Uhud Muharebesi

 

Uhud Muharebesi
Siyer-i Nebi'den Uhud Savaşı'nda Hz.Muhammed ve Müslüman Ordusu, 1595

Uhud Muharebesi veya Uhud Savaşı, 23 Mart 625 tarihinde (Hicri: 3 Şevval 7) İslam peygamberi Muhammed komutasındaki Müslüman ordusu ile Mekkeli Ebu Süfyan'ın ordusu arasında, Medine yakınlarındaki Uhud Dağı'nda gerçekleşen muharebedir. Muharebenin sonucunda Müslümanlar çok fazla kayıp vermiş, Muhammed yaralanmış ve en önemli sahabelerden biri olan Hamza bin Abdülmuttalib öldürülmüştür.

{tocify} $title={İçindekiler}

Hakkında bilgi nedir?

Tarih23 Mart 625
Bölge
Uhud Dağı, Medine'nin 8 km kuzeyi, Arap Yarımadası
SebepKureyşlilerin Bedir Muharebesi'ndeki yenilgilerinin öcünü almak istemeleri
Sonuç

Sonuçsuz

Taraflar
Müslümanlar (Medine)Kureyşliler (Mekke)
Komutanlar ve liderler
Muhammed
Hamza bin Abdülmuttalib  
Ali bin Ebu Talib
Ebû Bekir
Ömer bin Hattab
Mus'ab bin Umeyr  
Abdullah bin Cübeyr  
Ebu Süfyan
Hind bint Utbe
Halid bin Velid
Amr bin el-Âs
İkrime bin Ebu Cehil
Güçler
700 piyade
50 okçu
4 süvari
3,000 piyade
200 süvari
Kayıplar
7344-45
1 esir


Muharebenin tarihi

Uhud Muharebesi, Hicret'in üçüncü yılında, 7 Şevval 3 (23 Mart 625) Cumartesi tarihinde vuku bulmuştur. Ancak bazıları bu savaşın Şevval ayının ortalarında meydana geldiğini zikretmiştir.

Muharebe öncesi

Mekkeli paganlar, Bedir Muharebesi'nde (624) Müslümanlara karşı yaşadıkları büyük bozgunu unutamıyorlardı. Çünkü, Şam ticaret yolu Müslümanların eline geçmiş ve Muhammed iyice güçlenmişti. Mekkeliler, Ebu Süfyan öncülüğünde ikinci bir savaşa hazırlandılar. 200'ü süvari, 700'ü zırhlı olmak üzere yaklaşık 3.000 kişilik bir ordu hazırlandı ve yola çıkıldı.

Muhammed'in amcası Abbas, o sırada Mekke'de bulunuyordu. Mekkelilerin hazırlıklarını bildiren bir mektup yazarak Medine'ye gönderdi. Bu mektup üzerine Muhammed, savaşın nasıl yapılacağı konusunda sahabeleriyle fikir alışverişinde bulundu ve ardından Mekkelilere karşılık bir ordu hazırlandı.

Muharebe

Mekke ordusu, 11 Mart 625 tarihinde Mekke'den Medine'ye doğru yürümeye başladı. Bu saldırıda Mekkelilerin birincil amacı, geçen sene yaşanan Bedir Muharebesi'ndeki kayıplarının öcünü almak ve Müslümanların yükselen gücünü kırmaktı. Müslümanlar ise muharebe için hazırlıklıydı. Bir süre sonra iki ordu, Uhud Dağı'nın bayırlarında ve düzlüklerinde karşılaştı.

Muhammed, iki ordunun karşılaştığı Uhud Dağı'ndaki dar bir geçidin iki tarafına okçularını yerleştirdi. Bu taktikle Mekkelilerin Uhud Dağı'nın etrafından dolaşarak Müslümanlara olası bir saldırma ihtimalini önlemek istiyordu. Okçularına, "Haber verilmeden yerinizi terk etmeyiniz!" emrini verdi.

