zarf tümleci

 

zarf tümleci

Zarf tümleci veya belirteç tümleci; Türkçede cümlenin ögelerinden biridir. Pek çoğu zarflarla ve edatlarla kurulur. Edatlarla kurulan zarf tümleçleri edat tümleci veya edatlı tümleç olarak da bilinir.

Zarf tümleci cümlede yüklem ile bildirilen iş, oluş veya yargının zamanını, durumunu, miktarını, yönünü, koşulunu vs. bildiren öğedir. Yükleme yöneltilen ne zaman, nasıl, ne kadar, nereye, hangi takdirde vb. soruların yanıtı niteliğindedir:

  • "Ablamlar haftaya yola çıkacaklarmış." (eylemin zamanını belirtir)
  • "Çocuk korkudan titriyordu." (eylemin nedenini belirtir)
  • "Eve koşarak gittim." (eylemin nasıl yapıldığını belirtir)
  • "Öğretmen uzunca bir cetvelle tahtaya çizgiler çizdi." (eylemin ne ile yapıldığını belirtir)
  • "Yatmadan önce biraz kitap okudum." (eylemin ne kadar yapıldığını belirtir)

Edat tümleci

Edat tümleci veya edatlı tümleç, içinde bir edat bulunan zarf tümlecidir. Edatlar kendi başına anlamsız sözcüklerdir ancak başka sözcüklerle birlikte zarf tümleci oluştururlar. Aşağıdaki örneklerde edatlı zarf tümleçleri kalın yazılmış, edatların altı çizilmiştir:

  • Bu çiçekleri annem için topladım.
  • Yarın trenle İzmir'e gideceğiz.
  • Sabaha karşı yola çıktık.
  • Yağmur başladığı için pikniği iptal ettik.
  • Sen gelmeden önce baban aradı.
  • Servis iptal olduğu için okula babamla gideceğim.

Adlaşma

İleri, geri, beri, doğru, içeri, dışarı, aşağı, yukarı gibi yer-yön zarfları, hâl eki aldığında adlaşır ve zarf tümleci oluşturmaz:

  • İçeri gelsene! (yalın hâl, zarf, zarf tümleci)
  • Artık komutanlardan başka hiç kimse dışarı çıkmazdı. - Attilâ İlhan (yalın hâl, zarf, zarf tümleci)
  • Şu sandalyeleri içeriye taşıyalım. (-e hâli, isim, dolaylı tümleç)
  • Ben dışarıyı bir kontrol edeyim. (-i hâli, isim, belirtili nesne)
  • Dışarıda karlar erimeye başlamış." - A. Ümit (-de hâli, isim, dolaylı tümleç)

zarf tümleci ne demek TDK sözlük anlamı ve açıklaması nedir?

isim, dil bilgisi

Yüklemin anlamını zaman, durum, sebep, ölçü, araç, şart, yer, yön vb. bakımlardan belirleyen veya sınırlayan tümleç.

Gramer Terimleri Sözlüğü - 2003

Cümlede yüklemin anlamını zaman, tarz, ölçü, yer, yön vb. bakımlardan daha belirgin duruma getiren, sınırlayan kelime veya kelime gruplarından oluşan tümleç:Bunları kendisi iyice tahlil etmişti (A. H. Tanpınar, Huzur, s. 166). Birdenbire Sabih’lere gitmek, orada hepsini beraber bulmak arzusuna kapıldı (A. H. Tanpınar, göst.e., s. 283). Nihayet İclâl dayanamadı; oyun çok uzamıştı; belli ki genç kız akrabasına, kendilerine ait bir işin üzerinde böyle durulmasını istemiyordu (A. H. Tanpınar, göst.e., s.64). Mümtaz güçlükle bir «Allah hayırlı etsin...» dedi (A. H. Tanpınar, göst.e., s.65) Genç kız da pervini görünce ağırlaştı, yavaş yavaş yürüdü, geldi, Ali’nin ve Pervin’in yüzlerine dikkatle bakarak ciddî vaziyeti hissettikten sonra genç kadına sordu (P. Safa, Şimşek, s. 238). — Köy yerinin işlerinden açtık. Laf sana geldi, senin vaziyetine, yiğitliğine(...) (K. Tahir, Köyün Kamburu, s. 250) Ferit Paşa hükûmeti de yavaşçacık; selefleri gibi bir idare-i maslahat hâlini alıyordu (R. H. Karay, Minebab İlelmihrab, s. 10) vb.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski