A. H. Tanpınar, Yaşadığım Gibi, s. 114). Oda karşıma düşen duvardaki hücreye konmuş büyükçe bir gaz lambasıyla aydınlanıyordu A. H. Tanpınar, Abdullah Efendinin Rüyaları, s. 90). Bu tahammül edilemez bir ömürdü… (R. H. Karay, Memleket Hikâyeleri, s. 34). Agâh Bey, içti; biraz buruk, lakin baygın kokulu, tuhaf lezzetli, hoş bir içkiydi (R. H. Karay, göst. e., s. 35). Ben Anadolu'ya gitmezden önce manevî kuvvet denilen şeyin millet mücadelelerinde büyük bir rol oynadığına ve bunun ruhtan gelen bir yüreklilikle oluştuğuna inandım (Y. K. Karaosmanoğlu, Ergenekon, s. 114). Odada, galiba, teyzesi yatıyor. (P. Safa, Şimşek, s. 210). Hakikatte bütün İstanbul garip bir sinirlilik içinde idi (A. H. Tanpınar, Sahnenin Dışındakiler, s. 276). O, zamanın sahibi idi (A. H. Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, s. 37). Siz doğru dürüst konuşmasını bilmez misiniz hiç? (T. Buğra, Yalnızlar, s. 216). Melek, hastanın başucuna götürüldüğü zaman, bu burnu uzamış, gözleri çukura kaçmış adamla alakasını anlayamamıştı (S. F. Abasıyanık, Bütün Eserleri 3: Medarı Maişet Motoru, s. 170). Yol ayrımına, yolu olan gelir! (K. Tahir, Yol Ayrımı, s. 310). İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar (Y.Kemal Bayatlı, Kendi Gök Kubbemiz, s. 91) vb.

Türk Dünyası Gramer Terimleri Kılavuzu - 1997

Azerbaycan Türkçesi: mübtäda; Türkmen Türkçesi: eye; Gagauz Türkçesi: subyekt; Özbek Türkçesi: ega; Uygur Türkçesi: igä;Tat: iyä; Başkurt Türkçesi: eyä; Kmk: iyesi; Krç.-Malk.: başçı; Nogay Türkçesi: *iye ~podlejaşçeye; Kazak Türkçesi: bastawis; Kırgız Türkçesi: ee; Alt:: baştaaçı; Hakas Türkçesi: söyleeçî;Tuva Türkçesi: kol sös; Şor Türkçesi: *aydılım; Rusça: podlejaşçeye

Kelime Kökeni

Türkçe öz sözcüğünden +? sonekiyle türetilmiştir.

Tarihte En Eski Kaynak

"zat, süje" [ TDK, Felsefe ve Gramer Terimleri (1942) ]

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski