eğreti ne demek? TDK anlamı ve açıklaması
1. sıfat Belirli bir süre sonra kaldırılacak olan, bir şeyin yerine geçici olarak kullanılan:
"O gün için oraya eğreti olarak getirilmişe benziyordu." - Attilâ İlhan
2. sıfat İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış olan:
"Konuk kadının durgunluğu evdeki tedirginliktendi, iğne üstünde oturuyormuşçasına eğretiydi duruşu." - Burhan Günel
3. sıfat ► takma:
Eğreti diş. Eğreti bacak.
4. sıfat Belli belirsiz olan.
5. sıfat Uyumsuz, yakışmamış.
6. zarf İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış bir biçimde:
"Ayakları karada ama eğreti duruyorlar rıhtım taşları üzerinde." - Zeyyat Selimoğlu
7. zarf ► üstünkörü:
"Her işi eğreti yapar oldun, her işi ucundan tutar oldun." - Sâmiha Ayverdi
8. sıfat İleride geri alınmak üzere verilen şey.
Yazın Terimleri Sözlüğü - 1974
bk. eğretileme.
Zanaat Terimleri Sözlüğü - 1976
Semerlerin ön ve arka kısımlarında bulunan yarım çember biçiminde şişkinlikler. (*Yalvaç -Isparta)
Kelime Kökeni
Arapça ˁāriyyat عاريّة "ödünç, eğreti" sözcüğünden türetilmiştir. Daha fazla bilgi için ariyet maddesine bakınız.
Tarihte En Eski Kaynak
ˁāriyetī "ödünç, geçici, asıl olmayan" [ Tezkiret-ül Evliya (1341) : eyitti: donumı ˁāriyetī saŋa véreyim ]