İki tarafın kuvvetleri, Uhud Dağı eteklerinde karşılaştı. Savaşın ilk zamanlarında Müslümanların etkili taarruzlarıyla Mekkeliler geri çekilmeye başladı. Bunu gören okçular, muharebenin kazanıldığını sanarak yerlerini terk ettiler ve Mekkelilerin bıraktıkları ganimetleri yağmalamaya başladılar. Bu vaziyetten yararlanan Halid bin Velid, komutasındaki kuvvetlerle okçuların terk ettiği geçitten Müslümanlara saldırdı. Bu saldırı sonucu İslam ordusu zor duruma düştü. Çekilen Mekke ordusu geri dönüp Müslümanlara saldırdı. Müslümanlar Uhud Dağı'na doğru çekildiler. Dağa saldıran Mekkeliler, okçu atışları ile geri püskürtüldü. Mekke ordusu da kesin bir üstünlük elde edemeyip geri döndü. Müslümanların ağır kayıplarına rağmen Medine ele geçirilemedi ve İslam dini ortadan kaldırılamadı.

Muharebede yaşananlar ve sonrası

Hamza bin Abdülmuttalib'in ölümü

Ebu Süfyan'ın karısı Hind bint Utbe, Bedir Savaşı'nda ölen akrabalarının intikamını almak istiyordu. Babasını öldüren Hamza bin Abdülmuttalib'ten intikam almak için, Vahşi adında bir köleyi vazifelendirdi. Vahşi, mızrak atmada çok ustaydı ve Muhammed'in amcası Hamza'yı öldürdüğü takdirde mükafatlandırılıp azad edilecekti. Savaşın ortalarında, ortamın kızıştığı bir anda Vahşi, uzaktan mızrağını fırlatarak Hamza'yı öldürmeyi başardı. Daha sonra Vahşi, Hamza'nın bedenini parçalayıp ciğerini çıkardı ve Hind'e götürdü. Hind de ciğerini dişledi. Bunun yanı sıra, Hamza'nın burnu, kulağı ve diğer bazı organları da kesildi.

Okçular hadisesi

Müslümanların kazandığını sanıp yerlerini terk eden okçular, Müslümanların bu savaşta çok büyük kayıplar vermesinde şüphesiz büyük bir rol oynadılar. Okçuların komutanı olan sahabe Abdullah bin Cübeyr, onlara Muhammed'in kesin emrini hatırlatsa da kimse onu dinlememişti ve geride 10 civarında okçu kalmıştı. Akabinde Abdullah, arkasından kendilerine saldıran Halid bin Velid'in başındaki Mekkelilerle çarpışıp şehit olmuştu. Bu olay, Muhammed'in emirlerinin ne denli önemli olduğunun ve kendisinin başarılı bir askerî lider olduğunun göstergesiydi.

Muhammed'in öldüğünün sanılması ve yaralanması

Savaş esnasında sahabelerden Mus'ab bin Umeyr, mızrakla öldürülünce Müslümanların birçoğu onu Muhammed'e benzettiler ve bunu duyan Mekkeli paganlar da savaş meydanında ''Muhammed öldü!'' diye bağırmaya başladılar. Hatta daha sonradan Muhammed'in sağ olduğu anlaşılsa da, haber Medine'ye ulaşmıştı ve tüm Medineli Müslümanlar yas tutmaya başlamıştı.

Savaşta Muhammed de ağır yaralanmıştı. Mekkeli paganlardan Utbe bin Ebû Vakkās tarafından atılan bir taşla Muhammed'in miğferinin parçalandığı, sağ alt çenesindeki ön dişlerle azılar arasındaki dişinin kırıldığı, yüzünün yaralandığı, kanının akıtıldığı, velhasıl ağır yaralandığı bilinmektedir. Tarihçi Vâkıdî’nin daha sonraki açıklamalarına göre ise, Muhammed'in dişinin tamamen kırılmayıp mine kısmından bir parçanın koptuğu anlaşılmaktadır.

Muharebe sonucu

Sonuç olarak, bu savaşta Müslümanlar 73 kayıp vermiş iken, buna karşılık Mekkeli paganlar 45 kayıp vermişti. Mekkelilerin lideri Ebu Süfyan, bu günün Bedir Savaşı'nın karşılığı olduğunu söylemişti.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski