cin

 

cin

Cin (Arapça: جن), İbrahimi dinler de dahil olmak üzere modern veya antik birçok din ve inanışta bulunan bir tür ruhani mitolojik yaratıktır. Farklı inanışlarda farklı karakteristiklere ve özelliklere sahiptir.

Cin; İslam mitolojisinde gözle görülmeyen, çeşitli şekillere girebilen manalarından ötürü, zaman zaman farklı yorumlanmıştır. Kimi yorumlara göre insanlarla cinsel ilişki kurabilen, onları yönetimi ve etkisi altına aldığı gibi birçok korku unsuru fiilin kendilerine yüklendiği ruhanî varlıkları ifade eder.

Modernist yorumculardan bazıları ise onları kelime anlamlarına dayanarak bazıları mikroorganizma, tespit edilemeyen şahıs, radyasyon gibi gözle tespit edilemeyen varlıklar olarak ifade etmişlerdir.

Kur'an'da Cinlerin "dumansız ateşten" yaratıldığı yazar.

{tocify} $title={İçindekiler}

Cincilik Kültü

İslam öncesinde yaşayan Araplar, kahinlerin cinlerle doğa üstü şekilde iletişime geçebileceğine inanıyorlardı. Bu bağlamda, kahinlerin iletişime geçtiğini söyledikleri cinler için çeşitli adlandırmalar geliştirmişlerdi. Tâbi‘, ṣâhib, mevlâ, velî, ra’î/ri’î yahut şeyṭânu’l-kâhin gibi tabirlerle adlandırılan bu inanç motifleri, İslam öncesindeki dinsel geleneklerde son derece önemli bir konuma sahipti. İslam öncesinde şairlerin ilham cinleriyle ilişki kurabildiklerine de inanılmaktadır. Bu nedenle, Arap şiirinin başlangıcında cincilik kültünün önemli bir rolü bulunmaktadır.

Antik Roma ve Yunanca

    Ayrıca bakınız: Daimon

Antik Roma ve Yunanca olan cinleri, daha yarı tanrı ya da başka bir şekilde ruhlar olarak düşünülmüş, insanlardan üstündür. Cinler, Altın Çağ döneminde ölen ve yaşayan insanların koruyucu olanların ruhlarıydı. Ama şimdiki çağda kahramanca bir kişi de ölümünden sonra bir cin olabilir. Platon'a göre cin, Tanrı'dan gelen birer ışıma (emanation) olarak kabul edilir. Bazı yazarlar cin ve tanrıları eşit kılıyorlardı ve onları sadece insanlarla olan ilişkilerinden ayırdılar. Bazı yazarlar bile eşit tanrı ve tanrılara sahipler ve onları yalnızca insanlara olan bakışlarıyla ayırt ettiler. Romalılar cinlere kurbanlar teklif etti. Cinler ayrıca, kahinlerın da yardımcılarıydı. Yunan filozofu Sokrates için, cin bir “iç ses” idi ve onu uyardı.

Mezopotamya

Eski Mezopotamyalılar, yeraltı dünyasının bazen "arali'nin yavruları" olarak adlandırılan birçok cinin yuvası olduğuna inanıyorlardı. Bu cinler bazen yeraltı dünyasını terk edebilir ve yeryüzündeki ölümlüleri terörize edebilirler. Yeraltı dünyasında yaşadığına inanılan bir tür cin galla olarak biliniyordu; onların birincil amaçları talihsiz ölümlüleri Kur'a geri sürüklemek gibi görünüyor. Büyülü metinlerde sık sık atıfta bulunulur ve bazı metinler onları yedi numara olarak tanımlar. Günümüze ulaşan birkaç şiir, tanrı Dumuzid'i yeraltı dünyasına sürükleyen gallanı anlatır. Bununla birlikte, diğer cinler gibi galla da yardımsever olabilir ve Lagaş Kralı Gudea'dan bir ilahide, Ig-alima adlı küçük bir tanrı "Girsu'nun büyük gallası" olarak tanımlanır.

Antik Asur taş kabartmasında bir cin
Antik Asur taş kabartmasında bir cin

Lamassu, "aslan başı, eşeğin dişleri, çıplak göğüsleri, kıllı vücudu, elleri (kanlı?), Uzun parmakları ve tırnakları ve Anzû'nun ayakları" olan cini bir tanrıçaydı. İnsan bebeklerinin kanıyla beslendiğine inanılıyordu ve düşüklerin ve bebek ölümlerinin nedeni olarak geniş çapta suçlanıyordu. Lamashtu geleneksel olarak bir cin olarak tanımlansa da, diğer tanrıların izni olmadan kendi başına kötülüğe neden olabileceği gerçeği, onun kendi başına bir tanrıça olarak görüldüğünü güçlü bir şekilde gösterir. Yeraltı nehri üzerinde teknesine bindiğine inanılıyordu ve eşeklerle ilişkilendirildi. An'ın kızı olduğuna inanılıyordu.

İbrahimi dinler

Yahudilik

    Ayrıca bakınız: Şedim

Tevrat'ta, cinler, putperestlerin insanları kurban ettikleri yabancı tanrılar olarak görünür. Daha sonra Yahudi Midraş işleri cinlerin daha ayrıntılı bir görüntüsünü hazırladı. Ya iyi ya da kötü olabilirler, ye ve iç, doğurmak ve ölmek. Cinlere olan inanç, asla Yahudiliğin ayrılmaz bir parçası değildi. Musa bin Meymun açıkça cinlerin varlığını reddetti.

Hristiyanlık inancında cinler

    Ayrıca bakınız: demon

Hristiyanlık, genellikle cin ve şeytanları aynı varlık olarak görür. Onlar kötülüğün güçleridir, ilahîlere karşı isyan ederler. Fakat Enoch'un kitaplarına göre, cinler düşmüş meleklerin soyundan gelenler ve insanlardır, Nefilim denir. Tufan esnasında bedenleri olan Nefilimler öldüler, cinler ise boğulmadılar, maddeleşmiş bedenlerini ruha çevirerek göğe döndüler ve Tanrı onları kabul etmeyerek alçaltılmış bir durumda (zihinsel karanlık durumu olan Tartaros) bırakıp yeryüzüne attı. Cinler inancında cinler kudretli varlıklardır, insanları aldatırlar ve bazı insanları aracı -medyum- olarak kullanırlar. Buna göre bu medyumun söyledikleri eğer bu cinler medyuma doğruyu söylüyorlarsa doğru olabilir. Zira Kitabı Mukaddes cinlerin İblis gibi yalan söylediklerini belirtir. Ayrıca insanlara zarar verebilirler, bu nedenle Kutsal Metin onlarla ilgili şeylerden, ruhçuluğun her türünden uzak durulması gerektiğini söyler. İblis şeytan ile aynı kişiliktir. Augustinus Enoch Kitabı'nı reddetti. Buna göre, cinler sadece düşmüş melekleri ve İblisın hizmetkarlarıdır.Yaratıldıklarında, Tanrı onlara katılmak ya da reddetmek için onlara bir seçenek verdi.

Hieronymus Bosch - Düşmüş melekler
Düşmüş melekler Hieronymus Bosch tarafından Genesis 6:1–4 ile ilgili

Hristiyanlıkta bir cin, hatta birçok cin bir kişinin içine girebilir. Bu cinler içine girdikleri kişinin içinden çıkarılabilirler; Hristiyanlık'ta cin çıkarma olgusu mevcuttur. Cinlerin faaliyetleri üç ana grupta özetlenebilir; insanlara cinsel yaklaşımları (seks), sahte tapınmayı desteklemeleri (dinsel) ve insanlara eziyet etmeleri (sadizm-şiddet). Kutsal Metin insanları falcılık, büyücülük, ruh çağırma, sihirbazlık, ölülerden medet umarak onlara yaklaşmak gibi cinlerle ilgili faaliyetlere karışmak konusunda uyarır. Cinlerin üstün yetenekleriyle insanların beyinlerini etkileme güçleri olduğuna inanılır. Cinlerin rüyaları kendi mesajlarını vermek amacıyla kullanabileceğine inanılır.

Yehova'nın Şahitleri cinlerin, bize fiziksel olarak da zarar verebileceklerini fakat Yehova'ya inanıyorsak ve cinlerden korunmak için dua edersek korunabileceğimizi anlatır. Ayrıca cinler tarafından saldırıya uğrayan insanların geçmişte veya hâlen Ruhçuluk ile uğraşmış olabilecekleri anlatılır. Önceleri Ruhçuluk ile uğraşmış bazı insanlar, cinler tarafından rahatsız edildikten sonra; Yehova'nın Şahidi olup ve ruhçulukla uğraşmayıp, onunla bağlantılı her şeyden (ruhçuluğu teşvik eden müzik kayıtları, kitaplar, dergiler, posterler ve videolar, tılsımlar, muskalar, nazarlıklar) kurtulduktan sonra bir daha hiç rahatsız edilmediklerinden bahsederler.

İslam inancında cinler

    Ana madde: Cin (İslam)

Cinler

Kur'an'a göre, Muhammed peygamber olarak hem insanlara hem de cinlere gönderilmiştir. Kur'an'ın 72. suresinin adı cinlerden bahseden, yirmi sekiz âyetten oluşan Cin Suresi bulunmaktadır ve cinleri anlatır. Ayrıca Kur'an'da insanüstü yetenek ve icraatlarıyla anlatılan Süleymanla ilişkileri söz konusu edilen Saba melikesi Belkıs hakkında bazı rivayetler onun annesinin bir cin olduğunu söyler. Bu rivayetlere dayanarak cinlerle evliliğin mümkün ve caiz olup olmadığı konuları İslam'da uzun uzadıya tartışılmıştır.

Ummanda cinlerin toplantı yeri, mağara
Ummanda cinlerin toplantı yeri, mağara.

Kur'an'a göre insan topraktan, cinler ise ateş ve hava karışımı yaratılmıştır. "Cinleri de ‘yalın-dumansız bir ateşten’ yarattı" (er-Rahmân 55/15), "And olsun biz insanı, kuru kara çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattık. Cinleri de daha önce dumansız ateşten yaratmıştık". (el-Hicr 15/26-27)

İslam mitolojisinde cinlerin ateş ve hava karışımı ve insanlardan önce yaratıldığına inanılır. Bazı açılardan insanlara benzerler; iradeleri mevcuttur, iyi veya kötü eylemlerde bulunabilirler, insanlar gibi yiyip içer, evlenip, çoğalabilirler. Erkeklik ve dişiliklerinin olduğuna inanılır, yani doğar, büyür ve ölürler. Fakat ömürlerinin insanlarınkine oranla daha uzun olduğuna inanılır. İslam dininde cinler de insanlar gibi inanan ve inanmayan şeklinde ayrılır. İnanmayan cinlerin sayısının daha fazla olduğu düşünülür. İnsanlar gibi ibadet ile yükümlüdürler. İnanan cinlerin inanan insanlarla beraber cennete gideceğine, inanmayan cinlerin ise inanmayan insanlarla birlikte cehenneme gideceğine inanılır.

Bunların dışında cinlerin insanlardan farklı çeşitli özellikleri olduğu düşüncesi çerçevesinde birçok varsayım mevcuttur. Bunlardan bazıları; çeşitli şekillere girebildikleri, çok kuvvetli olup bazı ağır işleri gerçekleştirebilecekleri, istedikleri takdirde gözle görülebilir olabildikleri, çok hızlı hareket edebildikleri şeklinde sıralanabilir.

Genel kanının tersine İslam inancına göre cinler geleceği ve gaybı bilemezler. Her ne kadar ruhani bir varlık türü olduklarından insanların bilmediği bazı gizemleri bildiklerine inanılsa da, geleceği ve gaybı bilmezler.

Cinler insandan evvel yeryüzünün idare ve tedbirini görmekle vazifelendirilmişlerdir; ancak yeryüzünde çok kötülük yaptıkları, fesat çıkardıkları için, sonunda bu görevden azledilmişlerdir. Yerlerine, insanoğlu tayin edilmiş, yeryüzünün sahipliği makamına getirilmiştir.

Kur'an'a göre İslam peygamberi Muhammed bin Abdullah, insanlara olduğu gibi cinlere de elçi olarak gönderilmiş, tebliğ vazifesini cinler arasında da yerine getirmiştir. Kur'an'da Cin Suresi'nde bu husus, açık bir şekilde beyan edilmiştir.

Cin-Şeytan Farkı

Cin ve şeytanlar; saf ateşten, yani, dumansız ateş alevinden ve havadan yaratılmış ruhani varlıklardır. Ama cinde hava, şeytanda ateş fazladır. Cinler de şeytanlar gibi görünmeyen gizli varlıklar olup çeşitli suret ve şekle girmeye ve zor işler başarmaya muktedir, fakat cin ve mahiyet bakımından şeytanlardan ayrı yaratıklardır. Cinlerin babası Ebu Cân'dır, şeytanların babası ise İblis'tir.

