yaşam felsefesi

 

yaşam felsefesi

Yaşam felsefesi, yaşamın anlamı ya da yaşamın nasıl yaşanması gerektiğine ilişkin herhangi bir genel tutum ya da felsefi görüştür.

Terim genellikle gayri resmi bir anlamda kullanılır, odak noktası akademik bir felsefi çabadan ziyade insanlık haliyle ilgili temel varoluşsal soruları çözmek olan kişisel bir felsefedir. Bu terim aynı zamanda, ana temsilcisi Wilhelm Dilthey, Henri Bergson ve Pierre Hadot, gibi diğer birkaç kıta filozofu olan Alman Lebensphilosophie hareketi tarafından onaylanan, bir yaşam tarzı olarak felsefe yapma kavramına da atıfta bulunur.

Thomas Stanley Felsefe Tarihinde Pyrrho
Thomas Stanley Felsefe Tarihinde Pyrrho

{tocify} $title={İçindekiler}

İnsanlık Durumu

İnsanın hayatta kalma mücadelesi farklı tekniklerle şekillenir. Ama hayatta kalma mücadelesi diğer canlılarda olduğu gibi aynı kalmaz. Doğayı değiştirmenin ötesinde kendini değiştirir ve geliştirir. Bunun için teknik; kültüre, medeniyete giden denemeler sürecini ifade etmektedir.

Hannah Arendt eylemin önemine ilişkin şöyle der:

Eylem şeylerin veya maddenin aracılığı olmadan, doğrudan insanlar arasında geçen yegâne etkinliktir; insanın çoğulluk durumuna, yeryüzünde İnsan’ın değil insanların yaşadıkları ve bu dünyada ikamet ettikleri gerçeğine karşılık gelir.

 

Wilhelm Dilthey
Wilhelm Dilthey

 

Varoluşsal sorunun ana yanıtları

Varoluşsal soruya nasıl yanıt verileceği konusunda üç geçerli teori vardır.

Felsefe, diğer şeylerden daha spesifik belirli koşullara sahip olan, günlük yaşamla çok yakından ilişkili olduğu anlamına gelen varoluşsal bir bilimdir. Hayat felsefesi bağlamında, insanlar harekete geçmeden önce her zaman önemli ve en önemli şeyleri düşünürler. Bunlar esas olarak sınıflandırılır. Felsefe, çeşitli bilim alanlarından gelen ifadelerin yanı sıra soyut ve yaratıcı şeylerin eleştirel bir araştırmasıdır.

Özün inkarı

Varlığın inkarı

  • Özcülük

Yaşamın doğrulanması

  • Seküler hümanizm
  • Din

Sokrates, Atina Akademisi 6616
Sokrates, Atina Akademisi 6616

Sokrates öncesi yaşam felsefesi

Sokrates öncesi

Yunan düşüncesinde mitolojinin büyük bir önemi vardır. Her düşüncenin kendine özel bir mitolojisi vardır. Buna karşın çoğu kültürün şekillendiği Yunan coğrafyadan çıkan inanışların felsefeyi, yaşamı ve nasıl etkilediğini anlatmaya çalışır.

Yunan felsefesinden çıkan yaşam

Doğada hareketin, değişimin ve gelişimin olduğu görünür. Bir savunma aracı olarak teknik, canlıların mücadele taktiğinde ortaya koydukları bir savunma yöntemidir.

Sokrates sonrası yaşam felsefesi

Sokrates sonrası

Sokrates felsefeyi belirli bir yöne çevirmekle farklı bir yaşam kurgusu ortaya koyar. Daha sonra gelen öğrencisi Eflatun ve onun öğrencisi Aristoteles bu farklı yolu daha ince bir biçimde işlerler.

Sokrates ve yaşam

Sokrates felsefesi'nin bir mirası ifade ettiği öne sürülmüştür. "Felsefenin belirli bir çizgi içinde gelişiminden konuşabiliyorsak", bunun ancak felsefeyi belirli tanımlar ve bir yöntem içinde yapan bu filozof sayesinde olduğunu öne sürer.

Immanuel Kant
Immanuel Kant

Kant ve idealizmde ortaya çıkan ben’in yaşam felsefesi

Antik dönemde yaşamın insanın karşısında üstün bir konumu vardır.

Modern dönemde “Düşünüyorum o halde varım” sözü Ben’in yaşam karşısında üstünlüğünü vurgular.

Resextensa ve rescogitans ayrımı; yaşama karşı kendini belirleyici noktaya getirmek isteyen kişinin bir tasnifidir. Resextensa, yer kaplama özelliğini maddeye yükleyerek maddeyi ölçmeye ve ölçmeden de kontrol etmeye yol alan düşünmeyi ifade eder.

Düşünmeye bu perspektifte başlandığında çıkan sonucun Antik dönemdeki gibi haddini ya da kendini bil şeklinde olmayacağını anlamak zor değildir.

Bunun için Descartes ile idealizmin doruk noktası olan Alman idealizmi arasında oldukça önemli bir filozof olarak Kant’a bakmak gereklidir.

Varoluşsal çıkmazın üstesinden gelme girişimi olarak din

Varoluşçuluğun iki temel biçimi vardır.

Dini varoluşçuluk

Hıristiyan varoluşçuluğu en iyi örnek olarak St. Augustine, Blaise Pascal, Paul Tillich ve Søren Kierkegaard tarafından örneklendirilir. Dinsel varoluşçuluk, varlığın temeli olan öz ve varoluş olmak üzere iki gerçeklik düzeyi olduğunu kabul eder. Din, bu görüşte nihai kaygıdır.

Tanrı buyruğunu (vahiyi) referans alan Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam gibi büyük teistik dinler, başka hiçbir varlıkta bulunmayan özelliklere sahip “Tanrı” diye bir gücün varlığından söz etmektedirler. Bu dinler Tanrı’yı mevcut her şeyin sebebi ve devamlılığını sağlayan güç olarak görürler. Yine bu inanç geleneğine göre Tanrı’ya rağmen hiçbir şeyin meydana gelmesi mümkün değildir ve kaderi ondan bağımsız olarak şekillenen bir varlık düşünülemez. Bu inanç merkezinden bakıldığında böyle bir varlığın inkârı bir yana, varlığı ile ilgili en küçük bir şüphe dahi beslemeye imkân yoktur.

dinler

Ateist varoluşçuluk

Ateist varoluşçuluk en iyi şekilde Friedrich Nietzsche, Martin Heidegger ve Jean-Paul Sartre tarafından örneklendirilir. Gerçekliğin tek bir düzeyi olduğunu, varoluş olduğunu kabul eder. Bu görüşe göre, her insan kendi benzersiz ve geçici özünü inşa eder.

Goldberg'in "ateist varoluşçuluk" tanımı Nietzsche'nin görüşünü yansıtmaktan ziyade Sartre'ın çerçevesini çizdiği varoluşçuluk akımının bir tezidir aslında. Sartre bunu Dostoyevski'ye gönderme yaparak şöyle açıklar:

Dostoyevski, "Tanrı olmasaydı her şey mübah olurdu" diye yazmıştı.Gerçekten de Tanrı yoksa her şey mübahtır, hiçbir şey yasak değildir. Bu demektir ki insan, kendi başına bırakılmıştır. Ne içinde dayanacak bir destek vardır ne de dışında tutunacak bir dal. Artık hiçbir özür, yaptıklarına dayanak bulamayacaktır.

TDK sözlük anlamı nedir?

isim

Hayat felsefesi.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski