güç ne demek TDK sözlük anlamı ve açıklaması nedir?
güç, -cü (I)
1. isim Fizik, düşünce ve ahlak yönünden bir etki yapabilme veya bir etkiye direnebilme yeteneği, kuvvet, efor:
Zihin gücü. Yaşama gücü.
2. isim Bir olaya yol açan her türlü hareket, kuvvet, takat.
3. isim Sınırsız, mutlak nitelik:
Tanrı'nın gücü.
4. isim Büyük etkinliği ve önemi olan nitelik:
Paranın gücü.
5. isim Bir cihazın, bir mekanizmanın iş yapabilme niteliği:
Motorun gücü.
6. isim Siyasi, ekonomik, askerî vb. bakımlardan etki ve önemi büyük olan devlet, devletler topluluğu:
Güçler dengesi.
7. isim Bir ulus, bir ordu vb.nin ekonomik, endüstriyel ve askerî potansiyeli:
İnsan gücü.
8. isim Bir toprağın verimlilik yeteneği.
9. isim, mecaz Yeterliliğini ve güvenilirliğini kanıtlamış kimse.
10. isim, coğrafya Bir akarsuyun aşındırma ve taşıma yeteneği.
11. isim, fizik Birim zamanda yapılan iş.
güç (II)
1. sıfat Ağır ve yorucu emekle yapılan, çetin, müşkül, kolay karşıtı:
"Bir sanat eserini tenkit ne güç iştir!" - Ahmet Muhip Dranas
2. zarf Zorlukla:
"Kendini yatağa güç atmış ve sızıp kalmıştı." - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü - 1981
Türkçe: 1. takat, 2. kuvve-i elektrikiyye, elektrik kuvveti, İngilizce: 1. power, 2. electric power, Fransızca: 1. puissance, 2. puissance (électrique), Almanca: 1. Leistung, 2. Kraftstrom
Sinema/TV. 1. Birim zamana düşen iş birimleriyle ölçülen iş yapma oranı. 2. Vatla ölçülen iş yapma oranı; elektrik gücü (1 vatlık bir güç, saniyede 1 jul iş yapar).
İstatistik Terimleri Sözlüğü - 1983
Türkçe: kuvvet, İngilizce: power, Almanca: Schaerfe
(İstatistiksel sınamalar) İstatistiksel bir sınamada karşıt önsav doğru olduğunda sıfır önsavını geri çevirme olasılığı. İkinci tür yanılgı olasılığı en küçük olduğu zaman güç en büyük değeri alır.
Matematik Terimleri Sözlüğü - 1983
Türkçe: kuvvet, İngilizce: power, Fransızca: puissance, Almanca: Potenz, Latin: potere
bk. üst.
Uygulayım Terimleri Sözlüğü - 1980
Türkçe: kuvvet, şiddet, İngilizce: force, strength, Fransızca: force, pouvoir
1. fizik: a. Dinginliği devime, devimi dinginliğe dönüştüren; direnci doğuran ya da kıran özellik. b. Birim zamanımda yapılan iş. 2. subilim: Bir su akıntısının aşındırma ve taşıma yeteneği. 3. mekanik: Bir makinenin yaptığı işin, bu işin kotarılması için gereken zamana bölümü.
Felsefe Terimleri Sözlüğü - 1975
Türkçe: kuvvet, İngilizce: power, Fransızca: force, Almanca: Kraft, Latin: fortitudo
1. Fiziksel, düşüncel ve ahlaksal bir etki yapabilme ya da bir etkiye direnebilme yeteneği, a. Ağır bir cismi kımıldatabilme yeteneği: kas gücü. b. Etki ve güçlülük ilkesi: karakter gücü, direnme gücü, düşünce gücü, bir kanıtın gücü (idée force = kımıldatıcı, yönetici güç). 2. Fizik-ötesi kavramı olarak: a. İtme ve çarpmada dıştan mekanik etki yapan şey; b. Bireylerde türlü biçimlerde ortaya çıkan itici, etki yapıcı ve biçimlendirici olan şey. (Leibniz'de temel etkinlik ilkesi; Herder ve Nietzsche'de de temel kavram.) 3. Bir şeyin yapılmasını tüzeyle, anlaşmayla değil de, baskı yoluyla sağlayan etkinlik. (Ör. Güce dayalı devlet.)
Fizik Terimleri Sözlüğü - 1983
Türkçe: takat, İngilizce: power, Fransızca: puissance, Almanca: Leistung
1. İş yapma hızı; birim zamanda yapılan iş. 2. Görsel bir aygıtın ayrıntıları seçme yeteneği.
Kelime Kökeni
Eski Türkçe küç sözcüğünden evrilmiştir. Eski Türkçe sözcük Eski Türkçe yazılı örneği bulunmayan *kü- "zorlamak, zor göstermek" fiilinden türetilmiştir.
Tarihte En Eski Kaynak
küç "kuvvet, zor, zorluk" [ Orhun Yazıtları (735) : işig küçig bertim ök [işi gücü verdim hep] ]
küçlüg "kuvvetli" [ Uygurca İyi ve Kötü Prens Öyküsü (1000 yılından önce) : uluğ küçlüg kutluğ bodısatvalar [ulu güçlü kutlu Boddhisatvalar] ]