Cinler arasında da insanlar gibi evlenme vardır. Onlar da Allah'a iman ve ibadetle mükelleftirler. Bazıları isyankar olup kafir, bazıları da itaatli mümindirler. Ancak şeytanların hepsi isyankar ve kâfirdirler. Sırf şer işleyen, insanları yoldan çıkarmakla meşgul olan varlıklardır.

Şeytanların mü'mini ve itaatlisi yoktur. Cinler, Allah'ın izni ve hükmü olmadan hiç kimseye ne iyilik ne de kötülük yapabilirler. Cinler gaybı bilmez, Allah'ın peygamberlerine bildirdiği İlahi vahye muttali olamazlar.

Cinler, insanın doğrudan beynine, aklına, düşünce sistemine nüfuz edebilir, o bölgeleri tesir altına alabilir. (Korku, endişe, ürperti, hayal kurma gibi olaylarda olduğu gibi)

Şeytanlar ise farklıdır, o yaratılış gereği kalbe ve inanç merkezine nüfuz eder. Kalbin yanında bulunan lümme-i şeytaniye denilen yerde, devamlı surette insana vesvese verir, onu ifsat etmeye çalışır.

Cinlerin siyah kralı Malik
Cinlerin siyah kralı Malik, Kitab'el Bulhan, 14. yüzyıl. Malik Kur'an'da cehennem bekçisidir.

Şeytan, en büyük düşman olduğu halde, gerektiğinde cinleri, gerektiğinde habis ruhları, gerektiğinde ise insî şeytanları kullanarak, kötülüklerini bunlar vasıtasıyla sergileyerek varlığını insanlara unutturmaya çalışır. Bu gaflet hâlinden kurtulmak için, insanın inancı kuvvetli, düşünce ufku berrak, temiz kalbli, hizmet şuurundaki insanlarla münasebetinin çok olması, hakikat derslerinin yapıldığı sohbetlere sık sık gitmesi ve dünyayı bir misafirhane olarak görmesi gerekir.

Farsça kaynaklarda, onlar şeytanlar devlerle karşılaştırılmıştır.

Diğer geleneklerde

Anadolu’da cin çarpmış ve ruhsal hastalıklı anlamında Çorlu tabiri kullanılır. İyicil veya kötücül olanları mevcuttur. Her yerde bulunabilirler fakat göze görünmezler. Koruyucu ruh değildirler. Başıboşturlar fakat bir yere bağlı olabilirler. Ağaç altı, karanlık kuytular, örenler, yıkık evler, su kıyıları, köprü altları gibi doğanın sınırı olan yerlerde yaşamaları onların tılsımlı ve karanlık güçlerle olan ilgisini daha ilk başta ortaya koyar. Demirden korkarlar. Besmele çekmek onları uzaklaştırır. (Besmele’den çekinmeleri İslam’ın etkisiyle gelmiş bir unsurdur.) Cinlerin başlarındaki kalpak veya papak ele geçirildiğinde o cin ölür. Ölmeden önce de görünmezliğini yitirir. Çünkü görünmezliği sağlayan başındaki kalpaktır. Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki, masal ve destanlarda sihirli börkünü giyerek görünmez olan kahramanlar vardır. Bu başlıkların cinlerden ele geçirilmiş olması olasılığı yüksektir. Yılan ve kuş görünümünde olanları vardır. Kılıktan kılığa girebilirler. Çor vurması, çor çarpması, çor değmesi gibi deyimler cinlere bağlı hastalıkları ifade eder.

Diğer kültürlerde de dahiler inanıyordu. Tenerife antik Guançe mitolojisinde (Kanarya Adaları) olarak adlandırılan Maxios yerli dahiler ve doğa bir dizi Ceia olduğunu. Evil dahilerin de Tibicenas çağırdı. Onlar denilen şeytan kendisi Guayota da İslam'da İblis gibi, bir deha gibi görünüyordu. Guançeler Kuzey Afrika'daki Berberi kökenliydi. Eski Mezopotamyalılar dünyanın birçok cinlere ev sahipliği yaptığına inanıyorlardı. Keldani mitolojisinde yedi cin, "shedu" olarak biliniyordu. Kraliyet saraylarının koruyucu cinleri olduğuna inanılıyordu.

İmam Ali-Div savaşı
İmam Ali-Div savaşı, bilinmeyen sanatçı, İhsan'ül-Kibar (1568), Gülistan Sarayı

Cinlerle ilişkilendirilen varlıklar

  • Cinni: Cine cinni de denir.
  • Peri: Cinlerin dişi olanlarına peri denir.
  • İfrit: Cinlerin Müslüman olmayan erkeklerine ifrit denir. Güçlü kuvvetli her işi yapabilen kafir cindir.
  • Dev: Görünmez güçlü, kuvvetli, iri ve insan suretinde olan cinlerdir.
  • Hortlak: Mezarlıkta dolaşan kafir cinlerdir.
  • Kaf Dağı: Cin devlerinin yaşadığı sanılan yer. (İsmi olup, kendisi olmayan bir dağ)
  • Zümrüd-ü Anka: Cinlerin kuş şeklinde olanları.
  • Cadı: Cinlerin kafir olan yaşlı dişileri.
  • Ammar: İnsanlarla birlikte yaşayan, onlarla oturan cinniye ammar ya da ummar denir.
  • Ervah: Çocukların karşısına çıkan cinniye ervah denir.
  • Marid: Cinni, şeytandan daha aşırıysa Marid denir. (Maridden aşırı ve daha güçlüsüne ifrit denir.)
  • Şeytan: Cin kötü ve kötülüğe niyetliyse o şeytandır, daha çok çirkinleşip şirret haline gelen cinlere cin şeytanı denir. Bu şeytanlar İblis'in soyundan gelen şeytanlardan farklıdır. (Bundan kastedilen şeytanlardan soy edinen İblisin cin soyundan gelmesidir.)
  • Düşmüş melek: Bir cin iyiydi, ama kötülük oldu. Cin olduysa şeytanlara dönüşürler. Bazıları düşmüş melekler insanlara dönüşür ve görünür hale gelir.

Resim galerisi

Ali el yazmasından Jinn

Kitab al-Bulhan --- 3 başlı devil

Kitab al-Bulhan - demons

Kitab al-Bulhan - devil

Kitab al-Bulhan - devils

Kitab al-Bulhan - devils talking

Kitab al-Bulhan - insan figürü ve devils

İleri okumalar

Esat Ayyıldız, Klasik Arap Şiirinde Emevî Dönemine Kadar Hiciv. Ankara: Gece Kitaplığı, 2020. s.35.

Ayrıca bakınız

TDK sözlük anlamı açıklaması nedir?

cin (I)

Arapça cinn

1. isim, din bilgisi Dinî inanışa göre duyularla kavranamayan, insanlar gibi irade ve anlama yeteneğine sahip, ilahi emirlere uymakla yükümlü tutulan yaratık.

2. isim Masallarda göze görünmeyen, türlü biçimlere girebilen, iyilik de kötülük de yapabilen yaratık.

3. isim, mecaz Akıllı, zeki, uyanık kimse.

cin (II)

isim, İngilizce gin

Buğday, arpa, yulaf vb.nden elde edilen ve ardıçla kokulandırılan bir alkollü içki türü, ardıç rakısı.

cin (III)

isim, İngilizce jean

Pamuklu, kalın kumaştan giysi veya pantolon.

Kelime Kökeni

Arapça cnn kökünden gelen cinn جنّ  "1. gece karanlığı, 2. bir tür görünmez varlık" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça cunūn جنون  "gizleme, saklama, örtme" sözcüğünden türetilmiştir. (NOT: Bu sözcük Aramice/Süryanice genyā גניא  "cin, görünmez varlık" sözcüğü ile eş kökenlidir. Aramice/Süryanice sözcük Aramice/Süryanice #gny גני  "gizleme, saklama" kökünden türetilmiştir. Aramice/Süryanice kök Aramice/Süryanice #gnn גננ  "koruma, çitle çevirme, kapatma" kökü ile eş kökenlidir. )

Tarihte En Eski Kaynak

"insanlarda deliliğe neden olan görünmez varlık" [ İrşadü'l-Mülûk ve's-Selâtîn (1387) : bilmes men Nebi'aleyhi's-selam Adām oglı mu turur yā cin mü turur tip kāfir bolur ]

Bu kaynak kayıtlara geçmiş ve cin kelimesinin kullanıldığı yazılı ilk kaynaktır. Kullanımı daha öncesinde sözlü olarak veya günlük hayatta yaygın olabilir.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski